Kayıtlar

Her Kötü'ye kendi cinsinden bir iyi karşılık vardır.. ~ Kader

Kurtuluş Savaşı Hayali Düşmanlara karşı verilmedi.. Her Kötü'ye kendi cinsinden bir iyi karşılık vardır.. Siyasetçiyse siyasetçi, savaşçıysa savaşçı.. Her işin bir Ehli vardır.. Bilmediği işe karışmak her devirde kötüdür.. Ve bir Kader var, Hükmünü her halde icra eder, ne iyi ne kötü, önüne geçilmez..

Merhamet - Şefkat..

Şuhudu, Merhameti Şefkati üzere olan, Allah'ı niye Kullarından Tenzih etsin.. Hiç şüphesiz Kul öyle bir Şefkat ve Merhamet Sahibi olamaz.. Sabrı da Allah'dan olmaz ise! Hakk'ın her işi tecellisi yerli yerincedir, Sen O'nu Kendi Nefsinden Tenzih et! Esma ve Sıfatlar, Zatı Uluhiyetini gerektirir! Şimdi hiç şüphe yok ki İsmi Sıfatı Zatının Aynıdır..

Vahdet-i Vücud..

Vahdet-i Vücud, Allah'ı hiçbir türlü unutamayacağın, hiçbir şeyden gaflet edemeyeceğin bir şekilde Müşahede Huzuruna erişmen demektir.

Nefs ile Cihad..

Nefsini bilmeyen İnsan kendisini kısıtlamanın kendi Hayrına olduğunu "İdrak" edemez. Nefsini gerçekten bilmek, kendi Varlığında Çelişme, Çözülme ve Yarılma'yı gerektirir. Bu bilme çabası Hakikatli olursa, Fayda ve Zarar mütalasını yani Nefsinin Köleliğinden kurtulmayı, varlığının Sınırlarını aşmayı Hediye verir; olmazsa, kişi her fırsatta kendi Faydasına ve Zararına göre hareket ederek Serbestlik yollarını bulacağından, yani Haramı Helal Helali Haram edeceğinden Nefsini bilemez ve onu tümüyle Kendisi zanneder; kendisi zannından kurtulmak şöyle dursun onu Sahip, Rabb, İlah edinmiş olur.. Halbuki o hiçbir şekilde Fayda ve Zarar'dan da yakasını kurtaramayacaktır. Görmez misin; Tabiatın Sen istemesen de Acıkır veya Cinsel birleşme ister.. Ve Sen her şeyi yemezsin, herkesle de Birleşmezsin.. Görmez misin; Sen her Faydalıyı istersin ve Zararlıdan kaçınırsın.. ama neyin Faydana neyin Zararına olduğunu bilmezsin.. Ve ne kadar istesen de her istediğin olmaz, ve ne kadar kaçıns

O'nun hepimizi bildiği..

Bazılarımız O'nu bilmese de, O'nun hepimizi bildiği çok açıktır.

Aşık Veli ~ Hal gerektirirse..

Aşık Veli, Hal gerektirirse, Kuluna Merhamet etsin Helak etmesin için, Kulunun Yüzüne karşı, gözünün içinden Allah'a yalvarır..

Kafir - Zalim ~ Münafıklık..

Kafir ve Zalimler Müslümanların casusları gibidir; fakat münafıklıkları, kendi aleyhlerine Müslümanların lehine çalıştıklarını anlamalarına imkan vermez.

"Min Ruhi" Sırrı..

Min Ruhi olmadan, Ömer değil Hz Ömer, Putperest Ömer dahi olamazdı.. Sen şimdi O Ruh nedir düşün.. Cennet de Cehennem de O Ruh'dan (Min Ruhi) sorulur; Amel'den değil.. O Ruh olmadan ne Hayat vardır ne Mana ne Rahmet!.. Kedi Köpek de O Ruh'dan ama, sorulmaz onlara hiç Kendilerinden!..

Madensel Ruh, Bitkisel Ruh, Hayvani Ruh.. ~ Min Ruhi!

Hakikat'de Madensel Ruh, Bitkisel Ruh, Hayvani Ruh vb diye ayrı ayrı Ruhlar yoktur.. Aynı Ruhun Farklı Mertebeleri Anlatılmak için böyle söylenmiştir.. Yani Şeytan'ın Ruhu Meleklerin Ruhu filan diye bir çok ayrı ayrı Özler, Ruhlar değil, her Mahluk Tek Bir Ruh'un (Min Ruhi) Mertebelerinin bir Tecellisi Eseri olan ayrı ayrı Varlıklardır.. Taş'da Bitki'de bu Ruh'un bazı Mertebeleri keskin ayrılmış olarak Tecelli etmişken, Hayvan Melek Cin daha çok Mertebeyi Toplayan Varlıklar olarak, Nihayet İnsan ise bütün Mertebeleri Toplaması Sebebiyle Kendi Ruhum'dan denmeye en layık bir Mahluk olarak, Aynı Ruh'un (Min Ruhi) en büyük Tecellisi bir Varlık olmuştur.. Yoksa Manasız bir İnsan değil Taş bulunmadığı gibi Ruhsuz bir İnsan da yoktur.. Mecaz-Hakikat deyip insanları aşağılarken, dikkat et düştüğün ayrılığa.. Lakin her Mahlukta olduğu gibi Gaflet, Kendinden haberdar olmayış İnsan'da da Mevcuttur.. Kimi beşikte bundan haberdardır İsa (as) gibi, kimi Mezara Ken

"İnsan" Sırrı!..

İnsan'ı yok beşerdi yok hayvandı yok şucuydu bucuydu, kategorilere ayıra ayıra, böle böle, parça pinçik yapıp, Kim'e karşı Perde sarınıyorsun üstüne, ben demeyeyim, sen anla..

İnkar - Psikoloji ~ Ben-lik - Ego

Görünmeyen bir su damlasının bu boyuta bu Surete bu sürede gelişini gerçekten iyice düşünen İnsanın herhangi bir şeyi İmkansız görmesi ve İlahi görememesi, İlminin değil Aklının Zayıflığındandır.. İnkar ise psikolojiktir (Benlik-Ego)..

Keramet - Mucize - Evrim ~ Hokus Pokus!

Veli'de görünene "Keramet", Peygamber'de görünenine "Mucize" denir.. "Hokus Pokus" da, Sihirbaz'ların kullandığı göz yanılsamalarına, el çabukluğuna derler! Hakk'ın Mucize'sine Hokus Pokus benzetmesi yapana ise, "Seviyesiz", "Edepsiz" denir! Mucize öyle "hokus pokus" benzetmesi yaparak geçilecek bir mesele de değildir! Edepsiz ve Seviyesiz Cahile göre ise elbette Hakk da Mucize de Komik Basit şeylerdir; o Evrime İnanır çünkü, Bilimseldir o!

Felsefe Akıl - Şeriat Ayrımı..

Haram'ın azı Haram değil ise Ateş'in azı da çok can yakmaz, arada bir çakmağa tut parmağını; Acı da bir Zevk verir sonuçta.. Ben bu Felsefecilerin Akıl ve Şeriat (Nebevi Bilgi) ayrımına bir anlam veremiyorum, aşırı Zeki olsalar gerek..

"Beşer" Ayrımı..

Hz Peygamber "Ben de bir Beşerim" buyurduktan sonra Beşeriyet "Karanlığı" Melekler gibi senin Gözünde demektir ya Hu; "Beşer"de değil ki neyi Tenzih edip neyi neye göre Kötüleyici oluyorsun onu?!.. Göre'n ne şimdi senin de, doğruyu iyiyi huzuru görebil?.. Hep bunlar Felsefe kafası! Onlara hidayet geldiği zaman insanların inanmalarına, “Allah, beşer bir resûl mü gönderdi?” demelerinden başka bir şey mani olmadı. İsra 94

Nispetler..

Hiçbir şey kendiliğinde Çirkin, Kötü, Haram, Vehim-Hayal, Noksan, Batıl değildir.. Nasıl olsun, hiçbir şeyin Hakk'tan Gayrı vücudu yoktur.. Şu var ki Ateş bedenine Nispetle, Çirkin beğeniye Nispetle, Batıl Haram Allah'ın Rızasına Nispetle! Dikkat et, Tenzih dahi, sana Nispetle, bazen Küfür bazen Hak olabilir! Halbuki o Kendiliğinde Kötü olmaz! Çok kere aktardık, Zina ve Cima Aynı Fiildir! Sen örnekleri çoğaltabilir, daha doğru ifade edebilirsin.. O halde Nispetleri Doğru kurduktan sonra, Hakk'a olan Nispetin de Sahih olur, ve Perde kalmaz!.. Varlık Vücud bakımından ise zaten hiçbir şeyin kendiliğinde Vücudu yoktur ki Hakk'ın Zatı Ruhu Vücudu Tecellisi artık ne dersen Sana herhangi bir şekilde Uzak olsun, Perdeli olsun! Bilakis Yakından da ötedir! Sesini çok yükseltmemeni nasihat ederim, her şeyin yeri belli, Uzaklık ve Perde senin Cehaletinde!

Kedi ~ Tasavvuf

Kedi, köpek gibi kendini kullandırtmaz.. Onun için mi nankör demişler.. Kedi'deki Marifetleri saymakla bitmez..

Kulluk

Kulluk bir Ömür, her An'dır..

Akıl

Akılsızca bir şey yok; Aklı Aşan olduğu ise muhakkak..

Ruh ~ Min Ruhi

Bedenin elleri kolları bacakları var diye zannetme ki Ruhunun elleri kolları bacakları var.. Parçan yok; Bir tanesin Sen.. Endişe etme sana el ayak da O'dur!

"Beşer" Ayrımı!

"Ben de sizin gibi bir beşerim" buyurduktan sonra, Beşeriyet "Karanlığı" artık senin gözündedir, Beşer'de değil! "De ki: Ben de sizin gibi bir beşerim.." Fussilet 6 Onlara hidayet geldiği zaman insanların inanmalarına, “Allah, beşer bir resûl mü gönderdi?” demelerinden başka bir şey mani olmadı. İsra 94 "..Ve onları sana bakar görürsün ve onlar görmezler." Araf 198

"İnsan" Sırrı ~ Tasavvuf

Bize göre "İnsan" tek bir mana tek bir bütündür.. Bir şey bir yerde bitip bir yerde başlamayacak kadar kestirilemez bir birlik halinde!.. Çocuk da bir Kocaman adam da!

Ruhundan üfledi! ~ Zevk

Kendi kendine başkasıyla konuşur gibi konuşup görüşüp aynı bu oyunu oynar kendi kendine de zevk edebilirdi.. Ama işte O, öyle yapmadı!; Ruhundan üfledi.. Kendinden, başkasını, ; istedi!.. İkram etti, Lütfetti! Zevk ki bir ihtiyaç değildir, bize ihtiyacı olmadığı gibi! Fakat O Allah ki O Allah! Aah ah!

Esma ~ "İlmi Zatının aynı".. ~ Nispet

Esma'nın birliği, çoklukları yanında ancak Zatın birliği ile vardır.. Zat ve Esması demek zorunda kalırız çünkü Duyma ve Görme birbirinden farklı tecelli eder.. Lakin kendi başlarına varlıkları yoktur denemeyecek kadar da kendi başlarına varlıkları yoktur.. Onun için İlmi Zatının aynı buyurmuşlardır.. Duyma ve Görme aynı zamanda Kuvvet'dir diyebilir miyiz?.. Allah neye güç yetiremez ki bu nitelikleri Kuvvet ile birleyelim!.. Şüphesiz ki nispetler bize göredir ve bu bize göre İkramdır, Zenginliktir! Aşk da öyle, bizi Aşık etti Kendini Maşuk, bu İkilikten Kavuşmanın, Birliğin Zevki Neşesi yerine geldi!

"ve nefahtu fihi min ruhi"

"ve nefahtu fihi min ruhi" Ayetinde, "..Ruh üflediğimde.." değil, "..Ruhumdan Ruh üflediğimde.." değil, "..Kendi Ruhumdan üflediğimde.." buyuruluyor.. Kelimelerden Medet umuyorsun ya, işte Kelimelerden Medet sana!.. Bir de neye kısmına dikkatini çekelim.. "fihi" : İçine.. Neyin içine? Tesviye edilmiş Toprağın içine!.. Ruh'a Ruh üflenmez, zira içi de yoktur!.. Nefsinin içine Ruh üflediğimde de buyurulmaz.. He sen buyurursan başka paşam!.. "Can" ise zaten Beden'in Canlılığıdır, kertenkelenin kopan kuyruğunda kalan Can'lılık gibi.. Bu üflemenin örneğine başka bir Ayet'den Hazretin anlatımıyla işaret edelim: "..Allah Hz. İsa hakkında şöyle demiştir: 'Topraktan kuş sureti yarattığında..' Kast edilen yaratılış suretidir. 'O da Allah'ın izniyle kuş olurdu.' Burada Allah sureti yaratılmışa izafe ederken onun kuş oluşunu da Hakka izafe etmiştir. Seni yaratması hakkında ise şöyle demiştir: '

İlim - Aşk

Aşk olmadan ne Hal olur ne İlim.. Lakin İlim olmazsa Hal ve Aşk, Gaflet ve Şımarıklıktan öteye geçmez..

O, O, O..

Senden bana benden sana, kendimizden kendimize, insandan insana, biz engel olmadığımız sürece iyilik eden, öğreten, kemal veren O'dur!.. Biz O'na nasıl engel olabiliriz ki? Tanımazlıktan gelerek! İnsan O'nun dürtüşlerine aldırış etmeye etmeye bilmezlikten hatırlamazlıktan gele gele Cehennemin dibine iner.. O zaman O Perdesini indirip Yüzünü göstermez olur; çünkü oyunu bozulmuş olur! Emin ol Mızıkçı kesinlikle biziz! O'nun küsmesi de işte böyle olur! Halbuki bizim Yaramazlığımızdan Küsmelerimizden hiçbir Hayır gelmez, Kin Kibir Savaş doğarken, O'nun Oyunbozanlığından bile Aşk gelir, Bilgelik gelir, sırf Hayır gelir! Sen O'nu bir de Ahirette gör! Sen O'nu O'ndan sormuş ölülere sor! İşi gücü aşkı Dünya olan Yaramazlara sorma, bilmezlikten tanımazlıktan gelir onlar! Perdeden başka bir şey inmez onlara! Sen O'nu Muhammed'den (as) sor! Ben O'nu O'ndan daha tanıyanını görmedim!

Tasavvuf ~ "İnsan"

Ya Kafir gördün ya Mümin.. Ya Halife gördün ya Hayvan.. Ya Şeytan gördün ya Melek.. Sen şimdi "İnsan"ı gördün mü zannedersin?! İnsan'ı görmeden Hakk'ı göremezsin, Hakk'ı görmeden İnsan'ı göremezsin!

"İnsan" Sırrı ~ Tasavvuf

"İnsan" diye taş, bitki, hayvan, beşer hepsini de tekil olarak kuşatan yani Hakk'ın Sureti'nin Halifesi olan Külli Mana'ya derler.. "Ben de sizin gibi bir beşerim".. Yine belki anlamayacaksın ama, dereceler farketmez; Çünkü Mertebesinde bütün beşerler (Ademoğulları) "İnsan", Hayvanlar dahi Halife'dir!.. Hayvan vardır seni Cennet'e Cehennem'e girdirir; halbuki hiçbir Hayvan Kafir değilken Allah Hakikati İnkar eden "İnsanlara" Hayvan'dan daha aşağı buyurmuştur; Neden? En yetkin Halife olan "İnsan" olarak yaratıldıkları için, ne olacak!.. Yoksa hangi Hayvan'a bu şekilde yüksekten Hitap etmiş, hani?! Yaratmazdı bile! İnsan-ı Kamil, ortada "İnsan" olmasaydı, Kamil olamazdı dikkat et.. Şu da var ki İnsan'ların Ruh'u (Min Ruhi!) olmasaydı "İnsan" da olmazdı! Şimdi sen bundan başka Külli bir Mana İddia ediyorsan bu Mana'dan aşağıda bir Mana'ya işaret ettiğini bil.. Yok bu Mana&

Kader ~ Akıl

Hiçbir insan yoktur ki bu dünyada iyilikten ve kötülükten nasibini almamış, almayacak olsun.. Bilmişlerin "Kader" hakkında Tedbir'den, bir de üstüne Akıl'dan bahsetmeleri ne kadar da acıklı!

"Melik" Nedir - Kimdir..

Melik nedir? Ve Melik kimdir? İkisi de bilinmek icab eder.. Çünkü ya Sahibini bilmiyor olursun, ya Sahipleniyor olursun..

Açık olduğunu zannedersin lakin Kuran değilsin!

Eğer Kuran'dan konuşuyorsan Kuran Apaçıktır.. Lakin Sen, kapalı bir kutusun, toplaman ve açılman gerek, ikisi aynı anda bulunman gerek! Mesela "Ruh"? Vahyi mi kastediyorsun? Meleğimi kastediyorsun! İnsan'ı mı kastediyorsun! Ben'i mi! Zat'ı mı kastediyorsun! Nur'u mu kastediyorsun!.. Ahmaklar gibi tartışmaya açmak değil, ne diyorum ben diye ayrıca açman gerek! Toplayamazsan açamazsın! Hepsi yerli yerince bulunman gerek! Yoksa kendini kandıran şeytansın! Hepsi yerinde açmazsan da toplayamazsın! Düğmeleri aşağıdan yukarı mı bağlayacaksın? Yoksa yukarıdan aşağı mı? Rastgele mi! Çocuksun ama büyük sorumluluk! İsimden bahsediyordun? Enel Hakk! Hani Hakk! Açık olduğunu zannedersin lakin Kuran değilsin! Sanki Allah'a bulaşık bırakıyorsun; yıkasın! Oldu! Apaçık değilsin çünkü sen!

Melekeler - Melekler

Sen melekelerinde bir an zaaf hissetsen kıyameti koparansın!.. Onun için Melekler'i melekelerin yapmışsın.. Hayırlı olsun Hakikat Mecaz değiş tokuşun.. Aslında değil Meleke, ve Melek, İsim bile bırakmaman gerekirdi ya! Neyse..

Kuran - Mecaz - Hakikat

"Kuran'da Mecaz'lar vardır siz cahiller Hakikatini anlamıyorsunuz" diyen kimseler, şimdi "Onlar hayvan gibidirler hatta daha aşağı" gibi Ayetlerdeki Mecaz'ı "Evrim", "İnsansı" diyerek Hakikat yerine koymaya çalışıyor! Çelişkinin bu kadarı!

İki-lik - Bir-lik ~ Tek-lik

O'nun Muradı olan İkilik Mübarektir ve Yücedir.. İnsanların Zannettiği ise İkilik de olsa Teklik de olsa! Şirk'tir..

Ruh - Min Ruhi ~ Evrim

Her şey "OL"muştur! Her halinde de "OL"maktadır! "Oluş-mak-ta" değil!.. Yani, hiçbir türlü Evrim söz konusu değildir, her Kare kendi başına Mükemmel ve her Kare Önce ve Sonra kaydı olmaksızın Zamansız bir Taayyün ve Tespit ile Ezel'de Hükme bağlanmış olarak açığa çıkmaktadır! Sonradan oluşan değil bir bütünün An be An mükemmel olarak açığa çıkışı söz konusudur! İsa (as) bebek iken konuşması, her Beşer gibi Allah'dan bir Ruh olduğu Sırrı Perdesinin ondan o vakitte kaldırıldığından olmuştur! Oluşmuş bir şekilde değil! Keza çamurdan yaptığı kuş heykelinin bir anda canlanıp uçması da, Evrimle olmamıştır a Hakikati Zorlayan ve Daraltan! Adem'in (as) yaratılması da aynı öyle Rabbin'den "OL"muştur, Oluşmuş değil! A Alim geçinen Zavallı, Hakikat bunlar, Mecaz ise ağzında gevelediğin ve bir türlü Bütüne bağlanamayan saçma sapan yorumların! Evrim geçirmeyip Berzah'ta olduğunun farkında olmayan da Sensin! Bu seslenişteki sertlik senin ah

Fena

Düşüncelere dalıp gidiyor bedenini unutuyorsun, Müzikle de kendinden geçiyorsun.. Düşünce'den ve Müzik'den vb böylece fena bulabiliyorsun.. Ya Varlık'ta?.. Varlık'la Fena bulabiliyor musun!.. Yani Varlık'da Beka bulabiliyor musun!

Akıl ~ Felsefe ~ Vahdet-i Vücud

Vahdet-i Vücud nasıl bazıları tarafından tam anlaşılamıyor ise, Aklın Yolu Bir olduğu da öyle anlaşılamıyor.. Aristoteles'in Yolu da kesinlikle Bir'e çıkmıştır.. Çünkü İş İki'ye kalmaz ki Bir'e çıkmasın!.. Elbette ki bu Kemal Resul ve Nebilerdeki Kemal değildir! Çünkü onlardaki Kemal Fikirlerinden gelmediği gibi, Akıllarından da gelmemiş, Vücud'dan gelmiştir! Ve gerçek şu ki, sayısız Felsefeci'de görüldüğü gibi Fikirler ve Nefisler O Yola perde olmuştur; Akıl değil!

Tevekkül

Fiili Dua'nın kabulu Tevekkül'ün içinde sırlanmıştır.. bunlar ayrıymış gibi rezalet etme.. Fiili Dua senin Tevekkülü bırakıp sebeplere gözünü dikmen değildir.. Namaz kılacaksan seni uyandırması.. çalışacaksan güç kuvvet vermesi, işleri kolay kılmasıdır.. Yani sen Tevekkül'e ermiştin de cüzi iraden kalkmıştı, şimdi onu kullanacaksın!; öyle değil!.. Belki şimdi onu gerçekten tüketip, Tevekkül'ün ne demek olduğunu anlama fırsatı açıldı!

Kendin..

İtiraz eden kalmayınca, herkes kabul edince, kendine ne anlatacaksın.

Ey Allahım

Etrafında dönenenleri boş çevirme Allahım.

Esma ~ Kendi Sureti üzere ~ Min Ruhi - Vahdet

Sen Esma değilsin ama hepsi de Sen'in üstünde görünmüyor mu.. "Kendi Sureti üzere yarattı".. Kendiliği, Zat ve Esma ilişkisini böylece kendin üzerinden anlayabilirsin.. Zatını da, yine Sen'in Zatından, "Min Ruhi" Sırrından anlarsın.. Yani hep "Vahdet" ile..

Ayet ~ Muhabbet

Hatrına Ayet getirirsen Muhabbet kilidini açarsın.

Küfür Sırrı - Şımarıklık Sarhoşluğu..

"Allah'ın Rahmeti her şeyi kuşatmıştır".. Öyle olmasaydı, dinli dinsiz bir kerecik olsun rahat nefes alamazdı.. Konuları bu kuşatıcılıkta göremeyen neyi hangi çapta görüp kuşatsın!.. Dağ Taş anlıyor da Kafir mi anlamıyor?.. Mecaz senin babandır afedersin; cahil! Anlayabilirsen, mesele Şımarma meselesi, Derin bir Şımarıklık Sarhoşluğu! Onun için kimisi azıcık sıkışınca kimisi ölünce uyanır gaflet uykusundan!

Kelime ~ Mana

Çocuklar hani "açıl susam açıl" gibi veya hiç anlamsız "sihirli kelimeler" düşünürler.. Hayali Hazine'leri açmak için Hayalden Kelime Anahtarları.. Büyüdükçe bu Anahtarlar değişse de Aranan hep aynı Hazine.. Kelime'ler Mana'dan geldikleri için Mana Hazinesinin Anahtarlarıdırlar; açmak için saçma sapan değil Manalı düşünüp konuşmak gerek.. Mana ise illa Bir şeyin Manasıdır.. Çünkü bin de birdir.. Mana'yı Bulana Tek ve Bir Hazine vardır.. O Hazine'den haberli olmayanın, elinde sayısız anahtar, hangisi açacak bulamaz, hiçbiri de birine uymuyor.. Kaldı ki Hazine'nin ne hayali ne maddi bir anahtarı da yok; Anahtarı da Açacak olanı da Açılacak da Hazinenin Kendisi! Şimdi Hayali anahtarları hazineleri bırakıp O'na Müracat etmek lazım!

Kelime..

Yar, Yaratıcı, Yara, Yardım..

Yar

Hiç geçmiyor ki Yar'ime merhem arayayım.

Akıl ~ Din - Bilim..

Henüz Ölmediği halde -yani ortada deney-gözlem olmadığı halde- Öleceğine-Yok olacağına Aklen (!) Bilimsel olarak (!) kesin İnanmış (!) adam, Ölmeyeceğine İnanan kimseye Aklını kullanmıyor, İnanıyor Cahil diyor! Yani böyle bir Bilim Adamı yahut Felsefeci geçmiş zamanlarda muhtemelen Ölen bedeni soğuyan Sevgilisini Pişirmeyi Ateşe atmayı istemiştir!.. Cahilin İnancının sarsılması -ateist veya felsefeci olması- bu seviyedendir; Hormonları tüplerde gördüğünde Duygu'nun Yokluğuna Hükmetmek gibi (!), yahut H2O dendiğinde Su'yu anladığını zannetmek gibi bir seviye! Hani Fakir'in Kibri gibi! Zengin olsa ne fayda! Allahım Ahmakların Zulmünden koru..

Felsefe ~ Tasavvuf

"Tanrı"ya İnanan bir Felsefeci, İnsan'a varlık vermesi sebebinin Akli olamayacağından ötürü, gittiği Yolun Yanlış ve Kısır-Döngü olduğunu anlamayacak kadar Ahmak olabilir mi.. Böyle bir Felsefeci'nin "Tasavvuf" hakkında görüşü düşüncesi ne olabilir ki!

Melekler - Melekeler

"Sırf "Melekeler"dir asli varlıkları yoktur" deyip, Melekler'e İnanamamanın (!) nesi "Akli"!.. Aklı almıyor Gözü görmüyor diye "Tanrı"yı İnkar eden Cahil'den farkı ne! Putperest neden nasıl somutlaştırırsa, böyle İddia eden Felsefeci de aynı şekilde soyutlaştırır! Fark ne! "Kibir" Fakir'de de aynı Zengin'de de aynı olduğu gibi!

Deizm ~ Tasavvuf ~ Hakikat

Deist, "Hakikat" İddiası ile ortaya çıktığında bu onun Peygamberliği Reddi sebebiyle kendisiyle Çelişmesi demektir.. Herhangi bir Hakikatsizlik İddiası ise, yine "Hakikat"i İddia etmek anlamına geleceğinden bu da "Hakikat" ile Çelişmek olacaktır.. Lakin Deist'in durumu daha kötüdür, çünkü Çelişkisi kendisinin "Tanrı" İnancını da ortadan kaldırır..

Zalim-Mazlum..

O'ndan Gayrı Mazlumlar yoktur! Onları Yaratmakla Mazlumlarla aynı Kaderi paylaşmış, Yok sayılmıştır! "..Allah ve Resulüne Eziyet ederler.." Kendisine yapılan Kötülüğe O'ndan daha Sabırlısı yoktur.. Olur ki Mazlum eline güç geçtiğinde Zalimlere karışıverir!.. Allah ise Mutlak güç sahibidir, asla Zulmetmez!

Diyet..

Hiçbir Küfür, Şirk, Mazeret yoktur ki O'nun Hakikatlerini örtebilsin.. Nasıl Doğruluktan şaşsınlar, nasıl Sapıtsınlar, Aşıklarına Kefil ve Diyet bizZat Kendisi olmuştur!

Sinelerde Saklı olan İyilik..

Ameller, Kalplerde saklı İyiliğe ulaşamaz.. Çünkü biri Fiil öbürü Sıfat, hatta Zat'tır.. İyiliğin Fena'sı mümkün değildir (Sana gelen bütün iyilikler Allah'tandır) ; Perdelenme ise her şeyde mümkün olabilir..

Nefs ~ Ben-lik ~ Yaratılış ~ Ruh

Benlik sahibinin, kendi kendisinden hesap sorup kendisini cezalandıracağı bir Yaratılış üzere bulunduğundan haberi yoktur; yani en büyük Tuzak ve Düşmanı olan Kendi Nefsinden haberi yoktur!.. Halbuki o, Vicdan'ından da öte, Özünde Allah'tan bir Ruh'tur (Min Ruhi) ! Onun için hesap günü Kafirlerin uğrayacağı Hüsran gibi bir Hüsran Dünya'da yaşanmamıştır..

Nefs

Kötülerin Akibetini sen Dünya'da gör, Ahiret'e bırakma.. Hainleri düşün mesela; Dostunu Düşman'a değişen, Düşmanından nasıl Emin olabilir? Yani Kendinden! "Menfaat"in Hainliğine, Kendi Nefsinin Kendisini düşürdüğü Tuzağa bak!

Hürriyet!

Sen Dünya'ya müptelasın ve mahkum zavallı kölesisin; ne Hürriyeti? Hiçbir zaman hür olmadın, bu şekilde zaten olamazsın.. çünkü sen zaten Hür bir varlık değilsin ki!.. Başta Nefsine, Kendi Kendine mahkumsun, ve Alem'e, elaleme Muhtaçsın! Ne Hürriyeti! Hayal Perest!

Hakk-Batıl ~ İman-Küfür

Allah'ın İzni mi seni daraltıyor?! Ne Kafir İman'a engel olabilir ne de Müslüman Küfür'e! İman da var olacak, Küfür de! Ne Kafir Mümini yok edebilir ne Mümin Kafiri yok edebilir.. Kafir de şüphe edecek, Müslüman da! Müslüman Kafir olur, Kafir Müslüman! Hüküm Allah'ın! İstisna ise O Allah'ın Ehli! Onlar nefislerini kendilerini Yok etmekle meşgul oldular! Küfrü de Gaybı da aştılar gerçekten Şehadet'e, Vahdet'e, Beka'ya erdiler!

Nefs

Nefs köpek gibidir usanmadan havlar ve ısırır da.. Onunla Cihad'dan nice ganimetler vardır İnsan'a.. Sabrı ve Azmi talim edersin.. Kalbin pınar gözeleri açılır.. O zaman onun musallatı Arı'nın etrafında dolanmasına benzer, debelenirsen sokar, rahat olursan yani hareketlenmezsen, aradığını bulamayınca gidiverir.. Akıllı olmazsan en kötüsü, debelendikçe şeytanın işi ele almasıdır.. onun "vantrologluğuna" kendi kendine konuşuyormuşsun gibi kanarsın da, seni seninle aldatır.. Nefsi bilmeden olmaz!..

Dua ~ Salavat

"Allah'ım Muhammed'e Rahmet et" diye diye uyuyan Rahmet'le uyanır.

Yüzün nereye dönüyor..

Nefsin sana Seslendiğinde, Yüzün nereye dönüyor..

Akıl Bir'e varmıyorsa.. ~ Tasavvuf

Akıl Bir'e varmıyorsa, Akıl denmez ona.. Felsefe dediğin geviş getirmekten ibaret olur.. Tasavvuf'dan gayrı yol gitmek Aklın Şirki değil de ne oldu şimdi; Aklın varsa söyle!

Kim ne Soracaktı..

Zevk vermese kim ne İsteyecekti.. Acı vermese kim ne Soracaktı.. Celali Cemali Bir etmeyenin Yüzü yok!

Dünya'ya indirerek..

Ruhları Dünya'ya indirerek, Ayrılığı, Gerçek Yaşam'ın nasıl olması gerektiğini, olmaması gerekenleri, Sevgisini, Saygısını, Hasreti Aşkı, Tek Rabb-İlah Kendisi olduğunu!.. Tam olarak belletiyor mu belletmiyor mu!..

Halvet

Halvet bidayette içe olur.. sonra dışta olur.. Nihayet iç dış kalmaz..

Zaman - Evvel, Ahir..

"Zaman" Vakit değildir; geçmişten ve gelecekten (Evvel-Ahir) ayrı düşünülemez.

Son Peygamberlik Sırrı..

Son Peygamber (sav) oluşunun sırlarından birisi de artık dünyanın küçülmesi, insanların tek bir kavim gibi birbirinden haberi olması temas kurabilmesidir.

Yaratan..

O sadece Yaratan değildir.

Hiçbir İmkan ile ulaşılamayacağı bir Hakikat'in içinde..

İnsan hiçbir İmkan ile ulaşılamayacağı bir Hakikat'in içinde yaşamaktadır.. O, şah damarından daha yakındır.. Manayı Hakikati ararsan, iyi kötü manasız bile gelse hiçbir şeyi red ve inkar etme, çünkü irtibatsız hiçbir şey yok.. Sonuçta Uykuda karşılaştığın en manasız Rüya bile Manasız değil, lakin sen Tabirini yapamayabilirsin.. Sen O'nu inkar etsen de dikkat et Hakikat seni inkar etmez.. Layık gördüğün yere koyar.. Manasızlık sen'de, yani Bilgisizliğinde.. Lakin irtibatlar sayısız ve mertebe mertebedir; ama hepsi de tek bir Nispet'e Kul.. Hakikatleri sınırsız sayısız, Hakikat ise tek ve bir!.. İş sadece Mana'da da kalmaz, sözümüzün başında dikkat çektiğimiz gibi hiçbir İmkan ile ulaşılamayacak bir Hakikat içinde yaşıyorsun; Teslim (İslam) ol, iş sana kalmaz!

Ayna

Yansıma, sadece aynalarda, yansıtıcı yüzeylerde değil.. Sanki her şey tek bir Ayna içinde!..

Aklen..

Bir şeyin tanımı yapılmadan diğer bir şeye kavramsal olarak geçmek Aklen mümkün değildir. Mesela sen, İnsan mısın? İnsan nedir! Mahluk nedir? Yaratılmış nedir! Varlık nedir! Varlığı geçtim Akıl nedir! .. Akıl akıl deyip duruyorsun, hani sanki mağazada satılıyor, giyip çıkıyorsun!..

"Teori" ~ Din

Allah Ehlinin Zikrederek açtığı Hususiyetler "Teori" olarak tanımlanamazlar.. Böyle bir tanımlama, iyi niyetle Din'in Hususiyetinin Kuşatıcılığını Zabtetmeye çabalamaktan ileri gelir.. Halbuki Hakikat'in Kuşatıcılığı yanında Hususiyetinin bulunması zaten "Din" demektir..

Mutlak Dostluğu kabul edene kadar..

Mutlak Dostluğu kabul edene kadar, göreceli dostlukta sürünmek hakkındır.

Çocuğa yani Gafile "Din" tabi oyuncak gelir..

Çocuğa yani Gafile "Din" tabi oyuncak gelir.. Ama duygu durumlar değişince, sıkıntı lütfedip yeterince misafir olunca, ilaçlar kar etmeyince, Tanrılar yüzlerini ekşitince, haram helal, cennet cehennem düşünmeye başlarsın.. Akıl eşeği çamura batar!.. Tanrısal şımarıklığın verdiği gaflet uykusu kaçıverir, ciddiyet gelir; Allah Babayı aramaya başlarsın!.. Rahman ve Rahim olanı.. Daha bir şey gördüm sanma; görenedir görene..

O Evvel'dir Ahir'dir..

Celalini hatırla ki zalimlerin sırıtışları yüzlerinde asılı kalır.. Cemalini hatırla kurtlar kuzular dost olmuştur.. Azametini düşün ki Nefsin çıtı bile çıkmaz.. Şimdi O'nun Yokluğu Varlığında gizli; gam çekme yoksun diye, apaçık görülürsün; yokluğun O'nun Varlığında gizli.. Zaman'ın Dünyadaki geçici görünüşleri seni şaşırtmasın, gereken her ne ise o An'da kalıcı olmuştur. O Evvel'dir Ahir'dir..

İşte düşün..

Bu Karanlıkta ne işi var Işığın? Çölde Suyun ne işi var?.. Çirkinlikte Güzellik ne arıyor? İşte düşün Kainatta Dünya'nın ne işi var!..

Ruh

Alem'den O'nun Ruhunu çektiğini düşün.. geriye ne kalır?.. Şimdi bu düşünüş mümkün olmayacak, soru da cevap da mecaz kalacağından, anla ki Hakikatte "Ruh üfleme"nin mecazı olmaz.. İsa (as) ölüleri diriltti diye Allah'dan bir Ruh olmadı, o zaten her beşer gibi Allah'tan bir Ruh'tu, Allah ölüyü diriltti.. İbn Arabi Hazretleri Efendimiz "Kuran'da mecaz yoktur" buyurmuştur.. Anla ki anlayasın, ama sen hala zannındaki manadan dolayı mecaz ile avunmaya devam edeceksin.. O Ruh (Min Ruhi) Canın da, Mananın da, Suretin de, her şeyin Canıdır! Bu yüzden, mecazi anlamda Canına kıyanlar, yani Kafirler Müşrikler, Zalimler, Özlerine (Min Ruhi) değil, ancak manalarına kıyabilirler!

Zikr

Kendisini tutmaya kavramaya çalışmadan, "İsmini" Zikret.

Rubik Küpü - Zeka Küpü

Bu Alem, O'na dayandığı için, "Zeka Küpü" gibi değil.. O'nun Keyfiyeti yok çünkü.. O ise, O'dur işte!

Cahilin İnsanlık anlayışı..

Osmanlı'da opera bale yokmuş.. Cahilin İnsanlık anlayışı: Opera, Bale, Bar, Otel, Arena, Randevu evi.. Sonuncuyu Fransız aksanıyla seslendir bak çok büyük bir incelik elde edeceksin: Randevuğh..

Zat Sıfat Tecelli ~ Sıfatları Zatında Sabittir..

Sıfatları Zatında Sabittir.. Değişen, Sıfatların "Tecellileridir".. Zatı değişmediği gibi Sıfatında da değişiklik olmaz; azalma ve çoğalma Tecelli'dedir.. Basit bir misalle: "Zenginlik" Sıfat, Altın "Tecelli"dir.. 40 Dünya dolusu Altının olsa "Zenginlik" artmayacağı gibi, Altınlar azaldığında da bir eksilme olmaz.. Keza Sıfatlar değişmediği gibi Tecellilerinin de bir Sonu yoktur.. Ve bu sadece İlmi, veya Akli bir durum değildir; Tecelliden hissedilen Sıfatının ta kendisidir.. Lakin Tecelli bizim Nefsimiz üzerinden Ruhumuza (Min Ruhi) O'ndan gelirken, O Zatında Zengin'dir, Gani'dir.. Zaten Kamil Kul Sıfatların Zuhuru olan, değişen gelip geçen Tecellilerle meşgul olmaz, Sıfatların Özünü Sırrında (Min Ruhi), O'ndan bir Ruh oluşunda, yani Zenginliği Zatında, Allah'da (cc) bulmuştur!.. Tecellileri Zevk edinir lakin, Eserler ile meşgul olup Sanatçıdan gafil kalarak değil, Müessir ile dolup taşarak!

El Gani

Allah, tuttuğun kağıt para dahil her şeye varlık veren Zengindir, ama hiçbir şeye yukardan ve uzaktan baktığını görmedim.

Kalp ve İlim

Amel'den ziyade asıl Kalp'den ve İlim'den sorar.. Ama pek oralı olmazsın!..

Suret

Dışarıdan baktığında, yani sureten, ameliyat masasındaki insana eziyet işkence ediyorlar zannetmek gibi, "Düşüncede" de Surette kalmak mümkündür.. "Hakikat Suretsizdir" deyip kalmak yeterli olmaz.. Fena'dan Beka'ya geçmeden Kemal bulunmaz..

Kader Sırrından

Niye sığınayım iradem varsa.. yoksa da, nasıl sığınmayayım.. Azcık Düşüncen varsa, Kader Sırrından bir "Serzeniş" sana..

Hu

O, şeytan mı, melek midir, ins mi cin mi, iki mi de bir, kötü mü de iyi dir.. Uzak mı da yakın oluyor?!.. Celal ve Cemali 99 İsmi ile İki mi oldu ki, Birliğini Birliğinden ve Birliğini Tekliğinden Tenzih ediyor, veya Teşbih'de kalıyorsun!.. Cahil mi ki Biliyor, Bildiriyorsun! Muhabbetine doyum olur mu!

Nefs - Tabiat ~ Ruh

Ruh, Tabiatın Emrediciliğinden beridir.. Gerekirse ölür, ama yine de Tabiatının Emrini kabul etmez.. İnsan kadar olmasa da Hayvanlar dahi böyledir, İntihar dahi ederler.. Buna sen Nefs dersen, nefs hakkındaki Cahilliğinden diyorsun.. Hatta İnsan (Min Ruhi) Tasavvurundaki (!) rabbine İsyan edebilir!.. Hakk'ın Sırlarının, İlminin sonu yok..

Tevekkül

Ortada kazık gören, Devesini tabi ki o kazığa bağlayacak! Ya ne kazık ne devesi olmayan ne yapsın!

Tasavvuf

"Onlar kördür, sağırdır, anlamazlar, hayvandan daha aşağıdırlar" Ayetini bu devirde en güzel en tatlı olarak, sokaklara düştüğünde Zevk edebilirsin..

Hesap..

Rahmet isteyene, neden Rahmet olunmasın ki.. Hesap sorandan, neden hesap sorulmasın ki..

Modern Pezevenkler!

Ah Modern Pislikler.. Kadın Hakkı diye kıçınızı yırtarsınız, sonra da Restoranlarda Kafelerde tanımadığı heriflere hizmet ettirirsiniz, Kıçını Başını açtırır elaleme seyrettirirsiniz.. Allah Belanızı versin! Kadının Hakkı bu mu! Modern Pezevenkler!

İlim ~ Salat-ı Daim

Sana İlim verilmemişse, yani ulaşamamışsan, onu gider gelir, alır verilir zannedersin; halbuki Allah'ın İsmi nasıl gitsin gelsin! Giden gelen alınan verilen senin durumuna göre verilen Hükümdür! İlim ise Sabittir!.. Külli olan İlim Sen'de Bilen ve Bilinenini bulmamışsa elbette Aktif olmaz.. Bu Aktif olmayış ise senin Gafletinden ibarettir.. Yoksa alınan verilen bir şey yok ortada! Ben daim namazdayım (Salat-ı Daim) deyip veya Secde'yi seccadede bırakarak Aktif İbadetleri yani "İlişkiyi" Muhabbetullahı ve Marifetullahı kaçıranlar gibi!

Hak-ikat

Rüya'ya Uyanıklığa göre Rüya, Uyanıklığa da Rüya'ya göre Uyanıklık diyoruz.. Halbuki Rüya'da da Uyanıklık'da da Aranılan "Hakikat"tir.. İşte, "Hakikat"; Hakk'ın Zati Tecellisinden ibaret!

Zaman - Hareket - Ruh - Can - Akıl

Varlığın Can'ı Hareket'den kaynaklanmaz. Şeyler Sabit olsa bile Hayat O'nda daimdir.. Zaman da (Ed Dehr) aynı şekilde, şeylerin akışı dursa da akar.. Daha doğrusu akmak değil de kendi özünden çağıldamak-kaynamak diyelim.. Canlılık bir hareket görünmese dahi O'nda böyle sabittir.. Çünkü Ruh Özü Kendi Zatındandır.. Ruh'un Hareket ile algılanmasına Can deriz.. Peki Zaman'ın akışı durmaktan başka değişse veya Hareketler karışsa, yine de Algılay abilir miyiz?.. Elbette, O'dan birer Ruhlar (Min Ruhi) olduğumuzdan yani Zatımız Kendisinden Sabit olduğundan, sadece Algılama suretimiz değişirdi.. Nedenselliğin ardışıklığı değiştiği için Aklın sadece algılama sureti değişse de o da aynı Ruh'un-Zat'ımızın gözü konumunda olduğundan yine bir şey değişmez, aynı süreç farklı görünümde yaşanırdı.. Nasıl Şimşek-Işık ile Ses ayrı geldiği halde durum değişmiyorsa, Zaman da öyle başka türde yine hareketten ibaret olduğu zannedilirdi!.. Bir şeyin görünümü

İlim Malum.. Marifetullah

Hz Ali Efendimizin (kv) buyurduğu gibi İlim, kişiler üzerinden değil, Hakikatler üzere elde edilebilir. Mesela "Nefs" dendiğinde sen veya başkasının "dedi kodu"su değil, Nefs ve Mertebeleri söz konusudur.. Ta ki İş tom-jeri, kedi-köpek, Musa-Firavun kavgasından yani masiva'dan böylece sıyrılıp Varlık Mertebelerine, Kendi Nefsine ve Ruhuna-Özüne, Esma'ya, Sıfatlara, Cenab-ı Hakk'a varabilsin.. İşte o zaman senin Düşüncen bile Hakk ile Sohbet olabilir.. O zaman Musa'da da Firavun'da da Halk Perdesi olmaksızın Hakk'ı görebilir bir Marifet'e erişebilirsin.. O zaman sen de sen olmaz, fena bulursun.. İşte İlim ve Malum aynı oldu; Marifetullah gerçekleşti..

Himmet ~ Birleme..

Himmetini Allah'da toplamayanın gücü yoktur..

Manevi Nimet..

Maddi Nimet için dahi olsa Manevi Nimet şarttır.. Paranın yokluğu Manevi Nimetin yokluğu yanında hiçtir hiç!

Kulluk

Para'ya mı kulluk ediyorsun, Nimet'e mi, Veren'e mi?!

Aşk

Verse Nimet artar, vermese Aşk!

Veli Nimet.. Hu

Nimetler bizim mi?.. Yahut O'ndan başkası bize bir Nimet verebilir mi?! O halde "Veli Nimet" O!

Din Nasihat! Hata ise Benlik'tir!..

Hakk'a varmak için Hatalara mı muhtaçsın?!.. Nasihatler yetmiyorsa.., başına musallat olan şu Nefsinden başka Huzur'a çıkış yolu yok mudur dersin!.. Her şeyde O'na gözlerini açanın yolu nefse şeytana dünyaya uğramaz! Din Nasihat! Hata ise Benlik'tir!.. Dini Allah'a Halis kıl! Öyle ya da böyle, Kafire de Müslümana da O'ndan başka çıkış yok!

Nefs ~ Dünya ~ Aşk

Hatalar sana nasıl Doğru'yu gösteriyor, Benliğini Öldürüp Hırsını gideriyor, Hakk'ı işaret ediyor? Çünkü Dünya baştan sona Tuzak kuranların en hayırlısı olan Allah'ın Tuzağıdır! Ta ki kendinden bile geçecek bir Aşk'la O'na düş!

Dünya

Şeylerden İlahmışlar gibi nefsinde endişe edip medet umup, seni hep terkettikleri halde yine onlara ümit bağlayarak onlarla avunuyorsun.. Halbuki onların hükmü sadece nefsinde, vehminde geçerlidir; Kalb ise Dünya ile hiçbir zaman Tatmin ve Huzur bulmaz! Hakk'tan yüz çevirmenin Karşılığı-Ceza olarak Dünya! Onda İlahların sonu gelmediği için Endişenin de sonu gelmez, artar! Allah'dan başka Allah yok ki İlahlar olsun! "Allah'a kaçın!" (Zariyat 50)

Takva ~ Tasavvuf

Belirsiz şeylerden korkma; Takva sahibi ol!

Allah Sevgisi..

Her gün Allah Sevgisi hakkında bir şeyler söyle.. Kendine!

Allah'ın İsimleri ~ Tasavvuf

Resim de Fotoğraf da Heykel de, bütünüyle görünen Alem de, Suret'dir.. Suret, Işık (Nur) ve Şekil (Musavvir) dir.. Sonra, daha öncesinde hepsi de Sanat (Sani) dır.. Yani İlmen (Alim) baktığında, hepsinde hepsi bulunur.. Ama mesela sadece "Fotoğraf" Asıl olamayacağı gibi elbette ki "Sanat" (Sıfat) da sadece "İnsan" (Eser) elinden çıkandır denemez.. Mesela, Sanat mı üstündür İnsan mı, da denemez; çünkü Sanat ondan görünebilirken aynı zamanda İnsan'ı meydana getiren de odur.. K i her Suret "İnsan" değildir.. Keza Alem'de Işık'sız "Suret" meydana çıkmaz ki Sanat görünür olsun.. Kısaca, Anlarsan, İsimler (Esmaül Hüsna) birbirinden ayrı mütala edilemediği gibi, onların kendileri ile, eserlerinin kendileri arasında da Farklar ve Mertebe farkları vardır.. Yine Anlarsan, onlar kendi başlarına da eser meydana getirmezler.. Ve nihayet görürsün ki onlarla eserleri üzerinde Tek Bir Şey Hüküm sürmektedir.. Nedir "O&

Mükafat

Sen'den daha büyük mükafat var mı Ey Allahım! Huuuuu Hu! Huuuuu Hu!

Mükafat

Onun bu dünyaya kıyas edilmeyecek mükafatları var.

Canlı Resimler..

Canlı Resimler gözler önünde.. Canlı Resimler Canan içinde.. onlara Can veren Cananı görmez misin..

"Muhakkak ki o, gerçekten Kerim Resûl’ün sözüdür.".. ~ Kuran'da Tasavvuf - Vahdet!

Muhakkak ki O (Kur’ân), gerçekten Kerim Resûl’ün sözüdür. Tekvir 19 Muhakkak ki o, gerçekten Kerim Resûl’ün sözüdür. Hakka 40 Cebrail'in yani bir Meleğin Sözü mü ? Allah Kelamı mı? "Resul'e İtaat Allah'a İtaattir" Ayetinin Manasınca Peygamberin (as) Sözü mü? Allah Sözü mü ? "Ve o, hevasından konuşmaz." Ayetinin Manasınca "Hadis" mi (Söz!) ? Allah Kelamı mı ?.. Yukarıdaki söz konusu iki Ayet'e göre Resul'ün Manası Tasavvufi Mana'da Vahdet ile açıklanmazsa nasıl açıklanacak?! Aksi halde; Hz Peygamber'in (as) yani Resul'ün sözü mü ? Cebrail'in yani bir Meleğin Sözü mü ? Allah'ın Sözü mü! Akılsız Cahiller ne kadar inat etse de "Kuran", ancak Tasavvuf'un İşaret ettiği ve açıkladığı Mana ile, yani ancak "Vahdet" ile açıklanabilir! Gerisi yetersiz ve boş Kelam!

Evrimin Çelişkileri.. (Devam)

Kutup Ayılarını çöllere taşı milyonlarca yıl geçsin Hörgüçleri çıkmaz.. Develeri Kutuplara taşı, milyonlarca yıl gözlemle (!) Onlar da Kutup Ayılarına dönüşmez! Ee? Hani deney hani gözlem hani Bilimsellik!

Yer-çekimindeki Azizliğe bak! ~ Esma

Kola kutusu gibi büzülmüyoruz ve dünyanın dönüşünün olanca hızına rağmen de uzaya savrulmuyoruz.. Dünyanın çevresinde havada öyle geziyoruz da aşağı düşmüyoruz.. Yer-çekimindeki Azizliğe bak!

Matematik ~ Bir - Tek ~ Tasavvuf

Matematiğin temeli, görülen şeylerin çokluğuna dayanır.. 1 ise sayılamaz.. Matematiğin var sayılması, Çokluğa, Parçalara dayanır.. Var sayılan şeylerin var sayılması ve olması mümkündür; keza Vehim ve Hayal veya sudaki pipetin kırılması, yamuk aynalar böyledir.. Yok da böylece var sayılabilir.. Halbuki Yok yoktur; yani daima yok oldukları halde var "sayılan" şeylerin yok olmaları dışında bir yokluk yoktur, daima "Var" olan ise sayılamaz Tek'dir ve O yok olmayan Kaynak'tır.. O Tek ve Bir, Kendisi ile Kaynak olan, yok sayılır ise, diğer şeyler zaten var sayılamaz.. Her şey yok olduğu halde Baki Var olanın ne olduğu gayet açıktır.. Onların var ve sayılması halinde, Kaynakları kendileri olmadığı ve çok oldukları da açıktır.. Halbuki onları Tek ve Bir olmadıkları halde Tek ve Bir olandan ne kendi başlarına ne de topluca apayrı bulunmadığını görürsün; onları bütün yönlerden kuşatan tek şey Tek ve Bir olanın, Tekliği ve Birliğidir.. Sayılanlardan olan

Akıl - Duygu ~ Büyüklük

Alemde büyük neye göre büyüktür, küçük neye göre küçüktür.. Alem neye göredir ki!.. Vs.. İşte bu salt akıl böyle yarı yolda kalır, fikir de boşa çıkartır, boşluğa düşürür.. Ama Allah sana senin duygularında halinde Büyüklüğünü bir tattırsın, bak bakalım o zaman O Büyüklükten Şüphe duyacak mısın!.. Hatta akıl fikir yine şaşırır da küçüklüğünü unutuverirsin.. Yahut hayret eder kalırsın da O Büyüklük kalbinden aklından fikrinden hiç çıkmaz gitmez..

Mana ~ Nuzul'de Uruc ~ Min Ruhi ~ Münazele

İndiren de O, çağıran da O.. Topraktaki Tevazuyu ve Verimliliği, Sudaki Temizlenmeyi ve Yükselişi, Güneşteki Aydınlığı, Cömertliği ve Nefesteki Alışverişi, Yenilenmeyi vb Sonsuz Manaları görenler, bu gördüklerini inkar edemezler.. Bu Çağrıyı Can Kulağıyla dinleyenler, Beden Arzında Halife Kılınmış Latif Ruhlardır.. Onlar Kendi Özlerine Zulmetmekten sakınırlar; Ayrılıkta Aşk'ı, Nuzülde Urucu, Çoklukta Birliği, Kesafette Letafeti, Ölümde Hayatı, Özlerinde Özlerini (Min Ruhi) bulurlar.. Davete canla başla İcabet ederler! Kaybolmazlar! İnkar edecekleri Küfredecekleri bir şey bulamazlar.. Elest Bezmindeki Ezeli Hitab Kalp Kulaklarında El An Yenilenir.. Onlar Fena'dan Fena bulmuşlar, Beka'dan Beka'ya ermişlerdir..

Nefs

Nefsinden daha büyük yalancı yoktur.

Kamil Kul

Cahil insanların ilgisini, Kamil Allah'ın ilgisini çeker.

Nefs

Nefsine kapılıp gidersen, o oldun demektir.. o zaman onu nasıl karşına alıp da söz geçirebilesin..

Zaman

Son gün gelip çattığında.. Ölüm öldürüldüğünde.. Artık Zamanın Varlığı hakkında düşüncen ne olur..

Ruh - Can - Düşünce ~ Beşer - İnsan - Canlı Cansız ~ İnsan-ı Kamil

Ruh'a (Min Ruhi) göre Can da Düşünce de, Beden gibi dışarıdadır.. Ruh'a göre ne canlılık ne ölülük ne dış iç ne aynı ne gayrı diye ayrımlar da yoktur ya, anlatmak için söylüyoruz.. Beşer İnsan gibi ayrımlar da Ruh Sırrına göre izafi kalır, çünkü İnsan-ı Kamil hem Bitki hem Hayvan hem Beşer hem İnsan, bütün bir Alemdir! Lakin o, Kendi Özünün Sırrına Vakıf olmuş, Dünya Perdesi kalkmıştır!.. Zaten Ezelden (Elest Bezmi) Allah'dan bir Ruh (Min Ruhi) olduğunun Tam farkına varmıştır!.. Şah damarından yakın olan şah damarından yakın olduğu halde İnsanlar, Alem, aynı yerinde duruyor ya?! Öyle! Hele büyük kıyamet koptuğunda seyr et O'nu sen!

La ilahe illallah Muhammeden Resulullah!

"Bulmuşun da bunuyorsun" derler hani halk arasında.. La ilahe illallah Muhammeden Resulullah! Şükr et, Hamd et, beş vakit davet edenin Huzuruna var!

Tecelli ~ Min Ruhi ~ Suret ~ Vahdet

İki elin farklı iki iş yaptığını düşün.. O'nun aynı An'da hepimize Farklı Tecellisi bu gibidir.. Bu Esma-Sıfat Tecellileri Mertebesindedir.. Zati Tecelliye gelirsek.. O Tek olduğu halde Farklılık nasıl mümkün olur? Ve nerede yer bulabilir?.. Ayrı ayrı mekanlar alemler mi var?!.. Hayır, O'nun Ruhunda her birimiz Ondan birer Ruhlarız (Min Ruhi) da öyle.. Bu Ahirette de böyledir.. Zannetmeki Suretteki Tecelli Aynılandı diye hepimize Aynı An'da Aynı Tecelli olur!.. Her birimiz Es ma'dan Sıfat'tan geçip Tecelli Eden Zat O olduğu Bilinirse başka! Yoksa Vahdet Suretin veya Tecellinin Aynı olmasında değil! Yani her birimiz O'nun Ruhunun Aynında Ruhları olduğumuzu bilmemizle mümkün O Vahdet! Yoksa Zati Tecelli, Suretin aynılanması değil.. Şunu unutma: Tecelli olunanlar kalkarsa, Tecelliden Muradı -yani O- gerçekleşmemiş olur! Böyle bir şey de Manasızdır.. Subhandır O!

Mahbub-i Subhani Abdulkadir Geylani (ks) ~ Celalin Cemali

Geylani Hazretlerinin Celalini anlamıyan, Allah'ın Celalinin Cemalinden ne anlar..

Ümmeti Muhammed Cahildir, Akletmez, Allah nedir İman nedir Kuran nedir bilmez!

Adam var dağın başında köyde geleneğin ortasında kafir'dir küfreder.. Böylesini tanımadıysan, yani O Himmeti anlamadıysan, tabi zannedersin ki bu Ümmeti Muhammed Cahildir, Akletmez, Allah nedir İman nedir Kuran nedir bilmez!.. Sen Erdin de Bilirsin, Şehadet edersin!

Müşahede

Gece olsun, Gözlerini kapat da, O seni çepeçevre hudutsuz saran Siyahı iyice bir yokla, Müşahede et..

Zikir

"Allah'ım Seni Seviyorum" demeyi Zikir edin.

Hakk nefsinin hakkıymış gibi..

Hakk nefsinin hakkıymış gibi Oyun Hileye meyleden İmtihanı kaybetti.. Hakk'tan uzaklaşan Hakkı kaybetti!

Vesvese ~ Akıl - Duygu ~ Min Ruhi - Kalu Bela ~ Platonik Aşk!

Uyanık olunmazsa, Vesvese kendini bir başka vesveseyle ör-t-er.. Hakk ise İnsan için kendini böyle kundaklamaya gerek duymaz. O örtülemez apaçıktır! Akıl arapsaçını çözmek ister; Kalp ise Sıfat Tecellilerini zaten "Yetkin-Muhtaç" olarak kabul edicidir, ve burun kıvırmaz..; bu kişiye göre değişir mi?.. Duygusuz salt Akıl, Akılsız salt Duygu -ki bunlar Esma Tecellileridir- olur mu diye sormak daha doğru olur!.. Kaldı ki "Ruh"a (Min Ruhi-İnsan Zatı) gelirsek ikisinden Özünde daha Yetkin olarak onlarla iş görmekten Münezzeh halde "Kalu Bela"dan her şeye Hazır Nazırdır.. Allah Mudil'dir! Allah Hadi'dir! Kim neye Kime varabilirmiş! Kim Kimden neyden uzak durabilirmiş! Sevgilinin "Kendisini" İsteyeni geri çevirmesi düşünülemez! O'nun Platonik Aşığı olamaz!

El Kadim ~ Ayan-ı Sabite ~ Tecelliler ~ Zaman ~ Elest Bezmi ~ Min Ruhi

İlmin'de her şeyin Sabit olması Tecellilerini Kadim yapmaz.. Sıfatları Zatında Sabit ve Kadim olduğu gibi Tecellileri Sabit ve Kadim değildir.. Dün yediğin elma bugün yediğin elma değil.. Sayısız Değişik Tecellilerin Vücud'da yeniden yeniye açığa çıkmalarıyla Zatının (Ruhunun) Sıfatlarıyla Tek ve Bir (Vahidil Ahad) oluşu Değişmediği gibi, İlminde Kendini ve Tecellilerini Ezeli (Zamansız) olarak Sabit Biliyor olması da ne onları ne de O'nu Kayıtlamaz.. Keza O'nun üzerinden Zam an da geçmediği, lakin Kendisi Evvel, Ahir, Dehr (Esma) ve Anı Daim olması gibi.. Şeylerin İlminde Sabit olmalarını şöyle de ifade edebiliriz: Onları Hatırlamamıştır ki Unutsun; yani değişme olsun.. Ve bizler (Min Ruhi) Vücud'a getirildiğimizde Tecellisine (Zati Tecelli) Tam Mazhar kılınmadığımız için Varlıktan bir koku almış sayılmayız; nasıl Kadim olalım.. Sevgilinin Cilvesi bu.. Yani Vücud'a gelmeleri ve bulunmaları (Elest Bezmi) Tecellileri olmak bakımından onları elbette T

Perspektif - Suret - Hayal ~ Geniş!

Suret'de "Çizgi" yoktur.. Yani "Şekil" yoktur.. O (Suret) şekille çizgiyle Kayıtlanmaz Bütün bir "Görüntü"dür.. Şekil Suretle değil Genişlik (Vasi) iledir; Dokunmaktaki veya mesela Perspektif'teki.. Ve Suret "Hayal" de değildir, Hayal "Suret"dedir, ayrı ve üstünü değil ona tabidir.. Mesela "Üçgen".. Yoktur.. O "Perspektif"de vardır.. Ya "Perspektif" var mıdır.. hayır o (prizma ve gökkuşağı gibi) Suretteki bir Belirimidir.. Suret neye ta-bidir, O'nu söylemeye hacet yok..

Şahdamarından daha Yakın.. ~ Mümin Kulumun Kalbine Sığdım..

Şu bütün her şeylerin nedeni, şu bütün her şeylere sebep olan var ya.. Şahdamarından daha Yakında.. Ve Kalbine sığmak istiyor.

Fena - Beka ~ Nefs ~ İkilik ~ Tevazu ~ Birlik

Fena'da iken Sen yok musun ki, Beka'da olanın beraberliğini İkilik görüyorsun.. Nedendir bu devamlı Nefs hatırlatman; Tevazu gibi, yani Kibir mi?! İşin Hal'inde Adetinde kalan, Hakikatini nasıl anlasın.. Senin Aslın Nefs midir ki, Fena Hal'inden çıkınca İkilik olsun.. Fena bir Hal gibi gelir gider diyorsan, Sen Beka hakkında zaten ne bilesin de ne konuşasın.. O İkilik dilemese Sana ne lazım!

Zahir - Batın ~ Tanrılar Zıtlığı!

Zahir diye bir tanrı olsa, bi de Batın diye bir tanrı olsa.. Bunlar el ele verip "gel beraber bir şeyler yapalım" deseler.. Ortaya neler, ne çıkardı acaba.. Bunlar ayrı olsalar birbirlerinden haberleri olmaz, çatışsalar birbirlerine girselerdi de karman çorman, bir şey çıkamazdı ortaya!

Merhametsiz Mazlum olmaktan daha kötüsü var mı!

Ey İsrail, şu gaz odalarına kapatılan, onca zulüm gören Yahudiler Sen değilmiydin! Merhametsiz Mazlum olmaktan daha kötüsü var mı İsrail? Seni Dinin kurtarır sanma, Münafıklar Cehennemin en alt tabakasında İsrail!

Min Ruhi

Sen Allah'dan bir Ruhsun! Erkek Kadın, Zengin Fakir, Irk vs ayrımlarla, bu Kendi Özün Sırrına Vakıf olamazsın.. Sen Allah'dan bir Ruhsun! Tabiatlarını Hayvani Şehvetini, Nefsini Kibrini Küfrünü aşmadan, bu Kendi Özün Sırrına Vakıf olamazsın.. Hayvan sorulmaz Dünya Cennetinden.. Bu Sırdan Haram Helalden, Sen sorulacaksın! Ey Can, Vehmi bırak Hayal değil Yanarsın Gönülden Kulluğa gel de Latif ve Aziz olanı Tanıyasın Kendi Özünden Kendin Mahrum kalmayasın!

Tesadüf ! ~ Madde - Ezeliyet

Tesadüf'ün gerçekleşmesi ortada bir şeylerin olmasını gerektirir; yok ise, Tesadüf edebilecek bir şey yok, yani Tesadüf yok demektir.. Elinde ıstaka ve masa ve üzerinde bir sürü toplar olacak ki Tesadüf gerçekleşebilsin, halbuki kim bilardo toplarının, ıstakanın ve masanın Ezeli Ebedi olduğunu ve Tesadüfen oluştuğunu iddia edebilir; eğer bunlar Ezeli değilse -kaldı ki kendisinin böyle bir zamana yayılmış bir varlığı da yoktur- ne imiş o Ezeli diye İddia ettiği Madde!? Ve şu veya bu Ezeli ve Ebedi'dir diye İddia edilen şeyler neler imiş!? ki birbirlerine Tesadüf etmişler! Ahmak veya zır cahil Kafir olmayanın böyle İddiaları olmaz!

Tasavvuf'da Keşf ~ Rüyalar - Aristoteles

Aristoteles'in "Rüyalar Üzerine" söyledikleri, onun sadece sözümona maddi şeyleri kabul etmesi anlamına gelmez.. Yani mesela Rüyalar hakkında konuşurken "Geleceği Görmek"ten hiç bahsetmemesi, o konuda bir Keşfinin olmayışındandır.. Sabah net olarak gördüğü rüyayı gündüz birebir yaşamamış bir kimse zaten bunu başka nasıl bilebilir ki! Veya, nasıl inanabilir ki! Ya bunu ona bir Peygamber söyler ve kabul eder, ya da böyle bir Keşfi olan herhangi biri söyler.. Fakat kişi kendisi birebir yaşamadan bundan nasıl bahsetsin.. İşte Keşf böyle bir öneme sahiptir.. Yalancılar yüzünden onu inkar etmek lazım gelmez, o ham kişilerin işidir..

Evrim ~ Canlılık ~ Çelişki!

Evrimciler Canlı-Cansız ayrımı yapamayıp 'her şey madde enerji kimyasal tepkimelerden ibarettir' dediklerinde Doğa'da-Alem'de veya Kültür'de herhangi bir şey değişmekte midir? Yani Canlı yok mu olmuştur veya Cansız Var mı olmuştur? Sonuçta Canlı-Cansız ayrımını kaldıran kendileri ve bu ayrım kalktıktan sonra neye zaten Canlı veya Cansız denebilir ki de Ruh-Can İnkar etmek onlar açısından anlamı olsun? Sonuçta böyle bir ayrım zaten yok! O halde neden Evrimciler bir marifetmiş gibi bunu söylemekte bu kadar ısrarcı? Kendileri açısından Bilimsel olarak zaten böyle bir ayrım yoksa, Cansız'dan Canlı çıktığı nasıl iddia edilebilir mesela!? Canlı Cansız ayrımı olmadığını zaten kendileri söylüyor! Ve Tanrı bunu zaten ta ezelden beri söylüyor; "canlıydı da ben can-ruh verdim" zaten denilemez ki! O halde Evrimcilerin ağızları sulanarak ve çok eğlenerek dalga geçerek bu Canlı Cansız ayrımı yapmalarının sebebi ne? Sadece Ahmaklık ve Cahillik mi? Cehal

Derece derece..

Tümü Hakk Tecellileridir bunların.. Ama kimisi Yaratılışa, kimisi Sıfatlara, kimisi Zatına nispetle.. Derece derece.. "Allah en büyüktür"deki "en", 'Tecellilerim içinde "Ben"..' demektir..

"Tek bir Canlı'dan meydana geldi"! - Evrim

Bütün ama bütün Canlılar trilyonlarca farklı baskı altında kalıp onlara göre farklı özellikler sahibi oldular diyorsunuz fakat bir yandan da hepsi tek bir Canlı'dan Evrimleşti öyle mi?.. Sizce bu söylediğinizde Evrim İddiası açısından çok büyük bir çöküş yok mu? Yani gördüğümüz her Canlı Evrim ile bu şekilde trilyonlarca baskılar altında özellikler sahibi olarak oluştu, ama tek bir Canlı'dan! Bu öyle bir Çelişki ve Mantık hatası ki Evrim başlayamadan bitiyor.. Evrim için ileri sürülen en sabit fikir çita veya ayı insan vb bütün canlılar kendilerini birbirleriyle zorlayan miyonlarca şartlara bağlı bugüne geldiler diyor.. E tek bir canlı tek bir canlı iken o halde nasıl ayı kuşa kuş sürüngene veya diğer olası güya milyonlarca baskı hani nasıl nerde oldular -zaten vardıysa hani evrim- ve bu canlılar böylece zaten yokken hani nasıl oluştular, yayıldılar; güya evrimle ama bu canlılar-şartlar daha yok ki hani nerede başlasın evrim? İşte başlamadan bitti! Yobazlık sadec

"Allahuekber"

"Allahuekber" denmeyecek bir küçüklük yok ki..

İnanç - Hakikat

Bir şeye Cahil gördüklerinin inanması veya inanmaması o şeyi Hakikat yapmaz ki.. Halbuki Hakikat diye İddia ettiğin şeyi Cahil gördüklerin kabul etse onu reddedecek şüphe edecek bir durumdasın.. Peygamber'e (as) 'şu yanındaki ayak takımını biraz bizden uzak tut da sana tabi oluruz' diyen Müşrikler gibi, hatta daha kötüsü..

Haller ~ Hiçlik ~ Kulluk ~ Kurbiyet - O'nunla!

Duygulara (Hallere) tutularak O'nunla "Tanış" olunmaz.. Kapısında öyle duygular haller, dizi dibine varmadan, Cemalin görmeden, ölürsün; olmaz.. Nereye kaldı, niye kaldı Zat'ına Kurbiyet!? Hiçlikle de olmaz.. Onun için buyurdu, Aşk dahi perdedir.. Ancak: O'nunla olur O'nunla!

Allah Zevki ~ Haram - Helal

Allah Zevk'i Haram kılmamıştır.. Bazı Zevkleri, diğerlerine göre derecelendirmiş, bazılarını Haram saymıştır.. Şimdi sen misal Domuz ve Şarap Zevki için, Allah Rızası ve Şarabı Zevkini kendine Haram kıldın.. Eh ne yapalım, zevk meselesi!

Hu ~ Bilinmeyen ~ Şirk!

Kafir de aciz muhtaç hiçbir şey bilmez halde geldi Hayat'a Mümin de.. Bildiğini iddia eden şimdi Kimin İlmini bildi.. Küfreden Kime etti İman eden Kime.. Bilmediğini bilene Selam oldu, İnat edip inkar eden kendi Nefsine yazık etti.. Kimsenin Hakkı kimsede kalmaz.. Arayan mağarada da, firavun'un sarayında da mahrum kalmadı.. İşleri çekip çeviren Kim? İnsanları Teslim et, esir alma.. Seni Kendinden soranı, başkalarından sorma.. O bilinmeyenden yana şüphelere düşme! Soru da tek bir cevap da.. Celali Cemali birle de Kemal bulup, şeytanlığa melekliğe tapma.. Mahkum Muhtaç olduğun en güzel İsimler Sıfatları ara.. Nefsinin derdine düşüp de Şirk koşma; Sevgiyi Aşkı Muhabbeti Sabrı Şükrü İyiliği, En Güzel İsimlerin Sahibini Nefsine Şirk koş!..

"Ve onları sana bakar görürsün, lakin görmezler"..

Putperestler taştan tahtadan yaptıkları putlara bakıp Allah'a yaklaşıyorlardı, ama nedense onlara kendi içlerinden kendi suretlerinde bir beşer olarak gönderilen Peygamber'i göremediler! "Ve onları sana bakar görürsün, lakin görmezler" Araf 198 Kuran-CI'lara göre, bu Ayetin manası ne ola ki..

Latif - Kesif ~ Ruh (Min Ruhi) ~ Ruh ve Alem İlişkisi ~ Zaman

Ruh (Min Ruhi) hiçbir zaman bedenle, kesifleşmedi ki ayrı olsun.. Hoş bu Alem de kesifleşmedi, ama illa da öyle diyorsan en basitinden sen bir şeyle meşgul olunca bu alem nasıl yopyok olunuyor, onu açıkla kendine.. ve devam edersek o'nun (Ruh) Rabbisinin üzerinden bir zaman da geçmedi ki o yönden O'ndan ayrı olsun diyelim.. Ya peki nedir durum?.. Şöyle diyelim: "Allahım! Senin rızanı şefaatçi kılarak öfkenden sana sığınıyorum. Affını şefaatçi yaparak cezandan sana sığınıyorum. Senden de sana sığınıyorum. Sana layık olduğun senâyı yapamam. Sen kendini sena ettiğin gibisin."

Kudret Sıfatı ~ Cabbar İsmi ~ Hayal

O'nun bir şeyi Zorlaması (Cabbar) Kudretini Farkettirmesi içindir.. Yoksa O'nun Kudreti karşısında başka bir Kudret olmadığından yani Tek olduğundan, Zorlanma olmaz Kudreti bilinmez olurdu. Mesela "Hayal"i bu Hakikat'e Misal yapmıştır; Hayal'de bir Bina kurmak saniye sürmez, zaten Kudret Zaman ile ölçülmez ya!.. Halbuki biz Hayal kurmayı da kolay zannederiz! Şimdi, gerçekte (Ki Kendinden başka bir Gerçek yoktur) bina'yı öyle uzun uzun yavaş yavaş kurmayı diledi.. Yoksa kulaklarımıza "Ben Varım" diye fısıldasaydı biz bu Sözün Manasından ne kadar ne anlayabilirdik!.. Bu Fısıldamadır.. Şunu da unutma ki, O Gerçekten Göründüğünde O'nu tanımamak mümkün olmaz.. İsterse Sen isterse O binbir perde ardından olsun!.. Ama öyle de herkese Görünmez ya!

Cenab-ı Hakk - Gerçek!

Hakk Firavun'un Kalbine musallat olursa, dalkavuklarına ve soytarılarına "Bana Gerçeği söyleyin" diye Yalvarır hale gelir.. Etrafında bir tane bile Yalancı koymaz.. Hakk onu böylece Kendisiyle İmtihan etseydi, etrafında Peygamber'den başkasını görmek istemezdi! Şimdi sen O'nun bu İşinden azcık bir koku aldıysan, Peygamber'i neden Tasdik etmen gerektiğini Kafir de olsan anlardın!.. Tasdik edenlerden bu Koku burunlarına azcık fazla gelenler, deli divane oldular, dayanamadılar öldüler!

Peygamber ~ Putperestlik ~ Din ~ İnsan

Putperestler soyut varlıklar adına Aracılar Vesileler olarak ağaçtan taştan yonttukları Suretleri kendileri yapıyor kendileri tapıyordu.. Allah'ın İşine fitnesine bak! Onlara kendi suretlerinden bir İnsan gönderdi!..

Binbir İsminde binbir Marifet, Hiç gördün mü O'na bir denk ..

Binbir İsminde binbir Marifet, Hiç gördün mü O'na bir denk Binbir Mahluk, kimi ot yer kimi et; Melek değil Şeytan mı, İnsaf et Kendini Tanı. İnsan'dır Ayna O'na, geç Karşına görürsün Öldürmezsin Nefsini ama, bil ki odur Hakk Kılıncı Bileyle parlat onu kör bıçak İş görmez, Eziyet verir isen, Kabul olmaz Nefis Kurbanı.

Sanat ~ Zat - Sıfat - Tecelli

Oyunculuk "Sanatçı"nın "Sanat"ıdır.. Sanat onun "Sıfat"ıdır.. Değişen Rollerdir, o kimi zaman şu rolle kimi zaman bu rolle "Tecelli" etse de, onun "Sıfatı" "değişmez".. Gerçekte belki o aynı zamanda Ressam'dır, ve sahnede belki bir Müzisyen'i oynar.. Ve bu durumda, onun Sıfat'ı değişmediği gibi "Zat"ı da değişmez.. "Tecellileri" değişir.. Şimdi bunlar O'nu Bilmene Misal olsun.. Ve Kendini bilmene de Misal olsun ki Film'e kendini çok kaptırıp da, O'nu unutma.. Ki Nefsinin Halleri Tecellileri ile değişse de, Ruhun ve güzel Sıfatların değişmediği, kaybolmadığı gibi O da değişmez, ve kaybolmaz.. Film'i, Yönetmen'i unutma, Rolleri de unutma.. "Onlar Allah'ı unuttular; Allah da onlara kendilerini unutturdu" Haşr 19

Gönül

Gönülsüz olanın gönlü nasıl alınsın!

Kader - İrade

Zina ile Cima Fiilde birdir, Fiilin kötüsü iyisi olmaz, onları Ayıran Kalp'tir Niyet'tir.. Fiil ise sırf Kudrettir; ne Kafir'in Kötülüğe ne Mümin'in İyiliğe Kudreti yetmez-yoktur.. Lakin içlerindekine (Kalp-Niyet) göre ve Nasipleri veya Cezaları ne ise Kudret Fiillerde öylece kötü iyi görünür.. Birine Kötü Fiiller birine İyi Fiiller Yaratılır.. Fiil Kader-Kaza ise de zaten Kafir Mümin tanımaz, herkesin başına gelir; bu sefer de Sonrasında Tevbe ile veya Küfür ile yine Kalben Niyet'e göre Fiiller Ayrılır, ve açığa çıkar veya çıkmaz.. Hatta yazılan silinir.. İnsan'ın Hür olması da olmaması da Kalbine bağlıdır.. Kalbine İyi de girer, Kötü de girmiştir, ve Muhasebe ve Hürriyet, Ondan bir Ruh olması Sırrındadır! Kudreti ve Nazı Dua'dan ibaret! İrade değil, "Cüzi Dua"!

İnsan - Min Ruhi

Hangi Cansızın Canlının Yüzü, Dili, Kalbi, yani Suret'i "İnsan" gibi hem de kendi lehine veya aleyhine olarak Konuşabilir, Manaları İfade edebilir, ortaya çıkarabilir.. Elbetteki ancak "İnsan" Kendi Sureti üzere Halifesi ve O'ndan bir Ruh'tur (Min Ruhi)..

İşaretler..

İşaretler işaret oldukları kadar İmtihandırlar.. Belki heva hevesine nefsine işarettirler. Bu manada Sünnet'den güzel İşaret bulunmaz..

Edebiyat!

İnsanlar ölüyor edebiyatını bırak; Çözümün ne ondan bahset.. Çözüm filan yok, İnsanlar Birleşmedikçe! Çünkü kötüleri iyi insanlar içinden O'ndan başkaları ayıklayamaz.. İşte buna bir Ömür Sabredilir.. Ama Çözüm asla burada değil.. Hayalleri bırakarak "Sen" Hakk'ın Hakikatinin Kulu olmaya bak..

Beni gaflete düşürmezsin o halde!

Ben batanları sevmem! Beni gaflete düşürmezsin o halde! Ben batanları sevmem! Beni Sensiz bana bırakmazsın o zaman!

Min Ruhi ve Halife oluş değişmez..

Ömer Putperest olur, Müslüman olur.. Min Ruhi ve Halife oluş değişmez.. Kafirken Mudil'in Mümin'ken Hadi'nin Halifesidir.. Hatta İnsan özünde "Min Ruhi" ve Halife olduğundan iki durumda da her İsme ayna'dır; Müslüman Cimri, Kafir Cömert.. Birbirlerine de böylece O'nun Halifesidirler.. O'ndan olduklarından O'nun Hükmünden münezzeh de olamazlar.. Şimdi sen bu Hakikati daralt veya aç; Hakikat senin ilmine marifetine göre değişecek değil.. Ama sen bu Hükümleri ve Hakikatleri kabul edince genişleyeceksin..

Allah'ın Sıfatları ~ Tasavvuf

Sivrisineğe göre mi Büyük.. Dağlara göre mi.. İnsan'a göre mi.. Diğer Sıfatlar hakkında da aynı soruyu genişletebilirsin.. Sıfatları üzerine bu şekilde bir görelilik her zaman yanlış sonuç verir.. Kafirin de Rabbidir, Müminin de.. Nispetler olarak Sıfatlar tümüyle Zat'a bağlanmadıkça Kemal ve Zati İrfan elde edilmiş olmaz. O her anlamda ister küçük isterse göreli büyük, her açıdan O'dur.. Sıfatsız değil, Keyfiyetsiz olarak! Mutlak Büyüktür! "Allah de ötesini bırak".. Veya tut sarıl!

Nefs Perdesi ~ Ruh

Zatını (Ruhunu) Sıfatlarını, Ruhlarından (Min Ruhi) Nefsleri ile Perdeledi. Nefs Perdesi de Sıfatlarındandır, Kalp Perdesi de..; Sıfatlarını Zıtlar olarak birbirine Perde yapmıştır.. Sevme dediği şeyi sevmiş, sev dediğini sevmemiştir.. Yani Tersinden.. Mudil Vedud'a Vedud Mudil'e emretmiş, işler karışmıştır.. Dolayısıyla Ruhundan olan Ruhlarına Perde, Kendisi olmuştur.. O'nu İsteyene, Nefs Perdesini kaldırması yeterlidir.. Ruh Direkt Zati olarak O'ndan olduğundan, Perde olmaz; böylece Perdenin ardından O çıkar..

Şükür ve Hamd Sırrı

Şükür ve Hamdin karşılık üzere yani Taksitli ise Gafletten kurtulamazsın. Şükür ve Hamd'in Mutlak olduğu Sırrı Gönülde gizlenmiştir; Şükrün ve Hamdin Peşin olsun.

Vahdet-i Vücud.. ~ Felsefe - Uzakdoğu.. ~ John Hagelin - Bilinç Üzerine

Vahdet-i Vücud Allah'ın Tekliği ve Birliği demektir ve Apaçık Ayetlerin Manalarının Ceminden ibarettir. Bizim Kelamcı ve Felsefeciler onu sanki Muhyiddin İbn Arabi Hazretlerinin Fikriymiş ve herhangi bir Felsefi Akımmış gibi saydıkları için, Modern Bilim'e Kozmoloji'ye göre İslam Felsefesi veya Kelamının Yenilenememesinden şikayet ediyorlar!.. Bu körlüğe karşın bu şikayet, gerçekten çok üzücü, çok yazık.. Halbuki Batının bu son zamanda keşfettiği kozmolojik hiçbir şey yok ki o Vahdet-i Vücud yani Vahdet'e dair olmasın.. Vahdet özellikle Hazret ve sevenleri tarafından çok önceden hatta uzakdoğudan veya felsefi akımların açıklamalarından karşılaştırılamayacak denli daha Kamil şekilde, en ince ayrıntılarına kadar, anlayacak olanlar için ortaya konmuştu.. Eğer Vahdet-i Vücud (veya Tasavvuf) uzakdoğu ve felsefe ile ilişkilendirilirse bunu iddia edenlerin Kuran'dan haberleri olmadığını rahatça söyleyebilirim.. Fakat ne yazık ki batı da kör, bizimkiler de..

Hayvanların Zikri Tesbihi..

Hayvanlar O'nu hiç Tanımaz Bilmez değil, sadece senin kadar ve senin gibi değil.

Geometri - Matematik - Tasavvuf

Kare 4 Üçgen 3 dedikten sonra "Geometri" bitiyor.. "Daire" dediğinde ise, "Matematik" bitiyor.. Çünkü 1' i, Tek'i, sayamazsın.. Ama bu Bir'i sayamamak dediğim, Sonsuzu sayamamak gibi değil, 1'e geldiğinde Mantığın (veya Aklın) başlamadan bitişi demektir.. Çünkü "Var" Yok değildir.. Bir yandan şunu da unutma: Daire Üçgen, Matematik Mantık, Akıl vs.. "Vehim"dir de denemez.. Tek ve Bir olana İman etmedikçe!

Başkalarına Göre..

Mümin başkalarına göre Haklı başkalarına göre Üstün olmaktan sakınır.

Mülk

O'na gerçekten Sarılana Kendisini Mülk yapar. İşte bu mülkün ve zenginliğin zevali yoktur.

İhlas

Kim gerçekten isterse, kabul edilmese ve hissetmese dahi ona İhlas tattırılmış, verilmiştir.

"Şapka İnkılabı" diye bir şey..

"Şapka İnkılabı" diye bir şeyin olması, anlayana zaten her şey için, her açıdan, yeterlidir.. Bugün olsa mesela.. İşte, çok basit çok açık bir şey bu..

İlah'ın Tek ve Bir olduğunun delillerinden birisi de şudur..

İlah'ın Tek ve Bir olduğunun delillerinden birisi de şudur: İnsan gerçek darlığı gördüğünde, yani diyelim ki İntihar'ı seçebileceği derecede bir darlığa düştüğünde.. elindeki her şeyi verip bitirdiğinde.. elinin ulaşamadıklarını dahi vermek istediğinde, karşısında bir sinek görse ondan bile yardım ummayı düşündüğünde (!).. İşte böyle bir darlığa düştüğünde... Artık birden çok İlah'a kesinlikle yal varamaz; hangisine yalvaracağını seçemez, nasıl yalvarabilsin(!).. Hepsi onun içinden ve dışından kaybolur gider.. Dediğimiz gibi taptıklarının İlah olmadığını bu aşamadan önce zaten gayet net görür.. Onlar kaybolduğu gibi şüpheler de kaybolur(!).. Şimdi, sadece "Yalvarış" kalır.. Apaçık En İçten En Samimi En Derinden.. İşte bu Yalvarış, ancak Tek Bir Yalvarıştır!.. Hak olan!.. En derinden En Derine, Cihetsiz-Yönsüz, Nesnesiz, Hayalsiz, Tek ve Bir olan bir Yalvarış!.. İşte o Yalvarış Kafirlere ve Müşriklere Lutfedilmez! Müminler ise bu Yalvarışın Hakkını b

Modern İddialar.. ~ Ahir Zaman

İnsan 'İlahi bir Hakikat Yok' deyip Hakikatleri İnkar ettiğinde bu, İlah'a değil, Kendisine döner; Ahir Zaman'ın bir Manası da budur.

'Ey Rahman Ey Rahim! Ey Sabr olan Allah'ım!

'Ey Rahman Ey Rahim! Ey Sabr olan Allah'ım! Seni Nefsimde de görmek istiyorum'..

Felekler, Nefs ve Ruh

Güneşin etrafında Dünya ve diğerlerinin nasıl Felekleri varsa Kader'de İnsan'ın da Felekleri var.. Kışı Yazı, Gecesi Gündüzü.. Ta Hallere kadar bu belirli Feleklerde Döngüler halinde yüzersin.. Ama her Döngüde geçilen duraklar senin yükselişine alçalışına göre ya aynı olur ya da farklılaşır.. yani Yaş olarak olgunlaşmaktan örnek verirsek, aynı şeye önceden kızar veya korkark en sonraki Döngülerde kızmaz ve korkmazsın.. Manevi Olgunluk Feleklerinin Döngülerinde de durum aynıdır.. Hatta Farkedebilirsin ki bu olgunlaşan senin Nefsinmiş, senin Özün Ruhun (Min Ruhi) ise zaten hep bu Feleklerin üzerindeymiş! Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri buyurmuş: “..insanın hakikati felekten oluşmuş değildir. Bilakis o, üflenilen ruhtandır ve bu ruh mekansızdır. Dolayısıyla feleğin üzerindedir..”

El - Kadim.. ~ Tanrı Hareket Eder mi..

Kadim'dir O.. değişmez, dönüşmez.. Değişen, bir İsminden bir İsmine çevrilen bakışın.

Ölüm ~ Yokluk

Ölüm'ün yok olmak olduğunu nereden biliyorsun ki iddia edebilesin.. Çünkü sen yoktun ve işte yaşıyorsun..

Esma - Sıfat Nurları.. ~ Hu

Eşyaların suretlerinde görülen genişlik, eşya'da değil, Sıfat'da (Vasi), ama suret onu şekilde işaret ediyor (belirim), yoksa şekli değil, ama şekil de başka bir İsim-Sıfat (Musavvir-Nur) demek olduğundan Tecelliler-Belirimler Sıfatlarda Sabit olsa da (pingpong topu takip eder gibi olan) "bakışta" (İşaret) değişiyorlar gözüküyor (Basir), halbuki belirimler hep başka başka Sabit Sıfatlarda (Esmaül Hüsna) gerçekleştiği için, İşaretler hareket ediyor, yani Tecelli tek bir olsa da Hakk'ın Fiilleri olmuş oluyor, ama Kendisi Sıfatları Zatında olarak Sabit, Değişmiyor: "Dikkat edin, bütün işler O'na döner!"

Hakikatler Dönüşmez..

Sen Evvel O'ndan bir Ruh'sun bilmezsen, Ahir'de taş toprak nefis, Perde'den gayrı bir şey geçmez eline.. Seyr başlamadan biter.. Çünkü Kevn ile örtülmüş olsa da, dönüşmez Hakikatler!

Dücane Cündioğlu'na.. ~ Tasavvuf

Peygamber'e (as) Vahiy sadece muhayyilesine, duyularına, duygularına, aklına vs değil, şah damarından daha yakın olandan, bütün varlığına yayılır.. Arı'ya da böyle olur ama arı da Felsefeci gibi bunu belli bir sınırda kabul eder!.. "Kurancı" denen takımdan farkın yok gözüküyor, sadece senin bolca malümat ve bunlar üzerinden fikrin var o kadar.. Yayılmamış!.. Merak etme Peygamberdeki Kemali görünce Şirk koşmuş olmazsın, Zat sana en kamil Surette görünmüş olur.. Sonra bu yaptığın cahilce ayrımlar, "Tanrı" (!) da, şahdamarından daha yakında Birlenir ! (hadi cem olur diyelim), şarabı o zaman kadehden değil Özünden (Kendinden Kendine!) öyle içersin, böyle kafatasından içersin ancak, zalim ve cahilane ! gülerek.. "Halk"ı ! birlemen yerine alabildiğince ayırman da bu yüzden!

Tasavvuf

Biz İyiliğe Kötülüğe kendimizde bir kudret ve yol bulamadık.. Şükür dahi edemedik. Yok olalım dedik, Varlık bulduk.. Nasibimize O düştü! O'nun için, O'ndan başka işimiz gücümüz yok!

Yok ~ Var

Yok, Varlığa nispetle yokluktur.. Yoksa kendi başına var değildir.. Mesela Sen, uyuyunca, yokoluyorsun.. Ve Sen de kendi başına var değilsin.. O Varlığa göre varsın.. İnsanlar bunu kendiliğinden bilemez ama, Siyah bir Renk'tir mesela.. Yoksa O Hakiki Varlığın Rengi yoktur..

Alem-Kainat Nerede Yaratıldı..

İç Alemini nerede yarattıysa, Dış Alemini de orada yarattı.. "Sen"i nerede yarattıysa, Kainatı da O'rada yarattı.. O neresi ki!

Ya Sen?..

Bir gün öylesin, bir gün böylesin.. Gündüz öylesin, gece böylesin.. Bir saat öylesin, bir saat böylesin. Bir an öylesin, bir an böylesin... Ya Sen? "Sen" Nasılsın!

Ben - Ben-LİK ~ Ruh..

Ben Ruh, ben-"LİK" ise Kimlik anlamında Nefs'dir.. Hayvanlarda da Ben ve Benlik vardır lakin onların "meşguliyeti sırf Dış Dünya olduğu için" Kendilerinin (Ben) Kimliklerine (Benlik) Erişemezler.. Ve ki bu Kendilerinin ve Kimliklerinin Varlık'da Hangi Mertebede (!) Bulunduğuna Eremezler! O'nun azı çok çoğu azdır; hep az gelir! Ve bu onlarda Doğal olandır, bunun fevkinde onlardan beklenen veya kına nacakları hiçbir şey yoktur! Onlardan Murad zaten bizzat Doğal olarak içinde bulundukları Yaşamlarıdır ve bu onlara Bağışlanmıştır.. Elbette İstisna O'nun Şanındandır! Ne Kendilerini ne Nefislerini Bilmeleri icab etmez! İnsan da aynı şekilde bir Doğal-Verili Yaşam içindedir (Fıtrat).. Fakat bu Doğal (Kendiliğinden) Yaşam aynı zamanda İnsan Fıtrat'ını aşan bir Mertebede cereyan eder (Kader).. Yani Doğal olan ve Doğa Üstü olan, onun Yaşamında her yönden, her mertebeden Kendisiyle Birleşmiştir.. Yani o sadece Doğasıyla Meşgul olup da asla Kend

İnsansı - Beşer ~ Tasavvuf - Elest Bezmi

Sen karşındakini "İnsansı" "Beşer" görüyorsan, o da seni Dinci, Evrimini Tamamlayamamış görüyor.. Halbuki Özümüz bu mu bizim, Sen de o da Tek Vücudda "Bela!" demedi mi? Siz O'ndan bir Ruh değil misiniz! İsa ile Adem'in durumu Allah indinde bir değil mi! Beşer olmak yakışıksız şey ise Hz Peygamber ben de bir Beşerim der miydi! Bu İnsansılık! bu Hayvanlık! nereden çıktı! Hele ki Sen, şeytanın bu sidik yarıştırmasına nasıl kapıldın!

Evrim..

Evrim (!) kuşlara kanat aslanlara pençe vermiş ama nedense İnsan dımdızlak kalmış, bi tek tüyleri dökülmüş! Her şey Bilimsel "Fiziksel" ya!

Evrim..

Nasıl Teleskop ve Mikroskop var en uzak ve en ufağı görüyor, öylece Manevi Gözlükler ve Gözler var!.. Kartalın en ufağı görmesi "gereken" Gözleri "Kendinde" var da, Evrim (!) neden İnsan'a bu Gözlerden verememiş! Hayır! Onun "görünmeyeni görecek" Gözlükleri ve Gözleri bile var da, gerekeni ve bakacağı yeri Bilmezden geliyor!

Tek ve Bir olanın Alemi..

Fiziksel olanı ayrı, Manevi olanı ayrı, Akli olanı ayrı, Hayal ayrı Gerçek ayrı Madde Mana ayrı her şey ayrı ayrı,.. değil.. Her şeye yaratılışını Özünden Veren Zatın, Tek ve Bir olanın Alemi burası..

Tecelli..

Hatırlamak da Unutmak gibi Tecellidir Bilene.

Adam değilse bile Hayır görürsün..

Karşındakini Adam yerine koyarsan, Adam değilse bile Hayır görürsün. Aksi halde çoraklık sana da sirayet etmiştir. Her gördüğünü Hızır bil buyurmuşlar..

Fena - Beka ~ Marifet ~ İlim - Marifetullah

Kendisi Fena Mertebesinde olup Şahsi Marifeti Fena üzere kurulmuş kişinin İlmi Beka'yı kuşatamadığı için Nakıs olur.. Beka Ehlinin Marifeti, Hakiki Marifetullah'tır, çünkü Fena'yı da kuşatır, ve İlmi, Şahsilikten çıkar. Onun İlmi, Heyula olur.

Tasavvuf ~ Ayna

Ayna kendi içinde çok Yansımalı olsa da (Esma), çoğalma tek bir Ayna'da olur.. Tek olan Ayna'nın (Zat) içindeki "Bir" olduğu Yansımalara (Esma) dalan, Çokluğa aldanıp, Ayna'yı unutabilir.. Fakat Yansıma, Tek Bir Yerden ve Kendi içinde Çoklukla Bir olduğundan, mutlaka Geri Yansır.. Yani gerçek anlamda bir Unutma (Bezm-i Elest) asla mümkün değildir.. Kaldı ki "İnsan" Ayna'nın Tekliği içindeki Yansımaların Çokluğundan Bir değil, Ruhunda (Özünde-Zatında-Öz/Saf Kendiliğinde) Ayna'nın Tekliğinden Tekdir (ve nefahtu fihi Min Ruhi).. Hatta Yansıma (Sureti Üzere Yarattı) dahi olduğu yerden hiç ayrılmamıştır..

"İlim bir kıylu kal imiş"..

İlimsiz de olur diyorsun, lafa bak hizaya gel! İlimsiz nasıl olur? Tabi ki Manevi Hallerin sürekliliği ile! E peki Dostum Kemal bu mu Ya Hu! Muhammed Ali dediğinde, Manevi Hal var ama İlim mi yok! Estağfirullah Estağfirullah Tevbe Estağfirullah! Biz İlim dediğimizde senin aklına nasıl kıylu kal gelir de bu kıyasa gidersin!

Ruh Üflemenin Manası..

Ruh Üflemenin Manası -yani "Min Ruhi"- Aslı Dışarıdan olmadığı gibi Manevi anlamda Mecazen kullanımında dahi Mana yerine oturmaz.. Çünkü Sen karşındakine istediğin kadar isteğin şeyi anlat ve göster onun içi harekete geçmedikten sonra üfleye üfleye nefesin kesilir yine zerre bir değişme olmaz!.. Çünkü dışarıdan hiçbişi olmaz! Yani Allah ona içerinden Hidayet etmedikten sonra ! Dışarıdan olduğu zan nedilen şey, tam aksine onun Özünün (Min Ruhi) örtüsünün içeriden Allah tarafından kaldırılmasıdır.. Kalkmaması ise Kafirin yine Kendi Özünü içeriden Örtme direncidir.. Allah da dolayısıyla ona Kendini Bildirmez.. Marifet gibi ve sanki "Min Ruhi" buymuş böyleymiş gibi anlatıyorsun ama işte ne mecazisi öyle, ne manevisi! Ne Edebiyat bakımından doğru ne İlim bakımından! Ama İnat var serde, Hakk'ın İsmini Suretini kabul edememe, yani Kibir var sende Dostum ne yapalım ne edelim ! Bir de aksine biz kabahatli oluyoruz, sanki biz daraltıyoruz.. Hiçbir Manevi Hal

İddia..

İddia Sahibisin, elbette sınanacaksın! Hatta Yalanının gerçekliğinden bile..

Deizm ~ Tanrı

Din yoksa herhangi bir "tanrı" da yoktur; "Din" yani Peygamber yoksa..

Ateizm, Deizm ve Hayal Perestlik ~ İddia..

Ateizm, Deizm ve Hayal Perestlik.. Bunlar geçilecek merhaleler. Çok takılma.. Bütün bunlar aşılıp, O'na gelince, Dinsiz veya Dinli İnsan, hiç farketmez, Dinli de Dinsiz de bir "İddia" sahibi olabilir.. Ama O onun bu İddiasında ne kadar doğru olup olmadığını Mutlak olarak apaçık ortaya koyar.. Endişen olmasın!..

Din ~ Bilim

"Din" Mutlaka olması gereken bir şey değil ise, veya Mutlak değil ise diyeyim, Senin veya bir başkasının Aklı Fikri de Mutlak değildir ki.. Bilim de daima Zaman içinde Yanlışlana gelmiştir.. O halde kim bütün İnsanlar Adına Hayırlı olan şu sistemdir bu sistemdir diye İddia edebilir ve gelecekte bütün İnsanlar Adına uyum bekleyebilir.. Zorbalıktır bu.. Bunu anlamamak için Zır Cahil olmak gerekir.. Hayal Perestlik.. Öyle bir çözüm yok.. Böylece bir Sistem önermesi ancak Kibir'dir ve Kibir asla Çözüm olamaz.. Geçici bir Aldanış, Tarihsel bir Tepki, Zavallı "Dünya"!

"Hayati Çelişki"

Amerikan Başkanı görevine başlarken İncil'e el basıp Yemin ediyor.. Örnek almamız gereken Batı Medeniyetinin Gelişmişliği! Bizimkilerin ise akıl almaz geriliği, cehaleti, hayati çelişkileri!

"Min Ruhi"..

Kafir Min Ruhi Sırrını nasıl Küfrederek nefsinin pisliğiyle örterek ve zihninde böylece ihtimal dahi veremiyerek Kendini Kendinden uzaklaştırıyorsa, Müslüman da aynı öyle Tenzih ile Kendini Kendi Özünden uzaklaştırıyor.. E biz ne yapalım, Rahman'ın Hükmünden mahzun olacak değiliz ya!

Beşer ~ Ruh - "Min Ruhi"

Sen Min Ruhi Sırrını istediğin kadar İnsan'dan Beşer filan diyerek, Dünya Zamanına sıkıştırarak, Nefsi Mertebe, İlim bakımından, veya İman-Küfür, hangi şekilde hangi yönden Tenzih etmeye ve daraltmaya çalışırsan çalış, ne kadar uzaklaştırmaya çalışırsan çalış, Kendinden veya başkalarından.. Ha Kafir ha Mümin, Öldüğünde gayet net herkes Özünden anlayacak, kime aitmiş O "Min Ruhi" dediği Ruh.. Sen de anlayacaksın, onlar da.. Asıl Manası bu işte!

Kader - Zaman - Dünya ~ Ruh

Sen bu Alem'den ve Beden'den geçiyorsun, Toprak ve Beden değilsin. Hatta Sen olduğun gibi duruyorsun, bu Alem ve Beden Sen'in başından geçiyor! Sen'den geçiyor! Ey "Min Ruhi" ! Ey O Ruhun Ruhu, ne zaman anlayacaksın!

Evrim.. Zürafa..

Halk Evrim'in Yalan olduğunu söyleyince Yobaz ve Cahil oldukları zannıyla kaçabiliyorsun ama ne yazık ki nihayet aynı noktaya varan 40 yıllık Evrimci Profesörler var.. Evrim'le olan hiçbir şey yok, "Bilim" dersen, evet.. O kadar Evrim Yobazı ve Cahilisin ki tek bir Zürafa'nın onu yerle bir ettiğini göremiyorsun, Aklın Fikrin iptal, o kadar Yobaz ve Aklı gidiksin.. Neden bir Zürafa'yı göremeyecek kadar Ahmaksın acaba?

Tecelliler..

Tecelliler farklı mertebelerden türlü türlüdür ama Nefs tek bir Kemal'e ulaşır.. Tecelli demek sadece Nefs'e yönelik olmaz, Nefsi de kuşatır; Her şey!.. Ağaç Musa'ya (as) herhangi bir şekilde Perde olmamıştı.. Asa yılana dönüşünce kaçtı.. Bu kaçış, Tecelliye dahildir.. Dağa Tecelli olunca kendinden geçti (!).. Efendimiz (sav) titremiş ve örtünmüştü.. ama Miraç'da gözü sayısız Tecellileri arasında O'ndan başkasına kaymadı.. Hiçbir Tecelli O'na Perde olmadı (sav).. Daha önce zikretmiştik, "Allahu Ekber" demek, "Tecellileri içinde O'ndan büyüğü yoktur" demektir.. İşte o Kemal bütün yönlerden O'nda Tecelli etmişti!

Nefs Mertebeleri..

Her Nefs Emmare'den başlar zannetme.. Ve yani bu mertebeler böyle bir çizgi gibi düz sıralanmış bekliyor zannetme.. Bütün işler Allah'a döner.. Bunları yol alan işin ehli bilir, ehli olmayan tarikat yobazı ise bilmez, ancak ahkam keser..

Fena - Beka ~ Kayıt ~ Marifetullah

Sessizlikle Kayıtlanırsan, en ufak ses rahatsız edecektir.. Fena ile Kayıtlanırsan en ufak Beka esintisi rahatsız edecektir. Hakk'ı kabul etmek Nispetlerin hangi Mertebeden olursa olsun Tam kurulmasıyla mümkündür; yani ne olursa olsun mutlaka Rıza eşliğinde, Tümden bir Marifetullah.

Celal Cemal ~ Hakk

Bir kişinin Celalini gördüğü gibi Cemalini görmeyen, Rabbini hiç tanımamıştır. Celal'i görmeyen veya kabul edemeyen dışarıdan Masum görünse de içinde o gizli bir Şımarıktır; Allah Şımaranları sevmez. Bu manadan anla ki İnsan'da Hakk'ı görmeyen gözetmeyenin Hakk'tan Adalet beklemesi abestir.

Hayvandan daha aşağı.. ~ “İnsansı”

Hayvanlara Helal Haram yok, dolayısıyla onlara günah da yok, kınama da yok, küsme de yok! İnsan'a hayvanlar gibi veya daha aşağı denmesi Özünde İnsan (Min Ruhi) olarak Halkedildiği için bir Kınama değil de ya ne olacak! Evrim Bilim mi a aklı eksik! İnsansılar ne demek!

Evrim ~ Vehim ~ Ruh

Sivrisinek dahil Allah'a yakışmayan, yani İlahi olmayan hiçbir şey yokken, sen tutmuş hem de "İnsan"ı sırf Biyolojik bir varlık yapmışsın, sonradan ona İlahilik giydirmeye çalışıyorsun! Bir de Müslüman olduğun halde Evrim diyerek! Aksine onun pis kokusu, bu gibi vehimlere kapılmasıyla sonradandır! Ayet Hadis mi soracaksın bu Hakikat hakkında a Kör! Hayır, kendisi hakkında oluşan bu Zanları, aldand ığı Şeytani Vesveseleri onu sonradan Hayvan'dan aşağı yaptı! Öncesi ise en güzel kokulardan bile daha Latif Saf Ruhtur, hem de bizzat İlah'ın Kendimden dediği Ruhundan! Ve bu Öz değişmez, asla değişmedi! "Bela!" deyişi hala kulaklarını çınlatıyor onun! Değişme senin Zannında, gelişme senin Vehminde! Sonradan oluşan, dışardan üflenen, içine giren bir Ruh yok, içinden çıkması gereken bizzat kendi Özün hakkındaki Cehaletin var!

Adem (as) Cennet ~ Kuran ~ Evrim

Gözünü kapatıp açtığında Mekanın değiştiğini düşün.. Cennet'den indiriliş böyle olamaz mı dersin.. Belkıs'ın Tahtını düşün.. Bi bakmışsın güpgüneşli hava kapkaranlık olmuş fırtına çıkmış ev uçmuş.. Hatta Alem yarılmış.. veya Kara Delik.. Uyuya kalmışsın, bir bakmışsın son duraktasın.. Şimşeğin çakışını düşün.. Işık hızı.. Düşünce hızı.. Hayal Hızı.. Evrim de Evrim deyip durmayı biliyorsun Kalın Ka fa! Bilim de Bilim demeyi biliyorsun Odun Kafalı! Niye Hayal Kuramıyorsun o zaman! Niye inanamıyorsun o zaman! Evrim'i film şeridi gibi gözlemledin de öyle mi inandın sanki Ahmak! Kıçından Tevil uyduracağına, git bi Evrim Profesörlerinin dilinden itiraflarından veya birbirleriyle tartışmalarından dinle Bilimi! Cahil gördüğün halk'a hava atıyorsun, bir de Kuranı Tasavvufu diline dolayarak, Ahmak! Bunlar hakaret değil teşhis Şımarık! Ahmak Batı Yobazı!

Ölmeden önce Ölmek..

Sen tam ölmemişsin, Can çekişmişsin; sonra da Halk'a dönmüşsün.. Sesin ondan çatlak çıkıyor.. Ölseydin, "ve nefahtu Min Ruhi" ile Can'ı birbirine karıştırmazdın.. Gerçekten ölseydin, O'nu potansiyel, sonradan oluşan, giren çıkan, İman-Hidayet gibi, Haller vb gibi bu kadar dillendirmezdin.. Yani Ruh Üflemenin Mecazında kalmazdın..

İnsan-ı Kamil ~ Halk

İnsan-ı Kamil Halk'tan Kemal beklemez. Yani bu anlamda çoğunluklardan, Halk'ın hiçbir sınıfından beklentisi, ve zorlaması da olmaz. Herkesin yerini bilir ve Dünya'da olabilecek en İyiyi de gayet iyi bilir; tümüyle Razı'dır o.

"Yaratıcıyı kim yarattı" ~ Matrix ~ Tasavvuf

Bu Alem Matrix'teki gibi Sanal ise, Gerçek Alem'e ulaştığında, oranın da gerçekliği hakkında Şüphe duyacaksın.. Oranın da ötesine geçtiğinde, ulaştığın Alem'in gerçek mi sanal mı olduğundan Şüphe duyacaksın.. Bu böyle sonsuza kadar Şüphe demektir.. Aslında gerçeklikten değil, İlahi olana (Hakk'a) uzaklığından, O'nu bulamadığından, Nefsini bilemediğinden bu Şüphe.. Biraz da Akıl Danelikten, hani "Yaratıcıyı kim yarattı" sorusu gibi.. Velhasıl Şeytan'ın Tuzağına düşmede üstüne yok, Allah'ın Tuzağına düşmekte ise pek nazlısın, pek çekincelisin!

Füsusu'l-Hikem - Şerh ~ Kısa bir Nuh (as) Fassı Şerhi

Bir İnsan Suretinden (Beden) Ruh ayırıldığında (Ölüm), onun ayakta duramadığını ve de Baki kalamadığını (Tasarrufunun kesildiğini) görürsün.. İnsan (Ademoğlu) Alem'de Hakkın Uluhiyeti'nin hem Batını hem Zahiri Kendisine Nispet edilebilecek Makamdadır, hatta o esas Alem'dir; İlahlık İddiası ve ona Tapanların (yine İnsanların) bulunması, bu yüzdendir.. Fakat Alem'in ve A dem'in (Ademoğlu) hem Zahiri hem Batını, yani hem Ruhu hem Sureti, onun Nefsinin İddiası gibi bir İddia olarak (veya Teşpih olarak) değil, Hakikaten (Tenzih olarak değil) Allah'a aittir.. O (İnsan-Ademoğlu) O'ndan başkasına Nispet edilemez.. Bu yüzden ki ona "Min Ruhi" buyurulmuştur, ve Meleklere dahi Secde emredilmiştir.. Ve bu İfadenin (Min Ruhi) Manası hem Zahiri hem Batını kuşatır; çünkü, Hakk Alemin Batın olarak Ruhu olduğu gibi, Zahir olarak da Alem O'nun Suretinde Geçici bir Suretidir.. İnsan da geçici olan Sureti (Beden) ve Ruhu, Alem'de (Zahir ve Batın

Dar Görüşlüler..

Mesela "Ruh" gibi, Ana Kavramlar üzerinde, "Kuran" ve hele ki "Tasavvuf Büyükleri de bunu kastetti, Mecazdı siz anlayamadınız ben şimdi anlatıyorum" diyen bir İddia sahibi görürsen, bil ki bu Ana Kavramları "Daraltmakta" o Zahir Ehlinden daha çok haddi aşmıştır.. Mesela herhangi bir yönden söyledikleri "Evrim"e kapı açan her yeni "Dar Görüşlü" bu sınıftandır..

Ruh

Ruh sadece Can, Nefs, Elektrik (!) demek olmadığı gibi, sadece Manevi Kudret, İman-Hidayet, Melek-e demek de değildir.. Alem, Gökler ve pek çok Kurani Kavram da yine böyledir.. Nasıl ki Allah Zatı ve Sıfatı Tek ve Bir olarak "Min Ruhi" dedi ise, Ruh da öylece Kendindendir! Bu bütün İnsan Suretleri için istisnasız böyledir.. İster herhangi bir yönden bir sakatlık olsun, ister Kafir olsun, ister hay vandan daha aşağı hareketler sergilesin, ne bu Hakikate bir eksilme veya zarar gelir, ne de İnsanlar herhangi bir zan ve İddia ile bu Hakikati örtebilir değiştirebilir.. Dediğim gibi bu Hakikatin örtülmesi ancak Kafirlik gibi Zan ve Vehimdedir.. Bir şeyin Kötü Sureti veya onu Kötü yönden düşünüş onun Hakikatini asla değiştirmez.. Değişme, İnsanın Vehminde, eksiklik ise Bilgisindedir..

Manevi yani Hakiki Gökler..

Manevi yani Hakiki Göklerde bir kere bile gerçekten uçurulsalardı, bu gökleri aramayı bırakırlardı.

Tasavvuf ~ Putlar ~ Muhabbet

Bir Puttan sana Tecelli edip "Gel bana tap" dese, bu Latifesine dişlerin gözükünceye Tebessüm etmen icab eder.. tapman değil..

Min Ruhi..

İki İnsan Sureti hayal et.. bunlardan birinde, "Ruh" (Min Ruhi) yok, dersen.. ya o birinin bedeni "ölmüş" bunu kastediyor olursun (ki o suret o zaman yerde olması lazım), ya da, o birinde, "Allah yok", demiş olursun.. Halbuki Taş bile, O'nun Ruh'undan nasibsiz değildir, ki İnsan'a Kendi Ruhumdan buyurmuştur.. He sen Ruh Kelimesini sadece "Onun Arabası var ama Ruhu yok" anlamında kullanıyorsan, o z aman sen yine mesela sadece İsa Allah'ın Ruhundandır demiş olursun ki, o halde başka hiçbir İnsan Sureti bulunmaması, hepsi hayvan, bitki taş toprak olması lazım gelirdi.. Çünkü Allah neye ne suret vereceğini çok iyi bilir.. Kaldı ki İnsan'ın hiçbir zaman hakikati değişmez; Ömer bu anlamda aynı Ömer'dir.. Onun hatta Sıfatı da değişmez! Sadece onun nefsiyle Kendisine örttüğü için bilemediği Öz Hakikati, Allah tarafından ona açılır.. Yani onun Özü asla değişmez.. Eğer Allah bir İnsan Suretini Maymuna veya Domuza çeviri

Allah'ın İsimleri

Bir İsim'den tek bir Alem olur mu.. Mesela sırf Rezzak İsminden bir Alem.. Rezzak Alemi.. Mesela, Vedud Alemi.. Evet olur, ama İlim Sıfatından Eksiltme olursa.. Hz Peygamber (as) bize hiç bilmediğimiz İsimleri olduğunu da haber getirdi.. Onlardan bir Alem olur mu? Elbette, ama Zati İsimler Mutlak yine orada da bulunacaktır..

Bunca sayısız varlık nihayette neye Benzer de O hiçbir şeye benzemez..

Ruhunda Tek, Sıfatlarınla Çok ve Bir olduğunu görmüyor musun.. Taş Bitki Hayvan ve diğer İnsanlar hepsi de bu Sır'da değiller mi.. Bir İnsan hiç duymamış görmemişken karşısına İkizler çıksa, Aklı giderdi, karışırdı.. halbuki onlar Benzerdir, Aynı ve Tek değil.. Ve ikisi de Ruhlarında yine Tek Sıfatlarıyla Çok ve Birdir.. Peki bunca sayısız varlık nihayette neye Benzer de O hiçbir şeye benzemez, Ruhunda Tek Sıfatlarında Çok ve Birdir.. Bu varlıklar Neyin Kimin Yansıması Eseri.. Bu Sır nedir?.. Elbette ki O nasıl Tek ve Bir olmasın..

Gaflet

Gaflet ancak Uyanıklıkla kalkar.. Muhabbetli bir uyanıklık.

Allah'a Yakınlık..

Allah'a Yakınlık Vesilesi için söylenmeyen her söz batıl, her ilim cehalettir.

Latif ~ Ruh

Hayal Madde'den, Duygu Hayal'den, Düşünce Duygu'dan, nihayet Ruh, Düşünce'den, daha Latif'dir.. Vücud'da Vahdet-Birlik bakımından, görecesiz, Zatına daha Yakını yoktur.. Yokluktan çekinme çünkü Sır cihetinden o Asıl, Varlık'tır!

Nefs

Herkesinkini de kendi nefsin gibi bil, aynı nefisten, Bir bil; Bir ol, Bir bil ki, Yol olabilesin.. Hakkı Hatırlatabilip, nefisleri teskin edebilesin.

Nefs

Nefsini adam etmeğe uğraşmaktan yorulmadın mı, yeter sevap usanmadın mı? Onun fıtratı tabiatı bu, cahil ve zalim, daha anlayamadın mı? Yoksa beğenmiyor, kabul mu edemiyorsun? Savaş bir Hile ve Tuzaktır; Tuzak kuranların en hayırlısı O değil midir? Acaba sana bu işten bir müjde, nefisten başka Varlık yok mudur!

Kalp O'na yönelmedikten sonra..

Kalp O'na yönelmedikten sonra, başı kesip de kıbleye koysan, yine manası yok..

Mahalle Baskısı

Çok ışıksal kozmiksel çakma evrensel'sin, çünkü her şey var ama bir "Namaz" yok.. Neden sadece O yok, çünkü hem evrensel (mahalle baskısı) fors'a uymuyor, hem de tembellik üşengeçlik gafillik, nasıl bir arada olsun bunlar.. Dostum Kalbinle O'na yönelmedikten sonra ne açılan çakra kurtarır seni nefsinin elinden, ne herhangi bir mahalleden arkadaş, ne yerlere sürülen baş.. O baş ile kalp aynı yere baş koymalı..

Evrensel Enerji Teknikleri, Kozmik Bütünsellik, Işıksal Birlik, Çakra çupra, Kadersel Karma, Meleksel Yüce Topluluk.. vs..

Evrensel Enerji Teknikleri, Kozmik Bütünsellik, Işıksal Birlik, Çakra çupra, Kadersel Karma, Meleksel Yüce Topluluk.. vs.. Hakikatsel Din Çorbası!.. İhlas ile Allah, Muhammed diyemiyenin ağzı kalbi böyle eğri büğrü çarpık bir ömür ne dediği belli olmaz yeryüzünde ibretlik dolaştırırlar..

Deist

Deist'e soralım; Ya Din senin Aklının ve Biliminin (mesela Dünya'nın yuvarlak olması gibi) ermediği şekilde bir Akli ve Bilimsel Sistem ise.. Çünkü Aklının ermediğine Bilim de ermez.. Mesela İbadetler, Diriliş, Cennet Cehennem, Ahiret.. Lütfen bana "o halde Putlar ve İneklere tapmak da Akli Bilimsel olabilir" deme.. Güldürme insanı.. İslam'ın Cahilisin..

Hayal

Hayal Akl'a bir Nur olduğu gibi Akıl da Vehm'e düşmekten korur. Akıl Hayal Vehm ile muhatab olan, Ruh'un Nefsidir..

Teslimiyet

Senin fazlaca veya az (İfrat-Tefrit) söz ve hareket (fırıldak ya da put) etmelerin Dengeyi suret'de ve amel'de aramandandır. Halbuki her şey O'na döner, Teslim olan nasıl O'ndan başkasına düşsün. Denizde kendini bırakınca batmazsın, çabalayınca boğulmaman Mucize!.. Her Halin Hakkını vermek gerektiğini de unutma.. Ama Teslimiyet, Sabır'dır, Şükür'dür, Hamd'dir, Muhabbet'dir yani Surette Amel değildir..

Hu

Bilenlerin Fazladan hareketleri olmaz; çünkü Allah normalde de Allahtır.

Yaratılış

Bir çiçeğin kurumuş yaprağının hakkını veremezsin.. Yaratılışını bırak, onu sırf bir kere görmüş olmanın hakkını veremezsin.. Bildiğimiz bitkiyi çiçeği diyorum, edebiyat mecaz yapmıyorum..

Müezza

Düşünebiliyor musun Kedi diye bir şey var.. Kedi Ya Hu.. Kedi Yaratmış, nasıl olur böyle bir şey.. Olmuş işte, Yaratmış işte.. Akıl alcak şey mi Ya Hu Kedi! Yapma, İnsan'ı hiç sorma!

Zahir'e sığınma Batın'dır, Batın'a sığınma Zahir'dir..

Zahir'e sığınma Batın'dır, Batın'a sığınma Zahir'dir.. Görmezden geldiğine bakma, Nurunda gömer seni Toprağa.. Alim'dir, Zıttı yoktur, Cahilliğine aldanma.. İsimlerine erdim deyip çoğalma, Allah İsmi ile Bir Tek Zattır. Kulum dersen Muhammed Ali!

Muhabbet

Bütün işlerin O'na Döndüğünü bilenler nasıl senlik benlik etsinler. Muhabbeten, ancak O'nunla..

Mutezile ~ Adalet - Zulüm ~ Hak - Hakk! Tasavvuf

O Zulmü ve Adaleti ortaya koymadan kim Haklı ve Haksız olabilirdi.. Elbetteki İnsan'da Kötü ve İyi olacak ki Haksız olmasınlar.. Ama O, Zulmü ortaya koyarken Hakkı örtmedi ki.. Zalimlerde nerede bu hassasiyet.. Bu onların Hakkı da değil ki! İnsanın Hassasiyeti kırılganlığıdır, Rabbin ki öyle değil! İnsan şaşmaz bir terazi değildir, o halde son noktada ona Teslimiyet ve Sığınmaktan başka bir şey düşmez!.. Öyle ki Hakk için Hakkından dahi Vazgeçebilir! Vazgeçmeyene mukabil çok hassas bir terazi var, İddia sahibi olmamak gerek!

Özgüven ~ Öz-Güven ~ Teslimiyet

Özgüveni kendisi için mümkün gören için "Allah'a Teslimiyet" kavramı Makul ve Yeterli gelmiyor ise, bu ancak o kimsenin Akıl, Halk, ve Ben-LİK Perdeleriyle perdelenmiş olduğu içindir.

Hu

Aşığın Ondan başka sevabı da günahı da kalmaz.

Maşuk

Onun kırdığını hiç kimse kıramaz. Onun sevdiğini hiç kimse sevemez.

Cüzi İrade ~ Kader ~ Tasavvuf

Allah'ın İradesine Teslim olmaktan daha Güzel, Hür-Özgür Kılabilecek, sıkıp daraltmayacak ne yol olabilir ki bu denli Cüzi İrade Tartışması Tutkusu, Özgürlük Merakı! Bir şeyi Zorlama ve Sabret, Allah Kullarına Zulmetmez! Ötesi daha nedir ki Şirk gibi İrade Tartışması, Cüzi İrade Tutkusu Merakı!

Ali'ye saydılar bizi..

Hz Peygamber'in (as) her Hali, Mertebeyi, Makamı, her şeyi İhata eden, Allah İsminin Zahirinin Sınırı "Canlı Kuran" olduğu Sırrına eremezsen, Musevi, İsevi ya da İbrahimi bir Müslüman olursun.. "Muhammedi" olmak da kuru laf olur, "Ahmed"i tanımak var!.. Bunlar olmazsa da, Musaf'ta kalırsan, yazıktır ortaya karışık ne idüğü belirsiz Kuran-CI olmak var!.. Büyük söz sanma bunları, Ehli Beyt'den gayrı Mürüvvet yok Kemal'den; Kapı açılmadan Eve girmek mümkün olmaz! Buyurmuşlar: P ir Sultan'ım Haydar şunda Çok keramet var insanda O cihanda, bu cihanda Ali'ye saydılar bizi

Rabb

Kemal'in apaçık ortaya konmasını, veya konulacağını, Dünya'da bekleme.. Rabbliği, Öğretmek dilemesi, Kemal'e Erecek olanlara Muhabbeti açısından böyle olmasını gerektirir.

Zürafa - Evrim neden yok!

Zürafa Boynu kısa iken yerden yiyemez, ve içemez (göğsünün dikliği de engeldir).. boynu yukarı uzayana kadar (!) ise yok olmaktan kurtulamaz (yoksa niye uzasın) .. Verilen bu basit örnekten evrim'in temelinde ne kadar büyük bir mantık hatası taşıdığını rahatça anlayabilirsin.. Bu örnekten, Yaratılışın ne kadar apaçık, berrak olarak gözler önünde bulunduğunu, ve onda böyle mantıksızlıkların hiç bulunmadığını da görebilir, hatta seyredebilirsin.. Sorun psikolojiktir; çirkin sana göre çirkin, kabul edilemez olan sana göre kabul edilemez olabilir; benlik! Küfür psikolojisini kafir kendi başına anlayamaz!

Kuran - Evrim - Mecaz

Adem'in kan dökücü bozguncu olacağını Melekler nasıl bilmişmiş.. Adam buradan Evrim'e gidiyor.. Çünkü İnsan-sı-lar varmış tabi ki de, Adem'in Seçilmesi bu demekmiş, burdan da doğal seleksiyona göz kırpıyor, ötekileri çöpe atmışlar.. E Şeytan nasıl kandıramayacağı Kullar olduğunu itiraf etti?.. Ne diyeyim, ne edeyim! Kardeşim sen Kuran'ı neden bu kadar Mecaz'a indirgemeye çalışıyorsun, daha Hakikatini kabul edemezken!.. Kaldı ki Mecaz Hakikat Kurgun iki Ayet'e kadar dayanmıyor, ilerleyemeden dağılıp gidiyor; Sen Edebiyat'da bile böyle başarısız oluyorken, hiç utanmıyor musun, Kuran babanın oyuncağı mı senin! http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2017/01/zurafa-evrim-neden-yok.html

Evrimcilerin Kendi Dilinden.. Evrim - Tasavvuf

Bizzat Evrimcilerin Evrim hakkında söyledikleri bunlar.. Sen ise, Teori olarak kabul etmeyi geçtim Evrim'i "Hakikat" bilerek, Kuran, Tasavvuf ile Temellendirmeye çalışıyorsun, hani Kuran'daki ifadeler Mecaz mışmış da Teori'yi böylece sen "Hakikat" olarak açığa çıkarıyorsun!.. Bizi Yobaz zannederken, kendi durumunu! bir düşün yani.. * François Jacob (Hücre Genetiği Profesörü - 1965 Nobel Tıp Ödülü): Ama yine de, özellikle evrimin mekanizmalarına ilişkin nihai açıklamaya sahip olmanın uzağındayız... Ayrıca, örneğin kromozomların yapısıyla ilgili şu yakınlarda gerçekleştirilen bazı gözlemlerin de ortaya koyduğu gibi, evrimin temelinde yer alan bütün mekanizmaları bilebilmenin de çok uzağındayız. * Prof. Cemal Yıldırım (Yerli evrim savunucularından, felsefe profesörü): Hiçbir bilim adamı (Darwinist ya da neo-Darwinist olsun) evrim kuramının ispat edildiği düşüncesini ileri süremez. Doğrudur, evrim kuramı ispat edilememiştir. Darwin'in evr

Bilim - Zaman'ın Yokluğu..

Her şeyin bir olma süresi vardır.. Çiçeklerin açmasıyla insanın büyümesi, Güneşin doğup batmasıyla yıldız kayması, hepsi bir süre iledir.. Mesela Zeka Küpü çok hızlı yapılsaydı, Algılanması hiç mümkün olmazdı.. Bir Ressam insanların önüne bir salise sürmeden bir resim yapıp koysa belki bunu onun yaptığı da reddedilir ve delil de bulunamazdı.. veya birisi o sürede şarkı söylese.. Espriyi de önemli bir örnek olarak araya katalım.. Şu da var ki izleyiciler de bu örneklerdeki aynı çok hızlı sürelerde algılasalardı..; bir şey değişmemiş, durum hepimizin yaşadığı gibi normal oluş ve algılama süreçleri olarak görülürdü.. Keza kimileri için bir şeyler çok hızlı olur ve algılanırken, kimileri için daha farklı sürelerde yapılır ve algılanır.. Şimdi de, değişmeyen, yine O değişmeyen Aynı'dır..