El Kadim ~ Ayan-ı Sabite ~ Tecelliler ~ Zaman ~ Elest Bezmi ~ Min Ruhi
İlmin'de her şeyin Sabit olması Tecellilerini Kadim yapmaz.. Sıfatları
Zatında Sabit ve Kadim olduğu gibi Tecellileri Sabit ve Kadim değildir..
Dün yediğin elma bugün yediğin elma değil.. Sayısız Değişik
Tecellilerin Vücud'da yeniden yeniye açığa çıkmalarıyla Zatının
(Ruhunun) Sıfatlarıyla Tek ve Bir (Vahidil Ahad) oluşu Değişmediği gibi,
İlminde Kendini ve Tecellilerini Ezeli (Zamansız) olarak Sabit Biliyor
olması da ne onları ne de O'nu Kayıtlamaz.. Keza O'nun üzerinden Zaman
da geçmediği, lakin Kendisi Evvel, Ahir, Dehr (Esma) ve Anı Daim olması
gibi.. Şeylerin İlminde Sabit olmalarını şöyle de ifade edebiliriz:
Onları Hatırlamamıştır ki Unutsun; yani değişme olsun.. Ve bizler (Min
Ruhi) Vücud'a getirildiğimizde Tecellisine (Zati Tecelli) Tam Mazhar
kılınmadığımız için Varlıktan bir koku almış sayılmayız; nasıl Kadim
olalım.. Sevgilinin Cilvesi bu.. Yani Vücud'a gelmeleri ve bulunmaları
(Elest Bezmi) Tecellileri olmak bakımından onları elbette Tek ve Bir
olma Kadimliğine eriştirmez.. Belki O'nun Ruhunun Ruhları olmak Lütfuna
Mazhar kılınmakla Nur üstüne Nur oldu-k.. Elbette bu Kadimliği, Tek ve
Bir olmayı tatmak koklamak demektir! ; yani O'nu.. Sevgiliyi!.. İlminde
ise biz, İlmi (Tecelliler) Suretler olarak önce ve sonra, ve şimdi de
Sabit olarak, sadece Kendinden Kendine Tecelli ettiği Suretinden
ibaretiz; nasıl Kadim olalım!..