Kayıtlar

Ruh ~ "Zâtımdan gayrısı helak olucudur" ~ Tecelli ~ Kulluk

İnsan, Zâti Sırrında O'ndan bir Ruh olmasaydı "Zâtımdan gayrısı helak-yok olucudur" buyurularak uyarılmazdı. Çünkü Dünya yaşamı Tecellilerindedir; yani mahiyeti değişken geçici yok olucudur. Ruh ölmeyip bedenin yok olduğu ve değiştiği gibi, Zât da değişmeksizin, Tecellileri değişken geçici ve yok olucudur: "O gün arz (yeryüzü) ve semalar, başka bir hale döndürülür (döndürülmüş olur). Ve onlar, Vahid (bir) ve Kahhar olan Allah’ın huzuruna çıkmış olurlar." [ İbrahim 48 ] .. Yani O'nu Seven Dünya'dan göçmeden öyle bir görüş, ilim ve yakin elde etmeli ki Tecellisi Sıfatına, Sıfatı Zât'ına perde ve de gayr olmayacak! Onun için hiçbir şey Sevdiğinin Zâtına perde ve gayr olmayacak !

Akıl ~ Varlığın Birliği

Biz gündelik yaşamda, gördüğümüzü zannettiğimiz şeylere, eşyanın, şeylerin Hakikatine, Akılla, yani yapı söküm yaparak bakmıyoruz. Zaten onları ne aklımızla ne hayalimizle ne de gerçekte ayrıştırdıkdan sonra birleştirici bir niteliğe güce de sahip değiliz. Hamd O'nun Vücuduna olsun ki Varlığın Birliği bunların hiçbirinde değildir. Bu en büyük İmtihan'a erdirilip de geçirilenlere ne mutlu, onlar her türlü vehimden ve hayali güçlerden Hakk ile kurtulmuş, Vahdet'e ermişlerdir.

Sâni ~ Sanatçı

Ay'ı deniz'e resmediyor da, biz "yakamoz" diyoruz.

Hüseyin (ra)

Can Hüseyin'in (ra) Hakk'a Yakınlık Mertebesine göre olan Şahitliği senin erişemeyeceğin, kaldıramayacağın bir Şehitliktir ; Çünkü o Hakk'ı görür boyun eğer, sen Batılı görürsün boyun eğmezsin.

Zıtlık ~ Kader

Allah'ın bir şeye izin vermesi izin verdiği şeyden Razı olduğu anlamına gelmez. Kim ki Hakk'a yöneldi, Zıtlık onu Hidayet'e eriştirir, Batıl'a değil. İman'ın Kemalinin Hakikati budur.

Kader Sırrı

Küfrün değil Kulluğun her insanın Kader'i olduğunu bilmeyenin Kader Sırrı hakkındaki rivayetleri sırf "zorunluluk" cihetiyle aktarması "Hakikat" ifade etmez.

Hu ~ Tasavvuf

O'nun bir "söz"den mi bir "yazı"dan mı, "suret"ten mi "gizli"den mi, nereden Tecelli eder lütfu kahrı, belli olmaz bilen bilmeyene. Sen daraltma O'nu Tenzihinle, ve kayıtlama O'nu Teşbihinle, "sen"de mi "ben"de mi oyun oynama ya "şunda"dır ya "bunda".. O'ndadır O bilenlere.

Tasavvuf

"Tasavvuf"un eskisi yenisi olmaz. Daha bunu idrak edememişsen.. Eskilerin masalları, yenilerin ahkamları değildir "Tasavvuf".

Tasavvuf

"Marifetullah" O'nu kör göze parmak sokar gibi işaret etmek değildir.

Hu

O görmekle duymakla doyulur mutmain olunur mu ki.. Sonu mu var, dayanılır mı ki.. ; Kaşından gözünden geçip O'nu isteyene de, şahdamarından daha yakınım dememiş mi ki ?

Melekler ~ Mecaz ~ Fena ~ Kemal

"Melekler kuvvelerinden ibarettir, ayrıca varlıkları yoktur" diyen birini görürsen sözü maksadını niyetini aşmış fakat kendisi Fena mertebesini aşamamış nakıs birisi olduğunu anla. Yoksa Müşahedesini ispat için gayrı gördüğü ve göremediği varlıkları göz ardı etmek zorunda kalmazdı. Onlar aynı Kendisini perde görmediği gibi Hakk'a perde olmazdı. Keza bunları Mana bakımından sırf Mecaz'a dayandırması Hakikat İlmi'nin de ona henüz perde olduğunu gösterir. Bunu Fena Haline erişmek için böyle yapmak zorunda kalmamışsa zaten Kemal bakımından daha da nakıstır, itibar edip yorulmaya lüzum yoktur.

Ruh ~ Min Ruhi ~ Esma Terkibi ~ İlmi Suret ~ Vahdet ~ Sırr

Ruh, Terkip'ten, oluşan değildir, "Kendi Ruhumdan" demiş, Öyle dememiştir a canım ! "Kendim"den (Min Ruhi) demişken, Telaş ile nasıl Tenzih edicez diye, Uydurma lakırdılara düşerler, Neyi neyden niye tenzih ederler, Esefle bak bu ayrılıktan gelen sözlere a canım !  Nefs ile örtülü, Nefesinde Nefessin, Zâtından, Sırrın sırrısın; Allah'ın "Kendi", İsimlerinden mi terkiptir a canım ! Sen Kendini Hayat, Kudret, Sadece İlim diye bölebilir misin de Zâtın Terkip olsun a canım ! Sonra bazımız da "İlmi Suretleriz" derler, Bu da yetersizdir Senin Sırrını tarife, Eşya ile Sen, Zâti Tecelli'de, Hiç bir olur mu a canım ! Özünde saklı Vahdet'e, Ruhun Ruhuna gel, Senin O'na Yakınlık Sırrının tarifine Bu kelimeler kifayetsizdir a canım !

Akıl ~ İman ~ Kulluk

Ben bu hoşnutsuzluktan hoşnutsuzum !.. Hey dur bi dakka, bunda bi çelişki var !.. Hem Akıl bakımından hem İmanımla çelişen bir durum var bunda.. Allah ondan "Razı" olsun Mevlana Hazretleri buyurmuş: "Kahrına da hakkıyla âşığım, lûtfuna da... Ne şaşılacak şey ki ben bu iki zıdda da gönül vermişim."

"Şapka İnkılabı"

Ha "Şapka" ha "Takke" takmıyosun diye seni asacak, kanun çıkaracak olan adama Zalim denir Zalim.. Allah Zalimleri Zorbaları sevmez. Uyuyosun, nazikçe dürteyim. "Hızır"ın nispeti Eşkiya'ya değil, "Azrail"e olabilir. Zorba'ya Melami'lik nispeti Yezid'e Kader nispeti, aynı Zalimliktir ; Sen de Zalim Zorba olur aynı çukuru boylarsın dikkat et. Düşünüyorum şimdi senin gibi açık kaçık hürriyet (!) düşkününe yarın şapka takmayı kravat takmayı zorlasalar ne yapardın, halin ne olurdu acaba ? Hemen Zalim Zorba diye taksime yürürdün di mi ? "Şapka" ve "İnkılap".. İyice düşün bak bu ikiliyi.. Üç kağıtla Uykuyla bir arada yürümez Hakk'ın işi !

Kalp Gözü ~ Nur ~ Ruh ~ Kafir ~ Kader ~ Kulluk

Kalp gözü dış gözün gördüğünden daha çoğunu daha fazlasını daha keskin şekilde, Apaçık görür, bu dış göz de ona ulaşabilirse de onun ulaştığına göre neredeyse kör sayılır. Hatta Kafirin dış gözünün feri nefsinin körelttiği bu Kalp gözünden sızan o azıcık nur ile görmektedir. Çünkü Kalbin nuru da Bedenin Canlılığı gibi ancak Allah'dan olan O Ruh'un Hayatından gelir. Yani Mümin Kafir "İnsan"ın dış gözünün görmesi dahi ancak Kalp gözündeki nurladır ! Şimdi Müslüman bunu bilmez hale gelince tabi ki Kafir ona perde olur ! Dünya kendisine perde olmıyan Hakk'a aciz zavallı Kafir perde oldu öyle mi ! Mümin ki Allah'ın bizzat Celali bile onun için Zâtına perde olamaz, Kader onun için Aşk Şarabıdır, nerede kaldı Kafir ona perde olacakmış ! Mümin'e perde olan yine belki ancak Allah'tır Allah !

Ehl-i Beyt

İçtiğin suyu, ol Hüseyn'e içir.

Hz Peygamber ( sav ) ~ Zalimler ~ İfrat-Tefrit ~ Siyaset ~ Cenab-ı Hakk'a İttiba ~ Kulluk

Hz Peygamber (sav) Zalimlere Zorbalara o Kibirli Müşriklere genelde zannedildiği gibi "Siyaseten" değil, onlarda da kendilerinde göremedikleri Hakk'ı görebildiği için Sevgi Saygı Sabır göstermiştir ! Aynı Hakk'dan dolayı yeri geldiğinde de Zulümlerine son vermekte yine tereddüt yaşamamıştır ! Ahir olan Zamanımızda Müslümanların genelinde (!) Hakkı Müşahede değil "Siyaset", "Dünya Telaşı" hakim olduğu, ne yazık ki "Saygı, Sevgi, Sabır; Cenab-ı Hakk'a İttiba !" geride kaldığı i çin Sünnet'in Hakikati olan "Tasavvuf" da bu yönüyle işlevi elbette Hakk olarak yerine gelmemektedir ! Ya İfrat Tefrit ya Siyaset ! "..Ona (Firavun'a) kavl-i leyyinle=Yumuşak bir sözle (tatlı, yumuşak bir tarzda) hitap edin. Olur ki aklını başına alır yahut hiç değilse biraz çekinir.." { Taha 44 } Allah onların kalplerinde ne var, ne yok pek iyi biliyor; onun için sen onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara ke

Hz Peygamber (sav) ~ Ehl-i Beyt

Peygamberin (as) yaptığı pek çok şey olmuştur ki onu canlarından çok seven Ashab'ı anlıyamamış, kafaları karışmış, kaldıramıyarak neredeyse itiraz ederek, hadlerini aşacak duruma gelmişlerdir. Hz Ömer hakkında ve daha pek çok Hadis'lerde bu gibi örnekler kayıtlanmış, elimizde mevcuttur. Şimdi sen Hz Peygamberi (as) elbette sever sıdk ile tasdik edersin, o öyle "İnsan"dır ki Zalim olmadan sevmemek mümkün değil. Ama şu var ki ! Sen Allah'ın Velilerine yan gözle bakıyor, O'nun S ünnetine uymadıklarından filan söz ediyorsun. Halbuki iş öyle değil ! İş yukarıda bahsettiğimiz gibi ! Onlar Sünnet'e senden daha yakın da, sen O Sünnet'in tam idrakine varamıyorsun. O'nu Peygamber olarak görüp Sünnetine uymak, Peygamberliği açısından onu Sıdk ile Tasdik etmek başka, O'nun Veliliğini ve Varisleri olan Hakiki Velileri görebilmek bambaşka ! Yani kendi zamanındaki Ashabının durumu bu iken senin bazı Varisi olan Evliyaullahın sözlerini hareketleri

Ben sizin Rabbiniz değil miyim

Ezeli Güneşin Nurlar saçan dili Alem olmuş 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim' diye yankılanmakta.

Hz Peygamber (sav)

Hz Peygamber sav hiçbir Makam ile kayıtlanmaz, sınırlanmazken, her birini de eksiksiz İhtiva eder. Saf Ruh iken Kamil Nefs'tir, Sırf Akıl iken, Sırf Gönül'dür.. Dört kapı da ancak o'na açılır. İlahi Zât Dünya'da en Kamil Suret'de o'nunla görünmüştür. Övgüsü geçmiş gelecek tüm zamana ulaşmıştır. Hakk'ın en Kamil Tecellisi, ve tüm en Kamil "İnsan", en Kamil "Kul"dur. O, "Büyük Alem"dir. Hz Peygamber'e sav tepkin ne olurdu, ilişkin ne derecedeyse, Cenab-ı Hakk ile ilişkinde de o derecedesin.

Kulluk

Kafir, İman etmesine vesile olan sayısız Nimetleri tutar Rabbine ortak koşar.

İsimler ~ Zat ~ Ruh - Nefs

İsimlerinin, Zâtının üzerinde bir etkisi yoktur. Çünkü İsimleri olan Nefs'i, sonradan edinme olmaksızın "Mutlak" Mükemmel'dir. Bizim ise Ruhumuza yani Zâtımıza etkisi ve perdesi olan, yani Mükemmel olmıyan bir Nefsimiz vardır. Ki bu Nefs Perdesi, altında O'ndan bir Ruh olan "İnsan" için en büyük olay olan "Allah'a Kavuşma"yı gerçekler. Bu Kavuşmayı umursamıyan Ruhlar için ise aynı "Nefs" en büyük "Perde" en büyük "Ayrılık" olarak kalır. Sonra onlar, O'ndan bir Ruh oldukları halde Cehennemde şöyle seslenirler : "..'Rabbinize* dua edin. Azaptan bir günü bize hafifletsin.'.." [Mü'min 49]

Kulluk ~ Rıza ~ Cüz-i İrade

Amelle, hem de maddi manevi vehmettiğin kendi gücün kuvvetinle ne olur ? O senin haline, saf niyetinden gelen gayretine bakar Kulluğuna nazar eder de mahrum bırakmaz, Razı gelir; o zaman olur. Yoksa ne Sistemle, ne fiili ne kavli Dua ile hiçbir şey olmaz ! Sen Ne'de ne ile bir şey meydana getirmeye, açığa çıkarmaya çalışacaksın ?

Zaman'ın başlangıcı ~ Ed-Dehr ~ An-ı Daim

An Zaman olur, Algısı değişir, zaman genişler daralır, uzar kısalır, ama An değişmez. Zaman ne zaman başladı deme çünkü Evvel Ahir sana olur, Bereket olur, ama An-ı Daim olanın başlangıcı yoktur.

Hu ~ Kulluk ~ Zâtî Şükür

Rabbinin azı fazla, fazlası az gelir. Her şeyde Şükre varmak mukadder olduğu gibi Şükürde de Zâtına varmak lazım !

Kulluk ~ Hu

Bazen güzel hikmetli ilahi sözler manalar çağlayan gibi öyle peşisıra gelir ki zapdetmeye kaydetmeye güç bulamazsın. Nedir bu, ziyan mı ? Hayır, Rabbinin Feyzninin Lütfunun haddi hesabı olur mu !

Şükür ~ Kulluk

Şükürden başka bir şey söyleme.

Nur - İlim

Bulutlar perde olur görünmezse de Güneş kaybolmaz; işte bu, Nur'un Batını olan Biliştir.

Kulluk ~ Yakın

Aslında uzak değilsindir de Yakın olduğunun özel haberi lazım İnsan'a.

Ayan-ı Sabite ~ İdealar ~ Kader ~ Felsefe ~ Eflatun-Aristo ~ Min Ruhi

"Tohum" kendi içine yazılmış Bilgi'den başka bir Ürün, Meyve vermez. Yani "Tesadüf" söz konusu olmadığı gibi Öz olan da Madde-Tohum değil "Bilgi"dir. Bu Tohum/Bilgi ve her Tohumun kendi özeline yazılmış olan farklı "Bilgi" Kader Şemsiyesi altında bulunan "Ayan-ı Sabite" veya felsefecilerin "İdealar" dedikleri şeydir. İnsan ve İnsan-"lar" da ( her biri ) OL-uş'da aynı İlahi Hükme tabidir. Yani Eflatun ve Aristo gibi ender filozoflar "Akıl'ları ile değil" bu "Tohum"un Ürünü, Meyveleridirler. Peygamberler de (as) elbetteki onlardan daha Özel ve Yüksek İstidat'a, Tanrı'dan Zâti bir Alakaya Müşerref olsalar da "Beşer" olarak Yaratılmak bakımından aynı "Nüve"ye sahiptirler; her İnsan gibi O'nlar da O'ndan bir "Ruh"turlar ( Min Ruhi ). Fakat sonra, İnsan-lar'dan kimisi bu "Tohum"un, Nefislerine-Beşeriyetlerine, Dünyevi Koşu

Enel Hakk ~ Hallac-ı Mansur (ks) ~ Kulluk

Sözün sahibini bilmek isteyende gerek Hallac gibi kavuşma isteği.

Kulluk ~ Utanma ~ Hayâ

Allah'ım beni Merhametinle ve Lütfunla Utandır.

A'mâ'da idi ~ An-Zaman ~ Ed-Dehr ~ An-ı Daim ~ Evvel - Ahir ~ Hu

Bir önceki zam'an şimdi yok oldu, sonraki de şimdi yok. "Evvel" ve "Ahir" olan.. a'mâ el-an, şu An'da. "Ed-Dehr" ve "An-ı Daim".

İlah ~ Rabb - Merbub ~ Uluhiyet ~ Tenezzül ~ Zevk

Alem, Yüce Zât'ın "Tenezzül"ünden ibarettir. Bu Tenezzül olmasaydı ne Baba-Çocuk, ne Dişi-Erkek ne Rabb-Merbub vb olurdu. Keza Tenezzül olmasaydı, Alem ile Tasavvur edilebilen bir Uluhiyet de olmazdı. Halbuki Uluhiyeti-İlahlığı Sahiplenen ve Nispet edilebilecek O Yüce Zât'dan başkası da yoktur. Ve "Hakk" Sıfatının Hükmünden ayrıca, Alem olan bu Tenezzül bir Lütuf olarak O'nun kendi Zâtına özgü bir Zevkidir de.

İlahi Sır ~ İlim ~ Tefekkür

Akıl, Nefs, Kalp vb varlıklar-Kelimeler nihayetinde her şey gibi İlahi Sırra dayanırlar. Onun için ki hiçbir zaman İlmine tam erilemez ; Zevk'i, Feyz'i son bulmaz. Onun için ki bunları Tefekkürü Hafife alma.

İlim ~ Ruhani Lütuf

Ayçiçeğinin güneş ışığını takip eden gözleri yoktur. İnsan'a ise Işık'tan öte, hiç mi hiç görünmeyenle ilişki kurabilen gözler bahşedilmiştir.

La Faile İllallah

Abdest aldın kıyama durdun "Allahuekber" diyecektin ki bir baktın, seccadeyi sermemişsin. Seccadeyi sererken Fail O, hiçbirşey bilmezdik, bilemeyiz de, Öğreten, Hatırlatan O; unutmak, hatırlamak ; Fail hep O, Latif Rab O.. Yol O.. İz O.. Seyreyle OL Ân'ı, OLduran O.

Hu ~ Kulluk

Özünde O'ndan bir Ruh, Suretinde bir Resimden ibaret olan, O'nu görmek, O'nu bilmek istiyor. Rabbim Kuluna Sen'den Güzel, Sen'den başka Rabb olur mu.

Kulluk

Bazen öyle OLur bazen böyle. OLan sana bazen hoş gelmese de, madem öyle de böyle de Güzel ise ; Sensin orada güzel OLan, Hakkın Kulu. Sen bi öyle bi böyle olanları da bırak, olmayı da bırak.

Birlik ~ La Faile İllallah ~ Kulluk ~ İrade

Sen hareket ettiğinde Alem de hareket etse. Ve sen durduğunda Alem de dursa. O Birlik böyle olur. Ve bütün kulları içine alarak bunu Ahirette yapmak Allah'a kolay bir iştir. Hoş zaten Celalinden Cemalinden geçip Zatının Kemal'ine eriştirilen için O'nun Takdir ve de Hükmünden başka Fiil olamaz, yani Halk ve Emir çelişmez, Zulmetmez, Hakk'a Kul olmuş Kemal bulmuş olanın da Gönlü bulanmaz ya; ama herkesler şimdi bunu bilemez, Hakk'a dayanılmaz, Cehennemi Cennet, Cenneti Cehennem zanneder, küser, unutur, inkar eder, şirk koşar. Hem Cenabı Hakk'a hem Kula en büyük Zulümdür; Sen Şirk koşma. Şimdi bu Dünya'da, OLan her şeyden ancak senin Kast ettiğine göre Yankı, yani kazanç ve kayıp görünür olmaktadır. Yani İraden değil, Mutlak İrade'de Kast ettiğin veya Zannettiğinden soruluyor. Zan, İman, Şüphe, İkan, Hakk soruluyor. Cenabı Hakk senden Hakkı, Kendisini soruyor.

Şeyh - Biat - Tarikat ~ Nefs ile Cihad ~ Kemal ~ Kulluk

Nefs ile Cihad olmadan, O Kadir ile Hızırı bulmadan, Biat ile Kemal buldum, Hakk'a Erdim zannetme. Şeyh İçinde olmadan, İçindekini Şeyh tutmadan, dışardakiyle dışındakine, büyüklenip böbürlenme.

Kader ~ Cüz-i İrade ~ Cennet - Cehennem ~ Ruh

Allah bizi -Cüz-i irade sahibi olan Cinleri ve İnsan'ı- yaratmazdan önce neler olacağını biliyordu.Tek tek neler yapacağımızı ve bu yaptıklarımıza göre bize ne hükümler vereceğini, her bir İnsan'ın Akibetinin ne olacağını biliyordu. Hepsini öylece de Kader Kitabına Yazdı, kaydetti. Ve Yaratmakla Tecelli ederek, olacaklara, Kendi Varlığıyla İzin vermektedir. Suretinde İsa'ya (as) İzin verip kuş heykeline Can verdiği gibi, bize de Ama'da Kendi Katında, Ruhuyla Hayat verdi, Kend i Ruhundan olan bu Ruhları Adem'in (as) Zürriyeti Suretinde Toprağa ekti, bu Surette gizledi ve gizlendi. El An öyledir ! Şimdi sen, Dünya Suretinde seni İntihara sürükleyecek bir çok sebepler görebilir bulabilirsin !? fakat Allah, hiçkimseyi ne tutup çatıdan aşağı atarak öldürdü, ne de kimseye "Tecavüz et" diye emretti ! Aksine, O'nun Yaptıkları, ve Emirleri Yasakları, bizi her an Cennet yaşantısına yükselttiği gibi Cehennem yaşantısından da uzaklaştırmaktadır. Bizi

İlk İnsan ~ Akıl

İlk İnsan, Susuzluğunun Su istediğini Allah'tan başka kimden öğrenebilirdi ki. Aklından mı... Şimdi onun her türlü susuzluğunu, Rabbinden başka kim giderebilir.

Celal - Cemal ~ Merhamet ~ Kemal

Şımartılmış, ne istediğini bilmeyen bir çocuğa ancak Merhamet edebilirsiniz; Kemal vermeniz mümkün değildir. İlk ikazınızda o sizi kendisinden uzaklaştıracak, artık her söyleyeceğinize kör ve sağır kesilecektir. Hatta biraz daha ileri giderseniz şımartılmış nefsini korumak adına sizi düşman belleyecektir. İşte yetişkin de olsa Kemal'e ulaşma arzusu taşımayan şımarık kimsenin durumu da aynı böyledir. O Allah'ın Celalinden hiçbir şey elde edemediği gibi Cemalinden de sadece Şım arıklığı ve Merhameti satın almıştır. Sizde göreceği Sıfat sırf Celal, görmek isteyeceği Sıfat ise sırf Cemal olacaktır. Cemal ve Celali bir olan Kemal sahibi Zat'ı asla görmek istemeyecektir. İşte bu da ona O Allah'dan en uygun bir cezadır zaten; asla göremeyeceği bir Merhametin yanında hiçbir zaman ulaşamayacağı bir Kemal. Allah bize Yüce Zatının Kemali gayrında sırf Cemal ve sırf Celal yüzünden göstermesin! Amin.

Cüz-i irade ~ Kulluk ~ Muhabbet ~ Aşk

Cüz-i irade yok diyen bir kişiden Allah'ın Kulluk muradı ümidi yok demektir; bu söz en fazla, o kimsenin hükmü verilmiş olup an be an cehennem için ibret olarak yaratıldığını gösterir. Yani o kişinin cüz-i iradesinden sığınabileceği Mutlak bir Rab kalmamıştır. Halbuki insan bilmez, bilmese de muhatabı an be an Hakk'tır, ve Allah An'dadır geçmiş gelecekde değil, dilediğine hükmedebilir ; insan'dan muradı kulluk, ve ona lütfetmektir; ebedi bir zıtlaşma değil. Yoksa sırf ezeli ilmiyle hükmedip direkt cennet ve cehenneme koyuverirdi; dediğimiz gibi bu ebedi sürecek bir zıtlaşma değildir. Eğer ona kendisine kul olması için cüz-i irade ile serbestlik vermeseydi İnsan'la Murad ettiği bu Muhabbet ve zıtlığın kemalini bulduğu bu Aşk meydana gelmezdi.

Kulluk

Allah nefsine ve sığınacağın her şeye bir zayıflık verdi ki ancak Kendisiyle güç kuvvet bulasın.

Cüz-i İrade

Cüz-i irade olmasaydı Allah'ın İradesine Sığınmak mümkün olmazdı. Cüz-i irade ise Ümid, Dua, Sığınma yani Kulluktan başka bir şey değildir ; O'ndan Ümidimiz O'dur ki; bizi İradesine zıt düşmekten yani nefsimizden ve seytanlığımızdan Daimi muhafaza etsin de Mutlak Kulluğa kabul eylesin. Amin.

Celal Cemal ~ Benlik ~ İnsan

O'ndan bir Ruh olduğumuz, O'nun Suretinde Yaratıldığımızdan, kendimizce Celalimiz Cemalimiz, Benliğimiz vardır. O Benliğimiz ile kimi zaman O'ndan daha Merhametli olur kimi zaman O'ndan daha Celalli olur bir türlü Senaryoya müdaheleyi bırakmayız. Yönetmeni geçer, kendimizce hikayeler roller kurgularız. Olur ki bugün sevmediğimize gazaplandığımıza O Azab eder Celalini gösterirse bu sefer ona acır merhamet ederiz. Olur ki bugün çok sevdiğimizi yarın O sever de biz düşman oluruz . Tevbe edenlere ne mutlu ama biz belki hakkımızı helal etmeyiz. Ya toptan Cehenneme ya toptan Cennete. Yahut Cehenneme koşan adamı haketmediği Cennet'e ! Celalimiz Cemalimiz var Benliğimiz yerinde ama bir türlü O'nu Bilmiyor Tanımıyoruz ! Hakkımız var sanıyoruz, Senaryoyu ne türlü değiştirirsek değiştirelim memnun değiliz, ama Başrole oynuyoruz, Yönetmene kafamız bozuk ! O'nun Zuhurunu istemiyoruz ! Şu Celali Cemaliyle Benliğimizi bir türlü Kendisinden olan Zât'a vere

Kalp

Nefisle Cihadın üzerine Kalbinle Cihad'ı ekle de onu Huzur'da Sabit kılmaya bak. Paslanır ya, onu Muhabbetle Zikirle Namazla İlimle artık türlü türlü Nurlar ile parlatmaya tutuş.

Aşk ~ Akılsızlık

Aşk için "Akılsızlıktır" deme, terbiyesizlik etme. Hakk'ı Zikredip Meczub olmamakla gizlersin, büyük günahın vardır. Uyanıksan görürdün, Aşıkın da bir Aklı, düşüncesi vardır; Şeriat vardır. Akıl da Zâtı ile bir, Sıfatın Kemalince derece derecedir. Hakk'a gelince Hakikat'en Arif olmak lazımdır.

Evrim ~ Sanat ~ Hikmet ~ Bilim

Evrim'e göre Doğa'da "Sanat" yoktur ve var olmasının bir Anlamı da olamaz, gereksizdir ! Gerçekten de Evrim'e göre Doğa'nın her bir noktasında bu kadar İnce ve Yüksek "Sanat" olmasının Bilimsel olarak hiçbir Mantığı yoktur. Fakat buna göre tam aksine Evrim'i "Bilim" olarak adlandırmakta, "Bilim" olduğunu iddia etmekte pek ısrarcıdırlar ! Neden ki, ne gereği, ne anlamı var ?! Halbuki Doğa'daki ve Canlılardaki bunca Estetik ve Görsel Sanat eğer geriplanında "Bilim" ( Evrim ?! ) ile açıklanacaksa, bunca varlığın gerisinde apaçık bir kanun olarak "Hikmet" (!) bulunduğu nasıl İnkar edilebilir ! Evrim ( Varlıksal olarak ! ) kökeninde "Rastlantısal" bir şey ise sonrasında "Bilim" olarak nasıl adlandırılabiliyor ! Geride ne var ki sonrasında "Rastlantı" olsun, sonrasında ne var ki "Bilim" oluşabilsin ! Rastlantısal değil ise de, Bilim "Hikmet"den Ev

Evrim ~ Tasavvuf

Yaratılış kare kare An'da mevcut, An be An gerçekleşiyor ; ne Evriminden bahsediyorsun sen ?

Tecelliler

Soğuk evde battaniye sıcaklığına sığınmanı, sıcak yaz gününde serin püfür püfür esen rüzgara kendini bırakmanı ve daha böyle sayısız paha biçilmez nimetleri hatırla ki, zavallı bir Mahlukun O'nun kucağına düşmesinin, Kullukdaki Küçülme içinde O'nun Büyüklüğünün, ne denli büyük bir Yaratılış ne denli büyük bir Zevk olduğunu görürsün. Acaba Yüce Meleklerden bir Melek olarak yahut Zayıflık bilmemiş Celal Yüzü görmemiş hiçbir şeyden habersiz Kudretli bir "Tanrı Oğlu-Kızı" olara k direkt Cennette şımartılmak mı ? Yoksa Kudretli Rahim bir Rabbin O Yüce Allah'ın aciz zavallı yoksun bir Mahluku, Kulu olarak dünyada "İnsan" olarak yaratılmak mı ?.. Hangisi daha güzeldir, Anlamak gerek ! Anlamamışsan dikkat et ! Kesinlikle Allah'ın dilediği daha güzeldir !  Acaba kulağına kalbine vesveselerin seslenmesi mi daha güzeldir, yoksa henüz bilmediğin Yüce Sırlara erişmek mi ?.. Acaba O Mutlak Kudretli olan İlah, bu Acziyeti Zavallılıkları nereden biliyo

Kulluk ~ Muhabbet ~ Akıl

Aklını kullan derler ya.. Sen de Kalbini Gönlünü kullan da O'na şikayeti serzenişleri Muhabbet'e çevir.

Suret ~ Görülmezlik ~ El Batın

Görülmezdir O.. Suretindeki gösterişe aldanıp, İnsan görünürdür deme ; biz de görülmeyiz.

Sevgi ~ Sevgi'nin Kaynağı

Acayip bir Sultan'dır O.. Sevgi'nin Kaynağını unutma.

Ölüm ~ Ölmeden önce ölmek

Kim Zalim kim Masum, hepsi de ölecek. Ölüm döşeğinde son sözün son halin ne olacaksa şimdi de onu söyle, o halde ol ; ölmeden önce öl. İntikam mı istiyorsun, Davan mı var ? Kısas mı istiyorsun ölülerden ? Belki de Ölü Düşmanların, Ölü Dostların olur. Yaşamak mı istiyorsun ? Artık senin için başka çare yok, öleceksin !

Kader

Allah'ı unuttukça ne olur ?.. Kader, Kederler olur.

Nefs ~ Ruh

Şehvet Ruhu zapt edip Ben-liği ele geçirir ise de Ruhun değil Nefsin Tabiatının Arzusudur. Ruhun ise Tabiatı yoktur. Nefs sadece Ben-lik Arzusu yönüyle değil, "Tabiat"ı bakımından da Nefs'tir; çünkü Şehvet örneğinde olduğu gibi Ben-lik onu istemese de Nefs'in Tabiatı Talepten öte Ruhu Zorlar ve Emreder. Açlık da böyledir o da Tabiatının gereği Nefsindendir; Ruh yemek yemek istemez çünkü acıkmaz; acıkan Mide'dir (Tabiatın-Nefsindir). Yani Sen İstemesen de Nefsin Tabiatı gereği olarak Seni (Özünü-Ruhunu) Arzusunu yerine getirmeye Zorlar, Ben-lik yapmak için güç kuvvet arzulayıp Emrettiği gibi; çünkü maddi ve manevi olarak Zayıf yaratılmıştır. Açıkça görülür ki Ruhun dışındaki tüm Tabiatın Nefs'tir. Kalb ise, yine Nefs gibi Zorlasa ve Emretse de Nefs'den farklı olarak Arzuları senin için Hayırlı, Faydalıdır; lakin "Nefs" gibi Talebkar ve Israrcı değildir. Ve Sen'de bu Perdelerin gerisinde bulunan Öz Varlığın olan Ruh'dan başka

Var ~ Yok ~ Hu

Alem tek bir "Heykel" değildir. Onu un ufak parçacıklara ayırdığımızı varsayarsak da bu parçaların arasından yerleşmiş oldukları hepsinden daha büyük bir Boşluğa ulaşmamız gerekir. Halbuki bu yere "Boşluk" dersek, onun başka bir Maddi Doluluğun içinde olması gerekir ki, bu yine aynı yer olur. Buna "Yokluk", dersek de, yine aynı şey olur. İnsanların fikrindeki bu "Heykel" ne kadar uzun zannedilirse zannedilsin Yokluğa yahut Boşluğa ulaşılması kaçınılmazdır. Ve çok da uzakta ol mıyan bu Yokluk Madde olmadığı halde kaçınılmaz olarak "Var" ise, o halde ondan ayrıca bulunmayan bu "Var-lık" nedir. Buraya kadar Akıllı bir Düşünce ile geldik, Akılsızlığın bizi götüreceği yer ise bu anlamda sadece Saçmalamak olur. "Yokluk" madem ki "Madde" değildir, o halde ya "Hayal Sureti" veya "Düşünce" gibi hem maddesi "Yok" hem de maddesi var gibi Duyu-lur olmalıdır.. Varlığa "Nur&

Burçlar ~ Tasavvuf

Nefsine uymayanın Burcu olmaz.

Zât ~ Sıfat ~ Adalet

İnsan için Adalet nasıl ancak Hakk'da bulunur ise, tüm Sıfatlar da öyle ancak Hakk'ın Zâtında bulunur. Zât'ına Arif olmıyan hiçbir Sıfat'da Kemal bulamaz.

Adl ~ Adalet ~ Halk - Hakk

Adalet'in Halk'da görüneni başka, Hakk'da görüneni başkadır.

6 Saniye Önce ~ Seçim - Karar ~ İrade

"Seçme" ile "Karar" arasındaki Fark'ı görmezden gelene "İrade" yoktur.

Kulluk ~ İman ~ İrade

Yüce Allah'a her halde Sığınmayı Adet edinip ve O'na gerçekten Kalbinin en derinlerinden gelen bir İman ile Güvenirsen, seni Kader'e Uymakla, İradesine Zıt düşürmemekle tüm Endişelerinden Emin kılar, Hidayet'e Ulaştırır ve Doğru Yoldan ayırmaz.

Kulluk ~ Tecelli

Bir damla su için Allah'a Kul olunur mu ?.. İşte sen daha o bir damla suyun kıymetini dahi bilmiyorsun ki Allah'a Kulluğun kıymetini bilesin !

Zat ~ Sıfatlar ~ Tecelliler ~ Adalet

İnsanlar'da gördüğün "Adalet", Allah'ın Sıfatlarından biri olan Adalet Sıfatının sadece bir görünümü, tezahürü, Tecellisidir, Aslı değildir. Şu var ki Dünya'da görülen her Tecelli de, geldikleri yere, Sıfatlara, Sıfatlar ise Zat'a bağlanır ; lakin herkes bu görüşe, Müşahedeye, İdrak'e ulaşamaz. Bu Sırrı Bilenler, asla "Adalet yok" diye sızlanmazlar, ve Sabırları Ümitleri hiçbir zaman tükenmez, Yılgınlığa düşmezler; İmanları sayesinde de asla bu bağı göremeyecek şekilde gözler i kör olmaz. Bilmeyenler ise, sırf bu Tecellilere bağlanıp Sıfatların Asıllarını ve bağlandıkları Zât'ı göremedikleri, Unuttukları ve Umursamadıkları için, Ümitsizlik, Sabırsızlık, Korku gibi türlü belalar, ve Şeytanların Fısıltılarıyla zayıflayıp, neticesinde en büyük bela olan Dünya'ya saplanıp kalırlar. Kimisi daima Dünyevi Refah Rahat Zenginlik peşinde gizlice Fitneci Fesatçı olup Ahireti (Sonu) Umursamaz, Allah'ı ve Din'ini İnkar eder, kimis

Abdulaziz Bayındır - İbn Teymiyye - Mehmet Okuyan vb ~ Kuran ~ Tasavvuf ~ Şirk

"..Nereye dönerseniz Allah’ın Vechi işte oradadır.." Bakara 115 Şimdi bu Ayet'de Panteizm mi kastediliyor ?.. "..Şah damarından daha Yakın.." Kaf 16 Şimdi bu Ayet'de Şirk var mı ? Ki "Bir ben vardır ben'de benden içeri" denildiğinde bu kadar pervasızca yalanlayarak Şirkle İtham edebiliyorsunuz ? "Siz hiç düşünmez misiniz ?" Nahl 17 Özelde "Fususul Hikem" için Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri bu Kitap Allah'ın Resulündendir deyip ikaz ettiği halde sizin bütün Tasavvuf Ehlini ve Tasavvuf'u Yunan Felsefesine Panteizme Yahudilere Hristiyanlara İslam'dan başka her şeye İsnad etmeniz, "Allah'tan Korkmaz Kuldan utanmaz"lık değil midir ?; tam bir Müşrik İnkarı Kafir İnadı değil midir bu sizinkisi ? "...Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senden» derler.." Nisa 78 “Allah her şeyi ihata edendir” Nisa 126 Şimdi bu Ayet

Hu ~ Kemal

Aslan sesi ile Eşek sesinin birbirine Karışması, O'ndandır, O'nun Birliğinden ; Aslan sesi ile Karga sesini Ayırd edebilmen, O'nu, daha iyi Tanıyabilmen, her Seferinde her Felekde biraz daha Yükselerek, daha da Yakınlaşabilmen için. Yoksa Hayvanlar Aleminde senin ne işin var, niye ordasın, ve ne arıyorsun ?

Celal

Allah'ın Celali, kafirlerin azgınlığını, gafillerin korkaklığını artırırken, Bizim Diriliğimizi artırır.

Kulluk ~ Nefs ~ Allah'a Sığınmak

Allah'a Sığınmak'da Kavi ol ! Hüzünlenerek Gevşeme. Şeytan, zayıflık gösterenin yakasından düşmez. Şeytana ve Nefsine karşı Diri, Uyanık ol; Kavi ol ! Allah'ın Azameti, Celal Tecellileri, seni zayıf düşürmek için değildir ! "..Ayağını yere vur ! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su..".

Haller ~ Yokluk ~ Zât ~ Sıfat ~ Tecelli

Düşünceler gibi, Duygular, Haller gelmez. Zorlama ! Bunda, yani bir şeyi Yapmayışında, Sendeki Acziyetin Hikmet'i var. Acziyetini bil ki Yokluğunu bilebilesin; o zaman Zâtını anlarsın, yani O'ndan bir Ruh olduğun Hakikatini. Ve Zâtını Sıfatlarının Tecellileri olan Hallerle Nimetlendirir, Sıfatlarıyla Sıfatlandırır. Sanatçı Eser vermediğinde de o Sıfat'a Sahiptir, Sanatçıdır !

Allah Korkusu ~ Haşyet ~ Celalin Cemali

Allah Muhakkak ki Celal, Azamet sahibidir bunu hiç unutma. Hani çok kırılgan narin nazenin olmamak gerek. Dağlardaki, Dalgalardaki, Gök'deki Azamet'e bak ; Genişlikten, Yükseklikten Korkarsın : Haşyet duyarsın.. Hikmet'i gördüğünden mâdâ Celaldeki Cemali de gör ! Elbetteki Korkulur !

İnkar ~ Hakikat ~ Hakk

Zenginin Fakire uzaklığı, Kendi Nefsinin Fakir oluşu Hakikatini İnkar ettiği içindir. Aslında o kendi Hakikatini İnkar ettiği için Gayrını hor görür. Bu yüzdendir ki gerçek Zenginliğe yani Hakk'a, asla ulaşamaz. Hakikati İnkar edenin Kendi Hakikatini İnkar edemeyeceği hiç Aklına gelmez ! Bir Ayet'de Mealen : "Onların Seni reddetmeleri ve Bana Kavuşmayı İnkar etmeleri kendi yapıp ettiklerinin getirdiği Korku, Ahiretteki Akibetleridir" buyurulur.. Hakikati İnkar eden kimse aslında kendini Reddetmekte kendisini İnkar etmektedir. Ancak Hakk'a Teslim olan, Nefsinin Hakikatinden kurtulabilir ; ancak Hakk'a Kavuşan Zengin olabilir.

İşaretler

Ey Genç ! İşaretler peşinde ol ! Maksadı Rabbi ile "Muhabbet" olana zararı yok !

Nefisle Cihad

Boş bozuk sözleriyle, Evham ve Vesvesesiyle Kalp Huzurunu dağıtmaya başlayıp da Nefsinle Cihad vaki olduğunda, "Galip" İsmini Zikre geç.

Nefs

Nefsimi ancak Seninle, Senin Aşkınla Temizler, Seninle Tenzih ederim.

Hu

Allah, Kelamında, İlminde, Kendisine dışarıdan bakarak "O" diye hitab etmektedir. Bu durumu O'ndan bir Ruh olduğunu bilerek kendi nefsin hakkında derinlemesine bir düşünüver.

İlim

Sen Neydensin ?! Ve Neredesin ?!

Şikayet ~ Sızlanma

Şikayeti bırak ! Şikayeti bırak !

Nefs

Sen Nefs'den ve onun Tabiatının getirdiklerinden ibaret değilsin. İnsan Özünde O'ndan bir Ruh olarak Nefsinin varlığını, Tabiatını aşan bir Zatiyettedir. Kendini o Nefs'den ibaret zannetme çukurundan, belasından kurtar. Misal : Acıkan, yemek isteyen, Nefs'dir ; İnsan Oruç tutar. Narin nazenin olma, gözünü açık tutar Uyanık olursan apaçık görürsün, sıkıntılar belalar Nefs'e gelir Ruh'a değil. Keşfetmeden İnanması güçtür ama derler ya "Ruhum duymadı", Bil ki Hakikat'de durum aynıdır ; Ruh'un dünyadan, dünyevi oluştan Münezzehtir. Bu Hakikat Nefs'in Kafir ve Nankör olduğu halde ve şeytanın Vesveselerine rağmen, Kalb'in Selameti olan İman'ın Özünden gitmemesine benzer : Zira İman'ın Nispeti Hakk'adır, Hakk nasıl kaybolabilir, nasıl bir şeyden habersiz olabilir ! İşte Ruh'un bundan da üstün bir Nispete, Bağa sahiptir, çünkü O, Cenabı Hakkın Zatındandır ve O Zat'ın Katındadır ! Bil !

Aşk

Aşık sevdiğini Sevdiğinden başkasından görmek istemez.. Fakat Seven'de haller başka başka olabilir.

Kahhar

Zatımdan gayrısı Yok olucudur Diyenden gayrısı değil Her gece seni mışıl mışıl Yok iden Her sabah seni ışıl ışıl Var iden

İlim

İlim'de, söyleyeni değil söyleneni tahkik vardır.

Peygamber

Biz cahiller O Peygamberlere ve Dostlarına Sadık olabilseydik, Nasihatlerini tutsa idik, akıllanmak için ne kendimizin ne de başkalarının hatalarına muhtaç olurduk.

Aşk

Sen'de Sana muhtacım. Zatına da Sıfatına da, hem her bir Tecelline de hayranım, kurbanım.

Tanrı ~ Alem

Allah'ı aramakla, Merhamet'i Adalet'i Alem'de aramak arasında fark var !..

Nefs

Yüce Allah, Nefs'in Tabiatını kendisine dönük olarak da Zalim, Cahil ve Nankör kıldı ki, İnsan, O'na ulaşmada kavuşmada, Benliği Ruh'una engel teşkil etmesin.

Düşünce

Düşüncelerini ileri sarar gibi yaparak, hemen bir sonrakine geçerek, takılıp kalanları ve istemediklerini sonraki gelecek olanlarla atlayabilirsin, zihnini kalbini böylece temiz tutabilirsin.

Düşünce

Düşünce nedir ? "Düşünce"dir işte.. Her zaman hakikati taşımaz.

Ayet ~ Tespih - Zikir

Ayet'in iyisi kötüsü olur mu ?! Her şey öyle ya da böyle birer Ayet'tir. O halde Zikir ol Tesbih ol.

Şükür

Şikayeti bırak, Şükret. Olmayanı bırak olan için Şükret.

Zikir

Zikir insanın belini doğrultur, Zikirde Şifa vardır.

Zâti Zikir ~ Vuslat

O'nu, O'nun için An.. Böylece olan Zikir'de Zat'a Vuslat vardır..

Hiç ~ Hiçlik

Yazıktır, bir türlü Yok olamadığı halde, Allah'dan yüz çevirip de, o zihnindeki tasavvur ettiği hiç'e kulluk edene.

Hu

Biz bir şeyi yapamayıp yapamayıp.. olduğunda.. O yaptığı için, seviniriz.

Hu ~ Aşk ~ Şeriat ~ Kulluk

Şüphesiz "Zorlama" yoktur ; O'nun Cazibesine kapılmamak mümkün değildir ! Kafir deniz suyu içer, ve içtikçe susar.. Aşık ise Pervane gibi Ateş'e atılır.. Sonra "Denge" Farz İbadet haline gelir. Herkes O'nun Huzuruna öyle ya da böyle Kul olarak gelir. Şeriat (Yol) nedir ? : "Bilin ki Allah'ın Rahmet ve Merhameti çok, Azabı pek Şiddetlidir." Allah Aşkı nedir ? Cazibesine kapılmak nedir ?... Bu meseleleri  reddeden kimse Kul değil ancak Ahmaktır..

Esma ~ İsimler

Allah'ın İsimlerinden biri Kahhar'dır (Kahredici).. Aşk ile.. Hem de her biçimde..

Hu

Zihin O'nu tutmaya, düşünce elleriyle bir put gibi kavramaya çalışır. Zihnini serbest bırak. Her şeyi İhata eden, Kuşatan, Kayyum olan O'dur.

Din

Ellerin ayakların konuşacağı haberini duyunca gülersin. Ama kafatasının içinde susturamadığın, bir et parçasıdır.

Mânâ ~ Zât Tecellisi ~ Akl-ı Selim - Kalb-i Selim

Şu, bu.. ; anlamları geç, bütün bunların Tek Bir Mânâsı olana gel.. Şüphe duyma bu, Zâtın Tecellisi.. Tecellileri içre, İlahi Huzurunda Kalb-i Selim, Akl-ı Selim ol.

İnsan ~ Cem - Fark ~ İlim

Kamil İnsan, İnsan, Kafir-Müşrik İnsan ; Nihayet'de bu Derecelendirme ile hepsi de Allah'ın Katında "İnsan" olarak Yaratılmış ve İlminde "İnsan" İsmi ile İsimlendirilmiştir, Cem ve Fark edilmiştir. Ahiret'de : Allah Ehli, Cennetlikler ve Cehennemlikler olarak gruplandırılacaklardır.

Din

Kafir Din'i İnsan'a Musallat olmuş bir "Fikir" gibi görür ; onun Din hakkındaki "Fikri" (!) bundan ibarettir. İnsan'ın Tabiat'ı ( doğal olarak burada Fıtrat'ı - Yaratılış'ı demek zorundayız ) hakkında ise tek bir kelam edemez.. Halbuki İnsan asla bomboş bir sayfa olmadığı gibi sırf Hayvan da değildir, Nefs'ine Doğa'sının her noktasından son derece Hakim Yüksek bir Ruha sahiptir. Sen Akli dengesi onun gibi bozulabilen (!?) , sonra onun kadar Kör olabilen bir "Hayvan" da göremezsin ?!.. Hem de bunu kendisini dışarıdan görebilirken-seyrebilirken yapar ! Yani bu anlamda da Yaratılış bakımından Hayvan Tabiatında değildir, yine O Ruh sebebiyle ki onları kıyası kabul olmayan bir hadsizlikte aşar !.. Şımarır !

Rahmet - Rahman ~ Sıfat - Zât

Rahmet'e kul olmakla, Rahman'a Kul olmak arasında fark var.

Ruh ~ Min Ruhi

Şunu hiç unutma ki Özün Ruh'un, O'nun Alem'in Özü olduğu Ruhundandır ; O'na bir adım bir karış mesafe yoktur ! Hem, şu beden kafesi perdesi dahi Latif ' tir , O Latif ' in Mülkü'dür. Kardeşinden sana Müjdeler olsun bu taştan topraktan madde Beden ve Alem'de Düşünce ve Kalp sana Burak olduğundan mâdâ, Allah'ın Ruhu Sana Vuslattır ; Sen Sana Burak'tır. Düşünce gider Kalp gider Beden gider Alem de gider: Ruh gözünü açık tut !

Dua ~ Muhabbet

Dua kabul olsun olmasın "Muhabbet"e gebe değil mi !.. Efendimiz (sav) ayakkabı bağlamayı bile O'ndan istememizi istiyor ! Allah'dan gayrı Kuvvet var mı ?.. Kulluktan güzel Muhabbet olur mu ?..

İşaretler ~ Tecelli

Örneğin her öğün yediriliyorsun, ama Rahman olan Allah'dan İşaret mi bekliyorsun ?.. Sayısız Esma Tecellisi ile çevrilisin yetmiyor ?..

Batıl ~ Vehim ~ Hakk - Hakikat

Batıl, Batıl olması kaydıyla Gerçek'tir. Vehim, Vehim olması kaydıyla Gerçek'tir ; Hakk'ın Tecellilerinin Suretlerindendir.

Kemal ~ Celal - Cemal

Kemal'in yarısı Cemal yarısı Celal'dendir. Burada Cemal derken Zâti Cemali kastetmiyoruz; bize Güzel gelen Sıfat Tecellilerini kastettik.

Kulluk

Allah Musa'yı (as) firavunun sarayında yetiştirdi, bilirsin.

Vuslat

O'nun bir şeyine kavuşmak ile O'na Kavuşmak arasında fark var.

'Neden Böyle ?' ~ Vehim ~ Vuslat - Kavuşma

O'nu bilmediğinde Bilgisizliğin ve Vehmin sana özüne dair korku, zayıflık ve yanlış bilgi vermekten başka bir şey sağlamaz. Zaten Vehmin - vehim olarak - yaratılışdaki işlevi budur.. 'Neden böyle' dersen.. : O Allah Tek'tir bir yere gitmez, yok olmaz, azalmaz, kaybolmaz vb.. O halde ölmeden önce ve öldükten sonra sınırların kalktığı O hakiki "Kavuşma" denen, başka türlü nasıl var olabilir nasıl gerçekleşebilirdi ?.. Sen "Kavuşma" ne demektir nasıl bir şeydir bilir misin ?.. Aşıklık hallerini çağır da sor ! Kaldı ki senin fiziki ve manevi yokluk ve yoksulluğun sana Ganiliğe ve Kudret'e Tam ve Kemalli olarak ulaşabilme imkanı da verir. "..Allah’tan başka kuvvet yoktur.." [Kehf 39] Yoksa kendinde güç vehmetmekle ya Firavun olursun, ya sadece vehmettiğin kadarıyla O'na kavuşabilirsin. Kayıtlanma, Yok ol da Sınırsız Varlığı gör !

Rahmet ~ İlim ~ Aşk

Hakk'ın Rahmeti şu Aşk İlmi olmayaydı Kabe taşlıkta Mecnun putperestlikte bırakalırdı.

Yabancılaşma ~ Yakınlaşma ~ Hakikati Muhammediye

İnsan Mutlak Varlık olmayıp, O'ndan olduğundan, kendisine de başkası kadar Yabancıdır. Ama yine O'nun Yakınlığından dolayı kendisine Yabancılık hissetmez. Zora düşmedikçe ne kendini ne başkasını bilmeye tanımaya ne de gerçek bir yakınlaşmaya gerek duymaz. Zora düşmesinin derecesi kadar yahut işi düştüğü kadar biraz bir şeyler elde eder. Yangın onun boğazına varıp Ruhuna Öz Varlığına kadar yakmadıkça Nefsinin Benliği sönmez. O'nu esaslı olarak bildikçe kendine, kendini bildikçe de esaslı olarak O'na Yakınlaşır. Esaslı bir Yakınlaşma yoksa iş "Tanrılaşma"dır ve sonu Cehenneme varır. Hakikati Muhammediye görülmedikçe Kemalli bir Yakınlaşma mümkün değildir.

Hu

Namaz Sen'den, Peygamber Sen'den, Ahlak Sen'den, Ben Sen'den.. ; Sen'den başka Ne'm var bilmedim ; bu Söz de Sen'den.

Teşbih - Tenzih ~ İstisna

Bir Tenzih ve Teşbih vardır her şeyde, O'na ait. Bir İstisna vardır her şeyde, O'nun için.

İhsan ~ Kulluk

İhsan'ın kıymetine dön, gözün üstünde olduğunu her an edeple hisset. Çok şükret. Geylani hazretlerinin selam olsun buyurduğu gibi "..Yapacaksan Allah için, Allah'a gösteriş yap.." Nasıl bir çocuk anne babasını gözetir küçükken, şimdi öyle yine İhsan'a dön.

Kulluk

Kızdığın halde kaybettiğin oldu mu hiç ?.. Veya kızman gerektiği halde dut yemiş bülbül gibi Kul kesildiğin ?.. Haberi olmayanlar dışında.. farkettirildi mi sana İnsan'ın acziyeti ?... Ne mutlu bize o zaman !

Allah'ı Bilmek - Bulmak

Merhamet, ve ne güzel şeyler var ise öyle.. hepsi.. Sadece konuşmak ile, anlamak ile, veya fiil ile değildir. Zât'en.. Var'dır.. Bilen'e.. Bulan'a...

Sabah Namazı ~ Kulluk

Allah'ın yeni İman verdiği bir kimsenin nuru nasıl parlar ise, Namaz kılana da Sabah namazını vaktinde, farzı sünneti ile, devamlı kılmak, aynı şeyi yapar.

Arzu ~ Kulluk

Arzularının şiddetini azaltırsan O'nun Zâtı ve bütün İsimleri-Sıfatları ile beraber seninle olduğunu görürsün.

Yaratan ~ Müşahede

"Fıtrat" yaratılışa-yaratılmışa nispet olduğu için Yaratanın Müşahedesine perde olur.

Şükür ~ Kulluk

Bir Köpekciğin bir Kuşun su birikintisinden içtiği su için senin şükretmendir, o Şükür.

Zevk ~ Kulluk

Suret aynı kaldığı halde Zevk azalır hatta birden kesiliverir bilmez misin ? O halde ne Zevk Surettedir ne de Kulluk Suretendir. Zevk hangi Surette ise Kafir o Surete o Surette Kulluk eder ; İnsan'ı perde arkasından Avare eden, Kul eden O'dur. Hakiki Kulluk'da Zevk'e İtibar edilmez. Kul Zevkin Ne'de olduğunu bilirse tabi o başka bir Kemal başka bir Zevk.

Samimiyet - İhlas ~ Muhabbet

Şeytan eğer Samimiyet'e (İhlas) sarılsaydı "içindekilere rağmen" sorabilirdi : "Neden böyle yapıyorsun, neden böyle oluyor Rabbim" diyerek. Ve Rabbi ona o hale düşmesine gerek olmadan güzelce açıklar, bildirirdi. "Samimiyet" bu kadar önemlidir.. "Muhabbet" de böylece doğar..

Tesbih ~ Zikir

Zihnini Esmaül Hüsna'ya aç.. Çağrışan çağrışır. Her bir çağrışım Tesbih tanesi. Her bir tanesi başka Esma : Subbuh Allah.. Veli Allah.. Hayy Allah.. Kuddüs Allah.. Baki Allah.. Vedud Allah.. Vedud Allah.. Müteal.. Halim.. Samed.. Vasi.. Veli Allah.. Kuddüs Allah.. Subbuh Allah...  Sebh/Tesbih : Akmak/Yüzmek. Akıp gitmek.

Tesbih

Tesbih Aşk iledir.. Sen Tesbih et, Aşk gelir.. Yalandan da olsa ağlamaya çalış; sonunda ağlıyacaksın.

Yaratılış

Yavruların hepsi de nasıl sevimlidir.

Yanan Ağaç

Muhammedî olan, Yanan Ağaç aramaz.

Fıtrat ~ Perde

Fıtrat, Perde olmuşsa, azıcık arala..

Cemal

Cemal'ini, Güzelliklere ancak dünyevi anlamlarını ve şehvetleri görmeksizin bakarsan seyredebilirsin.

"İnnallâhe meanâ"

'lâ tahzen (Mahzun olma) ; innallâhe meanâ (Allah bizimle beraber)' ; İlim budur. Kal budur. Hal budur. Hüzün budur. Sevinç budur. Aşk budur. Gönül budur. İnanç budur. İman budur. İmtihan budur. Marifet budur. İhlas budur. İhsan budur. Namaz budur. Oruç budur. İbadet budur. Din budur. Sünnet budur.

Ruh ~ Can

Sabah Ruh (Sen) üflenip de Var olup Dirilmeden, Bedendeki Can'ın diriliğin geceki Yok-luğuna faydası var mı ?..

Namaz

Oruç tutmadan İftar'ın Zevkine erilmez. Namaz'ın İftarına da Beş Vakit tamam olmadan erilmez.

Rab ~ Kul ~ Hüküm

Bir Çocuk, eli değmeden uzaktan sırf Düşüncesiyle Ateş'i ellememesi gerektiğini İdrak edebilir mi ? Ateş'in görüntüsü de pek hoştur. Soğukluğu duymadan Ateş'deki Soba'daki faydayı, zararı da hesaba katıp, Doğru bir Hüküm sahibi olabilir mi ? Ateş'ten korkar mı ? Yahut ebeveynine güvenip itimad edip sözünü tastamam tutar mı ?.. Bunlar Misaller, Manalarını Tefekkür için. Su için de aynı geçerlidir ; Deniz'e girmeden sırf Düşünce ile Yüzmek öğrenilir mi ?.. Ki o Deniz'in içindeyiz. Alemlerin Rabbi Allah Muhafaza etsin; O asla Zulmetmez.

Nefs

O'nun da Nefsi var hem de hiç şüphesiz derim, lakin seninki gibi dengesiz başına buyruk değil.

Emir ~ Kulluk

Zorbalar saçma sapan şeyler isterler ve emrettiklerinin gönülsüz olarak yerine getirilmesi umurlarında olmaz. O, dilediğini yapabilirken, bize Emreder, ve Emrettiklerine Gönülden İhlasla uymamızı isterken bizden dilediği şeyleri Kendisinden istetir, Kendisi yapar.. (..Yaratma da O’nun Emir de, öyle değil mi? Âlemlerin Rabbi mübarektir, şanı yücedir.) Araf 54

Nefs - Kalp ~ Celal - Cemal ~ Ruh

Celal'i Nefsinde, Cemal'i Kalbinde ; Ruh'sun Ruhunun kucağında.

Mucize

Sana normal gelen şeyler, fark etmediğin, bir Nefes bile, Hakk katında Mucizedir, Zevk'tir.

Yoktan Varolma ~ Yokluk ~ Enerji

Madde'den Enerji'den ibaretsin de her gece Uyku dediğin şeye dalınca "Yok" olmazsın da ne olursun ?..

Ateizm - Ateist ~ Akıl

Maddesi olmıyan Düşünce dediğin şey koca Bedeni titretir, korkutur, hareket ettirir kaçırır, Dünyayı peşinden sürükler, Rüya, Bedenlerin yorularak yaptığı şeyi kolayca yapıverir, Koku Mide'yi alt üst eder, Alem gören için Bilgi'den meydana gelir, Bilgi'nin Hükmetmediği şey yoktur, Aşk Kalbi yakar yandırır, yerinden çıkarır.. ; örnekler çoğaltılabilir.. Lakin İnsan hala Tanrı'nın Vücudunu, Sıfatlarını, Yaratmasını, şu Alem'in var oluşunu, Rüya'da onunla görmediğini bildiği şu Et Gözünün gördüğünde arar, Madde dediği bir şeyde arar.. Allah Görendir, Duyandır, Bilendir.. Farkında değildir ama Ateist'in ömrü O'ndan kaçmakla hareket bulur, O'ndan kaçmakla geçer !.. Aklın almadığı şeyden, görünmeyen o Aklı ile kaçar !

A Hakk'ın gözbebeği ! ~ Şirk ~ Kulluk ~ Tevhid - Vahdet

A Hakk'ın gözbebeği ! O'ndan Gayrısı Şirk de, Tevhid Seninle olur mu ? Taştan topraktan İlah olmaz da, Eşya, Tecellisiz olur mu ?.. Ruhumdan demiş de, takmış peşimize Nefs'i Hem Halife kılmış bizleri, Veli, Resul, Nebi, Peygambersiz olur mu ?.. Akıl, Fikirsiz olmaz da Kur'an, Vahiysiz olur mu ?.. Melek, Cin, Hayvan, cümle mevcudat; Senli Tevhid olur da, Sensiz Vahdet olur mu ?..

Ruh ~ Vehim ~ Rüya ~ Tecelli

Beden yürür, hareket eder, Ruh Sabit, Kainat coşar, hareket eder. İki otobüs yanyanayken seninkinin hareket ettiğini zannedip de ötekinin hareket ettiğini anladığın gibi. Hoş sen yine su gibi ak, istediğin gibi ol çünkü hepsi de Rabbinin Tecellileridir, Tecelli "Vehim" olmaz. Vehim "Anlam"da olabilir; sonuçta Rüyayı da görürsün gerçekten yaşarsın ama kalkınca onu kötüye yorarsın tabir edersin hata edersin, halbuki hepsini de güzele yormaktır Sünnet olan; zaten Hakk Tabir'i de olabilir onun. Şu Yaşamın hepsi de Rabbinin Tecellisidir kötüye yormak olmaz O'nu.

Anlam ~ Mâna

"Anlam", "Mâna" gibi Kalb'e inmez, nüfuz etmez. Bir zaman Zihninde dolanır, geçici olur.

Müteal, Mütekebbir ~ Kibir ~ Acziyet ~ Sevgi, Muhabbet ~ Kulluk

Sen Müslümansın Hakk'ı neden Kibirli görüyorsun ? Müteal olan O Allah senin gibi Mutlak bir acize neden Büyüklensin, seninle neden uğraşsın ? Zât-en Büyük olan Allah neden İnsan'a bir de Mütekebbir oluyor; neyi ispatlamaya çalışıyor ? Çünkü sen çok güçsüz çok zavallı, çok biçaresin, Her Şeye Kadir olan bir Rabbin var, Bilesin ! Çünkü İnsan çok Kibirli, Kibri kırılsın ki O Sevgi'ye, Muhabbet'e erişebilsin !

Kuran ~ Ayet ~ Hadis ~ Tevhid - Vahdet

Bu Söz Ayet midir, Hadis midir, Peygamberimizin Sözü müdür ?... Hangisidir ! "Mahzun olma, Allah bizimledir.."

Allah'ın İpi ~ Kulluk ~ İlim ~ Marifet

İlim'i Marifetin(l)e sıkıştırmaya çalışma ; Allah'ın İp'i uzundur. Kendin çıktınsa hızlı çıkmışsındır tutunmadığın yerlerden nakıslığın olur, haddini bil; yahut çekilmişsin de hiç hareket etmemişsindir, yine haddini bilmelisin !

Min Ruhi ( Kendi Ruhumdan ) ~ Vahdet ~ Ruh

"Kendi Ruhumdan" ( Min Ruhi ) İfadesi hem "Fizik-Metafizik", hem "Kalbî Mana"yı ( Benim, Benden ) kuşatır. Yani her iki anlamda da "Vahdet"i içerir.

Kulluk

Şeytan ve Nefis sana başkasının günahını haksızlığını gösterip hatırlattıkça sen de "Allah'ım Sen benim günahlarımı bağışla, haksızlığımı gider" de. Uğraşıp Kulluktan uzaklaşacağına tuzağı kendi lehine ters çevirdin gitti.. Neticede Allah'ın Günahları bilmesi yeter...

Ateizm Evrim ~ Allah neden bekledi

Ahmak olan Kafir, boş boş konuşur; İnsan'ın yüzbinlerce yıldır yok olup onca zamandan sonra şimdi şahsının belli bir zaman aralığında var edildiğine bakmaz da, Tanrı varsa neden bunca sene bekledi der. Sanki beklemiş de canı sıkılmış.. Şu Sabırsızlığa, kendini bir şey saymaya bak.. Beni niye beklettin ya der gibi.. Doğru söylüyor, o özünde Hakktan olmasında çok değerlidir ve bu yüzden böyle konuşur, ama O Hakk Tanrı, Şımarıklığı sevmiyor. Onun için onu böyle değersizleştirir de ne dediğini bilmediği halde mantık yürüten bir deli hale sokar.. Sonra kalkar bu bekleyişi de Evrim ismini takıp var saydığı tek bir "Sistem"e bağlar ; Evrim bir Yasa Kanun imiş, "Mutlak"mış.. Bu bir Dogma'dır ve Hakikat sayar, hatta Tanrı yerine koyar da, Din'i Kanun Yasa kabul etmez, İnkar eder. Evrim Kanunu Yasası karşısında iki büklüm olur, ona hiç söz söyletmez, Kulluk eder Ahmak ! "Bilmiyorum" diyene bak ! Güya da İsyankar ! İşte "Ahmaklık" H

Hafıza Kaybı ~ Bilgi ~ Zan - Vehim

Geçici Hafıza Kaybı, Bilgi'nin Yok olması demek olmaz. Zaten Bilgi'yi iyice düşünürsen, Düşünce gibi onun da Maddesi Yok'tur, Kendi değil. Zaten ne Var'dır ? Ve, "Var" nedir ? Hafızadaki Bilgi yok oldu zannedildiği halde tastamam geri gelir ve bu arada Kişinin Varlığı da Bilgi haricinde hiç değişmez ; burada Ruh'un aslına işaret var. Evren'de ise ne Bilgi ne de Varlık bakımından hiçbir Kesinti olmaz. Kesinti var desem bile, elbette Yanlış Anlamak ve Vehim gibi "Zan" olur bu ; "Bilgi" değil. "Bilgi" sahibi olanlar Küfür'den, Hikmetsizlikten (Saçmalıktan) beridirler ; çünkü Vehimin Neticesi ile Hakikat bir arada bulunmaz. Böylece Hakk ve bir şeyin Hakikat olması, hatta Hak ile olması Kafir'e göre Vehim'den ibaret olur ; ne kötü netice ! Allah Merhametine Sığınabilmeyi müyesser kılsın, Cemalini görebilecek Aydınlık bir yüz nasib etsin !

Celal Cemal ~ Teslimiyet ~ Kemal

Acıyı bilmeyen Merhameti tastamam bilebilir mi ? Tükenişi bilmeyen Teslimiyeti tastamam bilebilir mi ? Acıyı da bilirsin.. Merhameti Şefkati de.. Sabrı da bilirsin.. Celali de tastamam Cemali de.. Gereken ne ise, OLur o zaman.

Tekfir ~ Şirk ~ Kulluk ~ Bidat ~ Tasavvuf

Hazreti Peygamber (sav) kendisine 'Anam babam sana feda olsun yaresulallah' denmesini yasaklamamıştır.. Her söz her laf Şirk olmaz. Müslümanın önce Allah'tan başka İlah olamayacağına tastamam İman etmesi gerekir ; etmişse sorun yok, o Kafir bir Doktor olsun, Müslüman Kardeşi olsun herhangi birinden yardım gördüğünde Şuuru "Yalnız sana Kulluk eder yalnız senden yardım dileriz" Ayeti üzeredir ; Yoksa başka bir İlah'tan yardım diliyor başka bir İlah'a sığınmış değildir. Kıt Akı llı olmamak lazım. Kişi önce kendisine bakmalı acaba neden her şeyi herkezi Şirk'te görüyor ?.. Allahtan başka bir İlah var korkusundan olabilir mi ? Gizli Şirkin aslı budur.. Yoksa, Allahtan başka İlah yoktur, olmadı, olamaz ! Bir Tasavvuf Ehli herhangi bir İnsan'a Secde etse bile ona İbadet Secdesi etmez, onun için Namaz kılmaz yani, Allah için Hürmet eder, Saygı gösterir, Meleklerin Adem'e (as) Secdesi gibi ( ! ) ; yahut da birinden yardım istese veya görse

Ruh

Şu "Göz" dediğin Beden itibari ile Sen'den ayrı'dır.. dıştadır.. beden itibari ile iki'dir.. beden itibari ile et'dendir.. Ruh itibarı ile değil.. Şu "Görüş" dediğin.. Gördüğüne göre...

Ruh ~ İnsan ~ Min Ruhi

Allah'ın İnsan'a değer vermesi sırf özünde O'ndan bir Ruh olarak ve bu öze göre de onu Kendi Suretine göre yaratmış olmasındandır. "İnsan"ı Amel'i mi "İnsan" yapıyor ?.. Nefs'i ile de "İnsan" olmadı.. Kalp mi onun değeri ? Lakin biz şimdi Kalp'den değil "İnsan"dan söz ediyoruz.. Keza onu alçaltan da yükselten de Sıfatları yoluyla ancak Rabbi olabilir ; dikkkat et.. Şayet Değer buna göre olmasaydı, bir İnsan "Kafir" ve "Müşrik" olduğunda onun yüzüne bir daha dönüp bakılmazdı.. O'na Merhamet etmek istiyor ?.. Ve Dünya'da oluşu itibari ile karışarak "İnsan" dediğin bu Ruh, Nefsinin özü, Aklının özü, Kalbinin özü ; Bir Varlıktır.. Sivrisinekler gibi Balıklar gibi Denizanaları gibi basit bir donanıma basit bir yaşama az bir Tesbih'e sahip değildir ki ; "Sır" onda.. Sen'de.. Şu "Göz" dediğin Beden itibari ile Sen'den ayrı'dır.. dıştadır.. bede

Ruh ~ Cezbe

Allah (cc) aslı Kendisinden Sırf bir Ruh olan İnsan'ı Dünya'ya indirdikten ve Nefs çamuru ile buladıktan sonra onu nasıl tekrar Kendisine Cezb eder.. ; Ona Kendisini ve özü yolundan ta Kendisini ( Ondan bir Ruh oluşunu) nasıl Hatırlatır.. Onu bu en büyük Sırra nasıl uyandırır.. Mükafat ve Ceza yani Nimet ve Mahrumiyet, Korku ve Ümit yolundan, Nefs'i ile.. Vicdan, İnsaf, Şükür ve İyilik ve Kötülük yolundan, Kalb'i ile.. Yaratılıştaki Deliller, Harikalar Mucizeler, İlim ve Bilim yolundan Akl'ı ile.. Sanat, başından geçen bazı özel vakıalar, Belalar, Rüya, Kurtarılışlar, Sır Gizem.. ; Vahiy.. Aşk ile...

İlim ~ Fitne

"İlim" kayıt kabul etmeyen, son derece geniş, egemen ve kesindir; Müslüman olsun Kafir olsun Fitneyi sevenlerin işi değildir.

Nefs ~ Münafıklık

Kişilerin münafıklığını gözlemeyi bırak, düşüneceksen sende de bulunan o aynı Nefsin münafıklığını gözle; sen ona ne kadar uyuyorsun uymuyorsun onu gözlemle.

Vekil

Eğer nefsinden hala ümidin varsa, yeterince sızıya ateşe ulaşamamışsın, yeterince yanmamışsın demektir.. Ya da hem zavallı, zelilsin de hem nefsinin şânı şerefi peşindesin.. Yoksa nefsini hayatını kendisine teslim edebileceğin kadar Güvenebileceğin bir Vekil'in yok mu ?.. Kudretsiz mi ? Merhametsiz mi ?.. Bu uzaklık bu telaş, O'nun Korkusundan mı ?.. Yoksa O'ndan bu konuda bir işaret mi bir iz mi yok ki peşine düşmezsin..

Kulluk ~ Niyet

Oruc'a nasıl niyetlenirsin de sesin çıkmaz, Sabr'a ve diğer İbadetlere de öyle Niyetlen.

Masiva

"Masiva" kişinin seviyesine göredir. Mesela "Hayvan" kimine göre Necasetten ibarettir. O aynı Hayvan "Hadis"le sabittir, seni Cennet'e de girdirir, Cehenneme de sokar.. Evet.. İşte sen böyle en basitinden de olsa Tefekkür ediver artık "Masiva" nedir..

Zikir ~ SubhânAllah

Nefsin dahil Masiva gördüğün ne varsa şahdamarından daha yakın olandan "Subhânallah" diyerek Tenzih et.

Nefs ~ Şuur

Nefsini susturmaya çabalamaktan vazgeç, Allah ile olduğunun Şuuruna tutun. Dua cümleleri kurmayı bırak, Lütfunu Şifasını, Bereketini kabul et.

Allah

"O", bir ışık hüzmesi değildir.. "O", zaman dilimi olan an değildir.. "O" tanımlanamayan bir cisim değildir.. "O", bir vecd, mutluluk parıltısı da değildir.. "O" her şeyin yaratıcısı olan, benzeri olmayan, Rabbin olan, Kulu olduğun, Gören, Duyan, Dualara İcabet eden.. "Allah" !

Kulluk

Sokakta bi köpeğin havlaması biraz uzun sürse çileden çıkarsın. Uzun uzun onun ölmesini ister. Allah'a göre sen de aynı o köpek gibisin. Duan kabul olsa da köpekçik ölse belki üzülürsün. Merhamet'e gelirsin. Allah seni de onu da hem yaşatıyor hem yok iken varetmiş. Ama sen Allah'a sabredemiyorsun ! Hani erkekler kız gibi olma derler ya. Bu durumda işte biz Kulluk istemeyen Kafir Kullar gibi oluyoruz. Yahut feryad edip durup da dünyadan haberi olmayan bebekler, çocuklar gibi.

Kader ~ Ruh

Oluş, Allah'ın Dilemesi ve Yaratması ile Kader'e bağlıdır. Ruh ise hem Oluş'tan hem Kader'den hür, azadlısıdır; Sevdiği ile Beraberdir.

An ~ Hakk'ın Varlık Nûru

An kafandaki zaman ise, Geçmiş de Gelecek de aynı öyle hayal oldu yok oldu gitti. Ama "Şimdi" dersen, işte Hakk'ın Varlık Nuruna ulaştın.

Sıfat Orucu

Bazen Duygu, Zevk Perhizi, bazen Bilgi, Marifet Perhizi yap; Sıfat Orucu tut. Böylece İnsanlık'dan Dünya'dan çık, Zât'a Vuslat kıl.

Allah Korkusu

Kötü insanın Şerrinden sakınmak ve bunun için yapılan şeyler siyaset değildir, müslüman için bir haktır ve ruhsattır; bazen o kişinin de iyiliği düşünüldüğünde sâfi Marifettir ; Allah Korkusuyla çelişmez. Yalnız Allah'tan Korkarım deyip diline geleni söylemek eline geleni yapmak kırıp geçirmek ise Marifet değil Hamlıktır. Ne yaparsan yap Allah için ve Allah'a Teslim olarak yap, Nefsinle yapma.

Allah'ın Sevgilisi

Allah'ım edepsizlik etmiş olmam inşaallah ama Sevgilin gerçekten çok güzel.. 1090 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ben yanında otururken, bir grub insana ihsanda bulundu. Ancak onlardan benim daha çok hoşlandığım birine hiçbir sey vermedi. Ben: "Falanca ile aranızda ne var (ona niye vermedin)? Allah'a kasem olsun, ben onu mu'min görüyorum!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Müslüman (görüyorum de!)" buyurdu. Sa'd (dayanamayıp) bu kanaatini üç kere soyledi. Resulullah (aleyhissalatu ve sselam) da her seferinde aynı şekilde karşılıkta bulundu. Sonuncu sefer şunu ekledi: "Ben, nazarımda daha sevgili olana hiçbir şey vermezken, yüzü üstü ateşe düşeceğinden korktuğum insanı kurtarmak için ona ihsanda bulunurum (ihsanda bulunmam sevgime ölçü degildir)" Kütüb-i Sitte Buhari, Zekat 3, Iman 53; Muslim, Iman 236, (150), Ebu Davud, Sunnet 16, (4685); Nesa

Tasavvuf ~ Kuran

Sözüm ona "Kurancılar"ın Tasavvuf Büyüklerine burun kıvırdıkları sebeplere bakarsan bu Ayet'e de burun kıvırmaları gerekir ; lakin nefislerinin farkında olmadıkları için kalplerindeki sıkıntıyı farketmezler.. : "De ki: Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben kulluk edenlerin ilki olurdum!" [Zuhruf 81]

Tasavvuf ~ Sıkıntılı Sözler (!?)

"Yâ Ali! İnsanlar senin muhabbetinde birleşselerdi, Allah cehennemi yaratmazdı." sav İnsan nefsinde değil de bu sözde bir sıkıntı bulursa, alttaki sözde ondan daha da büyük bir sıkıntı bulur.. "De ki: Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben kulluk edenlerin ilki olurdum!"

İnsan

Ne Duyu ne Duygu, ne Akli ne Ruhani Yetenek; ne Sanat ne Bilgi ne Kudret ne de Suret bakımından İnsan'dan daha Üstün tutulmuş bir Mahluk yoktur. Hiçbir Hayvan türü İnsan'daki bu özellikleri böyle şumüllü toplayıp kuşatamazken, İnsan, varlığında bütün Hayvanları hatta Zahirinde ve Batınında bütün Alem'i Dengeli olarak toplar ve kuşatır. İnsan'ı İnsan olarak bu derece tanıyabilen başka bir Mahluk yoktur. Allah'a ondan daha Yakın bir varlık da yoktur. Allah ona "Kendi Ruhumdan" demiş ve Suretini de buna göre yapmıştır; Alem'in Ruhu olmuştur. Ondan daha Yakını olmadığından, Uzaklaştırıldığında da ondan daha zelili, daha bedbahtı olmaz.

Halife ~ Melek ~ İblis

Halifelik için kendileri yerine, yeni bir mahluk meydana getirmesi, "İnsan"ı yaratıp seçmesi, başta Meleklere kendi yaratılışlarındaki Temizlik ve Allah hakkındaki Marifetleri bakımından Kompleks (Girift) ve Kötü geldi. Yani bizi Allah'ın Suretine Yakıştıramadılar. Cinni ise bu durum daha da zorladı, çünkü onların konumları Allah Katında Meleklerden zaten daha farklıydı ve İnsan'a benziyordu. Allah anlıyamadıkları bu Fitne'den onları ikaz ile "Ben sizin bilmediklerinizi bilir im" buyurarak ve Adem'e (as) İsimleri öğrettiğini onlara göstererek Emin kıldı. Lakin Cinlerden olan İblis dayanamadı. İnsan'ın Yaratılışda Allah'dan bir Ruh olması ve bilinmedik İsimlerini bilmesi (İlim) İblis'i Nefsinin elinden kurtaramadı. Aksine bunlar onun için daha da çileden çıkarıcı oldu. Melek gibi Emre amade ve Nur'dan veya Hayvan gibi Aklı, Bilgisi eksik ve Topraktan bir Canlı Mahluk olmuş olsaydı bu durum gerçekleşmezdi.

"Muhammedi Şeriat (Yol) " (Devam)

Düşünenler bir uçta Maneviyatçılar bir uçta kalmışlardır. İkisinin de birliği ile Kemal yalnızca "Muhammedi Şeriat"da mevcuttur; Hamd Allah'a, Selam Resulüne. Hristiyanlık ve Uzakdoğu, Düşünme'yi dışlarken, Akılcılar, Felsefeciler, Kelamcılar, Fıkıhçılar ve son dönemde (güya) Kuran'cılar, Maneviyat'ı dışlarlar. Yahudiler ise zaten Irklarına mensup olmıyanları İnsan'dan saymazlar. Hakk "Muhammedi Şeriat"da O'nun (sav) varisleri olan Tasavvuf Ehlinde Apaçık Aşikardır; Görene !

Hu

Kullarıyla onlara lazım olan surette ve gerektiği şekilde bizzat Muhatab olan Allah ne Mübarektir. Celal ve Cemal sahibidir.

Kalp

Üç boyutlu gözlüğün yok, bu film üç boyutlu değil diyorsun ; Gözlük burnun ucunda olduğu halde gözlüğüm nerede diye aramak gibi.. O üç boyutlu gözlük Kalbinde senin.

Tasavvuf ~ Müzik ~ Mana - Duygu ~ Söz

Kalp Kulağını açık tutanlara Hafler Nota, Kelimeler Melodi, Cümleler bütün bir Şarkı gibi olur. Kalp Kulağı olana, Güzel Sözler de Güzel Müzik gibi, hatta daha da Anlamlı, Duygulu, Etkili gelir ; Allah Kelamı !

Kulluk ~ Varlığın Varlığı

Akıl kesmese de evet, Vallahi her şeye değer O, bilirim.. Yağmur gibi zulme cefa'ya razı olursun, can feda edersin O'na gönüllü.. Ve O Merhametli Şefkatli olan da değil mi ?.. Lazım ise, Kabz ve Bast, Kulluğuna yeter derecede Celal de Cemal de, O'nda !.. Hem hiç bırakmaz da Kulluğu Kuluna, bilirim.. Allah, Kuluna yeter değil mi ?.. Yaratmış Seni, O Varlığın Varlığı, Yeter değil mi ?..

Kulluk ~ Sır ~ Neden Yarattı

Sen muhtaç değilsindir ama "Hediye" sevmez misin ?.. Sen sendeki iyiliği bilirsin ve kimse teşekkür etmese de iyilik edersin..; ama "İyilik"den de "Teşekkür"den de hoşlanmaz memnun olmaz mısın ?..

Hadisler ~ Hz Peygamber (sav)

Hz Peygamber'in (as) maddi manevi yüklenip kaldırdığı yükü Akıl Hayal ile Fikir ile tartamaz, Kıyas edemez. Sonra bilen bilir ki bize Miraç olan bazı bazı yaşadığımız Haller onun normal hali idi. Sen bi de O'nun Miraçlarını düşünüver ! İlmin kapısı Hz Ali Efendimizin (as) basitçe ve sadece dilde ifadeye getirdiği İlminin Nurları Akıl almazdır ki sen bi de Efendimizdeki dile getirilmemiş İlmi düşün. Hadis okumak çok büyük bir zevk çok büyük bir hazine ve nimettir, sahteydi değ ildi sen boşver, oku, sen onları zaten fıkıh için değil, başka bir hüsnü niyetle, başka bir sahih arzu ile okuyacaksın ! Sen O'nu görebilmek için oku ! O'nu seyredebilmek için oku ! Göreceksin, seyredeceksin.. doyamıyacaksın. Çok büyük bir Hayret duyacaksın. Gördükçe duyduğun Sevgi Huzur varlığından taşıcak. Hakikaten bir "İnsan" göreceksin ki benzeri gelmemiş gelmeyecek !... " Biz Resulullah (sav) ile beraberken bize yağmur isabet etti. Efendimiz elbisesini açtı, bede

Kulluk

Pencerenin önüne Kuşlar için su koy yem koy.

Yoga

Zevzeğe ne Yoga'dan fayda var ne Namaz'dan ! Bu noktada haklısın.. Çünkü O'nunla olmak için hiçbir şey yapamayışın ne demek olduğunu öğrenmişsindir.. O halde O'nunla olmanın O'nun İstediği şekilde olması gerektiğini de anlamışsındır.. Bu "Rıza", Bedeni İbadet'den başlayıp tüm vakitleri kuşatan bir Beraberliğe ulaşır. Hatta Hamd O'nadır ki Zâtına Mahrem olursun ! Lakin şunu bil ki o yüksekliğe ulaşsan bile, Habib'ini görmen görecelidir ! Ona uymamak mı ? O işte hiç olmadı !...

Dinlerin Çokluğu - Hakikat'in Birliği - Şeriat - Uzakdoğu Öretileri; Hinduizm, Budizm vs - Kast Sitemi - Reenkarnasyon vs..

"Hakikat"de Aynılık vardır, her Halk, her İnsan, O'nun Huzurunda toplanır toplanacaktır; Dönüş O'nadır ! Lakin "Şeriat" dendiğinde eğer aklına sadece sevmediğin Hacı Hoca İtikadı, Yobazlık geliyor, yani O Yolu Halk'a Nispet ediyorsan, kesinlikle "Doğru Yol"da değilsin. İşin içine Kast Sistemi girer, Reenkarnasyon girer, Altın yaldızlı Papazlar, Günah Çıkarma, İnsanların İneklerin Farelerin Tanrılığı, Putsevicilik daha türlü türlü sapıklıklar abuk sabuk inançlar.. "Muhammedi Şeriat"ı ve Hak Din'i bunlarla bir tutuyorsan sen "Hakikat Bir" filan deme çünkü henüz Hakkı görmemiş, İdrak edememişsin ! Örneğin Uzakdoğu Şeriatında (Yollarında) "İlahi Düşünce" Hakikat'e Ulaşma ve Birleşme bakımından yok sayılır, engel görülerek dışlanır. Hem de bunu onların avam olanları değil Bilge Statüsünde olanları, bilinçli olarak Halka devamlı olarak empoze ederler. "Muhammedi Şeriat"da ise "Felsefe&

İsimler ~ Mütekebbir

Farzedelim "Mütekebbir" İsminin Tecellileri, Taarruzları altındayız ?.. Buna nasıl dayanılır; böyle bir şey var mı yok mu.. Kul bu İmtihan'dan Hakkıyla ve yüzü ak, gönlü pak bir şekilde nasıl çıkabilir, neler yapabilir...

Kulluk

Sen hep Sevilmeyi istiyorsun ? O'nu hep Seviyor musun ? Versin istiyorsun ? O'nun için bir şey veriyor musun ? İstediğini yapsın istiyorsun ? O'nun için bir şey yapıyor musun ? Razı olunmak istiyorsun ? Sen Razı mısın ?

Kulluk

Başkasında gören kendinde de görür. Kendinde görmeyen ise başkasında da görmez. Bu durum ne kendini horlamayı ne Tevazu'yu ne de Lüzumsuz Tevazu'yu gerektirir. Lakin muhakkak ki Şükr, Hamd ve Muhabbet'i gerektirir.

Osho , Eckhart Tolle , Deepak Chopra , Jiddu Krishnamurti vb..

Batı'da ve Uzakdoğu'da tatlı tatlı uzun uzun Ruh'tan bahseden, sanki O'ndan bir Ruh olduklarının idrakine varmış zannedebileceğin pek çok kimseler görürsün. Bunların dürüst ve az da olsa sahih bilgi sahibi olanları, bilincinde olmaksızın sadece "La İlahe" diyebilmiş olanlarıdır. Yani zannetmeyesin ki "İllallah" diyorlar ! "İllallah" diyebilmek için, "La ilahe" Sırrına ermiş olmak yetmez, bilincinde ve fakında olarak Sıdk ile "Muhammeden Resulullah" diyebilmek gerekir ! Nerede o Dürüstlük, nerede o Sıdk !

Kulluk ~ Ruh ~ Muhtaçlık

Muhakkak ki Yüce Allah'ın Varlık ve Yaşam için Beden'e muhtaçlığı olmadığı gibi Ruh'a da muhtaçlığı yoktur, O zaten Ruh'tur, ve Beden'i yoktur.. Kayyum da bizZat O, Hayy da bizZat O ; yani Gayrı değil.. Ve O'ndan bir Ruh olan Senin ise hem Varlık hem Yaşam açısından, bilirsen O'ndan başka hiçbir şeye Muhtaçlığın yok.. Bilmezsen, sınırsız uzun bir kuyruğu olan, boğa yılanı gibi, kavi, pençelerinden asla sıyrılamayacağın, Dev bir Vehim Canavarı arkanda saklanıyor, peşinde ; Bilesin.

Ruh ~ Beden ~ Dün'ya

Kendini Varolmak için "Beden"e Muhtaç görüyorsan.. Hayır ! O yoktu.. ; ve o Beden öldükten sonra da, Yaşamın devam edecek.. İtikadı bozuk olanlardan isen, sana Kuran'dan Şehitlerin öldükten sonraki, şimdiki durumlarını delil gösteririz. Şimdi Sen Varlık için neye Muhtaç olduğunu bir anlasan, zaten sohbeti bu Dünya'dan açmazsın; Yaşam için de gerçekten neye Muhtaç olduğunu anlasan, öyle çok konuşup atıp tutamazsın, dilin tutulur.

Tasavvuf / Ben-lik

"Ben Ben" diyorsun ama : Acıkıyor olan Karnın, Şehvet isteyen Organın, Mülk isteyen Hırs'ın..; Emreden Nefsin.. Köle olan Sen.. : Yani ortada Hükmü olan, iyi ve kötü Emreden her şey Senin dışında ve onların birer "Kölesi" durumundayken.. Sen "Ben" diyorsun.. Hani "Sen" ? Nerede bu "Ben" ?...

Gördüm O'nu.. ~ A'mâ ~ Ruh

Gördüm O'nu.. Karanlıktı, Hiçbir Cisim, Işık ve His yoktu. Kendim diyeceğim bir Cismim yoktu, Hissim yoktu; Yoktum. Ama, vardım. Biz'den başka Hiçbir şey yoktu ve Karanlıktı; ama Görmekti bu. Hiçbir Hal yoktu. Hiçbir Söz, Ses, Düşünce geçmedi aramızda; Bilgi de : Ama Gördüğüm O'ydu.. Ne Boşluktu, ne de sınırsız Genişlik. Yokluktu, ama Gördüğüm O'ydu: O Var'dı. Sonra önüme doğru bir Mesafe açıldı, uzadı; Boşluk olmadan. Sonra, Dönmeğe başladı, Ama bu Cisimsiz Hareketinin içinde O, aynı zamanda Sabit idi. O'ndan sonra, Ben de Dönmeğe başladım, ama, O'nun gibi Sabit idim.. Sonra İkimiz de Dönmeğe başladık, ama yine Hareketin içinde, Sabit, Hareketsizdik.

Tasavvuf ~ Oruç

İftar Vakti geliyor da Oruc'unu Ezan mı açıyor, yemekler, eller, mide vs.., mi İftar ettiriyor sana ? Hayır ! Doyuran, kendisi doyurulmayan, Eşya'nın Faili, Lütfuyla Tecelli etmiş O Allah sana İftar ettiriyor ! Nasıl ellerimiz Oruçken yemeğe uzanmıyor, nasıl unutulup da yediğinde Allah sana yediriyorsa, ellerin ayakların nasıl fiil ediyorsa, öyle !

Nefs ~ Ruh

Ne kadınsın ne erkek. "İnsan"ın kadınlığı ve erkekliği tabiatlarından, doğalarındandır; yani Nefs'in Hakikatlerinden.. Sırrımız da O'ndan ! ; Kim bilmez ki Ruh'un ne erkeği olur ne kadını ! Erkeğe kadın, Kadına Erkek ! Ey Nefislerimizi ve Ruhlarımızı kendisine Kullukla Rabteden ve Kayıtlayan ! Güzelliğin Kendisi olan O Latif ! Her şeyden Münezzeh Allah ne Mübarek ne Yücedir !

Hz Ali ve Yetimler Öksüzler

Bir gün Hz. Ali (a.s), su kırbasını omzuna alıp giden bir kadını gördü. Ona acıdığından ileri gidip su kırbasını alıp onun evine götürdü. Sonra durumunun nasıl olduğunu sordu. Kadın şöyle dedi: “Ali bin Ebi Talib, eşimi memuriyete gönderdi, o da o memuriyette öldürüldü, şimdi bir kaç yetim çocuk bana kalmıştır, onları geçindirmeye de gücüm yoktur. İhtiyaçtan dolayı halka hizmet etmek mecburiyetindeyim. Hz. Ali (a.s) bu sözleri dinledikten sonra evine döndü ve o geceyi sabaha kadar rahatsız bir şekilde geçirdi. Sabahleyin, içi yiyecekle dolu olan bir sepet götürüp o kadının evine doğru hareket etti. Yolun yarısında bazıları Hz. Ali (a.s)’a; Sepeti verin biz götürelim diyorlardı. Ama Hz. Ali (a.s) onlara cevaben; “Kıyamet günü benim amellerimi kim omuzlanacaktır? diye buyuruyordu. Nihayet o kadının evine yetişti, kapıyı çaldı. Kadın - Kim o ? Hz. Ali - “Dün sana yardım edip su kırbasını evinize getiren kimseyim, çocuklarına yiyecek getirmişim, kapıyı aç!” Kadın kapıy

Nefs ile Cihad

Müslümanlar kavga ederek değil, aksine Nefisleri ile Cihad ederek birbirlerinden ayrışsalar; ne güzel olurdu. Öyle değil ama Allahüâlem belki bağışlar da öyle kabul eder. İster Cemal ister Celal yönünden bak Yüce Allah İnsanları bir tek Nefis üzere yaratmıştır; buna arif olmayan zaten bilmez. Bir iddian bir fikrin var ise Nefsine sun, Nefsine söyle; onunla tartış.

Allah'ı Bulmak

Allah'ı bulanlar Mazlum, Masum, Tevbekar, Saf olanlardır. İster Putperest doğsun ister Müslüman; Derinden yönelen, O'nu bulur. “dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete de erdirir).” Rad 27 “Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır.” Şura 13

Nefs ~ Miraç ~ Rıza ~ Aşk ~ Ruh ~ Hû ...

Manevi ruh, manevi yükseklik olarak "O" Esma-Sıfatı ile Lütfedip Tecelli etmeden zorlama, zorlanma, Nefsinle O'na Yakın olamazsın; "Miraç" edemezsin. Bu sözlerin manalarında, bizim için Rıza'sını ve Aşk'ını gizlemiştir. Lakin Özünde, Asli Zâtî Ruhunda O'ndan bir an bile ayrı değilsin, O'nun gayrında da olamazsın ! İşte bu Sırra Uyan ! Nefsine değil O'na, Zâtına Uyanık ol !

Can ~ İnsan Ruhu

Ruh, sırf Can demek değildir. Taş başka, Bitki başka, Hayvan başka.. Kaldı ki "Kendi Ruhumdan Üfledim" buyurduğu "İnsan Ruhu" muhakkak ki bambaşka !

Ruh ~ Nefs ~ Ve Nefs'e Uymak

Sen istemesen de, başına düşünceler üşüşür, sen de onlara kapılırsın di mi ? Şehvet, istemesen de gelir ve sen onun peşine meftun gidersin di mi ? Korkmak istemesen de, ürkersin, ve korkuya kapılırsın di mi ? Sıkıntı Kötülük, ne yapsan geliyor ve Ümitsizliğe kapılıyorsun ? Öfkeleniyor ve Sen istemesen de patlıyorsun di mi ? İşte basitçe gör Sen-Ruh, Nefsin, ve ona Uyman !

Hu

Sivrisinekler dahi O'ndan mahrum değildir !

Tasavvuf ~ Mecaz ~ Mana

Ya, "Söz" dediğin şeriatıyla hakikatiyle zahiriyle batınıyla işte böyle tam, böyle bütün, böyle kemalli olur ! Öyle sırf mecaz mana ile, abuk sabuk, kendi kafana göre, kendini bir şey zannetme ! Biz ikaz edince de bunlar manadan anlamaz zahir ehli deme ! Ahmak, ey "Hakikat Yobazı" ! Öyle deme !.. "Allah Kadir gecesidir. Kadir gecesi, İnsan her geceyi ibadetle geçirsin diye geceler içinde gizlidir ya Allah da öyle gizli. Ey genç, her gece Kadir gecesi değildir ama bütün geceler de ondan hâli değil." Mevlana Celaleddin-i Rumi (ks)

Hakk

Hakk "Cemil"dir.. ve Rabbinden gelen Hakk'tır.

Kuran ~ Mecaz ~ Mana

Bazı şeyleri tecrübe etmemiş, görmemiş, bilmemiş kimseler kimi Ayet'leri bu bilgisizlikleri ile Mecaz Mana'ya, Akıllarına, yahut Bilimsel Gerçeklere ( Göre ?! ) yorarlar ( ve bununla da "Marifet" zannedip övünürler ) ; Bilenler ise Mecaz olmıyan Ayetleri tecrübe ettikleri gördükleri bildikleri için lüzumsuz yere Mecaz Mana'ya yormazlar. Mesela İsa'nın (as) beşikte konuşması hakkında İbn Arabi Hazretleri şöyle misal verir : "..Bazı kimseler beşikteyken, yani henüz bebeklik çağlarında konuşmuştur. Biz ise daha fazlasını görd ük ve dini bir vecibeyi yerine getirmek üzere anne karnında konuşanlara şahit olduk. Annesi hamileyken hapşırmış, Allah'a hamd etmiş, karnındaki çocuk orada bulunanların duyacağı şekilde 'yerhamukillah (Allah sana merhamet etsin)' diye cevap vermişti. Benzer bir misal daha verirsek, benim Zeynep adındaki kızım henüz bir yaşında veya daha küçük bir bebekken annesinin ve dedesinin huzurunda şakalaşmak maksadıyla

Nefs ~ Ruh

Nefis hareketli, canlı, dağıtıcı, Ruh Sabit, Diri, Kayyum'dur.

Güzel

"Güzel" öyle Sırdır ki, Suret Şekil aynı kaldığı halde Güzellik Artmaya devam eder.

Saygı ~ Sevgi ~ Hürmet

Birini Övmek, onda gördüğün güzelliği İkrar ve Tasdik etmek kendini aşağılamayı gerektirmez. Keza bir insana hürmetini saygını yahut sevgini bedeninle göstermen de seni küçültmez.

Kendi Ruhumdan Üfledim ~ Min Ruhi

Adem'in (as) İsimleri öğrenmesini sağlayan Yeteneği Zaman içinde oluşmamış, Örümceğin Ağ örmesi, Arı'nın bal petek yapması yahut bazı hayvanların hemen ayaklanıp koşmasındaki gibi Yüce Allah tarafından Ruhuna hibe edilmiştir. Keza bizim için de yeteneklerimizin kaynağı olan Ruhumuz, Özümüz (Min Ruhi) zaman içinde oluşmaz; (İsa'nın (as) beşikte konuşması, yahut çok ufak yaşta çok yetenekli çocuklarda görüldüğü gibi) Allah'ın üflediği bu Ruhun Pak Nefsinin üzerindeki perdesini erken kaldırılmasıyladır. Allah'ın Batından Özümüze Aslımıza bahşettiği Lütuf çok büyüktür ( Min Ruhi ) : "Ki O, her şeyin yaratılışını en güzel yapan ve insanı yaratmaya, ilk defa tînden (nemli topraktan) başlayandır." [Secde 7] "Sonra, onu dizayn etti ve onun içine (fizik vücud) ruhundan üfledi ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz." [Secde 9]

Nur

Nur'un Zahir'i Suret'in Hakikati, Batın'ı ise Bilgi'nin Hakikatidir.

Oniki İmam ~ Ehl-i Beyt

Oniki İmam hakkında hiçbir bilgim yokken Ali Naki (ks) Hazretlerinin bir Hutbesine rastlamıştım ve konuşma üslubunu Kuran ve Hadislerden tasavvurumda oluşan Meleklerin, Cebrail'in konuşmasına benzetmiştim. Keza Hz Ali (kv) efendimizin ilk rastladığım Hutbesini okurken göğsümde neredeyse dışarı vuracak kadar bir ısınma oluşmuştu. Daha neler anlatayım, nasıl diyeyim ki, Allah sana onları tanıtsın, seni Ehl-i Beyt Sevgisinden ve eşsiz Değerinden nasipsiz bırakmasın, nefsinin şey tanların fitnelerine karşı muhafaza etsin.. Değerli olduğu apaçık olan şeylerin fitneye düşücem diye üstünü kapama, uzak kalma, korkak olma, asıl vehme böyle kapılırsın, lüzumsuz abartma; zira Hz Peygamberi (as) sevmekde bile İmtihan olduğu muhakkaktır. Demem o ki şii değilim ama onlar hakkında konuşurken de çok dikkatli edepli olmalı çünkü onlar yaşattıkları hallerden duygulardan başka İlim, Ahlak, Yükseklik, Miras bakımından da benzersizler; haklarında kesinlikle herhangi insanlarmış gibi konuş

Ruh ~ Suret ~ İnsan ~ Hilafet ~

Hepsi Topraktan Sudan ama, Sanatında İnsan Sureti gibi bir Kemal örneği bulunmaz. Onlarda da bir miktar Bilgi Yetenek görünür ama İnsan'ı Sureti üzere yaratmış. Taş toprak kuş böcekte bile Can var ama Kendi Ruhundan Üflemesiyle Maymun değil "İnsan" olmuş. İsa yapmış da ölüleri diriltir, topraktan kuş heykeline üfler de o hemen canlanır kanatlanır.. Anne yapmış da Seni onun içinde dokuz ayda işler.. Var mı gördün mü ondan başka her yönden Hilafet'e layık bir Varlık Sureti ?! Hem var hem yok, hem yoksul hem zengin, hem vahşi hem uysal, hem her şeyi bilir hem cahil, hem hayvan hem melek; Hem Ruh hem Nefis ! Hem okur yazar da, Vahyettiğini bir de eline kitap olarak tutuşturmuş. Sen şimdi Can nedir, Ruh nedir, Suret nedir bilir misin !? Şu Vahdet'e Şu Hilafet'e bir dal da Yakından bak !

Muhabbet

Yüce Allah seni O'nun karşısında kendini Horlaman için yaratmadı. O Nefsini bil yeter. Ötesi hepsi Rabbi ile Kulu arasında Muhabbet vesilesi.

Tasavvuf ~ Hu ~ O

Yükselip alçalan, çoğalan azalan, gelip de geçen, bazen olan olmıyan; Haşa "O" değildir. Nefsindir o; ne yediğin bilmeden gözü doymıyan, sofraya çağrılan da Huzur'a gelmeyen, Tecellisine doymayıp da ne Zâtını, ne de kendisini bilmeyen.

Varlık O'dur ~ Nefs ~

Varlık O'dur görmezden, Ruhundandır Özün Dünya'a bulamadan, Kalp O ile dolmadan, Doymaz olası Nefis neyin peşinde Bilmez.

Huzur ~ Miraç

Huzur'da olmadan Huzur olmaz. Namaz'da olmadan ise "Miraç" olmaz. "Salat" Namaz'da gerçeklenir!

Ruh ~ Zât

Görmedikten sonra masmavi renkli olsa et gözü ne işe yarar ? Kalp görmedikten sonra da görüş olsa ne fayda ! Ruh yoksa kardeşim zaten ne kalp gözü var ne et gözü var ne de görüş ! Sıfat olup da eşya olmasa ehemmiyeti yok lakin Zât olmasa ne Var ki ey kardeşim !

Tasavvuf ~ Tevekkül ve Sabır

Sabır'da muhakkak ki Mücadele Merhalesi vardır. Lakin "Sabır Mücadele"dir diye ısrar eden Kul Sabr'ın esasta ne olduğunu mücadele edemeyeceği bir durumla İmtihan edildiğinde görebilir. Sabır, Es-Sabr "Allah"tır. Keza "Tevekkül"e 'Çalışmaktır' diyen bir Kul da Tevekkülün esasta ne demek olduğunu ancak böyle bir imtihan ile imtihan edildiğinde anlıyabilir. Allah'ın Rahmet ettikleri müstesna, gerisi "İddia" gibi boş laflardan ibarettir ve dışı Din'e dayanır görünse de muhakkak ki Dünyevidir.

Allah'ın Zâtı-Ruhu / Esma / Sır

Güzelliğin "Beğenmek"de olmadığını gördük. "Güzel" Kendiliğinde Güzeldir, Zıttı olan Çirkinliğe Gerek olmaksızın Zâtiyeti vardır. Allah onu şeytan'ın nefs'in tuzağına yem yapmamıştır; o tuzağa layık görülen ancak zevktir, ve beğenmedir. Konuştuklarımızın konusu Allah'ın Esması olması bakımından her İsmin diğer bir İsme muhtaçlığı olmaksızın Zâtiyeti vardır. Hepsi de "Güzel"dir : "Esmaül Hüsna". Fakat onlar O'nun dilemesiyle Nefsimizde nispetlenerek, ayrılırlar. Sen sana Mutla k Gerekli ve Üstün olanın, Sırrın, "Zât ( Ruh )" da olduğunu anlamalısın : "Ruh ( Zât )" olmadan ne Rabliğin ne Kulluğun ( Min Ruhi ) ne de hiçbir Esma'nın ne Varlığı (Tecellisi) olabilirdi ne bir Hükmü olabilirdi; O Zât'ın Dilemesi var İradesi var Güç Kuvveti de yerinde, her bir şeyleri en Güzel en Mükemmel "Var", lakin, "O Allah ki", "Dilemese" idi meydana gelen hiçbir şey olmazdı.. Kudre

Min Ruhi / Oluş / Fena / Zâti Tecelli ..

Bedeni ( dolayısıyla Nefsini Doğasını ) dizayn ettikten sonra onun içine ( fi-hi [Hicr 29] ) Ruhundan üfledi ki bu ( Beden ) "OL" denilmesi ile Ruh'un Suretteki Arş'ı oldu. Hakikatte ise Kendisinden olan ( Min Ruhi ) Ruh'a yine O'ndan başka bir Sınır ve Arş yoktur. Arifibillah olanlar Zâtından başkasıyla Mutmain bulmaz ki eğer Kul Hakikaten Teslim olup "Beyin" sınırlarından kurtulursa Ruh'a Rabbisinin Emrinden başka bir Tasarruf İmkanı da yoktur. Kul, Halktan, Alemden, Nefsinden, İzafi Sıfatlarından Fena bulup Özünde Sırf bir Ruh olduğu Keşf olunca bu "Hakiki Fena" onun Varlığını Nispet ettiği üzerindeki Oluş Alemi Perdesini sıyırır atar ve O Özünü ( Min Ruhi ) ve tüm Oluşu, Sıfatları, Varlığı, Hakiki Nispeti olan Yüce Zât'da bulur. Artık onun eli ayağı Alemlerden Gani olan Yüce Zât ile Oluş'dan kesilmiştir. Bu Yakınlık Nihai Zâti Yakınlık Makamı olup Ebedi olduğu fakat Tecellisine ne de olsa Uzaklık olduğundan bir zaman sonra A

Düşünce

Duyulmayanlardan biri "İç Sesi".. Görülmeyenlerin Duyulmıyanların başında "Rüya" ve "Düşünce".. Bunlar hep bir "Bilgi".. Alem var-mış gibi, "İnsan" da Bir'dir gibi.. Ama hepsi nevi şahsına münhasır Nefisleri ve Ruhları Tek tek.. Neredeler ? Biri ötekine benzemez; aynı değil.. Ama Ne, neyin aynı olmaz.. Hepsi Duyularınla Şahit kılındığın "Gerçek Bilgi" bunların.. Herkese apaçık görünmede, duyulmada.. Vahyedilmiş hem hep.. Ama Düşünen çok az.. Bilen çok az.. 

Zikir

Sen neticeyi boşver, olmuşu olmamışı bırak, nasıl ne ile ne şekilde zikredersen zikret, Allah'ı Zikretmek için Allah'ı Zikret !

Ol Emri ~ Yaratmak da O'nundur, Emir de ~ Tecelli

Sen Ol Emrini Fiil'de görürsün.. Halbuki bu Tecelli, Sıfat ile Zât'a dönmektedir: "..Yaratmak da O'nundur, Emir de. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne mübarek, ne yücedir." [Araf 54]

Dost

Sırdaş olmayan Dost olur mu..

Hu

Gözden saklıyan Sen.. Kemâli isteyen Sen.. Saklanan Sen.. İsteyene istediğini veren yine Sen..

Halkta Hakkı görmek / Tasavvuf

Kafir'de Müslümanlığı, Müslüman'da Kafirliği görmek..; Halkta Hakkı Müşahede etmek midir..

Kulluk

Günahın teferruatını ayrıntısını değil de Allah'ın Gazabını bilir, Allah korkusuna sahip olursan o senin için daha hayırlı iyi, daha faydalı olur. Razı olacağı şeyleri, Sevapları ise en ince ayrıntısına kadar bütün teferruatını kurcala; ki Kulluktur. Bilesin ki Kulluk "Halvet"tir. Sakın kafirler müminler, insanlar filan diye çoklukla kendini kandırıp aldanmayasın: Allah'dan başka bir tek kişi bulamazsın !

İyiler / İyilik

Evet bunca kötülük, İyileri ayıklamak için. İyilerin Aşığı, kötülerin sahtekarların Ezeli ve Ebedi Kabusudur O. Tuzak kuranların en hayırlısıdır; Dünya hayatı seni sakın aldatmasın ! Ey Rabbim Seni Sevmekten Sana Sığınmaktan başka bir İyiliğe Kudretimiz yok ! Elimizde Senden başka bir şey yok ! Allahım hoşlanmadığın her kötülükten uzak tut, bizi muhafaza et, zalimlerin şerrinden de uzak tut ve koru !

Nefs / Akıl / Din

Nefs ile Akıl bir değildir. Hiçbir İnsan (Çocuk) cinselliği ve eylemini Aklı ile bulmaz; bunu ona doğası (Nefsi) zorlar. Aklın cevheri bozulmasa da hangi açıdan olursa olsun "Nefsine Uyan" bir İnsan'a "Akıllı" denemez. Hele ki bu Temiz olmıyan Akıl "Din"e karşı elbette tamamen kördür. Ve ne kadar Kamil ve Temiz olursa olsun "Akıl" bir "Din" meydana getiremeyeceğini İdrak eder; bu onun Cinselliği Aklı ile bulmayışındaki kadar Apaçıktır.. Ancak İnsan Kalbi onu Kabul edebilir bi r İstidatta yaratılmıştır. "Din" derken İneğe, Fareye, Güneşe, İnsana, Para pula Kadına çeşit çeşit Putlara tapılmasını kastetmiyoruz; bunların "Din" değil, Saf Cehalet olduğu Akıllılar için istisnasız her dönem aşikardı. Yine "Din" derken kendilerini "Dindar" olarak niteleyen kimselerin Ahlaklarını, yahut Dinsiz ama çok Ahlaklıların Akıllarını da kastetmiyoruz. Kim ki Halktan ve Nefsinden geçerek, Doğayı aşar

Tesettür / Estetik

Şort giyen bir Kadın bana göre slip mayo giyen Öküzden daha az Ayı değildir. Bişeyleri anlayamıyan birileri varsa onun için söylüyorum bunu. Fare bile Güzel yaratılmıştır da sana tiksindirici gelebilir.. belki de güzel değildir yani bize göre hakikaten. Mesela yemek masasında.

Niyet

Bir gün de "Bugün Hoşnut olmıyacağı şekilde tek bir söz etmeyeceğim tek bir hareket yapmıyacağım" diye Niyetlen.

Kelam Sıfatı ~ Alah'ın Konuşması ~ Muhabbet

Allah bizimle bizim dilimizce konuşmasaydı yarattığı her şeyin bilgisini bize kelamının kudretiyle bir anda aktarmış olurdu. Ve Rabbin Kulları ile konuşmasından murad sadece öğretmek de değil ama muhakkak ki Muhabbettir. Ve O'nun Kelam Sıfatı Zâti olmasaydı Bilgi'nin aktarımında "Kelam" olmazdı; çünkü Konuşmak öğretmenin tek şekli değildir. Ve "Muhabbet" her türden ilişkiyi kapsar. Ve Konuşmak sadece Ses ile olmadığı gibi, Mana Kelimelerle de Sınırlı değildir.

Ali (kv) ~ Ehl-i Beyt

Aşağıdaki Metnin Hz Ali (ra) Efendimizin dilinden çıktığına, Hz Peygamber Efendimizin (sav) Dünya Krallarına gönderdiği Mektublarından nasıl emin isem o kadar eminim.. Keza "Ali, Fatma, Hasan, Hüseyin"in Özel Değişmez Dairede ( Yani Ayetle Sevilmesi FARZ kılınmış olanların en başta ve kesin olarak onlar ) "Ehl-i Beyt" olduklarından da aynı şekilde Eminim.. Keza Kuran'ın Katışıksız ve Eksiksiz Allah Kelamı olduğundan da aynı bunlardan Emin olduğum gibi Eminim... Muaviye'ye: M ektubunu okuyup, cevap verme konusunda tereddüt içindeyim; görüşümü gevşetip ferasetimi yanlış mı sayayım ! Benden, olmayacak şeyler istedin, mektuplar yazıp gönderdin. Tıpkı, karnı tıka basa dolu olarak yatıp derin uykuya dalan, aldatıcı rüyalar gören, kalktığında ne yapacağını şaşıran, işlerin lehine mi yoksa aleyhine mi çıkacağını bilmeyen kişiye benziyorsun. Sen, o değilsin, fakat, o sana çok benziyor. Allah'a yemin olsun, helakını geciktiren bazı ümitler olmasay

Tekrar / Zikir

Çok bildim dememeli, tekrar etmeli. İslam'da tekrar yoktur zikir vardır. Çokça zikretmeli, çokça tekrar etmeli ki yeniden yeni yeni bilmediklerimizi, göremediklerimizi, kaçırdıklarımızı, anladıklarımızı yine anlamalı, yeniden anlamalı; tekrar etmekten, zikretmekten zikrettiklerimizin Hakikatinden dolayı zevk almalı... Zikir yoksa, bildim deyip tekrar saymak varsa orada çok bildimcilik vardır, zenginliği görememek, basit görmek vardır, öyle olunca tekrardan usanç vardır, yerinde saymak, kısır görmek vardır, zevk yoktur; yani Zikir yoktur.

Zâti Tecelli

Bilene Zâti Tecellidir, bilmeyene bilmem neler ola ?..

Mütekebbir

O'nu Latif ve Mütekebbir olarak göremeyen bilmem acaba "Adam" olur mu ?..

Hatırlama / Ruh

Nasıl Hatırlıyorum ? Bir düğme yok ki parmağımla oraya basayım da işte öyle hatırlıyorum diyeyim.. Parmağımı nasıl oynatıyorum ? Nasıl düşünüyorum ? Nasıl Hatırlıyorum ?..

Hakk

İki kişi de birbirine öfkeleniyor birbirine kötü söz söylüyorsa birbirlerinin aynı olmuşlardır; neden kavga ediyorlar ki ?..

Mahbûb-i Sübhâni

Abdulkadir Geylani Hazretlerinin Yüce Üstün Makamı yaş aldıkça gözümde daha da netleşiyor... Ne desem az da işte anla övmek geliyor içimden yine de..

Görmek

Görmek Bilmeye perde olabilir ama Bilmek Hakkı Görmeye perde olmaz.