Başlıklara tıkladıkça Rastgele yeni kayıtlar gelicektir
Ayan-ı Sabite / Elest Bezmi
"Ayan-ı Sabite" Yaratıklarının Bilgisinin O'nun "İlminde Sübutudur".
Hazret bu yüzden "Ayan-ı Sabite varlık kokusu almamıştır" buyurur.
"Elest Bezmi-Ruhlar Alemi" ise böyle değildir; bu demek değildir. Yani
Biz (Ruhlar) O Toplanışda Ayan-ı Sabite Alemindeki - "İlim" Boyutundaki
İlmi Suretler değildik !
Ruh
Ateş yakmaz; "O yakar" buyurmuşlar.. Ruh O'nundur (Min Ruhi) O'ndandır;
"Varlık" O'dur madem, O da Mutlak Azadlısıdır. O halde Nefsi, Sadrı
Kalbi, "Vehim"den sakınmak gerek !
Ruh
Sendeki O Ruh (Min Ruhi) Bedeninin Topraktan oluşması gibi yahut neslin
Adem Baba'dan (as) gelmesi gibi nesilden nesile gelmez, oluşmaz.
'Ataların dedelerin Ruhu' dedikleri Ruh değildir O. Şu havada buharlanan
Nefes değildir O Nefes.. Ateşi harlayan, Dert Üflemesi, Vecd Soluğu
değildir.. Üç yıl kesilen Vahiy değil.. Kimlik Hüviyet Şahsiyet.. Dişi
değil Erkek değil O Ruh.. Yani O Ruh dediğim: Sen..
Başörtüsü - Tesettür / Tasavvuf
“Nikah ümidi kalmamış, kadınlık halinden kesilmiş kadınlar,
ziynetlerini göstermemek şartıyla (dış) elbiselerini çıkarırlarsa suç
yok onlara; fakat giyerlerse bu, daha da hayırlıdır onlara ve Allah, her
şeyi duyar, bilir” [Nur 60]
Eh artık sen yaşlı olmıyan için durumun nasıl olabileceğini aptal değilsen anlarsın.. "Fetvayı kalbinden al" buyurulmuş hani.. Edeb'i kaybetmemiş kimse azıcık sözden hatta Sükuttan, Felsefecinin kırk yıl düşünse yazsa yine de ortaya koyamayacağı şeyi görür, anlar, bilir.
"..Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah Teâlâ kıskanır. Allah’ın kıskanması, haram kıldığı şeyi kulun işlemesindendir.." Buhârî, Nikâh 107; Müslim, Tevbe 36. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ 4
“Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bundan dolayı kötülüklerin açığını da kapalısını da haram kılmıştır…” Müslim, Tevbe 33
Eh artık sen yaşlı olmıyan için durumun nasıl olabileceğini aptal değilsen anlarsın.. "Fetvayı kalbinden al" buyurulmuş hani.. Edeb'i kaybetmemiş kimse azıcık sözden hatta Sükuttan, Felsefecinin kırk yıl düşünse yazsa yine de ortaya koyamayacağı şeyi görür, anlar, bilir.
"..Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah Teâlâ kıskanır. Allah’ın kıskanması, haram kıldığı şeyi kulun işlemesindendir.." Buhârî, Nikâh 107; Müslim, Tevbe 36. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ 4
“Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bundan dolayı kötülüklerin açığını da kapalısını da haram kılmıştır…” Müslim, Tevbe 33
Elest Bezmi - Kâlû Belâ - Elestü Birabbiküm
Rüya görürsün de unutursun, gün içinde aklına gelir.. Seneler evvel bir şey yaşamışsındır da, hiç yaşamamışsın gibi olmuştur..
"Ve nefahtu fihi Min Ruhi" (Devam)
"Ve nefahtu fihi Min Ruhi" Ayeti Sırrının Hakikati "HİDAYET" değildir.
"Hidayet" şu Ayetlerde Zikredilmiştir : "Ölü iken dirilttiğimiz ve
insanlar arasında onunla yürüyeceği nur verdiğimiz kimse, karanlıklar
içinde olup, ondan çıkamayacak kimse gibi midir?.." [Enam 122] ,
"(Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile
desteklemiştir." [Mücadele 22] "Ve nefahtu fihi Min Ruhi" Ayeti Sırrı
Zâti Sırlardandır.. Sonradan olan-oluşan bir şey değildir Kendimden
dediği O RUH.. Nasıl Yüce Allah Zat ve Sıfatları Ayrı değil ama
Sıfatları kendi içlerinde ve Zatından farklı ve Zatı onlardan değil
onlar nasıl Zatından ise, Kendimden dediği O RUH da öylece Zatından ve O
RUH'un Nefsi içindeki durumu da aynı O'nun Sıfatları içindeki durumu
gibidir. Hidayet dışarıdan gelebilir de O RUH ancak içeride, içeridendir
de dışarıdan Nefes Üflemekle gelmez ! Yakına çekilmeyen, O'nu, O Özünü,
İslam olmakla Hidayet'e gelmekle henüz bulmuş değildir ! Daha dile
gelmiycek pek çok Sırla tekrar ifade edelim ki "Ve nefahtu fihi Min
Ruhi" Ayeti Sırrının Hakikati "HİDAYET" demek olan "Mecazi Mana"
değildir !
Ruh
Sağ ayağının serçe parmağını kımıldat... O serçe senin için Yok
hükmündeydi.. Şimdi Beden nedir, Ruh nedir Mecazına girmeden önce bir
düşünüver !
Zevk
Ruhlarına Suretler giydirmişsin de, görmedikleri Rablerine İman ettiriyorsun. Allah'ım bu nasıl, ne büyük Zevk!
Adem'e İsimlerin hepsini öğretti
"Ve Adem'e İsimlerin hepsini öğretti.."
"ve ona ruhumdan üflediğim zaman.."
İki farklı Ayet, iki farklı durumdur. Eğer İsimler yönünden bakarsan iş Allah'ın Esma'sına döner. Ruh yönünden bakarsan iş Allah'ın Zâtına döner. İkisini birleştirirsen ki ya Ruh ya Esma'da birleştirirsin; halbuki bunlar iki farklı yön olduğu muhakkaktır: Yani Zât ve Sıfatlar-Esmaların Aynılığı ve Gayrılığı.. Yüce Allah hakkında bu meselenin derinliğini bilenler bilir. Bu Ayetler ise, Allah'ın Âdem (as) üzerinden bizim hakkımızda indirdiği Ayetlerdir: “Ve Allah, beşere bir şey indirmedi.” dedikleri zaman O’nun kadrini hakkıyla takdir edemediler.." [Enam 91] Lafta Cem, lafta Fark, bu menzilde yolda kalır; Vahdet ve Tevhid de aynı Kelimeler değildir: Kolay söyleme !
"ve ona ruhumdan üflediğim zaman.."
İki farklı Ayet, iki farklı durumdur. Eğer İsimler yönünden bakarsan iş Allah'ın Esma'sına döner. Ruh yönünden bakarsan iş Allah'ın Zâtına döner. İkisini birleştirirsen ki ya Ruh ya Esma'da birleştirirsin; halbuki bunlar iki farklı yön olduğu muhakkaktır: Yani Zât ve Sıfatlar-Esmaların Aynılığı ve Gayrılığı.. Yüce Allah hakkında bu meselenin derinliğini bilenler bilir. Bu Ayetler ise, Allah'ın Âdem (as) üzerinden bizim hakkımızda indirdiği Ayetlerdir: “Ve Allah, beşere bir şey indirmedi.” dedikleri zaman O’nun kadrini hakkıyla takdir edemediler.." [Enam 91] Lafta Cem, lafta Fark, bu menzilde yolda kalır; Vahdet ve Tevhid de aynı Kelimeler değildir: Kolay söyleme !
Adem'e Secde
Adem'e Melek'den ve Cin'den istenen Secde Zâtidir (Adem için eğilin),
Şahsiyetine değildir, yani Kendi Ruhumdan dediği Ruh'a, Hürmetendir;
Kesbedeceği Ulvi Manevi Şahsiyetine, Nefsine değildir. Âdem'in şahsında
zürriyetinden cümle ademoğullarına Zâti Hürmet'dir, O Üflenen Ruhadır.
Melekler ve Cin ve ileride onun zürriyetinden kendi Özlerini, Sözlerini
unutacak olanlar ondaki bu Zâtiyetin dışında Surette olana takıldılar.
Kesbî Alçalma ve Yükselmeye yani Dünya'ya, geçici Hilafete, yani Nefsî
olana takılı kalıp, Nefislerinin Halifeleri olup, O Ruhu görmezden
geldiler, yani Kendi Hürmetlerini kaybettiler, Nurdan ve Zulümattan
sayısız perdeler altına Memnuniyetle, Mutlu olarak girdiler, örtündükçe
örtünmekteler !
Ruhumdan Üfledim - "ve nefahtu fihi Min Ruhi" (Devam)
Sen
"ve nefahtu fihi Min Ruhi" Sırrını Mecaz Mana, Metafor deyip kendi
kafana göre Yorumlayıp, Ademoğlundan kimilerine "Ruhsuz" diyebilirsin
bunda sorun yok; Lakin kendi kısıtlı Marifetini Mecazını Tasavvuf
Büyüklerine ve O Hakk'a Gerçek olarak Nispet etmek Gafletine düşme ! Bak
O Hakk Ruhsuz dediğin o Ademoğullarının Hakikatlerine Nispetle onlara
Gerçek olarak nasıl Seslenmekte !
Ve meleklere, “Âdem’e secde edin.” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece Rabbinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel ! [Kehf 50]
Ve meleklere, “Âdem’e secde edin.” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece Rabbinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel ! [Kehf 50]
Ruh (Devam)
O'nun Zatı (Ruhu) nasıl İlim boyutunda olan varlık türünden değil ve
gerçekte Vücud O'ndan ibaret ise, "Kendi Ruhumdan" dediği
Ademoğullarının Ruhları da İlim boyutunda yahut Hayal gibi bir varlık
türünden değildir: Buyurulduğu gibi bizZat Kendi Ruhundandır. Zaten
bundandır ki onlardan kimini Nefsine uyar, kimini lakayıt, laftan
anlamaz, kimini bir acayip, suretten surete, kimini Melek gibi, yabancı,
kimini de bu sıfatlarda hayvandan daha aşağı düşmeyi haketmiş, ezelde
görülen hesabı infaz edilmiş gibi bulursun. Eğer bu Asli Zati Ruh
İnsan'da doğuştan hatta daha öncesinden olmasaydı, ne ömer Hz Ömer
olabilirdi ne Ebûl-Hakem Ebu Cehil, hem ne Cennet ne de Cehennem olurdu.
Zat Tecellileri
Samed oluşundan, vesileli değil de Zatından Tecelli edip, sonra da
Cömertliğinden, vesileli değil de yine Zatıyla Tecelli etseydi de Gani
ve Münezzeh kılsaydı buna engel var mı ? Buna engel olan ancak senin
gereksiz Tenzihin, yersiz Tevazun, çokbilmişliğin olabilir. Zati
Tecellilere erebilseydin büyük konuşmazdın, Zati Tecellinin Nurlarını da
o zaman perdesiz görebilir, anlar bilirdin !
Takva
Nefsinin en büyük korkusu O olmamışken, Kalbin gibi titrememişken.. Takva'dan mı dem vurursun ?
Allah Yolu
Sen Kendini Allah'a Kurban sunmamışken, felsefeden, şiirden, müzikten, Entellektüellikten ne fayda ?
Kafirler ~ Körler ~ Nankörler
Kafirleri (Körleri, Nankörleri) Kalbinden dışarı koymadıkça Hakk'ın yanında rahatlık bulamazsın.
Allah (cc) / Yaratma / Hayal / Ateizm / Ruh
Kendinden daha mükemmelini yaratması diye bişey olmazdı çünkü zaten O
sonsuz en mükemmel olan kendisidir. Yaratmayı sen resim yapmak, robot
yapmak gibi ve O'nu da yine kendin gibi noksan bir varlık zannediyorsun
ki daha güzeli daha kamili olabileceğini düşünüyorsun. Hem O'nun
yaratması öyle heykel gibi değildir; şu dünya hayalden "gibi"dir daha
göremedin mi.. Hem heykel sureti gibi maddi değildir O, aynısına
bölünsün. Kulhuvallahu okumadın mı hiç; Bir, Tek.. Sen kendine hayalen
dışarıdan baksan, bu noksan bi bakış olur, çünkü sadece suretini, hani
birazını görmüş olursun.. Ama içine baksak, o zaman senin kadar olmasa
da tanırız seni di mi, sana yakın oluruz, yabancılık çekmeyiz, düşünsene
içindeyiz yani ?.. Ama Yakınlık bu değildir; hem gerek yok, bundan öte
ne de olsa mayamız aynı, Sen de Ruh'sun Ben de.. O'nun Ruhundan O'nun
Sureti üzereyiz.. Öyle değil mi ?...
Rahman'dan Rahim'e..
Sen sadece, O’na huşû duyan, O’ndan korkanlar için bir uyarıcısın.
Naziat 45
O halde onlardan yüz çevir, artık sen kınanacak değilsin.
Ve öğüt verip hatırlat. Muhakkak ki tezekkür, mü’minlere fayda verir.
Zariyat 54-55
Demek ki İnsan bi mertebeden sonra yerini konumunu tekrar gözden geçirmeli.. Rahman'dan Rahim'e doğru..
Naziat 45
O halde onlardan yüz çevir, artık sen kınanacak değilsin.
Ve öğüt verip hatırlat. Muhakkak ki tezekkür, mü’minlere fayda verir.
Zariyat 54-55
Demek ki İnsan bi mertebeden sonra yerini konumunu tekrar gözden geçirmeli.. Rahman'dan Rahim'e doğru..
Adem Cennette mi Yaratıldı ?..
"Âdem Yeryüzünde Yaratıldı da neden ona 'Sen ve eşin Cennet'e
(Cennet) yerleşin' dendi ? Neredeydi ki de (Size göre) Yeryüzüne
yerleşin denmiş oldu ? Ve sonra neden yasağı işlediklerinde (Nereden,
tekrar) "Yeryüzüne" (Ard) inin dendi ?" diye İddiacı Allame-i Cihanlar'a
sorduğumuzda kafaları karışıyor ! Ama Kuran'ı çok iyi biliyoruz demek
kolay ! İddialar havada uçuşuyor !
"Benim bir bilgim olmazdı, (insanın yaratılışı hakkında) melekler yüce mecliste tartışırlarken." Sad 69
De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?” Enam 50
“Bir vakit, Biz peygamberlerden kuvvetli bir söz almıştık; Senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan” Ahzâb 7
Rahman. Kuranı öğretti. İnsânı halketti. Ona, beyanı öğretti. Güneş ve ay, hesapla hareket eder. Yıldızlar ve ağaçlar, ikisi de (Allah’a) secde ederler. Ve göğü yükseltti ve mizanı koydu. Ölçüde, tartıda haddi aşmayın.
Rahman 1-8
İddiası Kolay !
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/erdem-uygan-mehmet-okuyan-caner.html
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-yeryuzunde-mi-yaratld.html
"Benim bir bilgim olmazdı, (insanın yaratılışı hakkında) melekler yüce mecliste tartışırlarken." Sad 69
De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?” Enam 50
“Bir vakit, Biz peygamberlerden kuvvetli bir söz almıştık; Senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan” Ahzâb 7
Rahman. Kuranı öğretti. İnsânı halketti. Ona, beyanı öğretti. Güneş ve ay, hesapla hareket eder. Yıldızlar ve ağaçlar, ikisi de (Allah’a) secde ederler. Ve göğü yükseltti ve mizanı koydu. Ölçüde, tartıda haddi aşmayın.
Rahman 1-8
İddiası Kolay !
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/erdem-uygan-mehmet-okuyan-caner.html
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-yeryuzunde-mi-yaratld.html
Ruh ~ Beyin ~ Akıl ~ Uyku ~ Ölüm
Ruh Bedenin çözülüp dağılmasıyla Yok olsaydı, ondan önce Beynin-Aklın çözülmesiyle Ruhun dağılıp Yok olması lazım gelirdi; halbuki Akıl gittiğinde Ruh yine Yok olmaz, Dünya Yok olur; o Ben-lik sahipleri bundan ötürü korkarlar da onlara Ruh Yabancı olur garip gelir, Yokmuş gibi yaparlar. Uyku'da beden kafesi sapasağlam olduğu halde Ruh kuşunu tutamaz da O başka aleme uçar gider, beden bu alemde kalır. Ölüm'de de öyle, ne bu Dünya o Bedeni tutabilir ne de o Beden o Ruhu; o aslına toprağa döndüğü gibi, O Ruh da aslına döner.
Deizm - Ateizm / Ahiret
"Bilmiyordum" demek, "Düşünememişim" demek olur. "Bilgi sana Hazır
olarak gelmişti; Uymadın" denildiğinde ise artık "Yalvarmaya" başlarsın.
Halbuki Dünya'da O'nun Kulları özenle beş vakit bir ömür
Yalvarmışlardı.
Adem Yeryüzünde mi Yaratıldı !
ADEM YERYÜZÜNDE YARATILDI DİYE İDDİA EDENLERİN GÖZDEN KAÇIRDIKLARI, GÖRMEDİKLERİ-GÖRMEK DE İSTEMEDİKLERİ NOKTALAR ..
Ve andolsun ki; sizi Biz
yarattık. Sonra size suret (şekil) verdik. Sonra meleklere: “Âdem
(A.S)’a secde edin.” dedik. İblis hariç, secde ettiler. O, secde
edenlerden olmadı. [Araf 11]
İblis'in secde etmemesinden sonra, sadece İblis'e hitaben:
“Öyleyse oradan in! Artık orada senin kibirlenmen olmaz. Hemen oradan çık. Muhakkak ki, sen alçaklardansın.” buyurdu. [Araf 13]
'Beni azdırdın ben de onları saptıracağım' dedikten sonra tekrar sadece İblis'e hitaben:
“Kınanmış (hor görülmüş) ve kovulmuş olarak oradan çık!” dedi. “Elbette onlardan kim sana tâbî olursa, mutlaka sizin hepinizden cehennemi (tamamen) dolduracağım.” [Araf 18]
Dikkat ederseniz bu Ayet'de henüz İblis'e tabi olunmamış.. Yani Adem yasağı işlemeden önce, sadece Adem'e Secde Emri'nin yapıldığı "Alem"de sadece Şeytan'a "İn" "KATIMDAN ÇIK" buyuruluyor ! NEREYE ?!..
Devam edelim !
Ve ey Âdem! Sen ve zevcen cennette yerleşin (oturun) sonra da, dilediğiniz yerden yeyin. Ve bu ağaca yaklaşmayın. O zaman (yaklaşırsanız ikiniz) zalimlerden olursunuz. [Araf 19]
Bu Ayet'de Meleklere Adem'e Secde edilmesi Emri ve Şeytanın Allah KATINDAN (!) ÇIKARILMASINDAN sonra, Adem'in ve Eşinin yerleştirilmesini görüyoruz! Bu Ayet'de yerleşilen yer olarak "CENNET" KELİMESİ KULLANILIRKEN İblis'in hemen akabindeki Ayet'de Adem'i kandırıp Ağaç'a yaklaştırıp Yasağı ihlal etmesinden sonra bu sefer Adem'e hitaben:
“Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için "YERYÜZÜNDE (!)" bir süreye kadar kalma (yerleşme) ve geçinme vardır (size takdir edildi).” buyurdu. [Araf 24]
Arif olana yakışan İDDİA ETMEMEK ! DOĞRU OKUMAK ! DOĞRU KONUŞMAKTIR ! KURANI BİLİMSEL GERÇEKLER ZIRVALARINA VE AKLINIZA İNDİRMEYE ÇALIŞMAYINIZ ! ALLAH KATINDAN AYRILMAYA, DÜNYAYA ÇIKMAYA BU KADAR MERAKLI OLMAYINIZ ! HOŞ ALLAH KATI NE DEMEK, MELEKLER CENNETTE Mİ, BİZ NEREDEYİZ HABERİNİZ DE YOK YA !
Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi, onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak, cennetten [GEÇEN KELİME - MİN EL CENNETİ- Fİ EL ARDI DEĞİL] çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Muhakkak ki; Biz şeytanları mü’min olmayanlara dost kıldık. [Araf 27]
İşine geldiğinde KULLANILAN KELİMELERE DİKKAT EDELİM - ÖYLE YAZMIYOR ! diyenler BU SÖZLERİNİ İDDİALARI HARİCİNDE DE SAMİMİYETLE TUTARLARSA GÖREMEDİKLERİNİ GÖREBİLİRLER !
(Yazımızın muhatabı Hadisleri kabul eden Bizler değiliz.. Fakat şunu da belirteyim safi bir tefekkür etmek isterseniz Adem'in as Cennet'e yerleştirilmesi, Ayetlerde secde emrinin yapıldığı ve İblis'in kovulduğu yerden-zamandan sonradır.. Ama bu mekan ile Efendimizin (sav) Miraç'ta yükseltildiği Sidretül Müntehanın ötesi de olmadığını belirteyim.. Ve bildiğiniz gibi Allahın Katında daha pek çok alemler de var.. Allah'ın Katı neresidir ? diye bir soru olmaz ama bu kısmı düşünmekte bir sorun yok.. Mesela şöyle söyleyeyim Allah Mahşer Meydanında günahkarlar birbirleri ile çekişirken "Benim Huzurumda çekşmeyin" buyurur.. "Benim Huzurumda" ifadesi bir Mekan kastetmez lakin yer Mahşer Meydanıdır.. bundan sonra sırat cennet araf cehennem ve katları bildiğiniz üzere.. "Allah'ın Katı - Katımdan" ifadesi Kuranda pek çok yerde geçer, İbn Arabi hazretleri de Futuhatta değinmiştir..; Mekan kastedilmediği yerler olduu gibi Mekanmış gibi yapılan vurgular da vardır.. İşte bu açıdan Tefekkür ederseniz Allah'ın Katı ifadesi Tefekkür edilmesi güzeldir, anlaşılması gerekir ve bir sakıncası yoktur..)
Selametle !
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/erdem-uygan-mehmet-okuyan-caner.html
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-cennette-mi-yaratld.html
İblis'in secde etmemesinden sonra, sadece İblis'e hitaben:
“Öyleyse oradan in! Artık orada senin kibirlenmen olmaz. Hemen oradan çık. Muhakkak ki, sen alçaklardansın.” buyurdu. [Araf 13]
'Beni azdırdın ben de onları saptıracağım' dedikten sonra tekrar sadece İblis'e hitaben:
“Kınanmış (hor görülmüş) ve kovulmuş olarak oradan çık!” dedi. “Elbette onlardan kim sana tâbî olursa, mutlaka sizin hepinizden cehennemi (tamamen) dolduracağım.” [Araf 18]
Dikkat ederseniz bu Ayet'de henüz İblis'e tabi olunmamış.. Yani Adem yasağı işlemeden önce, sadece Adem'e Secde Emri'nin yapıldığı "Alem"de sadece Şeytan'a "İn" "KATIMDAN ÇIK" buyuruluyor ! NEREYE ?!..
Devam edelim !
Ve ey Âdem! Sen ve zevcen cennette yerleşin (oturun) sonra da, dilediğiniz yerden yeyin. Ve bu ağaca yaklaşmayın. O zaman (yaklaşırsanız ikiniz) zalimlerden olursunuz. [Araf 19]
Bu Ayet'de Meleklere Adem'e Secde edilmesi Emri ve Şeytanın Allah KATINDAN (!) ÇIKARILMASINDAN sonra, Adem'in ve Eşinin yerleştirilmesini görüyoruz! Bu Ayet'de yerleşilen yer olarak "CENNET" KELİMESİ KULLANILIRKEN İblis'in hemen akabindeki Ayet'de Adem'i kandırıp Ağaç'a yaklaştırıp Yasağı ihlal etmesinden sonra bu sefer Adem'e hitaben:
“Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için "YERYÜZÜNDE (!)" bir süreye kadar kalma (yerleşme) ve geçinme vardır (size takdir edildi).” buyurdu. [Araf 24]
Arif olana yakışan İDDİA ETMEMEK ! DOĞRU OKUMAK ! DOĞRU KONUŞMAKTIR ! KURANI BİLİMSEL GERÇEKLER ZIRVALARINA VE AKLINIZA İNDİRMEYE ÇALIŞMAYINIZ ! ALLAH KATINDAN AYRILMAYA, DÜNYAYA ÇIKMAYA BU KADAR MERAKLI OLMAYINIZ ! HOŞ ALLAH KATI NE DEMEK, MELEKLER CENNETTE Mİ, BİZ NEREDEYİZ HABERİNİZ DE YOK YA !
Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi, onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak, cennetten [GEÇEN KELİME - MİN EL CENNETİ- Fİ EL ARDI DEĞİL] çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Muhakkak ki; Biz şeytanları mü’min olmayanlara dost kıldık. [Araf 27]
İşine geldiğinde KULLANILAN KELİMELERE DİKKAT EDELİM - ÖYLE YAZMIYOR ! diyenler BU SÖZLERİNİ İDDİALARI HARİCİNDE DE SAMİMİYETLE TUTARLARSA GÖREMEDİKLERİNİ GÖREBİLİRLER !
(Yazımızın muhatabı Hadisleri kabul eden Bizler değiliz.. Fakat şunu da belirteyim safi bir tefekkür etmek isterseniz Adem'in as Cennet'e yerleştirilmesi, Ayetlerde secde emrinin yapıldığı ve İblis'in kovulduğu yerden-zamandan sonradır.. Ama bu mekan ile Efendimizin (sav) Miraç'ta yükseltildiği Sidretül Müntehanın ötesi de olmadığını belirteyim.. Ve bildiğiniz gibi Allahın Katında daha pek çok alemler de var.. Allah'ın Katı neresidir ? diye bir soru olmaz ama bu kısmı düşünmekte bir sorun yok.. Mesela şöyle söyleyeyim Allah Mahşer Meydanında günahkarlar birbirleri ile çekişirken "Benim Huzurumda çekşmeyin" buyurur.. "Benim Huzurumda" ifadesi bir Mekan kastetmez lakin yer Mahşer Meydanıdır.. bundan sonra sırat cennet araf cehennem ve katları bildiğiniz üzere.. "Allah'ın Katı - Katımdan" ifadesi Kuranda pek çok yerde geçer, İbn Arabi hazretleri de Futuhatta değinmiştir..; Mekan kastedilmediği yerler olduu gibi Mekanmış gibi yapılan vurgular da vardır.. İşte bu açıdan Tefekkür ederseniz Allah'ın Katı ifadesi Tefekkür edilmesi güzeldir, anlaşılması gerekir ve bir sakıncası yoktur..)
Selametle !
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/erdem-uygan-mehmet-okuyan-caner.html
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-cennette-mi-yaratld.html
Erdem Uygan - Mehmet Okuyan - Caner Taslaman - Emre Dorman ..
Kur'an ve Resul Yeterli ve Apaçıktır da bir ömür okunup bitmeyecek O
Kuran'a göre Hüküm vermede sizin kafalarınız pek Apaçık ve Yeterli
olmayabilir ! Kuran'a göre verdiğinizi gördüğümüz tek Hüküm de bugüne
dek şundan ibaret: Sizden gayrı İstisnasız her "Mezhep" (Grup) Şirk'de
[Zuhruf 37]; Tasavvuf Ehlini bırakın Yer Gök bile size göre Hulül'de !
.. Allah'ı görmeyi arzulayan Koca Musa Peygamber size göre "Laubali"
olmalı ! "Hızır" İsmi bile geçmiyor ama "Kul" dendiği halde "Melek" oldu
[Âli İmrân 78] ! Peygamberin Dilinden dökülen "SÖZ" oldu da [Casiye 6],
Felsefeci'nin, Bilim Adamı'nın iki gün sonra değişecek Fikri "AYET"
oldu ! Ve 'Kendisine uyun ki sizi "SEVEYİM" ! ' buyurulan Muhammed (as)
size göre "Sevgili" olmadı da ! "Robot Postacı" oldu !..
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-cennette-mi-yaratld.html
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-yeryuzunde-mi-yaratld.html
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-cennette-mi-yaratld.html
http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-yeryuzunde-mi-yaratld.html
Kader / Tesadüf / Zorunlu
Kader Nefsime bir keresinde tümüyle "Tesadüf" göründü.. Bir keresinde de
tümüyle "Zorunlu".. Sadece kuru Bilgi-Bilgisizlikte değildir iş.. Edep,
Denge, İtidal, Ahlak gerekir..
Sırlar / Tasavvuf
En büyük Sırrı "Sen" iken.. Sırların Sırrı "O" iken.. Başkaca Sırlara meyletmek ?... En Edepsiz Ahmakça bir iş !..
Şeytan - Vesvese
Şeytanın attığı Hayal'i sen An'da Gerçeğe getirme. Sen Hak olarak An'da Hakk'a gel. Sen Mülkü olarak An'da Hakk'ın Mülküne gel !
Görmek
Görü-l-meyene göre baş gözü Kör sayılır; Görü-n-ürse ne ala, baştan ayağa Göz-Görüş oldun gitti.
Misal Alemi
Safer efendi (ks) Rüyasında Kabenin şimdi olduğundan farklı sayıda
sütunu olduğunu görmüş.. bi tevil de yapamamış.. sonra araştırmış, baya
bi zaman geçmiş, meğer bilinen en eski tarihte Kabe aslında o Rüyada
gösterildiği sayıdaki kadar Sütuna sahipmiş. İşte bu, "Misal Alemi" için
bir Misal olsun sana. Yani uçup giden Hayal gibi değil.. Her Suret O
Alem'de saklı, muhafazalı..
İsmail Emre - "Milenyum Peygamberleri" (!)
İnsan kendini çok akıllı zannetmemeli ve halkı çok sevmemeli !..
Yoksa şu hale gelir de kendisini "Milenyum Peygamberi" (!) zanneder:
"..Melek diye bir şey yoktur. İnsanlar, eskiden beri melekleri inandıkları için, onların bu kanaatlerini bozmak istememiş. "Âmentü billâhi ve melâiketihî" de olduğu gibi, meleklere îmân lâzım ama, görmek gibi îmân olur mu? Meleğin ne olduğunu bilmeli de öyle inanmalı. "Filân adam melek gibi" derler. "Melek" temiz bilgidir, melekedir, temiz ahlâktır. Âdem, "safîyyullahtı". Hangimiz, "Yârabbi! beni saflaştır" desek saflaştırmaz. Saflaştırmaz mı hiç... Bak, boyuna sorduruyor, konuşturuyor. İşte, bu bir saflaşmadır.."
"..Melek diye bir şey yoktur. İnsanlar, eskiden beri melekleri inandıkları için, onların bu kanaatlerini bozmak istememiş. "Âmentü billâhi ve melâiketihî" de olduğu gibi, meleklere îmân lâzım ama, görmek gibi îmân olur mu? Meleğin ne olduğunu bilmeli de öyle inanmalı. "Filân adam melek gibi" derler. "Melek" temiz bilgidir, melekedir, temiz ahlâktır. Âdem, "safîyyullahtı". Hangimiz, "Yârabbi! beni saflaştır" desek saflaştırmaz. Saflaştırmaz mı hiç... Bak, boyuna sorduruyor, konuşturuyor. İşte, bu bir saflaşmadır.."
"..Âlem deyince, biz, bunu yalnız insanlardan ibâret sanıyoruz.
Hayvanlar da bu âleme dahildir. Mikroplar âlemini gözle göremiyoruz.
Halbuki, bu gözle görülemiyen mikropların da gıdaları olan mikroplar
var. Sağlığımızı temin eden mikroplar Melek, zararlı mikroplarsa süflî
cinlerdir.."
Tasavvuf / Zahir - Batın
Güzelim
sen "Doğru Sözlü" değilsin, kalkmış 'Allah'ın Tecellisinde her an bir
Şan alıyorum - Şe'n üzereyim - Hızır'ım ben' diyorsun.. Gizli'de böyle
diyorsun.. Sonra sen bize 'Anlamıyorsun, ben öyle kastetmedim, batıni
mana' filan diyorsun.. Yavrum, yapma böyle.. Doğru Sözlü olmadığın gibi,
Bağlamların da Doğru'ya Varmıyor.. Bir de üstüne şu Batıni İddia'ları
bırak.. Etme..
Tasavvuf - Hızır Musa - Zahir Batın
Kendisini "Musa" zanneden Zahirde Ahmaklar bi yana.. Kendisini "Hızır"
zanneden Batında Kibirli Şapşallar bir yana.. Bu iki taraf da
kendilerini Tanrı'ya İzafe etmede, birbirlerinin kuyularını
kazmaktalar.. Fakat içlerinde ne Musa'yı gördüm ne Hızır'ı..
Birbirlerinin ocaklarını, gönül ocaklarını söndürmedeler..
Cemal ~ Kemal ~ Aşk
Bidayet'de Cemal'e Aşk, Nihayet'de Kemal'e Aşk. Yani Bilen'in Cemali de, Kemali de, Aşkı da, hiç mi hiç değişmemiştir.
Kalp
Kalbin O'nu sığdıracak denli genişlemişse, kafa gözün bazı şeyleri
görmese de etkilenirsin, duygulanırsın; Bilirsin.. Ama Kalbin Dar ise,
gözünün görmediği şeyi Ruhun duymaz, seni bağlamaz, dert etmezsin,
"Banane" dersin; İnanmazsın !
Ruh - Can / Manevi Ruh - Kalp
Ölü hayvan veya insan bedenleri görüp üzüldüğünde bu ancak onların
"Manevi Ruh"larına üzülmen olabilir. Çünkü Asli Zâti Ruhları artık o
Cesedlerin sınırlarından çıkarılmıştır. Böylece İnsanların Cesetlerinde
gördüğün manevi ruha üzülmen ise uygun görülmemiştir; çünkü Allah hiçbir
kimsenin Ecrini zayi etmez; yani onun Manevi Ruhu da (Kalb'i de) asli
Ruh'u ile beraber hiçbir zarar görmeden Rabbine dönmüştür. Kertenkelenin
kuyruğunda kıpırdayan ise Ruh değil Can'dır.
Ruh
"..Onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi.." Mücadele 22
"..Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman.." Hicr 29
Allah'ın Ayırd ettiğini sen Aynılamaya çalışma..
"..Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman.." Hicr 29
Allah'ın Ayırd ettiğini sen Aynılamaya çalışma..
"..Hz. Peygamber 'Âdemoğluna belini doğrultacak lokmalar yeter'
demişti. Böylelerin himmeti, ilahi ruhtan ibaret olan babalarına
katılmaya yönelir. Bu yaî (bana ait olan anlamında) ruhtur, yoksa emirle
ilgili ruh değildir. (Ona kendi ruhumdan üfledim ayetinde geçen 'benim'
ifadesi.) Burada Allah, ruhu kendisine ait saymıştır, çünkü Allah, emir
ruhuyla kendisine izafe ettiği ruhu ayırt etmiş, emir ruhunu destekleme
ruhu yapmış, ("..Onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları,
Kendinden bir ruh ile destekledi.." Mücadele 22") kendisine izafe ettiği
ruhu ( "..Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman.." Hicr 29 )
doğaya üflenen Hakkın kelimesinden ibaret ruhun varlık sebebi yapmıştır.
Böylece çocuğun babasına duyduğu sevgi gibi sevgi duymuştur..."
Muhyiddin ibn Arabi (ks)
"..Allah Hz. İsa hakkında şöyle demiştir: 'Topraktan kuş sureti yarattığında..' Kast edilen yaratılış suretidir. 'O da Allah'ın izniyle kuş olurdu.' Burada Allah sureti yaratılmışa izafe ederken onun kuş oluşunu da Hakka izafe etmiştir. Seni yaratması hakkında ise şöyle demiştir: 'Onu tesviye ettiğimde...' Bu ayet 'Topraktan kuş sureti yarattığında... ayetinin bir benzeridir. Sonra şöyle der: 'Ona kendi ruhumdan üflediğimde..,' Bu ise 'O da Allah'ın izniyle kuş olurdu' ayetine benzer.."
Muhyiddin ibn Arabi (ks)
Muhyiddin ibn Arabi (ks)
"..Allah Hz. İsa hakkında şöyle demiştir: 'Topraktan kuş sureti yarattığında..' Kast edilen yaratılış suretidir. 'O da Allah'ın izniyle kuş olurdu.' Burada Allah sureti yaratılmışa izafe ederken onun kuş oluşunu da Hakka izafe etmiştir. Seni yaratması hakkında ise şöyle demiştir: 'Onu tesviye ettiğimde...' Bu ayet 'Topraktan kuş sureti yarattığında... ayetinin bir benzeridir. Sonra şöyle der: 'Ona kendi ruhumdan üflediğimde..,' Bu ise 'O da Allah'ın izniyle kuş olurdu' ayetine benzer.."
Muhyiddin ibn Arabi (ks)
Putlar / İbrahim (as)
İbrahim (as) sadece putları kırmadı; Siyaset de yapmadı ! Zenginlik
fakirlik düşünmedi ! Putperestler yanında son derece kesin, ayrıntılı
bir İlme, Mutlak bir Delil'e sahipti !
İslami Mücadele
Sen Allah Adına gidip gizlice putperestlerin bin yıllık putunu
patlatıyorsun.. Sonra Silahınla Bombanla yine kuşanmış halde o bölgeden
kaçıyor, kendini kurtarıyorsun.. Sonra o putperestler o bölgedeki
zavallı Müslüman halk'a öncesinden daha çok daha şiddetli zulüm ve
işkence etmeye devam ediyorlar.. E şimdi bu İslami Mücadele mi ?.. İlla
ki Kafirin parmağı var bu işte ama, sen önce kendi parmağını
düşünmelisin..
Muhabbet
Allah bir başkası tarafından Ululanmak için Yaratmamıştır. O bundan son
derece Münezzeh, Zat'ıyla Gani olandır. O'nu Tartışan bir İnsan kendisi
ile tartışmaya kapılmış, kendisini Hesaba çekmiş olur. Eğer kişi bunu
Muhabbet ile yapmış olursa, Yaratılış Sebebine Yaklaşmış olur; ama
ulaşmış sayılmaz. Muhabbet'i kendi zayıflığı ile kayıtlarsa, bu da
Muhabbet'e değil Merhamet'e ulaşmış sayılır. Kim ki "Muhabbet"i anladı, o
Ulaştı ! Gerisi Hakkın Hesabına kaldı ! Seri Hesap görendir; "Ol" der
olur ! O Hüküm ve Hikmet sahibidir, Hamd'e layık olandır.
Uyku Ölümün Kardeşidir / Ölmeden Evvel Ölmek ..
"Uyku, Ölümün Kardeşidir!" (sav) Uyuyor her gece "Yok" oluyorsun da,
bazen Rüya aleminde Yeteneklerin ve Şuurun noksan, hayal meyal bir
Varlıkla Diriltiliyorsun.. Bazen de ( tecrübe ettirildiyse bilirsin )
şimdi Yaşadığın Varlıkla, hatta daha da Uyanık, daha da Gerçek bir
Alemde tüm Varlığınla Diriltiliyor da öylece bir çok şey Tecrübe
ettiriliyorsun.. Bu Diriltilişlerle yaşadıkların bazen şu Dünya'da
uyandığın o gün veya gelecekte birebir gerçekleşiyor, bazen geçmişi
görüyorsun, bazen de şu Dünya'da tecrübe
edemediğin öyle şeyler tecrübe ettiriliyor ki Uyanıkmışsın gibi birebir
İlim sahibi oluyorsun.. Hepsi bir Dirilme olmasına rağmen, bazen eksik,
bazen tam, bazen Fazlası.. Bazen Gerçek ve Hakk İlmi.. Bazen de Eksik,
Batıl, Hayal ve Vehimler... Yüce Allah ölmeden evvel ölmek, en güzel bir
surette Dirilmek, ve Kamil bir Yaşayış nasib etsin !
Hızır
Hızır Gemiyi batırmış, Çocuğu sakatlamış değildir.. Hz Peygamber sav
şöyle buyurmuştur: "Her ayetin zahiri ve batını vardır. Her harfin haddi
ve her haddin de matla‘ı vardır." Büyüklerin Sözlerinde de elbette aynı
"Kayıt" geçerli olmuştur. Yani sana "Her geceyi Kadir, her gördüğünü
Hızır bil" derlerken "Kadir"den maksad "Miraç", Hızır'dan maksad da
"Eşkiya'ya Zorba'ya bile Biat ve İtaat et" demek değildir.
Nefs
Öfke, Nefret, Kin.. Bunlar çok Azim bir Ordudur.. Dostu düşman düşmanı
dost yaparlar.. Eğer Kişi önce kendi Nefsini Düşman bellememişse, çoktan
bu ordunun hezimetine uğramış gitmiştir..
Vecd / Huzur / Sevgi
Mümin'e göre "Huzur" işlerin yolunda gitmesi, keyfin yerinde olması,
ağız tadı demek olmadığı gibi "Sevgi" de bazı bazı parıldayan "Vecd"
değildir.
Atatürk ve Tasavvuf ?
Atatürk.. Küreselleşme (?) hakkındaki fikirleri..
http://www.anadoluaydinlanma.org/Ataturk/kuresellesme_hakkindaki_gorusler.pdf
Birleştirici Temel Hakikat nedir ? Irk mı ?; Siyah, Beyaz !.. Din mi ? İsrailoğulları !.. Devlet mi ?; Komunizm !.. Aydınlık mı ?; Bilgi !.. Menfaat mi ?; Kapitalizm !.. Siyaset mi ?; Belki de Selahattin Casus Müslümandır !.. Dostum.. Bir olan Kimdir ? Nedir !..
Onlara: “Yeryüzünde fesat çıkarmayın !” denildiği zaman: “Biz sadece ıslâh ediciyiz.” dediler.
[Bakara 11]
Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık.
Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi tanıyasınız-tanışasınız.
Muhakkak ki Allah’ın indinde en çok değerli olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır.
[Hucurat 13]
Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye çekiyorlardı. Ve o taktirde seni mutlaka dost edinirlerdi.
[İsra 73]
“Dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dini anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.”
[Rum 31-32]
Artık sen, tövbe ederek, sana tâbî olanlarla birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru istikamet üzere ol. ( İslâm'ı kabul etmeleri için taviz vermeye yanaşma. Dileyen, Allah'ın dinini indirildiği gibi halis bir şekilde kabul etsin)
Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir.
[Hud 112]
“Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti.
İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.
Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı.
İşte Allah size ayetlerini apaçık bildiriyor -ki doğru yola eresiniz.” [Al-i İmran 103]
http://www.anadoluaydinlanma.org/Ataturk/kuresellesme_hakkindaki_gorusler.pdf
Birleştirici Temel Hakikat nedir ? Irk mı ?; Siyah, Beyaz !.. Din mi ? İsrailoğulları !.. Devlet mi ?; Komunizm !.. Aydınlık mı ?; Bilgi !.. Menfaat mi ?; Kapitalizm !.. Siyaset mi ?; Belki de Selahattin Casus Müslümandır !.. Dostum.. Bir olan Kimdir ? Nedir !..
Onlara: “Yeryüzünde fesat çıkarmayın !” denildiği zaman: “Biz sadece ıslâh ediciyiz.” dediler.
[Bakara 11]
Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık.
Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi tanıyasınız-tanışasınız.
Muhakkak ki Allah’ın indinde en çok değerli olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır.
[Hucurat 13]
Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye çekiyorlardı. Ve o taktirde seni mutlaka dost edinirlerdi.
[İsra 73]
“Dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dini anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.”
[Rum 31-32]
Artık sen, tövbe ederek, sana tâbî olanlarla birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru istikamet üzere ol. ( İslâm'ı kabul etmeleri için taviz vermeye yanaşma. Dileyen, Allah'ın dinini indirildiği gibi halis bir şekilde kabul etsin)
Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir.
[Hud 112]
“Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti.
İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.
Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı.
İşte Allah size ayetlerini apaçık bildiriyor -ki doğru yola eresiniz.” [Al-i İmran 103]
Boynuzlu Koç
Saf Sevgiye gönlümüz boynumuz kıldan incedir.. Lakin "Artistlik"
yapmakla Sevgi bir araya gelmez.. Dikkat et; Cahil, cehaletiyle mazur
görülebilir.. ama boynuzlu koç dahil Zulüm'den Sorulmayacak hiçkimse
yoktur !
Tevfik
"Tevfik"in ne olduğunu bilmeyen kişinin Müminlere karşı Şefkati
Merhameti az, Meyli ise Kafirlere ziyade olur.. Görünüşte Mümin
olmıyanları, Görünüşte Müslüman olanlara tercih eder ve böylece de
Kemal'i asla elde edemez.
İfrat ve Tefrit
Zanna göre itham, gerçekten pişmanlık ve hüsrandır. Zahirde Mümin
görüneni (ki Batınını zaten asla bilemezsin) Zannında Kafirlikle
(Kötü-Yaramaz) itham etmek ve Zahirde Mümin görünmeyene ise "Müslüman"
yakıştırması yapmak, aynı Dengesiz-Yersiz işlerdendir. Misal: Herhangi
bir Kadını Zina ile itham etmek-etmemekle senin ne işin olabilir ki !
Sen hiçbir şey yapmazken insanlar seni itham edebiliyorken sen bir de
Zan ile itham edersen düştüğün düşeceğin hali bir düşün ! Şu kötü bu
şöyle böyle.. ; Kendisi açıkça dile getirmedikten sonra sen kimsin güzel
kardeşim ? Nereden biliyorsun ?..
Nefret - Kin
Nefret
ile Eşkiya'yı dahi Sultan eder Dost tutar da bu Nefs yine de Kininden
vazgeçmez; Razı olur.. Gel de şimdi sen bu Dünya'dan ümit kesme !
Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir. [Yûnus 36]
Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir. [Yûnus 36]
Küfür'de Hakikat aramakla Hakk'a Yakın olduğunu zannetme..
Küfür'de Hakikat aramakla Hakk'a Yakın olduğunu zannetme. Arayıcıysan Hakk'ın Hakikat'ini gözünün ucunda ara bul; Uzakta değil !
Celal
Her Celal Kibir olmadığı gibi her Sakinlik de Kemal değildir. Celallenen
Hak Ehli olabilir ve onda Kibir aramak, Namuslu kadına İftira atmak
gibidir; Tabiatları Sakin olup, çok bilmiş Nakıslar, her Celallenene
aynı öyle İftira ederler. Halbuki, Papazlar da çok sakindir ! Hal bu
ki; her şey yerine göredir !
Ehl-i Beyt / Velayet / Ali (kv)
Velayet nedir ki Müslümanım diyenleri toparlamağa ve kuşatmağa Nispetle
olmuş olsun ! Eğer öyledirse zaten Peygamber'den (sav) başka hani nerede
başarılmış ! Şu halde Velayet'in Nispeti Halk'a göre değil, Hakk'a göre
! Ehli Beyt'in Nispeti şimdi neye göredir ! Mecazi diyorsun da sana
göre mi ! O halde ne diye Nispet hesap edip duruyorsun ! Neye göre
yarıştırdın da biri sadece ÇOCUK oldu da biri FAZİLETLİ DOST !
...
"Sen ahlakınla ehl-i beyt'e denk olamazsın
Ehl-i beyt efendilerdir
Onlar bir insanı sevmezse hüsrandır onun sonu
Onları sevmek emin ol ki bir ibadettir ibadet"
...
"Sen ahlakınla ehl-i beyt'e denk olamazsın
Ehl-i beyt efendilerdir
Onlar bir insanı sevmezse hüsrandır onun sonu
Onları sevmek emin ol ki bir ibadettir ibadet"
Muhyiddin İbn Arabi (ks)
Ali
Ebu Bekr'in Faziletlerini iştahla zikretmek kabahat de değil, Marifet de
değil ; lakin Ali'yi çocuk olarak zikretmek.. Zikredememek.. bak işte o
sana dünya ahiret yeter kabahat ! yeter zillet !
La Faile İllallah ~ La ilahe İllallah
Hiçbir şey kendi kendine hareket etmez. "Perde"ye bakarsan, Hareket eden
Karagöz ve Hacivat'dır. Halbuki Hareket önce Niyet'e, sonra Kudret'e
bağlıdır. Allah'ın Kudret'i Aşikar Hakikat ! Niyet'i ise Şeriat'da
Gizlidir. Bizim ise Niyetlerimiz Karışık, ve Kudret'den haberimiz yok !
Onun için ne Kudretimiz ne İşlerimiz Sahih değil. Muhakkak ki Bilen de
Bilmeyen de, Kafir de Mümin de şu Fiiller Aleminde Rahmet'e Merhamet'e,
Kader'e Muhtaç; Kader'e Sığınmakta ! "La Faile" diyoruz ama "İllallah"
demeye dil varmıyor ! Kılını kıpırdatamaz hale geldin ise ne mutlu sana !
Demek ki Niyetin de Amelin de O olmuş ! "La ilahe İllallah" demen
Muhakkak ki Hakktır !
Nafile ~ Namaz
İki rekatlık dört rekatlık da olsa Nafile Namaz kıl ama Rüku ve Secdelerini uzun tutarak, Huzurunda yarım saat bir saat dur.
İnsan Sırrı
Allah tüm olarak İnsan'ın Ruhunu ve Suretini ve Halife olarak
Yaratılışını Biz-Zat Kendisine Nispet etti. Suretinin görünen
Hammaddesini Toprağa (Birleşik Unsurlara) Nispet etmişse de, Suretinin
Aslı Batın'da Kendi Nurunda'dır. Neticede İnsan Sır bakımından tümüyle
Kendi Zatına Özgüdür. Muhakkak görürsün ki onun Özü İlahi olup Yaratılış
Aslı Evvel'de - Ezel'de - Son Derece Yüksek Değerde Takdir edilmiş,
Manevi ve Suret Cihetinden bu Rütbelerden düşürülmeleri ise Sonradan,
Surette (Çünkü Ruh O'ndan olması ile
Değişmez), ve Dünya Yaratılışının Ahir'inden Kendi Nefisleri eliyle
Taayyün ettirilmiştir. Sen onlara bakarken Allah Tarafından Takdir
edilmiş Mutlak Asli Lütuftan gözlerini çevirip de onların Nefislerine
ait Dünyevi Yaratılışlarına göz dikme - Çünkü bu Allah'a yüz çevirmenle
aynıdır - , Batında ve Zahirde her İnsan'a verilmiş o Asli Değere, Sırra
bak; ve onlar için Son Nefes Fırsatını da göz ardı etme. Şu da var ki
Dünyevi Yaratılış açısından hepimizin sonunun Ezel'de Bilindiği ve
bunların bazı İzdüşümlerinin, hem İyi hem Kötü Surette Dünya'da da
görülebileceğini unutma. Lakin Sen Batıl'dan yüz çevir de Hakk'dan Yüz
Çevirme !
Tasavvuf / İlim
Hal bakımından İyi olduğunda, Allah'a Sen'den yakını yoktur; Birlikten
dem vurur, haykırır durursun.. Fakat Duygu Durumun Yoksunluk,
Dengesizlik, hatta Azap içinde kıvranırken "Allah!" deyip, Aynı Yakın
olduğunu bilmek, her yiğidin harcı mıdır ? Süre her zamankinden daha da
uzasa, tahammül sınırlarına ulaşsa da aşsa, yine de Bir olur musun acaba
? Zâti Yakınlık, Sıfat Yakınlığı, Ruh, Nefs, Kalp, Haller.. Ey Birlik
Eri ! Acaba bu konular hakkında İlmin yeterli midir !
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)