Kayıtlar

Esma etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Celal Cemal ~ Hakk

Bir kişinin Celalini gördüğü gibi Cemalini görmeyen, Rabbini hiç tanımamıştır. Celal'i görmeyen veya kabul edemeyen dışarıdan Masum görünse de içinde o gizli bir Şımarıktır; Allah Şımaranları sevmez. Bu manadan anla ki İnsan'da Hakk'ı görmeyen gözetmeyenin Hakk'tan Adalet beklemesi abestir.

Allah'ın İsimleri

Bir İsim'den tek bir Alem olur mu.. Mesela sırf Rezzak İsminden bir Alem.. Rezzak Alemi.. Mesela, Vedud Alemi.. Evet olur, ama İlim Sıfatından Eksiltme olursa.. Hz Peygamber (as) bize hiç bilmediğimiz İsimleri olduğunu da haber getirdi.. Onlardan bir Alem olur mu? Elbette, ama Zati İsimler Mutlak yine orada da bulunacaktır..

Tasavvuf ~ Vahdet-i Vücud ~ Esma - Sıfat - Zat

Görmesinin, Duymasının veya Bilincinin bulunmadığı bir yer olabilir mi? E ya Zat'ı? Görmesi, Duyması bir göz ve kulakla mı oluyor ki, Zatı ayrıca ve bir yerden uzak, veya bulunmadığı bir yer olsun?

Vedud ~ Fail

Çocuklarla düşen kalkan Kim..

Sıfatlar..

Sıfatlarda değişme olmaz, Sabittir.. Derece, Mertebelenme, Tecellilerde ve Mazharlardadır.. Mesela Rahim İsmine bu anlamda örnekler olarak: Dünya, Yurt, Irk, Akraba, Aile, Kardeşlik.. Din Kardeşliği ki Bilirsen, Adem ve Havva, aynı Ana Baba, Yaradan Kardeşliği.. Mazharlara örnek ise Peygamberleri (as) verebiliriz.. Bunlar sadece bazı belli örneklerdir, yoksa eşyada zerrelere kadar ve ötesi berisinde bu Tefekkürün Sınırı yoktur.. Örneklerin hiçbirinde Sıfat-Esma değişmez, Tecellileri, Mertebe ve Dereceleri değişir.. Diğer Sıfat-İsimleri de böylece örneklerde Tefekkür edebilirsin..

O ~ Dünya ~ Vicdan - Din ~ Ateizm

Adaletli olmadıktan sonra -ki İlah'ın İsmidir- Yeryüzünde hangi Mahkeme hangi Sistem olursa olsun.. Kafir de olsan, işte, O'nu arıyorsun.. İşte Misali.. İstersen Vicdan sahibi ol, Yanlış yerde arıyorsun O'nu..

Esma ~ Ruh ~ Nefs ~ Vahdet

Kedi Görmesiyle yetinmez, mutlaka Koklar.. Ağma, Görme İhtiyacını Duyması ile karşılayabilir.. Şekiller (Musavvir) Fark'lı, Suret (Nur!) aynıdır.. Görme Duymanın, Duyma Görmenin (vb) aynı olmaz.. İnsan için Fazlası (Nafile) vardır, Temiz Akıl (İlim) ve Temiz Kalp (Muhabbet) ; Marifetullah.. Yani Nefsin Temizlenme, Arınma İhtiyacı olur ki onlarla her biri ayrı Esmaül Hüsna'yı algılayabilsin.. Fazlası (Lütuf) ise, Müsemma'dır ki "Ruh" içindir; O Kulun Nuru Celal ve Cemal'e bağlı Nefsin parlaması gibi Kesintili (Zaman) değil Zati'dir (Min Ruhi).. Arınmaktan Münezzeh, Parlamaktan Gani, Ayrılmak-Birleşmek, Uzaklık-Yakınlık olmayan "Vahdet", "Ruh" içindir..

Tecelli

Hiçbir şey O'ndan daha Zahir değildir; Tecellisi dahi..

Hayy İsmi ~ Hayat ve Yaşam..

"Yaşam" biter, "Hayat" devam eder. Hayy!

Vicdan ~ Kalp ~ Merhamet

Vicdan'ın Akılla veya Sosyallikle hiçbir ilgisi yoktur.. o direkt Kalpten zuhur eder.. Kişi onu Akıl ile sonradan perdelerse de bu, Sarhoş olmak gibidir, ayılınca Dert daha şiddetli açığa çıkar. Bu perdeleme Aklı saçmasapan meşguliyetlerle tamamen terke kadar götürür; bu ise Karanlık üstüne Karanlıktır. Hiçbir saçmasapan adet gelenek davranış yoktur ki Merhamet'i görmezden gelebilsin, etkisiz kılabilsin. Yaşam meşguliyeti sona erdiğinde, hiçbir perde Kalp Ateşine engel olamaz; bilene Nur, bilmezlikten gelene Ateş, gayet makul! "Onlar ancak kendi nefislerine zulmediyorlar! Keşke bilselerdi!"

İlim - Alim

Bilmekliği Yaratan olmasa kim ne bilecek, sen Bilen'e bak.

Zıtlıklar ~ Esma

Arif için, Işığın yokluğu Karanlık olmaz. Sıcağın yokluğu Soğuk olmaz. Sevginin yokluğu Nefret olmaz. Sanki bir başka alemdedir onun vücudu, bir başka alemde atar onun kalbi.

Ahad - Vahid - Ferd

"Ahad" Ruh'unu, "Vahid" Nefs'ini, "Ferd" Zat'ını İşaret düşün.

Vahdet-i Vücud ~ Hikmet ~ İsimler

Hayvanlar Fazla Duygusal olsalardı, birbirlerini yiyemezlerdi.. Bu, ölmeleri demek olur. Sui Zann'a geçit bırakmadı.. Sadece Otçullar mı Yaşam bulsaydı.. Onlar da, Otlara üzülmezler.. Ve Aslan, Ceylanı yedikten sonra, ne yaptım ben deyip kendini helak da etmez böylece.. İnekler Koyunlar, Ölmek için değil, Kurban olmak için Can atar.. Böyle Yazan Yaradan'ın, Celali Cemali, Sıfat'ı Can buldu da, hiç Zulmetmedi.. Biz bu Yazıyı hem Yaşıyor, hem Okuyoruz. Hayat Sahibi olduğunu Yaşamından başka nereden bildik! Okumakdan okumaya, Yaşamaktan yaşamaya da fark oldu Zenginliği, ve Cömertliği. İnsan'a Tattırdı en Güzelini.. Hz İnsan olmak lazım!

Tasavvuf ~ İsimler ~ Zıtlık ~ Uluhiyet

Sevgi Sabrın, Sabır Sevgi'nin yardımcısıdır.. Bütün İsimleri, Uluhiyet Mertebesinde, Zatında Bir'dir, Zıtlık yoktur.

Sevgi ~ Vedud - Seven Sevilen

Başkasını Sevmek istediğinde, Sevgi yalnızca karşındakini değil, Seni de Sever. Vedud'dur O, Seven ve Sevilendir.

Settar ~ Rahim

Settar olur günahım yok dersin Rahim olur günahım çok dersin

Rahim

Lütfeder İman edersin Kahreder Küfr edersin Şımarık ve Döneksin Hesap istemezsin belli de O'ndan başka ne istersin Rahim olsun Günahın itiraf etmez misin

Merhamet ~ Rahman Rahim - Adl

Çok Merhametli olunca, fark Gözetmeksizin içine bir Hüzün, Şefkat gelir.. Gerçekten fark gözetmiyorsan herkese!.. Ama Allah, aynı zamanda Adil'dir, bunun yansımaları da olacak yaşamda!.. Kime Merhamet edeceğini bilemiyorsun ama, bunu bil!

Allah'ın Konuşması

Ağaç'tan da konuşur, Hayvan'dan da konuşur, İnsan'dan da!.. Lakin senin sözünle Ali'nin sözü arasında ne kadar fark var anlarsın di mi? Anlar mısın ? Fark edebilir misin ? Sen bu farkı gözetirsen ne ala, o zaman seninle odun da olsan anlaşırız. "Ve kendi ciltlerine (uzuvlarına): “Niçin bizim aleyhimize şahitlik ettiniz?” dediler. (Onlar da) dediler ki: “Bizi, herşeyi söyleten Allah söyletti.." { Fussilet 21 }

Allah'ın İlmi ~ Sıfatları ~ Tecellileri

İlmi ile Rahimiyetinden "Anne"yi, İlmi ile Rahmaniyetinden "Baba"yı İcad Tecelli eylemiş; Beni ile de "Sen"de, Zatıyla Tecelli eylemiş. O Zatında İyi, Güzel idi, Rahman Rahim böylelikle Sıfat eyledi. Dikkat et annesiz babasız sensiz de O idi O; Seni beni lütfetti Kendinden Kendine misafir eyledi.

Vechullah - Zat ~ Sünnetullah

Bu Menzilden dikkatle bakarsan, kadın Suretinin Kadın'a, erkek Suretinin Erkeğe Mutlak olmadığını ya da tanımadığın İnsanların, Çocukların hatta hayvanların, eşyaların, televizyondakilerin, seni bildiğini tanıdığını düşünür görürsün.. Halbuki, Vechullah'ın göz kırpışlarıdır.. Sakın gafil olup uçma, bu Menzil Sünnetullah'a ve Sünneti Resulullah'a varır.. Seni korumak -kimi kimden- için söylesem, bu nları hiç söylemezdim.. Her Menzilin varacağı yer, senin "Gelenek" zannettiğindir.. Resulullah'ın (as) Velayet'i nere vardı, o başka.. Eğer iş dediğimiz gibi Sünnetullah'a ve Sünneti Resulullah'a varmasaydı, Ayet "Ana Babana ve Bana.." şeklinde değil, "Ana Babana ve Rahman'a.." şeklinde gelirdi. Halbuki Vechullah Sıfat (vs) Mertebelerden değildir.. Sözümüzün başında verdiğimiz örnekleri azıcık tecrübe eden, dediğimiz Menzil nerelere varır anlayabilir.. İtiraz edense, neye neden itiraz ettiğini iyice düşünmelidir!

Hayal - Akıl - Yaratma ~ Allah'ın Nefsi

Allah’ın Hayal ettiğini gerçekleştirmede, yaratmada sınırı yoktur; fakat İlkelerine bağlı kalır “..Rahmeti nefsi üzerine yazdı-kendine farz kıldı..” (Enam 12) İnsan Nefsi ise ne Hayal ederken ne de yaparken, İlkeler sahibi olmak, bağlı kalmak ve Akletmek hoşuna gitmez. İnsan, Hayalini ve Aklını Nefsine Uydururken, Allah asla Nefsine Uymaz; Merhamet eder Affeder, Adildir Zulmetmez!

Hayal ~ Tasavvuf ~ Esma ~ Kudret

Hayal etmeyi-kurmayı sen kolay sanırsın.. halbuki o da Kudret Sıfatının bir eseridir. Sadece bedendeki evrendeki güç kuvvet enerji değildir Kudret. İnsan bilmez ama, oturduğu yerden ayağa kalkmak uzaya gitmek gibidir.. Hayal etmek ise ondan da güç, Kudret'dir.. Allah'ı tanıma bahsinde incelikler lütuflar pek hoş pek çok, O'nun İsimlerinin hepsi en Güzeldir.

Niçin Yaratıldın ~ Kıyas

Sen bir Yücelik halinde olsaydın, mutlak bir Rahmet içinde olsaydın, yani Merhamet'e gerek olmıyan, Merhamet'e ihtiyacının olmadığı bir halde de olsaydın, Merhamet'in kendisi güzel olduğundan yine onu ister, yine onu özlerdin. İşte tüm Yaratılış, senin yaratılışın, sana ihtiyaç olmasa da, sen olmasan da, Güzel olduğu için, Tercih edilmiştir. Yani Allah Güzel olduğu için, seni de öyle istemiş, yokluğunu varlığına tercih etmiştir; ihtiyaç olduğu için değil. Allah Güzeldi, şimdi ise daha Güzel değildir; Güzel, senin için daha Güzel oldu. İşte gerçek İlim sahibi için İlim de böyledir; onun için bir İsmin diğer bir İsme üstünlüğünü zikretmek, bu açıdan doğru olmaz. O'nun bütün İsimleri Güzeldir. Bir muhtaçlık, bir kıyas olmaksızın, O Güzel olduğu için, O Güzel'e muhtaç olduğu için. O'nun Güzelliğini bildiği için. Çirkinliğin bu anlamda söz konusu olmadığını idrak ettiği için.

Kulluk

"Acı" Hakk'ı İdrak noktasında çok güçlüdür, İkna ve Tatmin edicidir. Hayal mi değil mi, Gerçekliği algılamada çok yardımcıdır. Ama Acı, bir iğne batması acısı gibi ufak olursa aynı etkiyi vermez. Ya da nefesini çok uzun tutup bıraksan, Şükredici bir İnsan olmazsın. Öyle ya Neye Şükredeceksin, Şükrünü idrak edemeyen Boğazına mı Soluğuna mı.. veya rahatsızlansan, nefesine soluğuna lanet mi edeceksin; Hakk aslında geyet yakın ve anlaşılırdır. Aslında "Acı" değil Şiddet ve Ölçü ö nemli demek ki.. Ama Hayat gayet çok Tatlı ve Rahat iken neden Kıymetini İlahi boyutta İdrak edemiyoruz. Ölüm'den Korkmak Hayatın Kıymetini İdrak ettiğimizin bir delili sayılmasa gerek. "Hayat" da Hakk'ın duyduğumuz Acı'nın O'nun Azameti olması gibi, yine Hakk'ın bir Sıfat'ı.. Yani Hayat'a tapmakta bir sakınca yok.. O zaman Ölüm'den de bu kadar korktuğumuz halde biz neden Hayat'a Tapamıyoruz da sanki O Hayat başka şeylerin elindeymi

Yüce ~ Zât-ı İlahi ~ Esma Hakikatleri

O, Yüce idi ; Yarattığı için Olmuş değildir.

Hu ~ Muhabbet ~ İnsan

Sen kendinden Var olmadığın için kendini bilemezsin. Ancak O'ndan Var bulduğun için, O'ndan gayrını bilemezsin. Sen'de Gayrılık zannettiğin, Zatı ile Sıfatı-Esmasının Suretleri, Tecellileridir; Seni Kendi Sırrından Halk etmiş, Suretinde, Ruhundan olduğundan, Sana Muhabbeti Hakk oldu da, Kendinden haberli kıldı. Muhabbet Hakk oldu. Ancak Şart yine O ki, O Nefsine Uymadığı gibi Sen de uyma; yoksa Muhabbetin Manası kalmaz. Sana İhtiyacı olmıyan bir Nefs, Seni başka ne diye Kendi Suretinde yaratmış olsun. Sanat dersen, Muhammed'den (as) Yüce Eser mi var ki, bir de seni yaratsın. Merhamet dersen, Hayvanlar da yeter gelirdi.. Söz uzamasın. Madem Mana Muhabbettir, o halde Nefsine uyma da Muhabbetli ol.

Sanat ~ İmtihan

Yıllarca kurslara gidip edinilemiyecek Bilgi, Sanatçının gözünde kulağında elinde hazırdır, Fıtratında doğuştan bulunur. Hayvanlar da böyledir. Peygaberler de (as) böyledir; Allah Hased edenlerin, Yalanlayanların Şerrinden muhafaza etsin. Bilgiye bakma, İlmin Sahibine bak, Lütfuna bak. Hamd et O'na ! Şükret. Edindiğini zannettiğin her şey de böyledir, İmtihana bak!

Celal ~ Cemal

Allah bize hiç acısız sıkıntısız, darlıksız da Rahmet edip Lütfedebilirdi. Yani Merhamet'de ve Rahmet'de hissettiğimiz o Duyguları, direkt olarak tattırırdı. Ama Celalini, Kudretini de tanıttı ki, O'ndan O'na İştiyakımız tam olsun, O'nun hakkında Bilgimiz tam Kemal bulsun. Hoş O'na nihayet yoktur ya, Celaline de Cemaline de doyum olmaz ya.

Ezel ~ Alem ~ Cüzziyat

Sen sayamadın diye Zamanın Evveli yok değil.. sen günleri sayamadın diye Muhsi olmadı değil. Cüzziyat Teferruat sana müşkül gelir, O'na değil.

Yüce ~ Cabbar ~ Vedud

Yüce'dir, Cabbar'dır, Vedud'dur!

Zikir - Tespih ~ Muhabbet

Her an her olanda her vesileyle Allah'ı İsimleriyle O'nunla Konuşarak Zikret: Allah'ım Sen düşündürensin.. Allah'ım Sen hatırlatansın.. Allah'ım Sen işittirensin.. Allah'ım Sen gördürensin.. Allah'ım Sen rahmet edensin.. Allah'ım Sen şifa verensin.. Allah'ım Sen koruyansın.. Allah'ım Sen merhamet edensin.. Allah'ım Sen yürütensin.. Allah'ım Sen ölçü koyansın.. Allah'ım Sen yaratansın.. Allah'ım Sen güldürensin.. Allah'ım Sen sevdirensin.. Allah'ım Sen yardım edensin.. Allah'ım Sen adaletlisin.. Allah'ım Sen affedicisin.. Allah'ım Sen güvenilensin.. gerisini ne varsa duruma göre sen getirirsin artık.. böylece her fiilde her anda O'nunla konuşarak Allah'a bağlan.

Veli ~ Müşahede

İnsanlardaki hayvanlardaki bu Dostluk birbirlerine Yakınlık, Kimin Dostluğunun Kimin Yakınlığının Eseri.

Zat - Sıfat ~ Fiil

Doğuştan Yeteğin olup da Sanatçı olsan, ve bir zaman Eser vermesen, artık Sanatçı olmaz mısın?.. O'nun, Hayy Sıfatı dahi böyledir ! Faaliyet (Fiil-Tecelli) göstermiyor diye Yok, faaliyet (Tecelli) gösterdi diye Hayat sahibi olmaz ! Zâtındandır Zâtı, Hayatı, Şânı! Görünen Efali, İsmi Sıfatı, Eseriyle değil !

Zât ~ Esma ~ Ruh

Allah'ın Hayy diye bir organı Var da haşa, Zâtı onunla mı Hayat buluyor?.. Ya Sen?.. Ey Ruh ya sen ne ile var oldun, nasıl hayat bulduğunu zannediyorsun, Kendi Ruhundan başkasıyla mı! Yokluğundan mı! Akciğerinden mi!.. Nispetlerine dikkat et!

İlim Zâtının Aynıdır ~ İlim - Kıylu Kal

Sen Bilgi'yi bir şeye-şeylere Nispet edip, yani Bilgi'nin-İlmin Yolunu kesip, geldiği yere Döndürmezsen, yani Zâtına vardırmazsan, Bilgi-İlim tabi sana kıylu kal olacaktır. Diğer Sıfatlar da böyledir; yani Zâtının Aynıdır, Bilene!

Sanat ~ Din ~ Felsefe - Bilim

Varlığa baktığında Sanat göremiyen İnsan Nakıstır, Eksiktir onun görüşü. Sanat'ı sadece insanın fiilinde yani Resim'de Heykel'de gören İnsan Sanat'ı görmemiştir, Sanat değildir onun gördüğü. İster Bilim Adam'ı olsun ister Filozof Sanat'ı varlıkta göremiyorsa sadece Akıl sadece Nedensellikle bakıyordur ki Eksiktir Nakıstır onun görüşü. İster Dinsiz ister Dinli Bilim Adamı-Filozof olsun Varlığa 99 İsimle bakmıyanın görüşü Kamil olmaz.

Aşk ~ Nâr - Nur ~ Nefs - Sıfatlar ~ Ruh

Güneş, hem Nâr iken hem Nur'dur. Zahirinde Nur, Batınında Nar diyelim.. ama Nârının fazlalığı Zâtından bir şey eksiltmediği gibi Nur'unun fazlalığı da Zâtına bir şey katmıyor.. Allah'dan bir Ruh-Zat olarak Senin, Nur'un Akıl-Kalp, Nâr'ın ise Nefsin-Ben-liğin.. Nefsin seni yakmakta, Nurun ise söndürmekte. Nur'dan göremiyorsun, çünkü Allah öyle Yakın.. Nar ise uzaklaştırıyor çünkü Allah öyle Şiddetli.. Ne zaman Nâr'ın Nur'un (Sıfatların-Nefsin) İtidal buldu, Ruhunu, Yakınlığını, şu gökteki Güneş gibi Ay gibi apaçık görecek, seyredeceksin. Allah'a Misal olmaz ya; biz bunları Muhabbeten söyledik..

Zât ~ Esma - Sıfat ~ Rahmet - Rahman

Bir İnsanın Suretinde Öfke her zaman görünmeyebilir.. Belki içinde Zuhur eder de Suretinde belli olmaz.. ya da Surette, Yeri geldiğinde Zuhur edip de apaçık belli olunca, "Öfke", Varmış da gizli imiş anlaşılır.. Hakk için bu Misali düşünürsen, "Rahmet", Gazab gibi değildir.. Surette Belli olmakta ve daima Zuhur etmektedir.. Şimdi, Gizli olup da Zuhur eden acaba Sıfat mıdır, Zât mıdır.. işte sana bu Belli olmalı!

Aşk - İlim ~ Sıfatlar

İtidal Esastır; Zat-ı İlahi Esmasına-Sıfatına Hâkim'dir. Ama olur ya, sen seni bilesin diye, Aşk'tan yanarsan, İlim soğutur.. İlim'den donarsan, Aşk ısıtır. Sonra Rabbini de Bilirsin, Zât ile Esması Bir.

Tasavvuf ~ Ayn - Ayna ~ Ayan-ı Sabite ~ Güzel İsimler O'nundur..

O Vehhab olanın Dilemesiyle Nur'u, Hâlik İsmi Aynasında, "Kadın", "Sanatçı" gibi türlü türlü çokça Yansımalar Parlamalar oluşturdu.. Bu Sıfat, parıltılarının en güzellerinden birinde de "Annelik" Sıfatına Ayn oldu.. Ki O "Rahim"dir.. Ki O "Vahid"dir.. Güzel İsimler O'nundur..

Ahadiyet - Vahidiyet ~ İsimler ~ Suret ~ Hayal

İnsanların Yüzlerinin farklı ve her birinin kendilerine özgü olması, Vahidiyet Tecellisi üzere Yaratılışlarının bir Suretidir.. Buna göre, Ahadiyet Tecellisinin Suretleri Yaratılışta nasıl olurdu ?.. Sevgili hakkında, Yüksek, Zevkli ve Sevimli bir Hayal olacaktır bu.. Bilene, Ahad da aynı, Vahid de..

Allah İsmi ~ Nefs ~ Allah'ın Zatı

Nefsinin yani Esma Sıfatının İdaresi, Mutlak, Ezeli Ebedi, bir başlangıç ve sonu ve eksi artısı olmaksızın Zâtının elindedir; Nefsi, yani herhangi bir özelliği, O'na-Zâtına galebe çalmaz, Nefsi Zâtının aynıdır : O, Allah'tır.. İsmini O'na başkası koymamıştır.

İlah - Zat ~ Hakk - Esma

Allah'dan olmıyan hiçbir şey yoktur. Allah'dan olan, Esma dahil, "İlah" demek olmaz; fakat Hakk değil demek de olmaz.

Zatı İlahi ~ Esma - Müsemma ~ Zikir

Allah'tır, Esmasıyla Müsemma ! Esmasını Zikreyle, Müsemmasını bul!

Zikir ~ Esma - Müsemma

Her nefes verirken başka Esma zikreyle. Sonra Müsemma'ya gömül. Esmasını söyle Müsemmasını duy.

Vech ~ Tasavvuf

Sen'in Yüz'ün değişmez, Sabit'dir, İfadeler olan Suretleri değişir: Gülen Surat, Hüzünlü Sur-e-t.. Yüzünde görünen bu İfadeler Suretler, görünmeyen Sıfatlar'dandır, bu Suretleri, görünmeyen o Sıfatlar görünür kılar. Vech'in ise aynı kalır. Neticede "Sen" görünmezsin ne de "Sıfatlar"ın görünür; bunlar Suretinde, Yüzünde görünen, Geçici Suretlerdir; Zât'ın ise Sabit'dir. Sen'i nerden tanırsın ? Zâtından-Vechinden mi ? Sıfatlarından mı, Suretlerinden mi ? Tanıyacak bir Zât lazım . Keza Sen'in Suret olmıyan bir Vech'in var ki, diğer hepsi de Sen'i Tanıman içindir; yahut O'nu mu desem ! O'na göre Sen ve başkaları Suretler gibidir muhakkak; ama Kendini-Nefsini bilmezsen, Zâtını nasıl bilebilirsin !.. Zâtını Zâtında ara, Sıfatını Sıfatında, Nefsini Nefsinde..; Yoksa bu Suretlerden Vechini bulamazsın; nereye dönsen, bulamazsın bulunmazsın.. Bulursan Vecd olur, Vech olur, o vakit Suretten de tanır bilirsin, Sıf

Tasavvuf ~ Sır

Herbir şeyin suretini insanın önüne sermiş gösteriyor da kendi kendisinin suretini insana göstermiyor ya. Birbirlerini görüp dururlarken hiçbiri kendi suretini müşahede edemiyor. İnsanlar bilse ne acayip Sır bu. Sen bu Sırrı anla; Zat Cennetinin İlimlerinden, El-Batın'ın Müşahedesindendir!

Zât ~ Sıfat ~ Nefs ~ Muhabbet ~ Kulluk ~ Mutmain

Nefsin için yaptığın ve istediğin şey sana Allah'ı unutturur ve elbette bu hiçbir şekilde Güzel olmaz. Olmasını İstediğin veya yaptığın şey, O'nun bir İsmine - Sıfatına muhtaçlık ya da Hayranlıktan dolayı, Zâtına "Muhabbet"e, Zâtına Yakınlığa vesile oluyorsa, işte bu hoştur ve elbette güzeldir. Niyetini böylece Halis kıl ki Nefsin güzelce Nimetinden nasiplensin ve Kalbin de Rabbinle Nurlansın, Mutmain bulsun.

Ruh ~ Min Ruhi ~ Esma Terkibi ~ İlmi Suret ~ Vahdet ~ Sırr

Ruh, Terkip'ten, oluşan değildir, "Kendi Ruhumdan" demiş, Öyle dememiştir a canım ! "Kendim"den (Min Ruhi) demişken, Telaş ile nasıl Tenzih edicez diye, Uydurma lakırdılara düşerler, Neyi neyden niye tenzih ederler, Esefle bak bu ayrılıktan gelen sözlere a canım !  Nefs ile örtülü, Nefesinde Nefessin, Zâtından, Sırrın sırrısın; Allah'ın "Kendi", İsimlerinden mi terkiptir a canım ! Sen Kendini Hayat, Kudret, Sadece İlim diye bölebilir misin de Zâtın Terkip olsun a canım ! Sonra bazımız da "İlmi Suretleriz" derler, Bu da yetersizdir Senin Sırrını tarife, Eşya ile Sen, Zâti Tecelli'de, Hiç bir olur mu a canım ! Özünde saklı Vahdet'e, Ruhun Ruhuna gel, Senin O'na Yakınlık Sırrının tarifine Bu kelimeler kifayetsizdir a canım !

Suret ~ Görülmezlik ~ El Batın

Görülmezdir O.. Suretindeki gösterişe aldanıp, İnsan görünürdür deme ; biz de görülmeyiz.

Zât ~ Sıfat ~ Adalet

İnsan için Adalet nasıl ancak Hakk'da bulunur ise, tüm Sıfatlar da öyle ancak Hakk'ın Zâtında bulunur. Zât'ına Arif olmıyan hiçbir Sıfat'da Kemal bulamaz.

Esma ~ İsimler

Allah'ın İsimlerinden biri Kahhar'dır (Kahredici).. Aşk ile.. Hem de her biçimde..

İşaretler ~ Tecelli

Örneğin her öğün yediriliyorsun, ama Rahman olan Allah'dan İşaret mi bekliyorsun ?.. Sayısız Esma Tecellisi ile çevrilisin yetmiyor ?..

Müteal, Mütekebbir ~ Kibir ~ Acziyet ~ Sevgi, Muhabbet ~ Kulluk

Sen Müslümansın Hakk'ı neden Kibirli görüyorsun ? Müteal olan O Allah senin gibi Mutlak bir acize neden Büyüklensin, seninle neden uğraşsın ? Zât-en Büyük olan Allah neden İnsan'a bir de Mütekebbir oluyor; neyi ispatlamaya çalışıyor ? Çünkü sen çok güçsüz çok zavallı, çok biçaresin, Her Şeye Kadir olan bir Rabbin var, Bilesin ! Çünkü İnsan çok Kibirli, Kibri kırılsın ki O Sevgi'ye, Muhabbet'e erişebilsin !

Nefs ~ Miraç ~ Rıza ~ Aşk ~ Ruh ~ Hû ...

Manevi ruh, manevi yükseklik olarak "O" Esma-Sıfatı ile Lütfedip Tecelli etmeden zorlama, zorlanma, Nefsinle O'na Yakın olamazsın; "Miraç" edemezsin. Bu sözlerin manalarında, bizim için Rıza'sını ve Aşk'ını gizlemiştir. Lakin Özünde, Asli Zâtî Ruhunda O'ndan bir an bile ayrı değilsin, O'nun gayrında da olamazsın ! İşte bu Sırra Uyan ! Nefsine değil O'na, Zâtına Uyanık ol !

Allah'ın Zâtı-Ruhu / Esma / Sır

Güzelliğin "Beğenmek"de olmadığını gördük. "Güzel" Kendiliğinde Güzeldir, Zıttı olan Çirkinliğe Gerek olmaksızın Zâtiyeti vardır. Allah onu şeytan'ın nefs'in tuzağına yem yapmamıştır; o tuzağa layık görülen ancak zevktir, ve beğenmedir. Konuştuklarımızın konusu Allah'ın Esması olması bakımından her İsmin diğer bir İsme muhtaçlığı olmaksızın Zâtiyeti vardır. Hepsi de "Güzel"dir : "Esmaül Hüsna". Fakat onlar O'nun dilemesiyle Nefsimizde nispetlenerek, ayrılırlar. Sen sana Mutla k Gerekli ve Üstün olanın, Sırrın, "Zât ( Ruh )" da olduğunu anlamalısın : "Ruh ( Zât )" olmadan ne Rabliğin ne Kulluğun ( Min Ruhi ) ne de hiçbir Esma'nın ne Varlığı (Tecellisi) olabilirdi ne bir Hükmü olabilirdi; O Zât'ın Dilemesi var İradesi var Güç Kuvveti de yerinde, her bir şeyleri en Güzel en Mükemmel "Var", lakin, "O Allah ki", "Dilemese" idi meydana gelen hiçbir şey olmazdı.. Kudre

Kelam Sıfatı ~ Alah'ın Konuşması ~ Muhabbet

Allah bizimle bizim dilimizce konuşmasaydı yarattığı her şeyin bilgisini bize kelamının kudretiyle bir anda aktarmış olurdu. Ve Rabbin Kulları ile konuşmasından murad sadece öğretmek de değil ama muhakkak ki Muhabbettir. Ve O'nun Kelam Sıfatı Zâti olmasaydı Bilgi'nin aktarımında "Kelam" olmazdı; çünkü Konuşmak öğretmenin tek şekli değildir. Ve "Muhabbet" her türden ilişkiyi kapsar. Ve Konuşmak sadece Ses ile olmadığı gibi, Mana Kelimelerle de Sınırlı değildir.

Esma Tecellileri

Sahtekar birisi menfaati için bir insana yalandan sevgi, şefkat, merhamet gösterse de onu kandırsa, yani aslında ona gerçekten sevgi, merhamet, şefkat duymasa, o insanda yine de bu Esmaları ile Allah Tecelli eder. Allah, Yarattıklarından bağımsız, gerçekten tek Münezzeh olandır; Alemlerden Ganidir.

Acziyet

O'nda Acziyet yok ise Varlıkta nasıl Acziyet olabilir ki ? Yüce Allah'ın Kudretinin bizde Zuhur etmesi başka bir seferde aynı derecede olmaz veya aynı Fiili bir dahaki sefer aynı surette yapmaz ise bu bize göre Acziyet olur. Yoksa Varlıkta Acziyet diye bir şey yoktur !

Esma / Sena / Niyaz

Ey Zât Cemali ile Suret Cemali Bir olup yüzden yüze Tebessümler ettiğinde Müminlerin Kalplerinden Bedenlerine Nuru Rahmeti çağıldayan Biricik~Vahid ! Ey Güvenilen Kendisinden Emin olunan Batın ! Ey asla ihanet etmeyen, terketmeyen, yalnız bırakmıyan Veli ! Ey Zahiri ve Batını Bir, İki Yüzlü olmıyan Ahad ! Ey en Yakın Mükemmel Nefs ! Ey kendisinde İkilik olmıyan Bir ! Ey en Yakın Ruh ! Ey Benlerimizi Özünden Var eden Ben ! Ey Sırrını paylaşan, gizlisi saklısı bulunmıyan, en Zengin Cömert ! Ey bütün Şeenleri Müminler için Zevk ve Tanışıklık olan ! Ey Cefası Nazı Kendisine Yakışan ve Hakkı olan ! Ey başı da sonu da Rahmet olan ! Ey Yakınlığı bitmeyen daima artan ! Ey Usanılmıyan ! Ey Tükenmeyen Bitmeyen ! Ey Güldüren ve Ağlatan ! Ey Kahhar ey Adil olan ! Ey Öğreten ! Ey Kendisinden Ümit kesilmeyen ! Ey dallar salan çiçekler açan ! Ey Kalplere en derinden tek Nüfuz eden ! Ey Konuşan ey Duyan ! Ey Yaradan ! Ey Gözlerin, Kalplerin, Yerlerin ve Göklerin Nuru ! Ey Vedud ! Ey Rahim ! Ey Rahman

İsimler Mertebesinde Zıtlık / İlim / Sıfatlar Mertebesi / Zâti Tevhid - Vahdet

Esma'yı Eşya'daki Taayyün'e bağlı kalınca birbirine Zıt Müşahede edersin; Onları böyle ancak "Hikmet" ile Birlersin: Zâtî Tevhid etmiş ve Vahdet'e ulaşmış olmazsın. Esma'yı, Zat'da Müşahede ile Birleyince "Hikmet" değil, "İlim" görürsün; İlim'in Zıttı ise Zat Mertebesinde bulunmaz ki. Demek ki İlminde henüz Vahdet'e ermeni sağlayacak Kemal'e ulaşmamış.

Allah'ın İsimleri ~ Esma ül Hüsna

Allah, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm, el-Mü'min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri', el-Musavvir, el-Gaffâr, el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Âlim, el-Kâbıd, el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, el-Basîr, es-Semi', el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm, el-Azîm, eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz,el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi', el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy, el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf, Mâlikü'l-Mülk, Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi', el-Ganiyy, el-Muğni, el-Mâni', ed-Dârr, en-Nâfi', en-Nûr, el-H

Tasavvuf - Esma Tecellileri

Zahir ile Batın arasında bir çizgi görüyor musun ? Rahman ile Rahim, Vahid ile Ahad arasında bir çizgi görüyor musun ? Böyle bir çizgi gözüne takılıyorsa Halk'ı görmekten kurtulamamışsın demektir. Rahim'de idinse Rahman'a, Rahman'da idiysen Rahime; Kemal böyledir: Halk'a dönmek yine senin Hakk'a dönmen içindir a canım. Şimdi artık çizgiden dem vurma, çizgiyi kaldır, yani Hakk'a dön; çizgiyi kaldır, Hakk'ı gör, Hakk'ı duy, Hakk'ı konuş, Hakk ile Halkı İrşad'a Hakk ile Halkı Yermeye dönme; Sen'i İrşad'a dön; ayıptır, densizliktir, edepsizliktir. Bak daha basit anlatalım : Rahman İsminin Tecellisi Kaydında kalan Salik'in Hâli Zenginin Fakir'i beğenmemesi Hâli gibi olur; Rahim'e hiç gelemez. Rahim İsminin Tecellisi Kaydında bulunan Salik'in Hâli ise Zengin'e Suizannı olan Fakir'in Hâli gibidir. Rahman İsminin Tecellisine ulaşınca bu "Sonradan Görme - Şımarık" bir Hale girer, ya da öteki nasıl Fakir'i