Başlıklara tıkladıkça Rastgele yeni kayıtlar gelicektir

Hasan Hüseyin..

Hasan'sın, Namerdi Namerde, Dün'ya Leşini Dün'ya Köpeğine bırakırsın.. Gam yemezsin, Aşık olunansın.. Hüseyin'sin, Aşıksın.. Namerdin elinden ölsen, yine Gam yemezsin Hakk'sın..

Psikolojik Problem-lerler..

"Psikolojik Problem-lerler" yoktur.. Nefs'e uymamak, Hakk'a Uymak vardır.. Şükretmek, Sabretmek.. La ilahe İllallah.. SubhanAllah vardır.. 99 Esma vardır.. Aşık olmak, Muhtaçlığını İtiraf etmek vardır!.. "Ama" yok, Naz Niyaz vardır!.. Pek Yücedir, Pek Yakındır, İhlaslı olmak vardır.. "Vardır" da vardır!..

Panteizm - Evren - Alem - Tek-lik Bir-lik - Vahdet-i Vücud

Alem diye Tek Bir şey yoktur.. Her bir şey birliğini, suretini, varlığını, hayatını, Tek ve Bir olandan alır..

Kayıtlanma..

Yolda arabalar birbirlerine izin vermeye çalışırken de birbirlerine çarpabilirler.. halbuki çok da kibardılar, naziktiler, birbirlerine titriyorlardı.. İnceliğin üzerinde bir incelik, tevazunun üzerinde bi tevazu, düzenin üzerinde bir düzen var.. Ne Horla kendini ne tersi.. "Kibirli" de deme!.. Kayıtlanma.

Akıl - Meleki İlham - Hikmet - Ruh

İnsan Hikmet doğuramaz-yaratamaz, çünkü Hikmet, Hakikat-ler ve Hakk da, zaten Var ve Hazırdır.. Ruh'un Ameli, "Anlamak"dan ibarettir; Manaları Kabul veya Reddederek, Hüküm açığa çıkar.. O, çıplaktır.. ona ulaşan Manalar kendinden değil, Şeytani-Nefsi İlhamlar, Meleki İlhamlar, Esmai İlhamlar-Tecelliler; nihayet ki hepsi de Zati Tecelli sayesinde ona ulaşmaktadır.. Ameline göre, Erişebildiği Hakikat Mertebesi, onun bizatihi Yaşamıdır.. Yaşam'ın -belki Hayat'ın- ta kendisidir!

Kalp vermiş en büyük Hazine - Tasavvuf - Terk

Dünya'dan bir şeyim mi var ki, Rızası için Dünya'yı terkedeyim deme.. Kalp vermiş en büyük Hazine, O'na Döndür.. Erişebiliyorken Dön Yüzünü, Yaşlanırsın elin ayağın zaten tutmaz olur, Yüzün Kara, belki Yarın ölürsün.. Rızası için, Yasaklarını terket, Emirlerini tut, Ölmeden Öl de Hayat bul!


Ruh - Duyular - Min Ruhi

Duyularının hiçbirisi Ruhunu, yani Sen'i, algılamıyor.. Öyle böyle değildir acayibliğin..


Hasan Hüseyin..

Hasan ile Hüseyin Cennet'de Ağabeylerdir. Allah Kardeş olmayı nasib etsin onlara.


Kuran-cı-lar.. - Şirk - Tasavvuf

Nerede iki müslüman bir araya gelse.. hatta bir de Zikir etse, Şirk koşuyor, Şeyhlerine tapıyorlar, Allahtan başkasından yardım istiyorlar, Hücum Tekfir diyen, uzaklaştırılmışlar topluluğu.. Allah'ın Veli, Cami, Rahim gibi sayısız En Güzel İsimlerine Şirk koşuyorsunuz.. Yahudi İngiliz'den öte şeytanın ajanlığı Mertebesine Yükseldiniz, Tebrikler.


Felsefe - Akıl - Tasavvuf - Keşf - Rüya

Gece gördüğü Rüya Gündüz birebir çıkmış Keşf Ehli bi İnsana Akıl yok, Din yok Tanrı yok, Batı Felsefesi, Bilim!.. filan desen.. Sence bu adam yüzüne merhamet ederek bakıp neden susar.. Veya küfür etse sana neden eder?.. Yani Hal ve Akıl mertebesi farkı, Keşf Yolu ne demek, düşün bunları..


Kötü Enerji..

Kötü Enerji uçup gidebilir de, Allah kaybolup gitmez.. "Bütün işler O'na döner" dikkat et..


Bilinçli olmak - Ciddiyet

Bilinçli olmanın eşlik edemeyeceği bir durum hal, toplayamıyacağı hiçbir şey yoktur.. Belki Gaflete eşlik edemez ve, Sapmaya.. Ama Ciddiyette siz biz, mesafe, kabalık, muhabbetsizlik vb vardır..


Hu - Zikir

İnsan ile konuşurken yüzüne "Sen İnsansın sen İnsansın" deyip durmadığın gibi, Muhatabının O olduğunu Bilen de O'na O olduğunu hatırlatıp durmaz. Dostunsa Dilden Kalbine indir Dostluğunu, "Dostsun Dostsun" deyip durma. Şunu da unutma ki "Seven sevdiğine kavuşmuş olsa da özlem duyar"

Vech - Kıble

Kıble taştan ibaret olsa, aynı Ayette neden "Vech" kelimesi geçsin? Nereye dönsen "Allah! Allah!" ise, o halde Kabe'ye dönmem deme!


Felsefe - Var-lık

"Var" ve "Yok" Mutlak olarak kabul edilmedikçe geçici var ve yok Hükümsüzdür. Mutlak "Yok", Mutlak "Var" hazır bulunduğu için, zaten ne var ne yoktur, Mutlak olmayan var ise bu durumda yok ile aynı durumdadır, birbirinden ayırd edilmez. Mutlak "Var"ı herkes kabul edebilecek kemalde, temiz bir Akıl seviyesinde olmasa da, "Hiç" apaçık mevcud olmadığı için Yol geçici olduğu hükmü verilen var'a klavuzlanmıştır. Kim diyebilir ki, şu bu geçici olduğu için "Var" da geçicidir, veya hükümsüzdür.. Böyle bir şeyi ancak "Var"ı mutlak olarak geçici şeylere bağlamış zavallı kişi söyleyebilir; halbuki o bu geçicileri geçici kılan "Var" nedir bilmez.. Daha doğrusu bilemez, çünkü geçici var'ı Mutlak saymış, yani Şirk koşmuştur, artık nasıl bilebilir! Mesela Merhamet nedir ona göre, geçici ve akli bir şey, insana özgü, fiil.. Adalet nedir, geçici, akli hatta yok, insana özgü, fiil.. Vb.. O bu durumda nasıl olur da Mutlak Var'ı mutlak geçici saydığı şeylerde ve daha ötesi O'nu Kendisinde görsün.. En büyük Perde zaten kendisi saymış!


Felsefe - Bigbang - Var-lık - Ateizm

Ateist, "Olabilirci" Modern Felsefeciler "Big Bang öncesinden -ne demek istedikleri kendilerine belirsizdir- buraya Akıl getiremeyiz" demekle sadece Tanrı'nın Varlığıyla sonuçlanacak bir Yürüyüşü değil, mevcut Felsefe ve Bilime varacak Akıl Yürütmeyi hatta Aklın bile yolunu kestiler! Yol kesmek Manevi yönden olunca, kat be kat Zulümdür; ve Zulüm, hakikatte kişinin  ancak kendi kendine edip bulmasıdır! Bugün bir ot, hap, bir hastalığa rahatsızlığa şifa olabiliyorsa, işte basitçe bu "B-İlim"dir.. nasıl olur da Big Bang öncesinden Akıl buraya gelmez? Fiziki "Fayda" olunca, geliyor fakat, Tanrı'nın Varlığından kendilerine Aklen Manen Fayda sağlayamadıkları için, Tanrı gelemiyor! Gelemeyen O değil, Manevi Körler Yolu! bulamıyor, O'na gidemiyor!


Aynılama Kaydı - Uzakdoğu - Osho

Evrensel, Kozmik, Uzakdoğucu vb depresyondan yeni çıkmış Mutlulukçu arkadaşlar.. "Aynılama" Kaydından ! geçin.. Bir ile Bir-lik arasında Fark var.. Basit bir örnekle: New Age ile Deep House ne kadar "Elektronik Müzik" olsalar da Aynı olmadıkları gibi, Meditasyonla Mürakabe de kesinlikle aynı değildir.. Henüz Uzakdoğu Mutluluğundasınız, Mutlulukla Huzur, Huzur'da olmakla Mutluluk Aynı değildir! Henüz Huzur'a -İslam'a- gelmediniz, Rahman'dan Rahim'e Uzun İnce bir Yolunuz var! Uzakdoğu'dan Mekke'ye Medine'ye Uzun İnce bir yol var! Osho vb ile Aşk Muhabbet Vahdet Allah Ehli arasında çok büyük Fark var!

"Her Zıt Farklıdır ama her Farklı Zıt değildir"
Muhyiddin İbn Arabi (ks)


Felsefe - Var-lık

O'nun "Var"ı, bizim akılla edindiğimiz yok ve var bilgimizin üzerindedir.. Eğer böyle olmasaydı, bildiğimiz -aslında bilmediğimiz- Var, var olmazdı.. Yani, biz de olmazdık.. Çünkü, "Yok" yoktur, ve "Var" da bildiğimiz var değil! "Yok" gerçek anlamda var olsaydı, bildiğimiz vardan hiç söz edemezdik.. Eğer bildiğimiz var da gerçek anlamda "Var" olsaydı, o zaman, bildiğimiz yoktan da hiç söz edemezdik!.. Fakat o halde bu bilmediğimiz "Şey" nasıl ki, hem var hem yok olabiliyoruz?! Ve o "Yok" olmazken "Var" ki, biz de var olabiliyoruz!.. Bizim bildiğimiz -aslında bilmediğimiz- bu var, hiçbir şeye benzemeyen, başka bir "Var"!.. Ama O bizden ayrı da değil, O'nda balıklar gibiyiz, balık da ne su içinde su gibiyiz, sanki O "Şey" de, bizler de "Şeyler"i!


Tekfir

Kim kendisi dururken, başkasının İmanı hakkında şüpheleniyor, şüpheye düşürüyor, Tekfir ediyorsa, Tekfir edilir, Lanet'e uğrar. Kim de İhlas ile sırf kendi nefsiyle meşgul olursa, işte Mümin odur.. Allahtan bir Nur üzeredir, ölmeden önce ölür, Cennetle, Cemalullahla ferahlanır.


Felsefe'nin Temel Meseleleri..

Felsefe'nin bütün Meseleleri toplanıp "Var" ve "Yok"un Huzuruna dönmüşler.. Hep bir ağızdan demişler ki: "Tevbe ettik, Huzurunda toplandık İtiraf ederiz, Ey "Var", Sen'den Azametli Sen'den Yüce bir Mesele yok! Dahi Mesele yok, ancak Sen Varsın!".. Şimdi ben derim ki; Önce Uyku'da tam olarak "Yok" olduğunun bir farkına var! Eğer iş Madde'de, o "Var" dersen de, var Kasap Dükkanı, Morg, Mezarlıkları gez, bak bakalım Bedenin Beynin Madde'nin Can'a ne faydası var! Ekmek Su, Gafletten ibaret Canlılığı, Madde bağımlılığını azalt, azalt da bak bakalım, O Sendeki Ruh Kim'de "Var"!..

Ayan-ı Sabite ~ Ayn-ı Sabite ~ Kader Sırrı

Sen bir kimsenin sana veya başkalarına kötü şeyler yapacağını Bilsen, o veya başkası bunu bilemediğinden, mesela onu bu kötülükleri işlemeden hapse koysan, itiraz ederlerdi, hatta sen bile tam da emin olamazdın değil mi?.. Ama Allah'a göre her şey çok çok net! Ve filmi baştan on kere oynatmaya da gerek yoktur! Lakin iyi olalım kötü olalım bizim için bir Açıklama gerekli.. Çünkü biz Ondan bir Ruhuz, bir İnsan olma yaratılışı üzere yaratıldık, Sınırlar var, Lütuflar var.. İsimleri üzere Yaratıldık, türlü Rızıklar Nasipler var, sorular var cevaplar var, Af var Ceza var, çok çok incelikler var.. Ne O bir şey eksik etti ne de biz etmek isterdik.. Bunları hiç mi hiç düşünmeyen ise aslında zaten Adil Mahkeme de istemez de, işte, ona kalmadı, Allah Adl, hiçbir şey eksik ve kapalı olmayacak.. Ona kalsa Dünya'da istediği cürmü işleyip kafasına göre takılsındı veya "bilmiyor mu bu Tanrı da direkt cehenneme cennete koyaydı" der ama, ona kalmadı işte!.. Öyle bir biliyor ve işliyor ki hem de!

İşte Ayn-ı Sabite böyle bazı önemli boyutlarından, Kader Sırrı yönünden, kısaca böyle bir Mesele ve Hakikat'tir..

Quantum ~ Tasavvuf

Quantum'u Batılı Bilim Adamlarının neden anlayamadığını henüz anlayamamış bir sürü Geri Kafalı güya Bilim Meraklısı Zevzek var ve Kıyamet Kopana kadar da anlayamıyacaklarını düşünüyorum.. Zira mesele Bilim'den çıkıyor.. İman değil ama Akli İnanc'a da tamamen ters.. Einstein'ı bile zorlamış bu Quantum Meselesini kısaca şöyle izah edeyim: Altyapı Üstyapı Uyuşmazlığı! Altyapı Üstyapı Uyuşmazlığı! Halbuki Klasik Bilim'e göre ki daha ötesi Bilim'e göre böyle bir şeyin olması İmkansız! Bilim'in Temeli çöktü, yani anlıyamama olayı Zeka ve Problemin Kompleksliği ile ilgili değil! Bilim Adamlarında bunun şaşkınlığı ve korkusu var.. geniş kitlelerce bunun anlaşılması ve açıklanması da daha zor olduğundan henüz Bilim Meraklıları Uyanabilmiş değil! Allah'ın Kibirlileri Rezil etmesi böyledir! Abartmıyorum, hiç ümit yok! Bilim Temel'den çöktüğünden, Hakikati kabul edemeyen Körlere, binlerce yıldır ne rezillik düşüyorsa yine aynı zavallılıklar düşüyor; ya Tesadüf-Olasılık.. ya da Kadercilik (Cebr)-Tanrı zar atmaz! Yani yine İfrat ve Tefrit!.. Yine Hakk'dan uzaklık.. Halbuki Keramet zaten Musa'nın asasında değildi ki! Ah Dinsizlik İmansızlık! Ah Quantum Laneti! Ah Güneşin Batı'dan Doğuşunun Cezb edici Güzelliği!

Adem Havva (as) ~ Anadolu - Ahmed Arif

Bu Ağacın Tohumunu, Yeryüzünde arama bulamazsın a cancağızım! Ben Anamın Havva, Babamın Adem olduğunu, senin aldandığın o Düşünemeyen Cüzi Aklından, aldatıldığın Uyduruk Tarihinden değil, Külli, Ulvi Akıl'dan, Hakikati Muhammediye'den Okuyorum! Hakikat çok Duru Yalın Apaçık, lakin, Kalbinin Gözüne Şeytan kaçmış, ondan Basit Saf  Düşünemiyorsun cancağızım! Bu Ağacın Tohumunu, Yeryüzünde arama bulamazsın a cancağızım!

Kuran'da Sembolizm! ~ Kuran'da Mucize ~ Tasavvuf Büyüklerinin Sözleri ve Hadsizler..

Hiç harikulade hal yaşamamış biri büyüklerin menkıbelerini sözlerini hatta Kuran'ı tabi ki Sembolik bulup haddini aşabilir. Yazık, bari hiç tattırılmamış, ama haddini bilip kendini aklıyla birşey zannetmese ya! Mucize'yi geçtim bir Yücelik Hali yaşasa, bakalım o sözleri abartılı bulacak mı, veya acaba kendisi neler neler diyecek! Tasavvuf Büyüklerini aklınca tevil etmek, hatta ayıplamak, Kuran'a Sembolik demek kolay, yaşa bakalım bi, senin durumun şu halde ne olacak!

Nefis

Bir başarı nasib olur, eline para geçer, yükselirsin, millet seni över, hemen nefsinde, Getirildiğin Makama yakışmıyan bir Büyüklük, Kibir peyda olmaz mı? Hayırlı bir iş ise İmtihandır, daha iyisi daha güzeli var, nefsini gör bil Rabbini gör bil!.. Yok baştan Razı olunmıyan bir iş idi ise, yandı, cehenneme dört şeritli asfalt yol!

Cebrail gelse dese ki..

Cebrail gelse şöyle yap dese, Peygamber gelse şöyle yapma dese.. Yani Kendisine yapmayı yakıştırmadığı ameli Melek emrediyor, yakıştırdığı amele de Peygamber mani olmaya çalışıyor..

Cehennem O'nun yanında nerede kaldı..

Cemalini gördüğün gibi Celalini de zalimlerin elinde yüzünde suretinde gördün mü? İşte zalimlerin canına acıyıverirsin o zaman ama ne fayda! Cehennem O'nun yanında nerede kaldı..

Hayy İsmi ~ Hayat ve Yaşam..

"Yaşam" biter, "Hayat" devam eder. Hayy!

Vicdan ~ Kalp ~ Merhamet

Vicdan'ın Akılla veya Sosyallikle hiçbir ilgisi yoktur.. o direkt Kalpten zuhur eder.. Kişi onu Akıl ile sonradan perdelerse de bu, Sarhoş olmak gibidir, ayılınca Dert daha şiddetli açığa çıkar. Bu perdeleme Aklı saçmasapan meşguliyetlerle tamamen terke kadar götürür; bu ise Karanlık üstüne Karanlıktır. Hiçbir saçmasapan adet gelenek davranış yoktur ki Merhamet'i görmezden gelebilsin, etkisiz kılabilsin. Yaşam meşguliyeti sona erdiğinde, hiçbir perde Kalp Ateşine engel olamaz; bilene Nur, bilmezlikten gelene Ateş, gayet makul! "Onlar ancak kendi nefislerine zulmediyorlar! Keşke bilselerdi!"

Din ~ Vicdan - Kalp ~ Hesap - Hüküm - Ceza ~ Nefs ~ Ruh

Hesap, Kalp Nurlarını (mesela Vicdan) görmezden gelip, Nefis Karanlıklarına (mesela Menfaat) dalan Ruh'dan sorulur. Hüküm de Ruh'a verilir.. fakat o, Kaynağından (Min ruhi) Asli Kutsiyete sahip Münezzeh olduğundan, Ceza, Kalpte, Nefiste açığa çıkar.. Mesela; Kalp Katılığı-Karanlığı, Nefsin Vehim etmesi gibi..

Zikir ~ Niyet

Bir Zikir Kelimesini çokça tekrarlayıp hepsini Kalpten söyleyemezsen de, onu Tespih etmeye başlarkenki "Niyet"in, onun her tekrarını Allah Katında makbul kılar. Niyet'in nedir?..

Kendi ile de..

Eseriyle, "oluş-her şey", Tüm İsimleri ile, Senin ile, Sitemi Rahmeti ile Yakın olan, Kendi ile de daha Yakın.. Bu ikisi de bir olmadı mı şimdi?..

Zaman ~ Felsefe'de Fizik'de Zaman..

Sabrın yoksa, Acelen varsa, yani Tedirginsen, Huzur'da değilsen, "Zaman", vardır.. Felsefe'de veya Fizik'te aranan Zaman nedir ki?.. "Perdeler kalksa Yakinim artmaz" diyen Kullar için, dün geçti bugün de geçti, yarın da geçti, ondan sonraki de ondan sonraki de... Eh kaldır şu Zaman Perdesini de bak bakalım bi?..

Celal Cemal ~ Şeriat ~ Aşk

Celalini bilmeyen Cemalini göremez. Ne Aşk bilir yani Naz bilir, ne Muhabbet bilir, ne de hesap bilir.. Sadece şeriat'e bağlı olmakla olmaz, çünkü o şeriatle kendi nefsine yan çıkar, zekatı tam hesap eder, fazladan Canını vermez.. Farz der, Nafile demez.. dese de Nafile'den Sevaptan başka bişey çıkarmaz.. Allah hepimizi candan eksiltmeyle imtihan eder ama, niyetler, nazlar, istekler başka.. Pervane olmadan, Canı başı Aşk kokmadan, olmaz.. O, yalnız O.. O olmadan ne olmuş..

Tasavvuf - Hayal ~ Diriliş Cismen-Bedenen mi Ruhen mi!

Bilmeyene Hayal, bilene Kadiriyetidir.. Mucize'yi görsen gözlerini ovuşturup Hayal mi dersin, halbuki o, Hakk'tır.. Buna göre anla ki, Ahirette 'Diriliş Maddi olmayacak, Bedenlenme yok' diyen, ancak laf ebeliği yapmıştır, Cahilliğini ortaya koymuştur.. Şu da var: Vehim, Hayal veya Batıl, Batıl olmaklığıyla Hakk'tır.. Kendi başlarına değil.. Misal, Allah'ın Mülkünü sahiplenirsen, Rabblik iddia edersen, Allah'dan başkasına dayanırsan, seni de mülkünü de sarıldıklarını da Hayal Vehim Batıl yapar, savurur atar.. O'na bundan hiç zeval gelmez.. Bazen de sana bir Rüya Hayal gösterir ki, gerçek dediğin, o Rüya yanında Hayal kalır.. Her şeyin dayandığı Asıl O'dur, ne Rüyası ne Hayali vs.. Ben şimdi bunları anlattım ama şahdamarından yakın olan O anlatmadıktan sonra bunlar sana tabi hayal vehim.. O sana Kendini göstermeden, hayal ne gerçek ne bilmezsin.. O halde laf ebeliği yapma..

Yalnızlık

Biz İlahlıyız, O İlahlı değil.. Biz hiç O'nsuz olmadık, olamayız.. O'nun bir rabbi yok, Tek idi, yine Tek'dir. O'ndan başkası yoktur ki yalnızlık diye bir şey olsun, O'nunla yalnız-halvet-kurbet olmak dışında.. İşte Hakikate göre Yalnızlık sadece Gafletten ibarettir..

Saidlik Şakilik

Hal bakımından Said Şaki olmak başka, Hüküm bakımından Said Şaki olmak başka.. Hakikat'de Şaki olmıyan yoktur, Allah Hidayet eder.. Hal bakımından Said ve Şaki olmıyan yoktur, sadece Şaki sadece Said olan da yoktur.. Kalp Halden Hale inkılap eder; Eminlik (Mutlak, Garanti) yoktur.. Hüküm bakımından ise her şey Adalet üzere bir Kaderledir.. Cennetlik Cehenneme, Cehennemlik Cennete girmez.. Allah'ın Bilgisi ile Hükmü de farklıdır.. Kader Sırrınca, Cehenneme giren, Adalet üzere kendi girmiştir, bunun Bilinmesine rağmen yaratılması ile şimdi Hükümle açığa çıkarılması arasında Allah Katında bir fark yoktur.. Ki onlar ancak kendi kendilerine zulmederler.. Cennet'e giren ise yine Adalet üzere, lakin Cennet Allah Lütfundan ibarettir, kimse onu kendi nefsiyle elde edemez.. Şu da bilinmeli ki Said-Şaki olma, İsimlere değil Müsemma'ya, yani Zat'a ilişkindir.. Kader Sırrı, aynı şekilde Zat'a ilişkindir.. Yani İsimler kendi başlarına Mutlak olmayıp, Zat'a ilişik oldukları gibi, Hükümler de Nefislerinin Hallerine Mağlup veya Galip Ruhlara-Zatlara verilir.. Yani Mutlak Hüküm değil, Sorumluluk vardır, Mutlak bir Said ve Şaki oluş değil.. Anla! İsimlerin Hükmü Mutlak değil, Zat'ın Hükmü mutlak!.. Hallerin değil, Ruhların sorumluluğu mutlak!

İman ~ Tasavvuf

Kendine Fayda kaydıyla doğan İman, Hakk'a İman değildir. Mertebe aldırmaz. İlk ağır İmtihanda, ilk Celali Tecellide, dağılır bozulur gider. Zaten o aslında İman da değildi, belki o nefsine iman etmişti, işler bozulunca da kabahati Rabbinde görecek değildi ya.. Fazla Naz Aşık usandırır derler ya, yalan, işin aslı Menfaatin girdiği hangi şey bozulmaz.. Pervanelere, ölmeden önce ölenlere, yani Tasavvuf Ehline dil uzatanlar bu açıdan münafıklar gibidirler, İmanlarından emin olunmaz; faydayı zararı insanlardan bildiklerinden, Hakk ile değil Halkla meşgul olurlar, veya şeytanla.. Yüzleri Allah'a dönmez, ölmeden önce ölemezler, 'Sen'den Sana sığındım' diyemezler, Halvet'e girmezler, Bir olamazlar, Vahdet Şarabı içip sarhoş olamazlar, Haram olur Şirk olur!.. Şu var ki Allah Hakkın ta Kendisi olduğundan dilde de olsa İman müslüman kafir her nefis sahibine Hakk Katından bir Lütuf olarak yine Faydalıdır.. Hakk olmadan İman olmaz çünkü, Aşk olmaz, Vahdet olmaz.. herkes kendi nefsini İlah bulurdu, kendi nefsine Aşık olur, kendiyle bir olurdu..

İlim - Alim

Bilmekliği Yaratan olmasa kim ne bilecek, sen Bilen'e bak.

Bak bakalım..

Ses söz arama, bak bakalım her şey Allah demiyor mu..

Kulluk

Kendisinden sorasın diye, cahil yaratmış; öğrenmeyecek misin?.. Kendisini Hatırla diye, unutkan yapmış; Zikretmeyecek misin?.. Kendisinden isteyesin diye, fakir yaratmış; O'ndan istemeyecek misin?.. Kulu olasın diye yaratmış, özgürlük mü isteyeceksin!.. Dost olasın diye yaratmış, düşman mı olacaksın!.. Kendini vermek için yaratmış, almayacak mısın!..

Zaman ~ Zat-Sıfat-Fiil ~ Ruh

Mesela; "Düşünmek", senin bir fiilindir.. "Düşünen" ise, senin Sıfatındır.. Düşünmediğinde, bu Sıfat senden gitmediği gibi, düşündüğünde de Zatında bir değişme olmaz.. Fiilin, Sıfatını değiştirmediği gibi, Zatını da değiştirmez.. Ve, bu senin Sıfatlarından sadece bir Sıfat, Fiillerinden sadece bir Fiildir; yani Sen Ruhunda-Zatında bunlar olmadığın gibi, Sıfatın Fiilin de sadece bu değildir.. Bu sözlerin yeri "Nefsini Bilen Rabbini Bilir", "Kendi Ruhumdan üfledim", "Kendi Suretinde Yarattı" Manaları-Hakikatleri arasındadır; O'na Nispetle.. Sen kanlı canlı bir Misal'sin, O'nun benzettiği! "Zaman" dersen, O'na nispetle yoktur, çünkü hiç değişmedi.. Yine O'na nispetle, yoktun, ve Varlığın O'nda bir şey değiştirmedi, yoksun.. Ve Varsın, yine O'na nispetle ! ; Şükret.. Ve haddini yerini bilirsen, Evvel'de, Elest Bezminde, Rabbimizsin dediğin gibi Ahir'de de yine Rabbimizsin dersin, yani Zaman sen'de de bir şey değiştirmez.. Zira, Evvel, Ahir, Zahir, Batın, yine O'dur.. Fiillerine dikkat et!.. Hatırlayanlara, Unutmayanlara, yani Zikredenlere, yine Selam olsun.. Alemlerin Rabbi Allah'a Hamdolsun!

"Gerçek Hayat Ahiret Hayatıdır"

"Gerçek Hayat Ahiret Hayatıdır" buyuruluyor.. Dünya'da sevinenler gamlananlar, halden hale girenler, hayal kuranlar.. daha birşey görmediniz sayın!.. Dünya'ya saplananlar, küçük düşünür!.. Bir kere yoktan Hayat'a geldiniz ya! Size Hayat verenin Büyüklüğünü, Ahiret'i düşünün, büyük düşünün de küçük düşmeyin!

Tasavvuf ~ Bir-lik ~ Vahdet

Şurdan sağa doğru git, Bir'e çıkarsın.. Şurdan sola doğru git, Bir'e çıkarsın.. Burada her yol, Bir'e çıkar. Fakat O Bir nedir, ne suret putuna tapanlar bildi, ne batın putuna.

Hu

Ömürler boyu yalvarmaya değecek Sevgilinin bir tebessümü için çok kısa kısa sürünüyoruz.. bence bunun için şükretme! Ömürler boyu dediğime de takılma!

Nerenden tutayım..

Sen bir yanan ağaçsın, dalın yok ki nerenden tutayım; kül yok oldum, Sana tutunamasam ne olur, uçurum zaten Sen'sin, dipte de Sen!. Ne güzelsin hem çare yok, hem Sen'den kurtuluş yok!

Namaz

Namaz gibi dürüstlük bulunmaz.

"Ben kulumun Zannı üzereyim"..

"Ben kulumun Zannı üzereyim" buyurmuştur.. Yani onları kırmak üzmek istemem..

"Var" ~ Vahdet

"Var", Bütün olmadığı gibi, "Parça" da değildir.. Ve, "Oluşmuş" da değildir.. Kaldı ki "Yok" da Oluşmaz, ve Değişmez.. Parçalardan Olmuş da, değilsin.. Vahdetine bir Kelime ararsan.. "Min Ruhi".. Ondan bir Ruhsun..

Kelime - Mana - İlim

Ay'a Nar denmez.. Gül'e Kaktüs denmez.. Portakal'a Greyfurt denmez.. 'Kelimelere takılma manaya geç' gibi lafları geç; ukalalık yapma da Güzel Doğru, Sadık Kelimeler öğren, onları oldukları yerlerine makamlarına getir, yer ver ki sana da yer versinler genişle, derinleş.. Ya dilini gönlüne uydur ya da afilli laflar etme sevdasından vazgeç.

Sakalla Sarıkla olmaz.. ~ Tasavvuf

Sakalla Sarıkla olmuyor diye kim diyebilir ki Sakalsız Sarıksız Donsuz olur? Bu ne biçim bir mantık.. Hem Olan ne? Kötü misal zaten nasıl, neye misal olabilir ki!?

Kafirler..

Elbette bilemeyiz kimi ebu cehil kalır kimi Hz Ömer olur.

Melamiler ~ Tasavvuf ~ Namaz

Peygamber Namaz için 'göz aydınlığım' buyurduktan sonra Namazın Nurunu tartışacak da kim oluyor.

Mekandan Münezzeh ne demek.. ~ Allah Nerede..

Nasıl ki O, Kabe'nin dört duvarı İçinde değil ve o Bina O'ndan başkasına da Nispet edilmeksizin O'nun Mülkü Mekanı ise, Gökte de O'na Nispet edilmiş bir Kabe bir Makam var, ama O yine o Mekanın içinde değil elbet! Hangi Mekan O'nun olmayabilir ki, Mülk O'nun! Yerde de Gökte de Tek İlah! Mekandan Münezzeh derken bu kastedilir, yoksa kimse O'nun Mülkünü İnkar edecek değil! Ve bu Mülklerin en Yücesi de Manevi olan, Müminin Kalbidir ki, o Kalp zaten Mekansızdır, ne içi ne dışı! Bu ne manasız bir Yer Mekan arayışıdır, sanki O Beden sahibi de burası dar gelmiş, göklerden yukarıda gepgeniş Bomboş Mekan tutmuş! Sanki Beyni var da Düşünce gücüyle Dünyayı Kainatı Uzaktan yönetiyor; yani Sıfatının Cismi yok Yakın da, Zatının Cismi var, onun için Uzakta! Yukarıda demen Yüceltme manasında değil ise, aksi hiç şüphesiz Putperestçe; itiraf et, O Zatı Sıfatıyla Yakın da, Sen Yakın olamadığın için Uzaklarda!

Hu

Sen nasıl olur da şunu bunu dinleyip seyredip oyun oynayıp, O'ndan başkası ile nefsinden kurtulmaya, Zikri olmaksızın kendinden geçmeye çalışırsın! Haram ne diye Haram olmuş ki!

Hormonlar - Beyin - Ruh ~ Nevzuhur Tasavvuf!

"Mutluluğunuza hormonlarınız yön veriyor" diye iddia eden veya inanan, hem Ahmaktır hem Cahildir.. Bu tıpkı Etten Beyni veya Nöronların Işıltılarını Ruh sanmak gibi bir Ahmaklık ve Cahilliktir.. Gazete Sloganları tarzında Lafları Din'in Batın'ı veya Tasavvuf zannetmişlere bu sözümüz. Din'in Batını Allah'a Gönül vermektir, Muhabbetle Kulluktur Muhabbetle!

Es Sabr..

Ya Sabır Ya Sabır Ya Sabır... O Güzel İsimlerinden biridir Rabbimizin, Es Sabr..

Zikir - Dua

Allahım ben Seni Zikretmeyi bilemiyorum, beceremiyorum, bana Senin Zikrini göster, öğret.

Tasavvuf - Bilim ~ Sır ~ Şahdamarından daha da Yakın..

Bilim adamları, asla çözemeyecekleri bir Sırrı kıyısında durup seyrediyorlar; halbuki O Sır onlara şah damarlarından daha yakındır.

Vesvese

Vesvese kördür, sen vesveseyi görürsün.

Yasak ~ Muhabbet

Rabbim bana, beni Yasakladığı şey ile Muhabbet etmiştir; yani bana, Celalinden Sakındırmak ile Muhabbet etmiştir; O'na nasıl İtaat etmem.

Ezanla Uyanmak ~ Salat ~ Riya

Melekler ve Büyükler seni Salat'a Uyandırırlarsa, elalem görsün görmesin diye değil, Allah seni Huzurunda Uyanık görsün diyedir.

Kuran Apaçıktır.. ~ Tasavvuf

Evet, şüphesiz Kuran Apaçık bir kitaptır; şöyle söyler: "...Allah bilir, siz ise bilmezsiniz." [Nahl/74]

İsyankar Genç..

"Şu Ahir Zamanda Dinsiz Donsuz geziyorum İmanımı çaldırmayayım, Namaz kılayım, Zikredeyim, Rabbime Yakınlaşma yolları öğreneyim vesileler arayayım" değil de "Allah Peygamber Din Kitap Kötü, Ben İyi" öyle mi?.. Senin ben o zaten olmayan dini gelmişini geçmişini iyiliğini kötülüğünü.. daha yazardım da yazmıyım!

Teslimiyet

İkilemde kalma, Teslim ol, hiç şüphesiz;
Hakk yapar İşini Mutlak, Lütfeder senli ya da sensiz.

Bir-lik ~ Ayniyyet - Fark ~ Ruh

El ayak parmaklar dahi aynı Ruh'dan, aynı Zat'a bağlı, Bir'dir ondan, çünkü O Bir'den Ayrı değil. Duyma Görme Misali elbet aynı olmaz Farklıdır; Fark var, ama Ayrılık değil.

Ben'i Unutur İsyan edersin..

Sen'de Sabır yok,
Din dışarıda mı Yok zannedersin!
Daha Hiç Yok olamamışsın,
Bana Kibir İsnad edersin..
İki bela bi haksızlık gördün diye,
Ben'i Unutur İsyan edersin..
Kazana koysam "Anam!" dersin!
Bu halinden utanmazsın Rezil,
bi de Ben'siz Cennet mi istersin!..
Sen ancak kendine küfreden,
Kendine zulmedensin!

Min Ruhi

Sen Avukat Hakim değilsin Hukuk okumadın ama Hakk Katında Yerin en yüksekte değil mi?.. Kendi Ruhumdan demesini kastediyorum! Hatta Hayvanlar dahi öyle!.. Lakin İki Ruh Mahkeme Salonunda düşün biri Hakim biri Sanık ama ikisinde de Hukuksuzluk var! Yani bu ne demek, yerlerini bilmiyorlar, beğenmemişler, yani Kendilerini! Yahut mesela Domuz'a Aygır'a Çamur Cennettir ama İnsan kalksa Eşeklik etse de Şehvet Ahırında yaşasa? Elbette İnsan Cin Hayvan Melek cümle mahluk aynı Ruh'dan (Min Ruhi) ama İnsan'ın Mertebesi Makamı Ahır mı, Çamur mu! Böyle olunca nefsini özünü yerini değerini haddini -hepsi aynı manaya gelir- bilmeyene, yani nankörlük edip hayvandan dahi aşağı inene, O'nu bilmek nasıl mümkün olacak! Bir söz verdi ama iki çamur iki ahır gördü vefa kalmadı ahdini unuttu, iki belaya Sabrı çok gördü, beğenmedi, unuttu gitti!

Tasavvuf ~ Ruh ~ Adem ~ Nebi idim..

Kendini Adem'e değil, daha çamuru karılmamışken Nebi olan Zat'a Nispet edersen, anlamakta zorlanmazsın Ruh hakkında söylediklerimizi!

Yoktan Yaratılma - Topraktan Yaratılma ~ Min Ruhi ~ Tenzih ~ Fena - Beka

Şeytan yaratılışını Ateş'e nispet ettiği gibi Adem de Toprağa nispet ederse, yahut mesela yaratılışı Yokluğa nispet ederse, orada İdrakte bi nakıslık var demektir.. İkilik asıl orda.. Yani Min Ruhi diye sadece Mecaz Mana buyurmadı.. Misal sana Ayak verdi ama Yürüyen Ayak değil, El verdi ama Tutan El değil.. bilirsen.. Fena'da olan varlıktan kaçar, kendinden geçer.. Beka'da ise tam tersi.. Misal: Attığında.. Sen atmadın.. Veya.. Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz.. Oysa sizi de yaptıklarınızı da Allah yarattı.. İdraki Tam olana aynı Mertebe'yi işaret eder.. Şimdi senin Günahın var ve Allah Affedici değil mi.. Zaten Settar değil mi.. Neyi zorluyorsun o halde.. Elbette Günah işle diye vermedi Yakınlığına er diye verdi bu Sırlarını sana ya!.. Zaten Günah başka ne yolla gidecek, Uzaklıkla mı! Ee, daha neyi konuşuyor zorluyorsun! Belki işleyip işleyebileceğin en büyük Günahtan daha zararlı bu Kulluk diye Tenzih diye koyduğun Engel! Ben de ne konuşuyorum ki Allah abes işten Münezzeh, o Engel sana Müstehak demek ki!

Feyz

Kuran sana Düşünmeye güç yetiremeyeceğin Hakikatleri Hatırlatır; Duygulanmaya değecek şeyleri Yaşatır. Nefsin seni zorla Kalp elini kolunu bağlayıp hapseder, kendine mahkum eder; iki sayfa da olsa Kuran Oku da sen onu hapset!

Min Ruhi ~ Nur Üstüne Nur

Allah (cc) nasıl sonradan Alem ile Kendi Ruhunu-Zatını Perdelediyse, o Kendi Ruhundan bir Nefes-Ruh (Min Ruhi) olan bizleri de Bedenlenme-Nefs-Beşeriyet-Oluş-Alem ile Perdeledi. Sonra Ruh Güneşi-Mücevheri-Aynası Çamura battı! Sabredenler Müstesna "Evet!" dediğini Unuttu! "Allahı unutanlar gibi olmayın; Allah da onlara Kendilerini (Hakikatlerini) Unutturdu".. Çamurdaki Ayna Nuru kabul edip Parlamaz ki Kendi değerini bilebilsin! Ne var ki Allah'ın Nuru Ateş değmese de parlar ve üflemekle sönmez! Ne Mutlu Özünün Değerini ve Yerini Bilenlere ki bu Perdelenme onlar için Nur üstüne Nur oldu!

Suret ~ İnsan

Bir Manzara Sureti, Kuş, Kedi fotoğrafı Gördüğümüzde "Subhanallah" deriz de.. "İnsan".. Ah!

Allah Nerede

Dünya dönüyor hangi Yukarı!.. "Nereye dönerseniz Vechi oradadır" buyururken Mümin'e Kalpten bir "her yerde" demek elbette Caiz olur; ne desindi "hiçbir yerde" mi!.. Cisim-Madde (Görünür Alem) dediğin Gökkuşağı gibi Nur'dandır Nur'dan! Sen onu Çölde Serap gibi Cisim görürsün; Rüyada olduğu gibi de dokunur, tadarsın ya.. Allah'ın Nurunun Misalini Oku.. Mekanın Mekanıdır O Zat!.. Allah yerlerin göklerin Nurudur ve Allah'ın Vechinden gayrı her şey Helak-Yok olucudur Ayetlerini iyi Oku Anla da, bu Mekan Çölünden, Cisminden kurtul! Uyan da Nur'unun şu acip Tecellisinde gark ol! Mekansızlık Aleminde neler ne nimetler yok ki, Yok yok! Asıl Var orada! İlmi, Rahmeti Merhameti, cümle Esma Sıfatıyla Zatı! Uzak değil Ruhun (Özün) Kalbin de ordadır orda! Kendi Ruhumdan demiş, O'ndadır O'nda!

Elest Bezmi

Kuran'da çokça "Döndürüleceksiniz" buyurulması Ruhların bu Dünya'da İnsan olarak daldıkları Oluş-Zaman Uykusundan "Elest Bezmi" Hakikatine, Diriliş Gününde Uyanacaklarına işarettir. Sanki hiçbir şey olmamış, hiç Zaman geçmemiş gibi! Ölmeden önce ölenler ise Zaman-Oluş-Gaflet Uykusundan Uyanmış An'da Hakka Rücu eden bu Dünya'da O'ndan bir Ruh oldukları Hakikatine ulaşmış İnsanlardır.

Zanneder misin ki, İsteyen İstediğine kavuşmaz..

Zanneder misin ki, İsteyen İstediğine kavuşmaz.. Zanneder misin ki, Seven, Sevilen olmaz.. O, hiç yok iken İstedi, Sevdi İnsan'ı, Özünü.. Kötü Zan sahiplerine ise hep işin sonrası, kabuğu posası kaldı!

"Min Ruhi" ~ Parçacıklar - Quantum

Güneş ışığında ancak görebildiğin havada salınan tek bir toz zerreciğini parmaklarınla tuttuğunu düşün,

bu toz zerreciği Atom'dur desek,

ondan daha daha küçüğü Parçacıklar (Kuarklar) var ve o kadar daha küçüktürler ki

tutmak istesen elin Hayal gibi içlerinden geçer.. İşte Quantum Çıkmazı..

demiyeyim çünkü aslında artık Döndürücü (açıklayıcı) bir Sır vermiştir Bilenler için..

Belirsizlik denilemez, çünkü İrade, İlim, Kudret yani Sıfatların hepsi her zaman her katmanda en apaçık gösterirdi Kendini..

İş ki Zatı anlayabilelerdi!..

Şimdi bu dediğim gibi inanılamıyacak derecede ufak parçacıklar ki senin Bedeninin Maddeleridir.. Ve esası ise şu ki, neye Madde derse, onu madde bilirsin..

Düşünce, ya da daha ötesi olan Ruhun (Özün) ise -işte asıl püf noktası ki hep "İnsan"da idi- hiçbir şekilde bunlarla (Madde) alakası yoktur,

ne ışıktır ne küçüktür ne hayaldir vs..

"Min Ruhi" buyurulmuş: yani mevcuttur fakat Sıfattan dahi öte hiçbir belirimi nasılı keyfiyeti yoktur!..

Ah keşke gerçekten Varlık'tan, Varlığın Biliminden, gerçek İlim'den-Felsefe'den-Tefekkür'den, Kibir etmeden,

anlasaydın Batı!..

"..Yıldırım çarpması sonucunda hastanelerin yoğun bakımlarında 1-2 ay süreyle tedavi görenler, beyinde meydana gelen hasarlar nedeniyle yürümeyi, yutma refleksini daha genel bir ifade ile yeniden yaşamayı öğrenmektedirler. Bu kişiler adeta “ölümü yaşamış ve dirilmiş gibi” hissettiklerini ifade etmektedirler.."

“Ve demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Allah'ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız." Bunun üzerine yıldırım sizi (kendinizden) almıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz. Sonra şükredesiniz diye, sizi ölümünüzden sonra dirilttik.” (Bakara Suresi, 55-56)

"Allah nerede?"..

"Allah nerede?" sorup durduğuna göre "Nerede olursanız O sizinle beraberdir" müjdesi sana ulaşmamış, aradığından uzaktasın da sesi sana ulaşamıyor demektir.

Celal'ine uğradıkça "Aneee ! Babaa !" diye feryad'a koyuluruz..

Henüz İlim'den verilmediği için, Celal'ine uğradıkça "Aneee ! Babaa !" diye feryad'a koyuluruz.. Cemal'ine uğradığımızda ise Çığlıklar atar Zıplayarak kendimizden geçeriz.. Biraz erdikçe, İlim'den kaçılırsa, Cemal'ini Gayrında yani Nimet'de görüp Tembellik ederiz. Celal'inde yine Feryadı basar, Cahil kaldığımız için yine Gayrından İlahlar edinmeye tutunmaya bakarız.

Göz ~ Görme

Göz çizmiş Görmeyi o Çizdiğine Nispet etti; halbuki Görmek hiçbir Çizim (en-Nur-el-Musavvir) olmaksızın hem Ruhun (Sen'in-Min Ruhi) İşi, hem Kalbin ("..Göğüslerdeki.."), Sıfatıdır, ve Görünen O'dur. Ama Haram dediği Haram olduğu gibi, Yaratılış da Yaratılış olmaktan çıkmaz; ne dersen O, ne derse O.

Aldatıcı

Ahir Zaman olsun olmasın Zulmü, Kötülüğü, Çirkinliği, o Aldatıcı Şeytanı her yanda gördüğün gibi İyiliği, Güzelliği, Hakkı da içte dışta her yanda görebilir bulabilirsin. Aldatıcı, Aldatmak için herbir yana koşturuyor.. Hakk ise içinde dışında cihetsiz her yönde Sabit, Mücadele edenleri, Dönecekleri bekliyor.

Türbeler Kanunu..

Türbeleri ellerinden gelse kapatacak olanlar, Ankara'nın göbeğine en büyük Türbeyi diktiler; defteri bile var, yazıyosun.. düzenli olarak gönderiliyor olsa gerek..

Rıza

Allah'dan yana Nefes almaktan razı gelmeyen, neyden razı gelebilir.

Tevbe - Yüzünü Dönmek

Tevbe Nasib mi olur, yoksa sen mi kafana göre geçmişten bir günahını seçersin de tevbe edersin!.. Tevbe demek Dönmek demektir; Yüzünü Dönmek!

Muhabbet ~ Ölmeden Önce Ölmek

Allah'ın İnsan'a Emri ve Yasağı onu Melek veya Şeytan kılmak için değildir. Sorumlu tutmak veya Serbest kılmak için de değildir. Sırf Fayda veya Zarar vermek hiç değildir! Azabı ve Lütfu dahi cümlesi başta sonda Nihayet: Muhabbetindendir Muhabbetinden! Ey Sorumluluktan beli kırılacak, İmtihanlardan aklı çıkacak kimse, ölmeden ölmeyecek misin! Ne zaman anlayacak göreceksin Gani ve Münezzeh iken sana Celalinden Cemalinden mada O Muhabbet edeni!

Ruh ~ Beyin

Beyninle Ruhun arasında kol bacak tuş filan mı var.. Nasıl kullanıyormuşsun Beynini?..

Sermaye

Şu paha biçilmez Kulluk Sermayesi, Sen'de mi O'nda mı..

Rabb ~ Ben - LİK

Ayakların üzerinde durmaya başladıktan sonra artık Anne'ne Anne demesen ne saçma olurdu değil mi? Ben-lik, kendini bir şey zannetmek ne kadar da kötü.. Allah Katında ne büyük aldanış!

Vesvese ~ Zikir

Vesvesenin içeriğine bakma, vesvese dahil her olan biteni Allah demeye vesile kıl, birer birer hepsinden böylece Zikir Ganimeti topla! Tespih gör bu alemi boş bakıp eziyet çekip durma!

Zaman ~ Evvel - Ahir

Ne evveldir ne ahir, hem Evveldir hem Ahir, bul An'dadır Kavuş dur.

Hu ~ Elest Bezmi - Diriliş, Toplanma Günü

Elest Bezmini, Diriliş Toplanma Günü, Hatırlayacak, Hakikatleri Mecaz sanan! O Mertebede Hayale hiç yer yok! O'nun Makamında O'nun Gerçeğinden başka ne hayalin hükmü var ne zanlardaki bir gerçekliğin!

Min Ruhi

Nefs'in Vehim'dir, bağlanma kaybolur çölde serap gibi. Ruhun Hakktır Hakktandır, Dün'ya'da Vahiy gibi.

Allahın Rengi.. ~ Tasavvuf

"Allahın Rengiyle boyandık" desen "Vay bre Deyyus, vay Müşrik, Allah'a Renk mi isnad ediyorsun!" diye çıkışacak kadar Tasavvuf Düşmanı Cahil Aklı bozuk bu Harici Kurancıların şerlerinden bizleri muhafaza et.

Zaman ~ Varlık ~ Tecelli

Geçmiş yok ki Gelecek olsun. O'ndadır Varlık; Tecelli eder Gündüz olur, Tecelli eder Varsın, Tecelli eder Gece olur, Tecelli eder Yoksun.

Ya Tecellisidir ya Tecellisi..

O O'ndan başka ne ile bulunabilir.. Ya Tecellisidir ya Tecellisi. Gayrı sus, bulunmaz gayrı ile.

İrade ~ Ben-LİK

İnsan'a verildiği zannedilen İrade'nin zayıflığı "Ben beceremedim" deyip yüzünü Allah'a dönmesi, varlığını Allah'a Kavuşturması içindir, "Ben" demesi, Tırmalaması için değildir. Meleklere dahi nasib olmadı bu türlü Kavuşma!

Hu

Şahdamarından daha Yakını, Uzakta olanlarla perdeleme.

Zıtlıklar ~ Esma

Arif için, Işığın yokluğu Karanlık olmaz. Sıcağın yokluğu Soğuk olmaz. Sevginin yokluğu Nefret olmaz. Sanki bir başka alemdedir onun vücudu, bir başka alemde atar onun kalbi.

Dua ~ Ümit

Ümid ağacı Dua Suyuyla kök salar.

Kader ~ Kuran

Ve O ki, bir kader tayin etti. Sonra da hidayet etti (sevk etti, klavuzladı).
(Ala 3)
Muhakkak ki Allah, Âdem'i, Nuh'u, İbrâhîm'in ailesini ve İmran ailesini, âlemlerin üstüne seçti.
(Ali İmran 33)
Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: 'Andolsun size Kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız.' Demişti ki: 'Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?' Onlar: 'İkrar ettik' demişlerdi de 'Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım,' demişti. 
(Ali İmran 81)
Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”
(Araf 172)
İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?
(Dehr 1)
Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.
(Necm 10)
"..Allah, elçiliğini kime vereceğini çok iyi bilendir.."
(Enam 125)