Tasavvuf'da Hayal

"Hayal", Halk Mertebesinde Hayal'dir. Sonra "Tecelli" olduğu anlaşılır Hakk Ehline ki, Zati Tecelliye varmadan kişi Beka'ya ulaşamaz, ne de Fena'dan ve Halk Mertebesinden kurtulamaz. Döner durur.. Bu durumda Yükselme gerçekleşmeyip, "Zan" İlim Mertebesine ulaşınca Hayal (Suret) "Nur" zannedilir, Huzur Hali "Hakk olmak" zannedilir, Hakk'ın Sıfatlarını (görebilse Zatını) görmezden gelir, Mümin'i (!) görmezden gelir, Ruh Sır Vücud vb ise böylece hiç anlaşılmaz.. İtikad bozulmaz ise bu Kula Zannına göre muamele olunur. Aksi halde İddiası onu Resulün (as) yolundan-şeriatından Zahir veya Batın yönden mutlaka saptırır. Hakk'tan yana Zati bir Makama asla kavuşturulmaz. Vahdet'den Muhabbet nasibi Halk Mertebesinde yani "Hayal-Zan"da kalır.

Arşivleme

Daha fazla göster