Kayıtlar

Sanat ~ Zat - Sıfat - Tecelli

Oyunculuk "Sanatçı"nın "Sanat"ıdır.. Sanat onun "Sıfat"ıdır.. Değişen Rollerdir, o kimi zaman şu rolle kimi zaman bu rolle "Tecelli" etse de, onun "Sıfatı" "değişmez".. Gerçekte belki o aynı zamanda Ressam'dır, ve sahnede belki bir Müzisyen'i oynar.. Ve bu durumda, onun Sıfat'ı değişmediği gibi "Zat"ı da değişmez.. "Tecellileri" değişir.. Şimdi bunlar O'nu Bilmene Misal olsun.. Ve Kendini bilmene de Misal olsun ki Film'e kendini çok kaptırıp da, O'nu unutma.. Ki Nefsinin Halleri Tecellileri ile değişse de, Ruhun ve güzel Sıfatların değişmediği, kaybolmadığı gibi O da değişmez, ve kaybolmaz.. Film'i, Yönetmen'i unutma, Rolleri de unutma.. "Onlar Allah'ı unuttular; Allah da onlara kendilerini unutturdu" Haşr 19

Gönül

Gönülsüz olanın gönlü nasıl alınsın!

Kader - İrade

Zina ile Cima Fiilde birdir, Fiilin kötüsü iyisi olmaz, onları Ayıran Kalp'tir Niyet'tir.. Fiil ise sırf Kudrettir; ne Kafir'in Kötülüğe ne Mümin'in İyiliğe Kudreti yetmez-yoktur.. Lakin içlerindekine (Kalp-Niyet) göre ve Nasipleri veya Cezaları ne ise Kudret Fiillerde öylece kötü iyi görünür.. Birine Kötü Fiiller birine İyi Fiiller Yaratılır.. Fiil Kader-Kaza ise de zaten Kafir Mümin tanımaz, herkesin başına gelir; bu sefer de Sonrasında Tevbe ile veya Küfür ile yine Kalben Niyet'e göre Fiiller Ayrılır, ve açığa çıkar veya çıkmaz.. Hatta yazılan silinir.. İnsan'ın Hür olması da olmaması da Kalbine bağlıdır.. Kalbine İyi de girer, Kötü de girmiştir, ve Muhasebe ve Hürriyet, Ondan bir Ruh olması Sırrındadır! Kudreti ve Nazı Dua'dan ibaret! İrade değil, "Cüzi Dua"!

İnsan - Min Ruhi

Hangi Cansızın Canlının Yüzü, Dili, Kalbi, yani Suret'i "İnsan" gibi hem de kendi lehine veya aleyhine olarak Konuşabilir, Manaları İfade edebilir, ortaya çıkarabilir.. Elbetteki ancak "İnsan" Kendi Sureti üzere Halifesi ve O'ndan bir Ruh'tur (Min Ruhi)..

İşaretler..

İşaretler işaret oldukları kadar İmtihandırlar.. Belki heva hevesine nefsine işarettirler. Bu manada Sünnet'den güzel İşaret bulunmaz..

Edebiyat!

İnsanlar ölüyor edebiyatını bırak; Çözümün ne ondan bahset.. Çözüm filan yok, İnsanlar Birleşmedikçe! Çünkü kötüleri iyi insanlar içinden O'ndan başkaları ayıklayamaz.. İşte buna bir Ömür Sabredilir.. Ama Çözüm asla burada değil.. Hayalleri bırakarak "Sen" Hakk'ın Hakikatinin Kulu olmaya bak..

Beni gaflete düşürmezsin o halde!

Ben batanları sevmem! Beni gaflete düşürmezsin o halde! Ben batanları sevmem! Beni Sensiz bana bırakmazsın o zaman!

Min Ruhi ve Halife oluş değişmez..

Ömer Putperest olur, Müslüman olur.. Min Ruhi ve Halife oluş değişmez.. Kafirken Mudil'in Mümin'ken Hadi'nin Halifesidir.. Hatta İnsan özünde "Min Ruhi" ve Halife olduğundan iki durumda da her İsme ayna'dır; Müslüman Cimri, Kafir Cömert.. Birbirlerine de böylece O'nun Halifesidirler.. O'ndan olduklarından O'nun Hükmünden münezzeh de olamazlar.. Şimdi sen bu Hakikati daralt veya aç; Hakikat senin ilmine marifetine göre değişecek değil.. Ama sen bu Hükümleri ve Hakikatleri kabul edince genişleyeceksin..

Allah'ın Sıfatları ~ Tasavvuf

Sivrisineğe göre mi Büyük.. Dağlara göre mi.. İnsan'a göre mi.. Diğer Sıfatlar hakkında da aynı soruyu genişletebilirsin.. Sıfatları üzerine bu şekilde bir görelilik her zaman yanlış sonuç verir.. Kafirin de Rabbidir, Müminin de.. Nispetler olarak Sıfatlar tümüyle Zat'a bağlanmadıkça Kemal ve Zati İrfan elde edilmiş olmaz. O her anlamda ister küçük isterse göreli büyük, her açıdan O'dur.. Sıfatsız değil, Keyfiyetsiz olarak! Mutlak Büyüktür! "Allah de ötesini bırak".. Veya tut sarıl!

Nefs Perdesi ~ Ruh

Zatını (Ruhunu) Sıfatlarını, Ruhlarından (Min Ruhi) Nefsleri ile Perdeledi. Nefs Perdesi de Sıfatlarındandır, Kalp Perdesi de..; Sıfatlarını Zıtlar olarak birbirine Perde yapmıştır.. Sevme dediği şeyi sevmiş, sev dediğini sevmemiştir.. Yani Tersinden.. Mudil Vedud'a Vedud Mudil'e emretmiş, işler karışmıştır.. Dolayısıyla Ruhundan olan Ruhlarına Perde, Kendisi olmuştur.. O'nu İsteyene, Nefs Perdesini kaldırması yeterlidir.. Ruh Direkt Zati olarak O'ndan olduğundan, Perde olmaz; böylece Perdenin ardından O çıkar..

Şükür ve Hamd Sırrı

Şükür ve Hamdin karşılık üzere yani Taksitli ise Gafletten kurtulamazsın. Şükür ve Hamd'in Mutlak olduğu Sırrı Gönülde gizlenmiştir; Şükrün ve Hamdin Peşin olsun.

Vahdet-i Vücud.. ~ Felsefe - Uzakdoğu.. ~ John Hagelin - Bilinç Üzerine

Vahdet-i Vücud Allah'ın Tekliği ve Birliği demektir ve Apaçık Ayetlerin Manalarının Ceminden ibarettir. Bizim Kelamcı ve Felsefeciler onu sanki Muhyiddin İbn Arabi Hazretlerinin Fikriymiş ve herhangi bir Felsefi Akımmış gibi saydıkları için, Modern Bilim'e Kozmoloji'ye göre İslam Felsefesi veya Kelamının Yenilenememesinden şikayet ediyorlar!.. Bu körlüğe karşın bu şikayet, gerçekten çok üzücü, çok yazık.. Halbuki Batının bu son zamanda keşfettiği kozmolojik hiçbir şey yok ki o Vahdet-i Vücud yani Vahdet'e dair olmasın.. Vahdet özellikle Hazret ve sevenleri tarafından çok önceden hatta uzakdoğudan veya felsefi akımların açıklamalarından karşılaştırılamayacak denli daha Kamil şekilde, en ince ayrıntılarına kadar, anlayacak olanlar için ortaya konmuştu.. Eğer Vahdet-i Vücud (veya Tasavvuf) uzakdoğu ve felsefe ile ilişkilendirilirse bunu iddia edenlerin Kuran'dan haberleri olmadığını rahatça söyleyebilirim.. Fakat ne yazık ki batı da kör, bizimkiler de..

Hayvanların Zikri Tesbihi..

Hayvanlar O'nu hiç Tanımaz Bilmez değil, sadece senin kadar ve senin gibi değil.

Geometri - Matematik - Tasavvuf

Kare 4 Üçgen 3 dedikten sonra "Geometri" bitiyor.. "Daire" dediğinde ise, "Matematik" bitiyor.. Çünkü 1' i, Tek'i, sayamazsın.. Ama bu Bir'i sayamamak dediğim, Sonsuzu sayamamak gibi değil, 1'e geldiğinde Mantığın (veya Aklın) başlamadan bitişi demektir.. Çünkü "Var" Yok değildir.. Bir yandan şunu da unutma: Daire Üçgen, Matematik Mantık, Akıl vs.. "Vehim"dir de denemez.. Tek ve Bir olana İman etmedikçe!

Başkalarına Göre..

Mümin başkalarına göre Haklı başkalarına göre Üstün olmaktan sakınır.

Mülk

O'na gerçekten Sarılana Kendisini Mülk yapar. İşte bu mülkün ve zenginliğin zevali yoktur.

İhlas

Kim gerçekten isterse, kabul edilmese ve hissetmese dahi ona İhlas tattırılmış, verilmiştir.

"Şapka İnkılabı" diye bir şey..

"Şapka İnkılabı" diye bir şeyin olması, anlayana zaten her şey için, her açıdan, yeterlidir.. Bugün olsa mesela.. İşte, çok basit çok açık bir şey bu..

İlah'ın Tek ve Bir olduğunun delillerinden birisi de şudur..

İlah'ın Tek ve Bir olduğunun delillerinden birisi de şudur: İnsan gerçek darlığı gördüğünde, yani diyelim ki İntihar'ı seçebileceği derecede bir darlığa düştüğünde.. elindeki her şeyi verip bitirdiğinde.. elinin ulaşamadıklarını dahi vermek istediğinde, karşısında bir sinek görse ondan bile yardım ummayı düşündüğünde (!).. İşte böyle bir darlığa düştüğünde... Artık birden çok İlah'a kesinlikle yal varamaz; hangisine yalvaracağını seçemez, nasıl yalvarabilsin(!).. Hepsi onun içinden ve dışından kaybolur gider.. Dediğimiz gibi taptıklarının İlah olmadığını bu aşamadan önce zaten gayet net görür.. Onlar kaybolduğu gibi şüpheler de kaybolur(!).. Şimdi, sadece "Yalvarış" kalır.. Apaçık En İçten En Samimi En Derinden.. İşte bu Yalvarış, ancak Tek Bir Yalvarıştır!.. Hak olan!.. En derinden En Derine, Cihetsiz-Yönsüz, Nesnesiz, Hayalsiz, Tek ve Bir olan bir Yalvarış!.. İşte o Yalvarış Kafirlere ve Müşriklere Lutfedilmez! Müminler ise bu Yalvarışın Hakkını b

Modern İddialar.. ~ Ahir Zaman

İnsan 'İlahi bir Hakikat Yok' deyip Hakikatleri İnkar ettiğinde bu, İlah'a değil, Kendisine döner; Ahir Zaman'ın bir Manası da budur.

'Ey Rahman Ey Rahim! Ey Sabr olan Allah'ım!

'Ey Rahman Ey Rahim! Ey Sabr olan Allah'ım! Seni Nefsimde de görmek istiyorum'..

Felekler, Nefs ve Ruh

Güneşin etrafında Dünya ve diğerlerinin nasıl Felekleri varsa Kader'de İnsan'ın da Felekleri var.. Kışı Yazı, Gecesi Gündüzü.. Ta Hallere kadar bu belirli Feleklerde Döngüler halinde yüzersin.. Ama her Döngüde geçilen duraklar senin yükselişine alçalışına göre ya aynı olur ya da farklılaşır.. yani Yaş olarak olgunlaşmaktan örnek verirsek, aynı şeye önceden kızar veya korkark en sonraki Döngülerde kızmaz ve korkmazsın.. Manevi Olgunluk Feleklerinin Döngülerinde de durum aynıdır.. Hatta Farkedebilirsin ki bu olgunlaşan senin Nefsinmiş, senin Özün Ruhun (Min Ruhi) ise zaten hep bu Feleklerin üzerindeymiş! Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri buyurmuş: “..insanın hakikati felekten oluşmuş değildir. Bilakis o, üflenilen ruhtandır ve bu ruh mekansızdır. Dolayısıyla feleğin üzerindedir..”

El - Kadim.. ~ Tanrı Hareket Eder mi..

Kadim'dir O.. değişmez, dönüşmez.. Değişen, bir İsminden bir İsmine çevrilen bakışın.

Ölüm ~ Yokluk

Ölüm'ün yok olmak olduğunu nereden biliyorsun ki iddia edebilesin.. Çünkü sen yoktun ve işte yaşıyorsun..

Esma - Sıfat Nurları.. ~ Hu

Eşyaların suretlerinde görülen genişlik, eşya'da değil, Sıfat'da (Vasi), ama suret onu şekilde işaret ediyor (belirim), yoksa şekli değil, ama şekil de başka bir İsim-Sıfat (Musavvir-Nur) demek olduğundan Tecelliler-Belirimler Sıfatlarda Sabit olsa da (pingpong topu takip eder gibi olan) "bakışta" (İşaret) değişiyorlar gözüküyor (Basir), halbuki belirimler hep başka başka Sabit Sıfatlarda (Esmaül Hüsna) gerçekleştiği için, İşaretler hareket ediyor, yani Tecelli tek bir olsa da Hakk'ın Fiilleri olmuş oluyor, ama Kendisi Sıfatları Zatında olarak Sabit, Değişmiyor: "Dikkat edin, bütün işler O'na döner!"

Hakikatler Dönüşmez..

Sen Evvel O'ndan bir Ruh'sun bilmezsen, Ahir'de taş toprak nefis, Perde'den gayrı bir şey geçmez eline.. Seyr başlamadan biter.. Çünkü Kevn ile örtülmüş olsa da, dönüşmez Hakikatler!

Dücane Cündioğlu'na.. ~ Tasavvuf

Peygamber'e (as) Vahiy sadece muhayyilesine, duyularına, duygularına, aklına vs değil, şah damarından daha yakın olandan, bütün varlığına yayılır.. Arı'ya da böyle olur ama arı da Felsefeci gibi bunu belli bir sınırda kabul eder!.. "Kurancı" denen takımdan farkın yok gözüküyor, sadece senin bolca malümat ve bunlar üzerinden fikrin var o kadar.. Yayılmamış!.. Merak etme Peygamberdeki Kemali görünce Şirk koşmuş olmazsın, Zat sana en kamil Surette görünmüş olur.. Sonra bu yaptığın cahilce ayrımlar, "Tanrı" (!) da, şahdamarından daha yakında Birlenir ! (hadi cem olur diyelim), şarabı o zaman kadehden değil Özünden (Kendinden Kendine!) öyle içersin, böyle kafatasından içersin ancak, zalim ve cahilane ! gülerek.. "Halk"ı ! birlemen yerine alabildiğince ayırman da bu yüzden!

Tasavvuf

Biz İyiliğe Kötülüğe kendimizde bir kudret ve yol bulamadık.. Şükür dahi edemedik. Yok olalım dedik, Varlık bulduk.. Nasibimize O düştü! O'nun için, O'ndan başka işimiz gücümüz yok!

Yok ~ Var

Yok, Varlığa nispetle yokluktur.. Yoksa kendi başına var değildir.. Mesela Sen, uyuyunca, yokoluyorsun.. Ve Sen de kendi başına var değilsin.. O Varlığa göre varsın.. İnsanlar bunu kendiliğinden bilemez ama, Siyah bir Renk'tir mesela.. Yoksa O Hakiki Varlığın Rengi yoktur..

Alem-Kainat Nerede Yaratıldı..

İç Alemini nerede yarattıysa, Dış Alemini de orada yarattı.. "Sen"i nerede yarattıysa, Kainatı da O'rada yarattı.. O neresi ki!

Ya Sen?..

Bir gün öylesin, bir gün böylesin.. Gündüz öylesin, gece böylesin.. Bir saat öylesin, bir saat böylesin. Bir an öylesin, bir an böylesin... Ya Sen? "Sen" Nasılsın!

Ben - Ben-LİK ~ Ruh..

Ben Ruh, ben-"LİK" ise Kimlik anlamında Nefs'dir.. Hayvanlarda da Ben ve Benlik vardır lakin onların "meşguliyeti sırf Dış Dünya olduğu için" Kendilerinin (Ben) Kimliklerine (Benlik) Erişemezler.. Ve ki bu Kendilerinin ve Kimliklerinin Varlık'da Hangi Mertebede (!) Bulunduğuna Eremezler! O'nun azı çok çoğu azdır; hep az gelir! Ve bu onlarda Doğal olandır, bunun fevkinde onlardan beklenen veya kına nacakları hiçbir şey yoktur! Onlardan Murad zaten bizzat Doğal olarak içinde bulundukları Yaşamlarıdır ve bu onlara Bağışlanmıştır.. Elbette İstisna O'nun Şanındandır! Ne Kendilerini ne Nefislerini Bilmeleri icab etmez! İnsan da aynı şekilde bir Doğal-Verili Yaşam içindedir (Fıtrat).. Fakat bu Doğal (Kendiliğinden) Yaşam aynı zamanda İnsan Fıtrat'ını aşan bir Mertebede cereyan eder (Kader).. Yani Doğal olan ve Doğa Üstü olan, onun Yaşamında her yönden, her mertebeden Kendisiyle Birleşmiştir.. Yani o sadece Doğasıyla Meşgul olup da asla Kend

İnsansı - Beşer ~ Tasavvuf - Elest Bezmi

Sen karşındakini "İnsansı" "Beşer" görüyorsan, o da seni Dinci, Evrimini Tamamlayamamış görüyor.. Halbuki Özümüz bu mu bizim, Sen de o da Tek Vücudda "Bela!" demedi mi? Siz O'ndan bir Ruh değil misiniz! İsa ile Adem'in durumu Allah indinde bir değil mi! Beşer olmak yakışıksız şey ise Hz Peygamber ben de bir Beşerim der miydi! Bu İnsansılık! bu Hayvanlık! nereden çıktı! Hele ki Sen, şeytanın bu sidik yarıştırmasına nasıl kapıldın!

Evrim..

Evrim (!) kuşlara kanat aslanlara pençe vermiş ama nedense İnsan dımdızlak kalmış, bi tek tüyleri dökülmüş! Her şey Bilimsel "Fiziksel" ya!

Evrim..

Nasıl Teleskop ve Mikroskop var en uzak ve en ufağı görüyor, öylece Manevi Gözlükler ve Gözler var!.. Kartalın en ufağı görmesi "gereken" Gözleri "Kendinde" var da, Evrim (!) neden İnsan'a bu Gözlerden verememiş! Hayır! Onun "görünmeyeni görecek" Gözlükleri ve Gözleri bile var da, gerekeni ve bakacağı yeri Bilmezden geliyor!

Tek ve Bir olanın Alemi..

Fiziksel olanı ayrı, Manevi olanı ayrı, Akli olanı ayrı, Hayal ayrı Gerçek ayrı Madde Mana ayrı her şey ayrı ayrı,.. değil.. Her şeye yaratılışını Özünden Veren Zatın, Tek ve Bir olanın Alemi burası..

Tecelli..

Hatırlamak da Unutmak gibi Tecellidir Bilene.

Adam değilse bile Hayır görürsün..

Karşındakini Adam yerine koyarsan, Adam değilse bile Hayır görürsün. Aksi halde çoraklık sana da sirayet etmiştir. Her gördüğünü Hızır bil buyurmuşlar..

Fena - Beka ~ Marifet ~ İlim - Marifetullah

Kendisi Fena Mertebesinde olup Şahsi Marifeti Fena üzere kurulmuş kişinin İlmi Beka'yı kuşatamadığı için Nakıs olur.. Beka Ehlinin Marifeti, Hakiki Marifetullah'tır, çünkü Fena'yı da kuşatır, ve İlmi, Şahsilikten çıkar. Onun İlmi, Heyula olur.

Tasavvuf ~ Ayna

Ayna kendi içinde çok Yansımalı olsa da (Esma), çoğalma tek bir Ayna'da olur.. Tek olan Ayna'nın (Zat) içindeki "Bir" olduğu Yansımalara (Esma) dalan, Çokluğa aldanıp, Ayna'yı unutabilir.. Fakat Yansıma, Tek Bir Yerden ve Kendi içinde Çoklukla Bir olduğundan, mutlaka Geri Yansır.. Yani gerçek anlamda bir Unutma (Bezm-i Elest) asla mümkün değildir.. Kaldı ki "İnsan" Ayna'nın Tekliği içindeki Yansımaların Çokluğundan Bir değil, Ruhunda (Özünde-Zatında-Öz/Saf Kendiliğinde) Ayna'nın Tekliğinden Tekdir (ve nefahtu fihi Min Ruhi).. Hatta Yansıma (Sureti Üzere Yarattı) dahi olduğu yerden hiç ayrılmamıştır..

"İlim bir kıylu kal imiş"..

İlimsiz de olur diyorsun, lafa bak hizaya gel! İlimsiz nasıl olur? Tabi ki Manevi Hallerin sürekliliği ile! E peki Dostum Kemal bu mu Ya Hu! Muhammed Ali dediğinde, Manevi Hal var ama İlim mi yok! Estağfirullah Estağfirullah Tevbe Estağfirullah! Biz İlim dediğimizde senin aklına nasıl kıylu kal gelir de bu kıyasa gidersin!

Ruh Üflemenin Manası..

Ruh Üflemenin Manası -yani "Min Ruhi"- Aslı Dışarıdan olmadığı gibi Manevi anlamda Mecazen kullanımında dahi Mana yerine oturmaz.. Çünkü Sen karşındakine istediğin kadar isteğin şeyi anlat ve göster onun içi harekete geçmedikten sonra üfleye üfleye nefesin kesilir yine zerre bir değişme olmaz!.. Çünkü dışarıdan hiçbişi olmaz! Yani Allah ona içerinden Hidayet etmedikten sonra ! Dışarıdan olduğu zan nedilen şey, tam aksine onun Özünün (Min Ruhi) örtüsünün içeriden Allah tarafından kaldırılmasıdır.. Kalkmaması ise Kafirin yine Kendi Özünü içeriden Örtme direncidir.. Allah da dolayısıyla ona Kendini Bildirmez.. Marifet gibi ve sanki "Min Ruhi" buymuş böyleymiş gibi anlatıyorsun ama işte ne mecazisi öyle, ne manevisi! Ne Edebiyat bakımından doğru ne İlim bakımından! Ama İnat var serde, Hakk'ın İsmini Suretini kabul edememe, yani Kibir var sende Dostum ne yapalım ne edelim ! Bir de aksine biz kabahatli oluyoruz, sanki biz daraltıyoruz.. Hiçbir Manevi Hal

İddia..

İddia Sahibisin, elbette sınanacaksın! Hatta Yalanının gerçekliğinden bile..

Deizm ~ Tanrı

Din yoksa herhangi bir "tanrı" da yoktur; "Din" yani Peygamber yoksa..

Ateizm, Deizm ve Hayal Perestlik ~ İddia..

Ateizm, Deizm ve Hayal Perestlik.. Bunlar geçilecek merhaleler. Çok takılma.. Bütün bunlar aşılıp, O'na gelince, Dinsiz veya Dinli İnsan, hiç farketmez, Dinli de Dinsiz de bir "İddia" sahibi olabilir.. Ama O onun bu İddiasında ne kadar doğru olup olmadığını Mutlak olarak apaçık ortaya koyar.. Endişen olmasın!..

Din ~ Bilim

"Din" Mutlaka olması gereken bir şey değil ise, veya Mutlak değil ise diyeyim, Senin veya bir başkasının Aklı Fikri de Mutlak değildir ki.. Bilim de daima Zaman içinde Yanlışlana gelmiştir.. O halde kim bütün İnsanlar Adına Hayırlı olan şu sistemdir bu sistemdir diye İddia edebilir ve gelecekte bütün İnsanlar Adına uyum bekleyebilir.. Zorbalıktır bu.. Bunu anlamamak için Zır Cahil olmak gerekir.. Hayal Perestlik.. Öyle bir çözüm yok.. Böylece bir Sistem önermesi ancak Kibir'dir ve Kibir asla Çözüm olamaz.. Geçici bir Aldanış, Tarihsel bir Tepki, Zavallı "Dünya"!

"Hayati Çelişki"

Amerikan Başkanı görevine başlarken İncil'e el basıp Yemin ediyor.. Örnek almamız gereken Batı Medeniyetinin Gelişmişliği! Bizimkilerin ise akıl almaz geriliği, cehaleti, hayati çelişkileri!

"Min Ruhi"..

Kafir Min Ruhi Sırrını nasıl Küfrederek nefsinin pisliğiyle örterek ve zihninde böylece ihtimal dahi veremiyerek Kendini Kendinden uzaklaştırıyorsa, Müslüman da aynı öyle Tenzih ile Kendini Kendi Özünden uzaklaştırıyor.. E biz ne yapalım, Rahman'ın Hükmünden mahzun olacak değiliz ya!

Beşer ~ Ruh - "Min Ruhi"

Sen Min Ruhi Sırrını istediğin kadar İnsan'dan Beşer filan diyerek, Dünya Zamanına sıkıştırarak, Nefsi Mertebe, İlim bakımından, veya İman-Küfür, hangi şekilde hangi yönden Tenzih etmeye ve daraltmaya çalışırsan çalış, ne kadar uzaklaştırmaya çalışırsan çalış, Kendinden veya başkalarından.. Ha Kafir ha Mümin, Öldüğünde gayet net herkes Özünden anlayacak, kime aitmiş O "Min Ruhi" dediği Ruh.. Sen de anlayacaksın, onlar da.. Asıl Manası bu işte!

Kader - Zaman - Dünya ~ Ruh

Sen bu Alem'den ve Beden'den geçiyorsun, Toprak ve Beden değilsin. Hatta Sen olduğun gibi duruyorsun, bu Alem ve Beden Sen'in başından geçiyor! Sen'den geçiyor! Ey "Min Ruhi" ! Ey O Ruhun Ruhu, ne zaman anlayacaksın!

Evrim.. Zürafa..

Halk Evrim'in Yalan olduğunu söyleyince Yobaz ve Cahil oldukları zannıyla kaçabiliyorsun ama ne yazık ki nihayet aynı noktaya varan 40 yıllık Evrimci Profesörler var.. Evrim'le olan hiçbir şey yok, "Bilim" dersen, evet.. O kadar Evrim Yobazı ve Cahilisin ki tek bir Zürafa'nın onu yerle bir ettiğini göremiyorsun, Aklın Fikrin iptal, o kadar Yobaz ve Aklı gidiksin.. Neden bir Zürafa'yı göremeyecek kadar Ahmaksın acaba?

Tecelliler..

Tecelliler farklı mertebelerden türlü türlüdür ama Nefs tek bir Kemal'e ulaşır.. Tecelli demek sadece Nefs'e yönelik olmaz, Nefsi de kuşatır; Her şey!.. Ağaç Musa'ya (as) herhangi bir şekilde Perde olmamıştı.. Asa yılana dönüşünce kaçtı.. Bu kaçış, Tecelliye dahildir.. Dağa Tecelli olunca kendinden geçti (!).. Efendimiz (sav) titremiş ve örtünmüştü.. ama Miraç'da gözü sayısız Tecellileri arasında O'ndan başkasına kaymadı.. Hiçbir Tecelli O'na Perde olmadı (sav).. Daha önce zikretmiştik, "Allahu Ekber" demek, "Tecellileri içinde O'ndan büyüğü yoktur" demektir.. İşte o Kemal bütün yönlerden O'nda Tecelli etmişti!

Nefs Mertebeleri..

Her Nefs Emmare'den başlar zannetme.. Ve yani bu mertebeler böyle bir çizgi gibi düz sıralanmış bekliyor zannetme.. Bütün işler Allah'a döner.. Bunları yol alan işin ehli bilir, ehli olmayan tarikat yobazı ise bilmez, ancak ahkam keser..

Fena - Beka ~ Kayıt ~ Marifetullah

Sessizlikle Kayıtlanırsan, en ufak ses rahatsız edecektir.. Fena ile Kayıtlanırsan en ufak Beka esintisi rahatsız edecektir. Hakk'ı kabul etmek Nispetlerin hangi Mertebeden olursa olsun Tam kurulmasıyla mümkündür; yani ne olursa olsun mutlaka Rıza eşliğinde, Tümden bir Marifetullah.

Celal Cemal ~ Hakk

Bir kişinin Celalini gördüğü gibi Cemalini görmeyen, Rabbini hiç tanımamıştır. Celal'i görmeyen veya kabul edemeyen dışarıdan Masum görünse de içinde o gizli bir Şımarıktır; Allah Şımaranları sevmez. Bu manadan anla ki İnsan'da Hakk'ı görmeyen gözetmeyenin Hakk'tan Adalet beklemesi abestir.

Hayvandan daha aşağı.. ~ “İnsansı”

Hayvanlara Helal Haram yok, dolayısıyla onlara günah da yok, kınama da yok, küsme de yok! İnsan'a hayvanlar gibi veya daha aşağı denmesi Özünde İnsan (Min Ruhi) olarak Halkedildiği için bir Kınama değil de ya ne olacak! Evrim Bilim mi a aklı eksik! İnsansılar ne demek!

Evrim ~ Vehim ~ Ruh

Sivrisinek dahil Allah'a yakışmayan, yani İlahi olmayan hiçbir şey yokken, sen tutmuş hem de "İnsan"ı sırf Biyolojik bir varlık yapmışsın, sonradan ona İlahilik giydirmeye çalışıyorsun! Bir de Müslüman olduğun halde Evrim diyerek! Aksine onun pis kokusu, bu gibi vehimlere kapılmasıyla sonradandır! Ayet Hadis mi soracaksın bu Hakikat hakkında a Kör! Hayır, kendisi hakkında oluşan bu Zanları, aldand ığı Şeytani Vesveseleri onu sonradan Hayvan'dan aşağı yaptı! Öncesi ise en güzel kokulardan bile daha Latif Saf Ruhtur, hem de bizzat İlah'ın Kendimden dediği Ruhundan! Ve bu Öz değişmez, asla değişmedi! "Bela!" deyişi hala kulaklarını çınlatıyor onun! Değişme senin Zannında, gelişme senin Vehminde! Sonradan oluşan, dışardan üflenen, içine giren bir Ruh yok, içinden çıkması gereken bizzat kendi Özün hakkındaki Cehaletin var!

Adem (as) Cennet ~ Kuran ~ Evrim

Gözünü kapatıp açtığında Mekanın değiştiğini düşün.. Cennet'den indiriliş böyle olamaz mı dersin.. Belkıs'ın Tahtını düşün.. Bi bakmışsın güpgüneşli hava kapkaranlık olmuş fırtına çıkmış ev uçmuş.. Hatta Alem yarılmış.. veya Kara Delik.. Uyuya kalmışsın, bir bakmışsın son duraktasın.. Şimşeğin çakışını düşün.. Işık hızı.. Düşünce hızı.. Hayal Hızı.. Evrim de Evrim deyip durmayı biliyorsun Kalın Ka fa! Bilim de Bilim demeyi biliyorsun Odun Kafalı! Niye Hayal Kuramıyorsun o zaman! Niye inanamıyorsun o zaman! Evrim'i film şeridi gibi gözlemledin de öyle mi inandın sanki Ahmak! Kıçından Tevil uyduracağına, git bi Evrim Profesörlerinin dilinden itiraflarından veya birbirleriyle tartışmalarından dinle Bilimi! Cahil gördüğün halk'a hava atıyorsun, bir de Kuranı Tasavvufu diline dolayarak, Ahmak! Bunlar hakaret değil teşhis Şımarık! Ahmak Batı Yobazı!

Ölmeden önce Ölmek..

Sen tam ölmemişsin, Can çekişmişsin; sonra da Halk'a dönmüşsün.. Sesin ondan çatlak çıkıyor.. Ölseydin, "ve nefahtu Min Ruhi" ile Can'ı birbirine karıştırmazdın.. Gerçekten ölseydin, O'nu potansiyel, sonradan oluşan, giren çıkan, İman-Hidayet gibi, Haller vb gibi bu kadar dillendirmezdin.. Yani Ruh Üflemenin Mecazında kalmazdın..

İnsan-ı Kamil ~ Halk

İnsan-ı Kamil Halk'tan Kemal beklemez. Yani bu anlamda çoğunluklardan, Halk'ın hiçbir sınıfından beklentisi, ve zorlaması da olmaz. Herkesin yerini bilir ve Dünya'da olabilecek en İyiyi de gayet iyi bilir; tümüyle Razı'dır o.

"Yaratıcıyı kim yarattı" ~ Matrix ~ Tasavvuf

Bu Alem Matrix'teki gibi Sanal ise, Gerçek Alem'e ulaştığında, oranın da gerçekliği hakkında Şüphe duyacaksın.. Oranın da ötesine geçtiğinde, ulaştığın Alem'in gerçek mi sanal mı olduğundan Şüphe duyacaksın.. Bu böyle sonsuza kadar Şüphe demektir.. Aslında gerçeklikten değil, İlahi olana (Hakk'a) uzaklığından, O'nu bulamadığından, Nefsini bilemediğinden bu Şüphe.. Biraz da Akıl Danelikten, hani "Yaratıcıyı kim yarattı" sorusu gibi.. Velhasıl Şeytan'ın Tuzağına düşmede üstüne yok, Allah'ın Tuzağına düşmekte ise pek nazlısın, pek çekincelisin!

Füsusu'l-Hikem - Şerh ~ Kısa bir Nuh (as) Fassı Şerhi

Bir İnsan Suretinden (Beden) Ruh ayırıldığında (Ölüm), onun ayakta duramadığını ve de Baki kalamadığını (Tasarrufunun kesildiğini) görürsün.. İnsan (Ademoğlu) Alem'de Hakkın Uluhiyeti'nin hem Batını hem Zahiri Kendisine Nispet edilebilecek Makamdadır, hatta o esas Alem'dir; İlahlık İddiası ve ona Tapanların (yine İnsanların) bulunması, bu yüzdendir.. Fakat Alem'in ve A dem'in (Ademoğlu) hem Zahiri hem Batını, yani hem Ruhu hem Sureti, onun Nefsinin İddiası gibi bir İddia olarak (veya Teşpih olarak) değil, Hakikaten (Tenzih olarak değil) Allah'a aittir.. O (İnsan-Ademoğlu) O'ndan başkasına Nispet edilemez.. Bu yüzden ki ona "Min Ruhi" buyurulmuştur, ve Meleklere dahi Secde emredilmiştir.. Ve bu İfadenin (Min Ruhi) Manası hem Zahiri hem Batını kuşatır; çünkü, Hakk Alemin Batın olarak Ruhu olduğu gibi, Zahir olarak da Alem O'nun Suretinde Geçici bir Suretidir.. İnsan da geçici olan Sureti (Beden) ve Ruhu, Alem'de (Zahir ve Batın

Dar Görüşlüler..

Mesela "Ruh" gibi, Ana Kavramlar üzerinde, "Kuran" ve hele ki "Tasavvuf Büyükleri de bunu kastetti, Mecazdı siz anlayamadınız ben şimdi anlatıyorum" diyen bir İddia sahibi görürsen, bil ki bu Ana Kavramları "Daraltmakta" o Zahir Ehlinden daha çok haddi aşmıştır.. Mesela herhangi bir yönden söyledikleri "Evrim"e kapı açan her yeni "Dar Görüşlü" bu sınıftandır..

Ruh

Ruh sadece Can, Nefs, Elektrik (!) demek olmadığı gibi, sadece Manevi Kudret, İman-Hidayet, Melek-e demek de değildir.. Alem, Gökler ve pek çok Kurani Kavram da yine böyledir.. Nasıl ki Allah Zatı ve Sıfatı Tek ve Bir olarak "Min Ruhi" dedi ise, Ruh da öylece Kendindendir! Bu bütün İnsan Suretleri için istisnasız böyledir.. İster herhangi bir yönden bir sakatlık olsun, ister Kafir olsun, ister hay vandan daha aşağı hareketler sergilesin, ne bu Hakikate bir eksilme veya zarar gelir, ne de İnsanlar herhangi bir zan ve İddia ile bu Hakikati örtebilir değiştirebilir.. Dediğim gibi bu Hakikatin örtülmesi ancak Kafirlik gibi Zan ve Vehimdedir.. Bir şeyin Kötü Sureti veya onu Kötü yönden düşünüş onun Hakikatini asla değiştirmez.. Değişme, İnsanın Vehminde, eksiklik ise Bilgisindedir..

Manevi yani Hakiki Gökler..

Manevi yani Hakiki Göklerde bir kere bile gerçekten uçurulsalardı, bu gökleri aramayı bırakırlardı.

Tasavvuf ~ Putlar ~ Muhabbet

Bir Puttan sana Tecelli edip "Gel bana tap" dese, bu Latifesine dişlerin gözükünceye Tebessüm etmen icab eder.. tapman değil..

Min Ruhi..

İki İnsan Sureti hayal et.. bunlardan birinde, "Ruh" (Min Ruhi) yok, dersen.. ya o birinin bedeni "ölmüş" bunu kastediyor olursun (ki o suret o zaman yerde olması lazım), ya da, o birinde, "Allah yok", demiş olursun.. Halbuki Taş bile, O'nun Ruh'undan nasibsiz değildir, ki İnsan'a Kendi Ruhumdan buyurmuştur.. He sen Ruh Kelimesini sadece "Onun Arabası var ama Ruhu yok" anlamında kullanıyorsan, o z aman sen yine mesela sadece İsa Allah'ın Ruhundandır demiş olursun ki, o halde başka hiçbir İnsan Sureti bulunmaması, hepsi hayvan, bitki taş toprak olması lazım gelirdi.. Çünkü Allah neye ne suret vereceğini çok iyi bilir.. Kaldı ki İnsan'ın hiçbir zaman hakikati değişmez; Ömer bu anlamda aynı Ömer'dir.. Onun hatta Sıfatı da değişmez! Sadece onun nefsiyle Kendisine örttüğü için bilemediği Öz Hakikati, Allah tarafından ona açılır.. Yani onun Özü asla değişmez.. Eğer Allah bir İnsan Suretini Maymuna veya Domuza çeviri

Allah'ın İsimleri

Bir İsim'den tek bir Alem olur mu.. Mesela sırf Rezzak İsminden bir Alem.. Rezzak Alemi.. Mesela, Vedud Alemi.. Evet olur, ama İlim Sıfatından Eksiltme olursa.. Hz Peygamber (as) bize hiç bilmediğimiz İsimleri olduğunu da haber getirdi.. Onlardan bir Alem olur mu? Elbette, ama Zati İsimler Mutlak yine orada da bulunacaktır..

Bunca sayısız varlık nihayette neye Benzer de O hiçbir şeye benzemez..

Ruhunda Tek, Sıfatlarınla Çok ve Bir olduğunu görmüyor musun.. Taş Bitki Hayvan ve diğer İnsanlar hepsi de bu Sır'da değiller mi.. Bir İnsan hiç duymamış görmemişken karşısına İkizler çıksa, Aklı giderdi, karışırdı.. halbuki onlar Benzerdir, Aynı ve Tek değil.. Ve ikisi de Ruhlarında yine Tek Sıfatlarıyla Çok ve Birdir.. Peki bunca sayısız varlık nihayette neye Benzer de O hiçbir şeye benzemez, Ruhunda Tek Sıfatlarında Çok ve Birdir.. Bu varlıklar Neyin Kimin Yansıması Eseri.. Bu Sır nedir?.. Elbette ki O nasıl Tek ve Bir olmasın..

Gaflet

Gaflet ancak Uyanıklıkla kalkar.. Muhabbetli bir uyanıklık.

Allah'a Yakınlık..

Allah'a Yakınlık Vesilesi için söylenmeyen her söz batıl, her ilim cehalettir.

Latif ~ Ruh

Hayal Madde'den, Duygu Hayal'den, Düşünce Duygu'dan, nihayet Ruh, Düşünce'den, daha Latif'dir.. Vücud'da Vahdet-Birlik bakımından, görecesiz, Zatına daha Yakını yoktur.. Yokluktan çekinme çünkü Sır cihetinden o Asıl, Varlık'tır!

Nefs

Herkesinkini de kendi nefsin gibi bil, aynı nefisten, Bir bil; Bir ol, Bir bil ki, Yol olabilesin.. Hakkı Hatırlatabilip, nefisleri teskin edebilesin.

Nefs

Nefsini adam etmeğe uğraşmaktan yorulmadın mı, yeter sevap usanmadın mı? Onun fıtratı tabiatı bu, cahil ve zalim, daha anlayamadın mı? Yoksa beğenmiyor, kabul mu edemiyorsun? Savaş bir Hile ve Tuzaktır; Tuzak kuranların en hayırlısı O değil midir? Acaba sana bu işten bir müjde, nefisten başka Varlık yok mudur!

Kalp O'na yönelmedikten sonra..

Kalp O'na yönelmedikten sonra, başı kesip de kıbleye koysan, yine manası yok..

Mahalle Baskısı

Çok ışıksal kozmiksel çakma evrensel'sin, çünkü her şey var ama bir "Namaz" yok.. Neden sadece O yok, çünkü hem evrensel (mahalle baskısı) fors'a uymuyor, hem de tembellik üşengeçlik gafillik, nasıl bir arada olsun bunlar.. Dostum Kalbinle O'na yönelmedikten sonra ne açılan çakra kurtarır seni nefsinin elinden, ne herhangi bir mahalleden arkadaş, ne yerlere sürülen baş.. O baş ile kalp aynı yere baş koymalı..

Evrensel Enerji Teknikleri, Kozmik Bütünsellik, Işıksal Birlik, Çakra çupra, Kadersel Karma, Meleksel Yüce Topluluk.. vs..

Evrensel Enerji Teknikleri, Kozmik Bütünsellik, Işıksal Birlik, Çakra çupra, Kadersel Karma, Meleksel Yüce Topluluk.. vs.. Hakikatsel Din Çorbası!.. İhlas ile Allah, Muhammed diyemiyenin ağzı kalbi böyle eğri büğrü çarpık bir ömür ne dediği belli olmaz yeryüzünde ibretlik dolaştırırlar..

Deist

Deist'e soralım; Ya Din senin Aklının ve Biliminin (mesela Dünya'nın yuvarlak olması gibi) ermediği şekilde bir Akli ve Bilimsel Sistem ise.. Çünkü Aklının ermediğine Bilim de ermez.. Mesela İbadetler, Diriliş, Cennet Cehennem, Ahiret.. Lütfen bana "o halde Putlar ve İneklere tapmak da Akli Bilimsel olabilir" deme.. Güldürme insanı.. İslam'ın Cahilisin..

Hayal

Hayal Akl'a bir Nur olduğu gibi Akıl da Vehm'e düşmekten korur. Akıl Hayal Vehm ile muhatab olan, Ruh'un Nefsidir..

Teslimiyet

Senin fazlaca veya az (İfrat-Tefrit) söz ve hareket (fırıldak ya da put) etmelerin Dengeyi suret'de ve amel'de aramandandır. Halbuki her şey O'na döner, Teslim olan nasıl O'ndan başkasına düşsün. Denizde kendini bırakınca batmazsın, çabalayınca boğulmaman Mucize!.. Her Halin Hakkını vermek gerektiğini de unutma.. Ama Teslimiyet, Sabır'dır, Şükür'dür, Hamd'dir, Muhabbet'dir yani Surette Amel değildir..

Hu

Bilenlerin Fazladan hareketleri olmaz; çünkü Allah normalde de Allahtır.

Yaratılış

Bir çiçeğin kurumuş yaprağının hakkını veremezsin.. Yaratılışını bırak, onu sırf bir kere görmüş olmanın hakkını veremezsin.. Bildiğimiz bitkiyi çiçeği diyorum, edebiyat mecaz yapmıyorum..

Müezza

Düşünebiliyor musun Kedi diye bir şey var.. Kedi Ya Hu.. Kedi Yaratmış, nasıl olur böyle bir şey.. Olmuş işte, Yaratmış işte.. Akıl alcak şey mi Ya Hu Kedi! Yapma, İnsan'ı hiç sorma!

Zahir'e sığınma Batın'dır, Batın'a sığınma Zahir'dir..

Zahir'e sığınma Batın'dır, Batın'a sığınma Zahir'dir.. Görmezden geldiğine bakma, Nurunda gömer seni Toprağa.. Alim'dir, Zıttı yoktur, Cahilliğine aldanma.. İsimlerine erdim deyip çoğalma, Allah İsmi ile Bir Tek Zattır. Kulum dersen Muhammed Ali!

Muhabbet

Bütün işlerin O'na Döndüğünü bilenler nasıl senlik benlik etsinler. Muhabbeten, ancak O'nunla..

Mutezile ~ Adalet - Zulüm ~ Hak - Hakk! Tasavvuf

O Zulmü ve Adaleti ortaya koymadan kim Haklı ve Haksız olabilirdi.. Elbetteki İnsan'da Kötü ve İyi olacak ki Haksız olmasınlar.. Ama O, Zulmü ortaya koyarken Hakkı örtmedi ki.. Zalimlerde nerede bu hassasiyet.. Bu onların Hakkı da değil ki! İnsanın Hassasiyeti kırılganlığıdır, Rabbin ki öyle değil! İnsan şaşmaz bir terazi değildir, o halde son noktada ona Teslimiyet ve Sığınmaktan başka bir şey düşmez!.. Öyle ki Hakk için Hakkından dahi Vazgeçebilir! Vazgeçmeyene mukabil çok hassas bir terazi var, İddia sahibi olmamak gerek!

Özgüven ~ Öz-Güven ~ Teslimiyet

Özgüveni kendisi için mümkün gören için "Allah'a Teslimiyet" kavramı Makul ve Yeterli gelmiyor ise, bu ancak o kimsenin Akıl, Halk, ve Ben-LİK Perdeleriyle perdelenmiş olduğu içindir.

Hu

Aşığın Ondan başka sevabı da günahı da kalmaz.

Maşuk

Onun kırdığını hiç kimse kıramaz. Onun sevdiğini hiç kimse sevemez.

Cüzi İrade ~ Kader ~ Tasavvuf

Allah'ın İradesine Teslim olmaktan daha Güzel, Hür-Özgür Kılabilecek, sıkıp daraltmayacak ne yol olabilir ki bu denli Cüzi İrade Tartışması Tutkusu, Özgürlük Merakı! Bir şeyi Zorlama ve Sabret, Allah Kullarına Zulmetmez! Ötesi daha nedir ki Şirk gibi İrade Tartışması, Cüzi İrade Tutkusu Merakı!

Ali'ye saydılar bizi..

Hz Peygamber'in (as) her Hali, Mertebeyi, Makamı, her şeyi İhata eden, Allah İsminin Zahirinin Sınırı "Canlı Kuran" olduğu Sırrına eremezsen, Musevi, İsevi ya da İbrahimi bir Müslüman olursun.. "Muhammedi" olmak da kuru laf olur, "Ahmed"i tanımak var!.. Bunlar olmazsa da, Musaf'ta kalırsan, yazıktır ortaya karışık ne idüğü belirsiz Kuran-CI olmak var!.. Büyük söz sanma bunları, Ehli Beyt'den gayrı Mürüvvet yok Kemal'den; Kapı açılmadan Eve girmek mümkün olmaz! Buyurmuşlar: P ir Sultan'ım Haydar şunda Çok keramet var insanda O cihanda, bu cihanda Ali'ye saydılar bizi

Rabb

Kemal'in apaçık ortaya konmasını, veya konulacağını, Dünya'da bekleme.. Rabbliği, Öğretmek dilemesi, Kemal'e Erecek olanlara Muhabbeti açısından böyle olmasını gerektirir.

Zürafa - Evrim neden yok!

Zürafa Boynu kısa iken yerden yiyemez, ve içemez (göğsünün dikliği de engeldir).. boynu yukarı uzayana kadar (!) ise yok olmaktan kurtulamaz (yoksa niye uzasın) .. Verilen bu basit örnekten evrim'in temelinde ne kadar büyük bir mantık hatası taşıdığını rahatça anlayabilirsin.. Bu örnekten, Yaratılışın ne kadar apaçık, berrak olarak gözler önünde bulunduğunu, ve onda böyle mantıksızlıkların hiç bulunmadığını da görebilir, hatta seyredebilirsin.. Sorun psikolojiktir; çirkin sana göre çirkin, kabul edilemez olan sana göre kabul edilemez olabilir; benlik! Küfür psikolojisini kafir kendi başına anlayamaz!

Kuran - Evrim - Mecaz

Adem'in kan dökücü bozguncu olacağını Melekler nasıl bilmişmiş.. Adam buradan Evrim'e gidiyor.. Çünkü İnsan-sı-lar varmış tabi ki de, Adem'in Seçilmesi bu demekmiş, burdan da doğal seleksiyona göz kırpıyor, ötekileri çöpe atmışlar.. E Şeytan nasıl kandıramayacağı Kullar olduğunu itiraf etti?.. Ne diyeyim, ne edeyim! Kardeşim sen Kuran'ı neden bu kadar Mecaz'a indirgemeye çalışıyorsun, daha Hakikatini kabul edemezken!.. Kaldı ki Mecaz Hakikat Kurgun iki Ayet'e kadar dayanmıyor, ilerleyemeden dağılıp gidiyor; Sen Edebiyat'da bile böyle başarısız oluyorken, hiç utanmıyor musun, Kuran babanın oyuncağı mı senin! http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2017/01/zurafa-evrim-neden-yok.html

Evrimcilerin Kendi Dilinden.. Evrim - Tasavvuf

Bizzat Evrimcilerin Evrim hakkında söyledikleri bunlar.. Sen ise, Teori olarak kabul etmeyi geçtim Evrim'i "Hakikat" bilerek, Kuran, Tasavvuf ile Temellendirmeye çalışıyorsun, hani Kuran'daki ifadeler Mecaz mışmış da Teori'yi böylece sen "Hakikat" olarak açığa çıkarıyorsun!.. Bizi Yobaz zannederken, kendi durumunu! bir düşün yani.. * François Jacob (Hücre Genetiği Profesörü - 1965 Nobel Tıp Ödülü): Ama yine de, özellikle evrimin mekanizmalarına ilişkin nihai açıklamaya sahip olmanın uzağındayız... Ayrıca, örneğin kromozomların yapısıyla ilgili şu yakınlarda gerçekleştirilen bazı gözlemlerin de ortaya koyduğu gibi, evrimin temelinde yer alan bütün mekanizmaları bilebilmenin de çok uzağındayız. * Prof. Cemal Yıldırım (Yerli evrim savunucularından, felsefe profesörü): Hiçbir bilim adamı (Darwinist ya da neo-Darwinist olsun) evrim kuramının ispat edildiği düşüncesini ileri süremez. Doğrudur, evrim kuramı ispat edilememiştir. Darwin'in evr

Bilim - Zaman'ın Yokluğu..

Her şeyin bir olma süresi vardır.. Çiçeklerin açmasıyla insanın büyümesi, Güneşin doğup batmasıyla yıldız kayması, hepsi bir süre iledir.. Mesela Zeka Küpü çok hızlı yapılsaydı, Algılanması hiç mümkün olmazdı.. Bir Ressam insanların önüne bir salise sürmeden bir resim yapıp koysa belki bunu onun yaptığı da reddedilir ve delil de bulunamazdı.. veya birisi o sürede şarkı söylese.. Espriyi de önemli bir örnek olarak araya katalım.. Şu da var ki izleyiciler de bu örneklerdeki aynı çok hızlı sürelerde algılasalardı..; bir şey değişmemiş, durum hepimizin yaşadığı gibi normal oluş ve algılama süreçleri olarak görülürdü.. Keza kimileri için bir şeyler çok hızlı olur ve algılanırken, kimileri için daha farklı sürelerde yapılır ve algılanır.. Şimdi de, değişmeyen, yine O değişmeyen Aynı'dır..

"Allah, göklerin ve yerin Nûru'dur.." ~ Kuran ~ Tasavvuf

"Allah, göklerin ve yerin Nûru'dur. O'nun nûru'nun misali.." (Nur 35) Dikkat edersen Ayet'in başında Sıfat Zat'dan gayrı İfade buyrulmuyor.. Sonra, anlatım bakımından Misal için (ki Tecellisidir) Sıfat ayrıca Zikrediliyor..

Nur

Karanlığın da Işık gibi Nur'undan olduğuna örnek Gölge'dir.

Quantum ~ Dalga - Parçacık ~ Hayal ~ Tasavvuf

Işık neden hem dalga hem parçacık olarak görünüyor? Aranılan, ikisi de olmadığı için olabilir mi.. Şimdi Bilim Adamlarının gördükleri Hayal mi, yoksa Nur mu? Çünkü ikisinin de maddesi yok.. Işık mı Nur mu, Hayal mi?.. Işık olmadan Hayal, O'nun Nuru olmadan ise hiçbir şey görünür olmazdı.. O'nu görmeye kör olmamak yeter, göze zaten ihtiyaç yok..

Tasavvuf ~ Vahdet-i Vücud ~ Esma - Sıfat - Zat

Görmesinin, Duymasının veya Bilincinin bulunmadığı bir yer olabilir mi? E ya Zat'ı? Görmesi, Duyması bir göz ve kulakla mı oluyor ki, Zatı ayrıca ve bir yerden uzak, veya bulunmadığı bir yer olsun?

Edep ~ Modern Hristiyan Ahlakı

Edeb olmadıkça ne günah'tan kar olur ne tevbe'den. Modern Hristiyan Ahlakının çıkmazı!

Evrim ~ Yaratılış ~ B-İlim ~ Tasavvuf

Sen bir Bilim insanı olarak söyle bana, biri gelse sana dese ki 'yerleri gökleri ben yarattım' veya 'üç beş arkadaş beraber yarattık'.. Veya şöyle deseler 'Evrim diye bir Tanrı var, o yarattı'.. İnanır mısın?.. Yoksa Bilimsel Delil mi istersin? Seni soksalar bi labaratuara hücre üretseler mesela, veya bi küçük çocuk getirseler ve karı koca 'Bu çocuğu biz yaptık' deseler!.. İnanmaz mısın ! Veya Uçak Hangarında Uçak yapsalar gözünün önünde, sonra da deseler ki 'Bak şu uçan kuşl arı da böylece biz yarattık!' deseler.. Gayet Bilimsel yani.. İnanır mısın? Beyin bedava, konuş sen.. De ki: "Onu ilk defa inşa eden (Yaratan), ona hayat verecek. Ve O, her türlü yaratmayı en iyi Bilen’dir." (Yasin 79)

Evrim ~ B-İlim ~ Tasavvuf

Arının vücudundaki Zehir ile Balın karışmamasını "Evrim" nasıl açıklasın ki zaten.. Arı'nın özelliklerini Arı'ya "Evrim" ne ki versin.. Veya İnek.. İneğin varlığını veya başka bir canlı, Evrim ne ki açıklamış zanneder İnsan.. Evrim nedir? Laf.. "B-ilim" dersen belki o olabilir, çünkü o Nedenleri değil Nasılları araştırır.. Ki o da bir yere kadar.. İşte mesela Arı neden Arı, İnek neden İnek gibi soruları soracak bir Akla ulaşabilene kadar.. Sonrası malum.. gerzek değilsen biraz daha Akıllanınca anlarsın..

La Faile İllallah

Kötü Fiillerden sakın.. Ama odanın ışığını açmaktan tut bedeninin yönetimine kadar, hiçbir Fiili kendinden görme..

Celalin Cemali

Celalin Cemalini Kamil olmıyan anlayamaz ve kabul edemez.

Aristoteles

Aristoteles'in Keşfi kadarıyla Akıl dediği Ruh, Ruh dediği ise Nefs'tir. Varlığı Madde'ye indirgiyor zannedilmesi ise, Vahdet'i Sezmiş fakat Nebevi İlim ona ulaşmadığından, Doğru İfade edememiş olmasındandır. Bunları ne Batı'da onun takipçileri ne de Müslüman Akıl Ehli anlayamamıştır ve anlayamaz da.. Onun özellikle Metafizik'de zikrettiği özel kasıtları ancak Keşif Ehli (Vücud Ehli) Doğru anlayabilir.. Ne demek istediğimizi şöyle bir benzetmeyle ifade edelim: Platon Tenzih, Aristoteles Teşbih Ehli gibidir.. Kemal ise, Nebevi İlim'de (Tasavvuf) görüldüğü gibi, ancak ikisinin zikrettiği Manaların Tamamlanmış Sahih Keşf ile Cem'inden sonra elde edilebilir.. Fakat bu Cem'i Akıl Ehli asla başaramaz.

Dua

Allah'ım Sonsuz bir Bağışlama ile Bağışla ki her An Sen'i hissediş ve İdrak olsun.. Allah'ım Sonsuz bir Mutluluk ile Mutlandır ki her An Sen'i hissediş ve İdrak artsın.. Allah'ım Sonsuz bir Bereket ile Bereketlendir ki her An Sen'i hissediş ve İdrak artsın.. Amin.. Huu.. Sav.. Sallallahu ala Muhammedin ve ala Ehli Beytihi ve Ashabihi Ecmain ve'l-Hamdu li'llahi Rabbil-'Alemin..

Günde bin defa ölüp dirilmeden..

Günde bin defa ölüp dirilmeden, bin defa cehenneme cennete girip çıkarılmadan olur mu bu iş?!.. Olmaz mı, olur tabi! İşte zaten Allah O kadar Merhametli olduğundan Halk'tan Kemal bekleme diyoruz! İşte zaten O Merhametten dolayı Halkla ilişiğini kes, Hakk'a dön, zorlayacaksan Kendini zorla, onları zorlama diyoruz!

İslam'ı Temize Çıkarmak!

Ya sen "müslüman mahallesinde kırk yıllık bir salyangozsun", salyangoz Din'den ne anlar ki de ben sana İslam'ı Temize çıkaracakmışım; sen her sakallıyı baban zannedecek bir saflıkta da değilsin ki! Sen bu durumda ancak Ahmak oluyorsun, Ahmaka Ahmaklığı nasıl gösterilebilir ki! Dünya yaratıldı beri kan ağlıyor mahallende iki rahatsız oldun diye hele şükür kendini insan hissettin, gözünden iki damla yaş geldi de, ettiğin sözlere bak! Ben sana İslam'ı ne temize çıkaracakmışım! Bak "Muhammedin Rabbine" sığındım diyor, ya sen "Salyangoz"! Müslümanım demeye zorlanıyormuş da falan da filan da, aman bunca sene boşa eziyet çekmeseydin korkak, zaten değilmişsin hiç de olmayıver!

Ata-Türk ~ Tasavvuf

"Ata" mı? Batılılaştırma Projesi bu, daha ikinci nesilde Din flulaştı, "İleri"de Türk mü kalacak ki Ata'sı olsun? Avutmak için o! Kapitalist, Dünyaperest, Ahmak, Hayvanlardan oluşan bir Gelecek İnşa edebilmek için! Diyeceksin ki "Barbar kalıp birbirimizi mi yiyeydik?; hayırlısı bu, Allahtan!".. Ah dengesiz, ne idüğü belirsizleşmiş entel kardeşim, Dünya bu, Dünyaperest bunlar, seni de "Nefsinin peşinde" götürüyorlar işte, ha derin ince, ha açık kalın, ne diyorsun sen? Mehdi'de n ileri Kıyamet var, Evvel Ahir Zahir Batın her şeyi bilen, elbette ki her şey Allah'tan!; ne şehri ne "ileri"si diyorsun sen, ne felsefesi a kardeşim, Dünya "Malı" bu! "Ey zebun kişi sen de secde etmedikçe kıçınla mescidi silip süpürsen kurtulamazsın." Mevlana Celaleddin-i Rumi (ks)

Cuma ~ Vahdet Ehli

Cuma'da ön safa koşmak, Vahdet Ehlinden İmam'ın Kim olduğunu bilenler için daha kıymetlidir.. hoş diğer namazlarda da öyle ya!

Bilgi Yok olur mu!

Bilgi Sıfatlarının Tecellileri, Bilinen ise Zatıdır; Unutandan Bilgi kaybolduğunda, Bilinen yokolmaz.

Min Ruhi ~ Zat - Sıfat - Tecelli ~ Zahir - Batın ~ Celal - Cemal

Dilerse Var eder, ki bu Zatıyla Tecelli edip ilk defa Kendinde Varlık vermesidir (Min Ruhi), varolursun.. ve dilerse, ki bu yine Zatıyla Tecelli edip Yokluk (Fena) vermesidir, ki kesintidir (Uyku, Bebeklik vb), yok olursun.. Ama Hayret et ki, O Rabb sana böylece, Zahir olurken Var olmamış, Batın olurken de Yok olmamıştır.. Yoksa bu O'nun Zatında ve Sıfatında (Kudret), Kesinti demek olurdu ki basitçe Alem'in ve Senin Yaratılışında-n bunun olmayacağını apaçık görebilirsin.. Sıf at (Celal-Cemal) Tecellisindeki incelik şudur: Cemaliyle Tecelli eder, Manevi'dir, Maddi zannedersin, doyurur, Doyarsın.. Celaliyle Tecelli eder, Manevi'dir, Maddi zannedersin, Rızıksız bırakır, aç kalır sürünürsün.. Varlık-Zat-Hayat ise zaten ne doyma ile ne de aç kalma ile ilgili değildir; Senin gibi (Min Ruhi), zaten yemez içmez aç kalmaz, ama, Mutlak Gani'dir.. yiyerek içerek değil!.. ve Mutlak Münezzehdir.. yiyip içip de Doygunluğa ulaşarak değil!.. Anla!.. İşte Büyükler, O

Daimi Zikir - Devamlı Hissetmek!

Devamlı Hissetmek, hissin peşini bırakmakladır; Hissini istediğin şeyin Varlığının İdrakine varmakla!

"Min Ruhi"

"Kendi Ruhumdan" demiş, oğulluk nerede kaldı! Ah bileydik!

Hakk İddia edip de, yorma nazik canını..

Anlamayana ne Ben de, ne Hakk.. Batılla meşgul olma! Hakk İddia edip de, yorma nazik canını.. Hakk'ı istersen Gönülden, bulursun kendine Özünden! Bak küfür dersi al halkdan.. İşte İnkar et gitsin halkı!.. Sana Hakk Kardeş Hakk Dost mu yok, sana Hakk mı yok!

Fiil O'ndan..

Fiil O'ndan.. Sana yorgunluk vermese, nasıl şikayet edeceksin, nasıl nazlanacaksın!..

"Tanrı Oğulları" - Mevlana (ks) ~ Kuran - Tasavvuf - Halk (Avam) - Şirk - Küfür - Cahillik!

"Çocuğu olsaydı Tapanların ilki ben olurdum" { Zuhruf 81 } - Ne demek kardeşim oğlu olsaydı! - Böyle örnek verilir mi caiz mi! - Biz de Tasavvuf ehliyiz avama böyle şeyler söylenir mi kafa karıştırma! - Olsaydısı mı var haşa sümme olsaydı da Allah'dan başkasına tapılır mı biz müslümanız! Tapmazdık biz! "Sadaka ilk önce Allahın avucuna düşer" { Hadis-i Kutsi }  - Bu nasıl söz Allah muhtaç mı kardeşim! - Avuç nedir müteşabihat yapmaaa! - Böyle sözler ehline söylenir facebookta böyle şeyler yazılır mı ehlinin facede işi ne! - Şirk küfür sözlerine benziyor bunlar! Vb..

"Tanrı Çocukları" ~ Mevlana (ks)

Mevlana Hazretlerinin "Tanrı Çocukları" ifadesini Hristiyanların İsa (as) Efendimizi yanlış anladığı gibi anlamayan (!) kardeşler için ne yazık ki yapacak bir şey yok.. Onlar Allah'ın bizzat Kuran'da "İki Elimle yarattığıma seni Secde etmekten alıkoyan nedir" gibi ifadelerini de ne yazık ki anlamıyorlar ki bu ifadeleri yanlış anlasınlar (!).. Bunda da elbette bir Rahmet var, anlayınız! Yoksa, Çocuklarından başka bir de Allah'ın Elleri, Yüzü filan mı var (!).. Ama Mevlana Hazretleri "İnsan" olunca, tabi fatura ona kesiliyor!.. Hele bir de İslam Alimi olunca!

Teslimiyet

Varlığını O'nun ellerinde hissetmiyorsan, Teslim olmamışsın demektir.

Tasavvuf ~ Seyr

Bütün işlerin O'na döndüğünü bilen Kullarının Seyri mübarek olur.. Onlara her şey Cezbe, her şey Yakınlık Vesilesi her şey Muhabbet olmuştur.. Onlar hiç durmadan döner dururlar!

Kuran - Tasavvuf ~ Şirk - Küfür - Cahillik!

"İki elimle yarattığıma Seni Secde etmekten alıkoyan nedir.." {Sad 75} Ayet'in Zahirinde Şirk-Küfür-Benzetme (!) sezebilecek derecede (!) pek yüce İlim ve Keskin görüş sahibi (!) İman-Kuran Ehli (!) Alim (!) fakat buna rağmen Tasavvuf'un İslam Dışı (!) kabala filan olduğunu farketmiş (!) kardeşler bulunur mu ? (!)

Sevgilinin Ruhu, kaşı gözü, örtüsü elbisesi! ~ Vahdet-i Vücud ~ Min Ruhi

Sevgilinin Ruhunu, kaşı gözü, örtüsü elbisesi, her şeyiyle, ayırmadan severim.. O yarın başka elbise giyse, Celalli de baksa.. ben O'nun Celaline de Hayranım çünkü.. Şimdi sen Vücud ne Ruh ne Zat ne deme bana, bak etten kemikten bedende şu Gözlere bak.. Çevir yüzünü bak işte bu Gözün aynı sen ben eşyadır.. Hepsi de anlamlı anlamlı bakmıyor mu?.. Elbise değişse İçindeki aynı değil mi.. bu gözlerimizdeki bu bakışlar Vücud'dan Ruh'dan Zattan değil mi? Ruhumdan üfledim demişken Vahdet'e nasıl şaşarsın da kafan karışır hayret! İmanın karışmasın da, o Kafa karışmak için zaten!

Kuran - Evrim ~ Adem - Havva (as)

Adem (as) Babamız Havva (as) Annemizi görünce, "Benden böyle başka başka bir çok olur mu" diye aklına düşmedi mi.. Allah (cc) Meleklerine (as) "Yeryüzünde bir Halife kılacağını" haber verdi.. Halbuki onu (as) Cennet'e Yerleştirmişti.. Ah kardeşim, şeytan gibi Allah'ın yolu üzerine oturmuşsun, ezilmiş "Evriiim! Evriiim!" diye çığlık atıyorsun, bir de üzerine cinlik ediyorsun?; a cahil, sen hiç düşünmez misin!

Benliğin Bölünmesi!

Benliğin bölündüğünü zanneden, birleştiğini de zanneder.. Sen bu akl fikr ile ne bölünmesi ne birleşmesinden bahsediyorsun..

Evrim ~ Akıl ~ İlmi Ahlak!

Akıl açısından başlangıcı Evrim'e veriyorsun.. Din'de Kemal'i ise "Düşünce" ile gösteriyorsun.. Peki, ilerisi ilerisi ilerisi daha ilerisi.. ne olacak, görebiliyor musun?.. Dini açıdan bu konuda bir Düşüncen var mı!.. Elest Bezmi, Ahiret, Cennet Cehennem, Kuran? Evvel Ahir Zahir Batın; Her şeyi Bilen?.. Bak bunlar hep İlmi "Ahlak"'a giriyor! Hem Dini, hem İnsani!

İman ve İnanç Farkı! ~ "O'ndan" Razı ol ki Razı olunasın!

Her İman eden İnançlıdır, ama her İnanan İman edemez.. İneğe veya Nazar boncuğuna, "İnanç" denir! "Düşünce" de aynı böyledir, Aklı Kemal'e ermeyenin Düşünmesi (Fikretmesi) Zihninde Hakikat'den uzaklaşmaktan başkasını vermez.. Peki böyle ısrar edilirse "Sonuç": Allah bilir! Kemal'e ermeyen kimse Halk için (Bilim'deki gibi Mekanik) böyle bir Yol olabileceğini düşünür, hayatını bunu bulacağı ümidiyle tüketir.. Halbuki Dost sadece Razı olmak ister! Razı olunca zaten O'ndan başka ne Göz ne Bilgi ne Birlik ne Yol var! "O'ndan" Razı ol ki Razı olunasın!

"Müslümanlık kılık kıyafette değil", değil ama!..

"Müslümanlık kılık kıyafette değil", değil ama "Şapka İnkılabı" yapalım biz!.. İmanı artsın Cühelanın!..

Ha gayret, İnşaallah Kabir'de uyanıcaz!..

Cumhuriyetimizin 94. Yılına girerken Piyango'da büyük ikramiye size vursun, artık tvlerde Dansöz oynatmıyolar ama havalar nasıl olursa olsun "Noeliniz" yine de Kutlu olsun! Ha gayret, İnşaallah Kabir'de uyanıcaz.. Gülüyo muyum?..

Himmet İsteme - Şeyhler - Tarikat - Kuran - Tasavvuf

"Yalnız Sana Kulluk eder, yalnız Senden Yardım dileriz" Yani Avamca Tefsir edersek: "Himmet Doktor!" derken Şirk'e düştüğünü zannetme.. Her şey Put herkes Müşrik olmasın Akıl gözünde.. O'ndan iste ki, Yardımı geldiğinde nereden geldiğini bil; Doktor'a! veya Meleğe!.. bozuk çalma, "Teşekkür"ünü et, Kaba-Yabani olma!.. Böylece Kendinde de başkasına maddi manevi yardım kuvveti bulunca, yani Duaların Kabul bulunca, Kulluğunu bil unutma, Kulluk nedir anla..

Tasavvuf - Putlar ~ Putlar bile O'nun Nuruyla aydınlanıyor..

Putlar bile O'nun Nuruyla aydınlanıyor, yoksa kim tapacağını karanlıkta nasıl yontacak, diktiği yerde nasıl bulacaktı.. Güneş bile yolunu O'nun Nuruyla buluyor da sen nasıl şaşırırsın.. Peygamberler (as) Putların Karanlığında Nur'a nasıl kavuştular da O'na Ayna oldular.. Anla, öyle bir Nur ki Karanlık da Yokluk da O'na göre Suret'den ibaret kalır! Aşırı Işıkta nasıl gözün hiçbir şey göremez ama bundan Işığa zarar yok! Karanlık da öyle! İşte O böyle bir Nur, ne Suret O'na Perde ne Karanlık ne Yokluk!

Tenzih - Teşbih

Arifler "Tenzih" için Gönüllerinde Alem'i (vs) ispat etmekten, veya yok etmekten, veya ezeli-ebedi kılmaktan başka bir Şey bulmuşlardır belki.. Nedir O acaba! Nedir ki O, ne Tenzih'e ne Teşpih'e ihtiyaç bırakmıyor!..

Düşünmek - İlim ~ Tecelli - Taayyün ~ Vücud - Varlık

"Düşünmek" bedenine ait Fiillerden değildir; en basiti bile olsa ne hakkında olursa olsun, Hakikatinin sana "Zihninde" ayan olmasını Sabırla bekleyeceğin, O'nun Tecellilerinden (Belirme) bir Tecellidir. Halbuki Fiil'de Tecellileri olmasa, Bedenin Fiillerini bile Sabırla beklemek durumunda kalırdık; "Düşünce" deyince basit görmen de bundandır.. Hele ki bu Tecellilerin İlim'de Belirmesini (Taayyününü) düşünürsek, buna Hayret et, sakın "Basit" görme! Daha ötesi Varlık-Vücud hakkında ne diyelim?!.. Aldanma, orada ne basit var ne zor.. O Belirme hakkında dil tutuldu, kalem kırıldı; Hakkında düşünülenin ta Kendisi çünkü!

Sevgili yanında Sevgili hakkında derin düşüncelere dalıyorsun..

Sevgili yanında Sevgili hakkında derin düşüncelere dalıyorsun.. Çenenden tutup da "Bana bak" demiyor mu sana.. Bu nasıl bir edepsizlik ki, o birlikte oluştan haberin yok ama ona "düşüncesizlik" diyorsun.. Hayret ki ne hayret!

O da Kafirler gibi Nefsine uysa..

O da Kafirler gibi Nefsine uysa, yanmışız.. Elbette O'nun ve verdiği Kemale Sahib olanların Nefsine uyuşu başka olur.. O'nların Nefs'lerine Uyuşu Esma'larına Uyuşu demektir.. Eğlenceleri, Tevhid, Vahdet olur..

Ruh - Min Ruhi ~ Mana - "Madde Mana'nın kesifleşmiş halidir"..

Esma Mertebesi açısından Eşya için "Madde Mana'nın kesifleşmiş halidir" denebilir; yani İlim bakımından.. Lakin, Ruh için bir "Mana"dır, "İlmi Suret"tir demek olmaz.. Keza Felsefe lügatından olarak "Cevher" denmesi de uygun olmaz.. Çünkü Zuhuru Esma Mertebesinde - n değil, Zat Mertebesindendir.. O her şeye Zarf olur, o ise Allah'tan başka hiçbir şeye Zarf olmaz.. Bunun için ki "Min Ruhi" buyurulmuştur.. Ve yine bunun için ki "İnsan" başka hiçbir şeyde bulunmayacak sayıda, şekilde ve kemalde Esma'ya zuhur mahalli olmaktadır.. Ama Esma Mertebesi cihetinden, "İlmi" olarak bakarsan, elbette ki bu Zati Asli Hakikatinden başka Ruh, İlim'de bir Kelime olarak tıpkı diğer Kelimelerde olduğu gibi "Mecazi" anlamda: Manevi Güç, Manevi Kimlik, Enerji.. vb anlamlarda da kullanılır..

Şehitlik..

Yeryüzü işlerinin sadece Can-Beden Feda etmek ile yürümediğini biliyor olman gerekir.. Asıl Şehitlik, bütün İnsanlardan dilenen asıl şey, Muradı İlahi olduğundan, onlar çok çok az da olsalar, çok şeye kafi gelirler, Allah Razı olur.. Tabi bu Dünya "Cennet" olacak anlamına gelmez bu.. Lakin "Cehennem" de olmaz..

Kuran - Tasavvuf - Vahdet-i Vücud ~ "..Nurdan, zulmete.."

Allah, iman edenlerin dostudur, onları zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları tağuttur, onları nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır. {Bakara 257} Dikkat edersen "onları nurdan, zulmete çıkarırlar" buyuruluyor..

Allah'a gerçekten Sarılanların..

Allah'a gerçekten Sarılanların, ne sağı kalır ne solu, ne korkusu ne ümidi, ne üstü ne altı, ne de herhangi bir şeyi..

Akıl

Akıl, kesinlikle Zan (veya başkasının Aklı-İçtihadı) üzere hareket edemez; bu anlamda Ümidi hiç, Korkusu çok olur.. Ve O'ndan daha apaçık bir şey yoktur; Korkmayan, Kamil bir Akla ve ki İman'a ulaşamaz. Bu derece Cahil Cesareti sadece Kafirlerde olabilir, çünkü o bilmediğini bilmez ve kabul edemez. Şimdi biz senin kafandaki Kafirlikten ve İman'dan bahsetmiyoruz.. Buna Zan ve İnanç denir..

Cahil Cesareti

Kafirler kaçıp kurtulamayacakları bir Azabın Dünya'da da bulunduğundan habersizdirler.. Ölüm'ün de yokluk olduğunu zannettiklerinden, cahil cesaretleri her konuda çok olur.

O doldurur seni..

Sen içi boş, fakat Canlı bir Kap gibisin.. O doldurur seni..

Azap ~ Min Ruhi

Azap, bir şeyin eksiği yokluğundan olmaz, Celalinden olur.. Sen O'nun sırrından (Min Ruhi) olduğundan sende de Samed'lik vardır hiçbir şeye ihtiyacın yoktur; ama Nefsine meftun olduğundan bunu bilemezsin. Nasıl O hiçbir şeye ihtiyacı yokken yaratılışı diledi istedi, işte her şeyi ancak öyle istersin; aslında O'nu, ama bunu bilmediğinden başkasını istersin.. Mesela Yokluğunu Varlığına tercih ettiğinden, Sıfatlarını, Vücud-Varlık Sırrı salt O olduğundan Zatını Arzularsın.. Bunların hepsi Bil Beni diye, Aşk'tan, Muhabbet'ten.. Ama, bilmezsin sen bunları.. Nazlı, burnu havada olmaman lazım, nedenleri sebepleri geçmen lazım.. İstediği gibi İstemen lazım..

Dua

Namazlardan sonra Sehiv Secdelerinde 1.Secde'de: Allahım Hesapsızca Zat Cennetine girdir, 2. Secde'de: Ehli Beyt'e kavuştur. Allahım Şifa ver Def eyle Lütfeyle, Hayırlı Faydalı kıl, Zatınla Tecelli eyle, Allahım Seni Zikretmemde Sana Şükretmemde Sana güzelce İbadet etmemde bana yardımcı ol. Allah'ım, tüm darda olan kardeşlerime, Rahmansın Rahimsin, Merhametlilerin Merhametlisisin, Veli'sin Vedud'sun Mümin'sin Fettah'sın Vehhab'sın Latif'sin Selam'sın Nur'sun, Rahmet Hayır kapılarını aç, Gani'sin Kerim'sin, Maddi manevi rızıklarını üzerlerimize yağdır. Müminleri Muzaffer eyle, Kafirlere Hidayet eyle, Allahım Ehli Beyt'e; Muhammed Hatice Ali Fatma Hasan Hüseyin Selman, Büyüklerime, Ümmeti Mühammede, Zatından bir Tecelli Hediye eyle. Amin

Elest Bezmi ~ Hakk'ı Batıl'a karıştırma..

Hakk'ı Batıl'a karıştırma, Hakk İlmini Tenzih et, geç şu Evrimsel zırvaları.. Her şey Zamanla değildir.. Yeteneklerde bunun örneğini açıkça görürsün.. Kimisi elli senede bir Marifet'e varır varmaz, kimi doğuştan.. Müzik'de Resim'de her işte böyle olabilir.. Hayvanlarda da bunun örneği açıkça görünür.. İlim'de de böylesi vardır.. Çünkü Yetenek Sıfat'a, Sıfat Zat'a bağlanır; hele "İnsan", "Min Ruhi" buyurmuştur!.. Sen onun bedenine bakma, Allah onu Kulu diye Nefsinde saklamıştır.. Sen onun Körlüğüne, nankörlüğüne bakma, Hakk'ı istiyorsun a, Hakk'a bak işte o zaman! Adem gibi heykel'de, İsa gibi beşikte, hepsi de ta Elest Bezminden, Hakkı dile getirmiş "Bela!" demiştir!

Tasavvuf ~ Hayal ~ Hiçlik - Yokluk ~ Vücud - Varlık

O'nun Zati, Vücudi bağlantısını sezip, "Hayal" diyerek, "Hiçlik-Yokluk" vs diyerek, yani "Mecaz" ile, Hakikati acele geçtiğin bir yer var.. Oraya dön, beri gel, kalkmamacasına otur O'na.. ve şöyle sor kendine: "Hayal" dedim ama Beyni yok ki, hem "Hayal" de ne.. "Hiçlik" dedim, ama hiç olan benim, "Varlık" ne..

İnanmak ve İman Etmek..

İnanmak ile İman etmek arasında fark olduğu muhakkaktır.. İnanabilirsin ama İman edemeyebilirsin.. Ölebilirsin, ama ne şekilde, ne için.. Ne kadar..

Terk'de Edebi olmayana..

Terk'de Edebi olmayana, Vusül'de Adab verilmez.

Ayna ~ Misal ~ Eşya ~ Mana ~ Vücud

Bildiğimiz eşya olan "Ayna"yı niçin yaratmıştır.. Suretine bakman için mi.. Yoksa içinde barındırdığı Hakikat Mana'ları sana açılsın için mi.. Halbuki Hakikatte, eşya olan yaratılmış o "Ayna" ne sana Maddi Suretini gösterebilir, ne de o Manalar onun içindedir..

Düşmanınızı bir bilseniz..

Ah Zalimler ah Düşmanınızı bir bilseniz; böylesine tuzağa düşermiydiniz..

Ahlak

Allah için bir şey yapmaya itibar edilmez.. Esas olan Allah için Ahlaklı olmak, Allahın Ahlakıyla Ahlaklanmaktır..

Ölen Şehit, kalan Şahit..

Ölen Şehit, kalan Şahit.. Zalim'e ise safi zarar..

Nefsinden başını kaldıramaman bundan "Müslüman"!..

Bilim, Teknoloji kıçına rahatlık verirken, bir yandan da Canını alıyor ya.. Kafanın karışıp Nefsinden başını kaldıramaman bundan "Müslüman"!..

Evrim ~ Tasavvuf

Hz İsa (as) Efendimizin çamurdan kuş sureti yapıp üfleyip hemencecik canlanıp uçuvermesi Ayeti.. Neden bu Mucize anlatılıp da bir de sonrasında üstüne "Adem ile İsa'nın yaratılışı birdir" buyuruluyor? Zavallı görüşleri ukalalıkları bırak da tek bir görüşe gel, neden bu Mucize anlatılıyor bize ve ardından böyle buyuruluyor? Kapalı olana Açık olandan gidilir.. Senin için Mucize Kapalı ise, daha çok sürüneceksin, belin hiç doğrulmayacak.. Tıpkı Sebeplere yapışmak Sünnettir deyip de, Kafirler gibi Allah'ı unuttun ya.. İşte öyle..

İsrailiyat!..

Hadis İsrailiyat oldu da, Evrim, Modern Bilim, Medeniyet, Felsefe vs "Ayet" oldu..

Aşk Derdi

Ayda yılda bir Dert gelir başına da Huzura davet eder seni.. Oturur kurulursun, kalkmak bilemezsin.. E bir de Aşk Derdine düşenin Halini Makamını düşün sen..

Allah'ın Celalinin Gülüşü..

Zalimlerin sevinişleri yüzlerindeki gülüşleri, Allah'ın Celalinin, O Cehennemin gülüşü sevinişi..

Benzersizlik ~ Akıl ~ İkilik - Birlik ~ Vahdet

İki Benzersiz'in benzerliği, benzersizlikleri olurdu.. Ki bu, Sıfattır.. Ama daha öncesinde, zaten İki olmaları onları Benzer kılar.. Halbuki Zat, Sıfat gibi İki olmaz.. İki olmaz derken Bölünmez yani.. Bu, Ruh'tur.. Sen şimdi benzersizliğe tutunuyorsan, İki'ye ve Bir'e takılırsın.. Halbuki bu tarz ikilik birlik müşahedesi Zayıf İnsani Aklın hükmü altındadır.. Aklın gözetiminden halas değildir.. Şehadet ise Gerçeğin Görüşüdür.. Yani Hakk'ın!.. Ne Kendi Ruhuyla bölünmüştür ve ne de Sıfatlarında Benzeri vardır.. Ruh, bunu bilir.. Ama Dostum Akıl Gözü böyle göremez, zaten kendi Aklına dayanıp da bende O Akıl var deme.. Esma içinde "Akıl" yok.. Marifet ettim zannedip İslam'da Felsefe'yi önceleme, çünkü Felsefe'de bir kaç Kamil görürsen de bu Kemali Kendi Akılları ile elde ettiler demek olmaz..; İbrahim (as) Bildikten ve Gördükten sonra Nefsinin Tatminini O'ndan istedi!.. Kendi Nefis Mertebesinin!.. Aklın göremediği Apaçık Tek Bir G

Demokrasi

Kafirler Demokrasi, İnsan Hakları filan diye bir Yalan Uydurmuşlar, buna bir tek Müslümanlar İnanmış.. Müslüman'a bak sanki Dinsizmiş gibi İslam'da Demokrasi, İnsan Hakları var diyor.. Kafirlere kendini kanıtlamaya çalışıyor.. Kendini temize çıkardığı yere ve şeylere bak.. Yahu İslam'da "Yalan" olur mu! İşte böyle olunca anlarsan demekten zevk duyuyorum ki "Senin Felsefen Bilimin Medeniyetin İnsanlığın batsın, sen Adam mısın!"

Zikir ~ Müşahede

Gördüklerinden neyi Zikrediyorsan, nihayet gördüğün de o kadardır..

Mutluluk

"Mutluluğum Sen'sin" demedikten sonra nerede o mutluluk..

Vahdet-i Vücud ~ Alem Perdesi

Alem Perdesi ardında Allahın çubuğu sopası yok Karagözüm.. Vücud-Varlık, Mevcud, Şehadet budur anlarsan.. Yakınlık içinde Yakınlık Müjdesi, Kabul edersen.. Aksi halde Sığındığın Vehmi Gayrı Varlıklar, Uzaktan, Cahilane, Hadsiz İddialar..

Vedud ~ Fail

Çocuklarla düşen kalkan Kim..

Nefsini Zikredip de şeytan'ı sevindirme..

Allah'ın Merhameti yanında Nefsini Zikredip de şeytan'ı sevindirme..

Tecellilerin yetişmezse Nefsim gözüne..

Tecellilerin yetişmezse Nefsim gözüne, Sıfatın değişmez Merhametliler Merhametlisi Zatın gayb olmaz a Sultanım..

Dünya-perest..

"Dünya" baştan ayağa "Zulüm"den ibarettir.. Onu Şımartıp baş üstünde tutanlar sayesinde.. Fakir olsun zengin olsun "Dünyaperestler" sayesinde, Zulüm Tahtından hiç inmez..

Ama O'na nasıl uzak durulur!

Zati Hakikati uzaktan Müşahede, Şeyleri Anlamsızlaştırabilir ve Yapaylaştırabilir.. Bu, O'na Yakınlaşma Yoludur.. Halbuki bir şeyin Yapay ve Anlamsız olması İmkansızdır.., çünkü Eşyanın Hakikatinin Aynı O'dur! Hakk'ta Batıl nasıl olabilir?! Düşün.. "Yabancılaşma" dediğin bizzat O'dur.. Ama O'na nasıl uzak durulur! Esması Zatı üzerine nasıl "Nur üstüne Nur" dersek, başta Sen ve her Eşya da öyle Nur Üstüne Nur olmuştur!.. Pire de Yatak da O'ndan! Kim diyebilir ki Güzel O'ndan da Çirkin başka Tanrıdan! Yakına gel Yakına, Uzaktan öyle Görünüyor ki Yabancı girmesin!

Gören Gözü olurum..

Kocaman Güneş kocaman Gökyüzü kocaman Deniz kocaman Yeryüzü, Yanında küçücük etmiş, önüme sermiş..

Vahdet-i Vücud

Bazen Aciziz de, bazen de Yüce'miyiz?.. Mesela deriz "Hastalık beni Aciz bıraktı..".. Yani Hastalıkta Kudret var.. Yoksa Fiil başka zamanda da durmakta.. Perdelerin bazısı Akıl'da bazısı Duygu'da.. Yoksa Zati Bilgi'de ne kapalılık var?.. Tabi bu Sıfatın Zatiyeti, ama Acziyeti de Kudreti de Sen'de görürsün.. İşte daha ne diyebiliriz, bu Latif Perde bizzat Sen'sin.. Nefsinle Sıfatlarına, Ruhunla Zâti tahtına oturtmuş Seni.. Ama Sen Cemaline Aşıksın, yani Sevgilinin kaşına gözüne henüz; Ruhuna-Zatına değil..

Muhabbet

Dost'a kendini açıklama gerekmez.. Muhabbetle olursa o başka.. Muhabbet her şeyi tatlı kılar.

Sıfatlar..

Sıfatlarda değişme olmaz, Sabittir.. Derece, Mertebelenme, Tecellilerde ve Mazharlardadır.. Mesela Rahim İsmine bu anlamda örnekler olarak: Dünya, Yurt, Irk, Akraba, Aile, Kardeşlik.. Din Kardeşliği ki Bilirsen, Adem ve Havva, aynı Ana Baba, Yaradan Kardeşliği.. Mazharlara örnek ise Peygamberleri (as) verebiliriz.. Bunlar sadece bazı belli örneklerdir, yoksa eşyada zerrelere kadar ve ötesi berisinde bu Tefekkürün Sınırı yoktur.. Örneklerin hiçbirinde Sıfat-Esma değişmez, Tecellileri, Mertebe ve Dereceleri değişir.. Diğer Sıfat-İsimleri de böylece örneklerde Tefekkür edebilirsin..

"Şükür Secdesi" nedir nasıl yapılır bilir misin?.. ~ İbadet - Muhabbet

"Şükür Secdesi" nedir nasıl yapılır bilir misin?.. İbadetlerin azına da olsa Niyet et, Kabulü, ve artışı, yani Lütuf O'na ait, göreceksin..

Sen bir Yol ile Tatmin buluyorsun diye..

Sen bir Yol ile Tatmin buluyorsun diye her Kul da o Yolla Tatmin bulacak değil.. Madem Allah'ın Veliliğine Kullarına Yardımcı olmak bakımından soyundun, Ayna oldun, o halde, her Yolun her İbadetin önce kendinde Hakkını vermiş olacaksın!.. Batıni İbadetlerden olan Tefekkür ile Tatmin buldun diye, her Kul Hindi gibi Düşünecek değil! Gücü yetmeyen olacaktır! Zahiri İbadetlerden Namazla mı Tatmin buluyorsun, İslam sadece bir İbadet'ten ibaret değil! Nehyi anil münker, Hayır, Kendine Nasihati geçmeyene dışarıdan Nasihat fayda vermez! Kimi Üveysi, kimi Tarikat; Hakikat, Marifet, Andan içeri! Kimi Okur, kimi Yazar! Kuran okumakla mı Tatmin buldun, hayır Zikir ile Tatmin bulacak Kullar var! Sen Kalbi Zikre mi geçtin, Hayır, Dille etmeye İhtiyacı olan da var! Halk içinde Hakk ile olmak mı! Hayır Hira'dan inmeyecek olan var! Sen güya Hakk'a mı döndün! Hayır, Halk'a Dönecek olan var! Hem belki kaçıncı dönüş! Alemlerin Rabbi değilsin! Her Zahiri ve Batıni İbadetin, her Yolun hi

Merhametinde Kemal yoktur..

Merhametinde Kemal yoktur.. Kemali, Celalinde gizlemiştir.. Adeti budur.. İlke budur..

Üveysi ~ Tasavvuf

Üveysiliğin Hakikatteki Manasını Üveysiyyet'e Ulaştırılmayan bilemez.. Hatta o "Kurbiyet"tir.. Sen Tarikat Tıfıllarını geç.. Hiçbir Pir ve Kamil yoktur ki Üveysi olmasın.. Bu Manayı kabullenemeyip anlayamayan "Adam" olamaz.. Ha bazısı önce, bazısı sonra olmuştur.. bazısı da Lafda üveysidir yabanda kalır, o başka, onu demiyoruz, o da aynı Tarikattaki Yaban gibi Yabanidir.. İncelememiştir.. Eşeklik eder, Kalp de Kırar; öyle bir Eşektir.. Bu manaya dikkat etmezsen, sana "Cahil" denir, geçilir; öyle de kalırsın..

Aşk ~ Kul

Dost yanında, Dost hakkında derin düşüncelere dalıyorsun.. Felsefeci misin, Kelamcı mısın, Zevk mi ediyorsun, Deli divane Aşıkı mısın..

"Hakikat-i Muhammediyye"

"Yaratılış" bir İş'tir; tek bir "İş".. O Zâtın-Ruhun Nefsinin İşidir ki, O'nun Nefsi de Nur'dur.. Bu İş'ten ilk Tecelli de böylece Nur olmuştur.. "Gece" ve "Gündüz" tek bir İş, tek bir Nur'un Zahiri Batınıdır.. Alem'in Maddesinin Hakikati de Nur'dur.. Her Hakikat'in Zahiri ve Batını olduğu gibi, ilk "Yaratılan" Nur'un Batın'ı "Hakikat-i Muhammediyye", Zahiri ise ilk Yaratılan Ruh olan "Ahmed"dir.. İnsani Nefsinin adı ise, Muhammed (as).. İşte Ruhlarımızın Nefsinin Mertebesi O Nur'dan Yaratıldı; yani "Hakikat-i Muhammediyye"den! Bu Sırlardandır ki, Müslümanlara "Ümmet-i İcabet", henüz icabet etmemiş Kendi Nefislerinin Hakikatlerine Davet olunan Ruhlara ise "Ümmet-i Davet" denmiştir..

İç, İç'e

Tecellileri içinde Zât.. Alem içinde Beden.. Uzaklık içinde Yakınlık.. Kalp içinde Sevda.. Nefs içinde Ruh..

Vehhabi'ler ve Vahdet-i Vücud'u tam idrak edemeyenler..

Vehhabi'ler ve Vahdet-i Vücud'u tam idrak edemeyenler, onların Hallerini beşeri Aşıkların Hallerine benzetirler.. yani "..aslında gerçekten bir Kavuşma yok, onlar Duygu Halleri ile Sevgilinin Hayaliyle Kendilerinden geçmişler, Sarhoş olmuşlar, Yokluk da deseler Varlık'da deseler bundan ibaret, yani gerçek bir Vahdet yok, durum bundan ibaret.." diyorlar.. Halbuki Vahdet-i Vücud tam olarak Eşya'nın Hakikatinin ta Kendisi, hatta Aşkın dahi ta Kendisi ve Hakikatidir.. Yoksa ne "Şahdamarından Yakın" olmak ne "Min Ruhi" ne de sayısız onca Ayet ve Hakkın durumu bu zannettikleri gibi bir Hal, Hayal, Mecaz, Avunma olurdu.. Şu var ki onlar Kafir değiller, ne yazık ki ne söylediklerinin farkında değiller.. Asıl Hayal, Hal, Avunma tam tersi onlarınki..

Mana ~ Aşk ~ Vücud

Madde ve, Mananın Hakikatini, boşuna Ayrı göstermedi.. Hepsi Aşık için.. Aşık Mana'nın Hakikatine erdiği gibi Sevgilinin sadece Hayaliyle, İsmi ile, verdiği Duygu Halleriyle yetinemez.. Maddenin de Hakikatine yani Vücud'a, Sevgiliye tam Kavuşma ister.. Hatta Aşık öyle ki, Yokluğu ve Aşkı dahi perde görür..

"Uyku" değil, "Yokluk".. "Uyanmak" değil, Dirilmek..

"Uyku" değil, "Yokluk".. "Uyanmak" değil, Dirilmek.. An be an, Hayy ile Dirilmek.

Vefa

"Niyâzî'nin dilinden Yûnus durur söyleyen.. Herkese çü can gerek Yûnus durur cân bana." Niyazi Mısri { ks } Vefa'ya bakınız.. "..Sonra herkesin denenen, bilinen derecesini tanı, birinin çektiği zahmeti başkasına maletme, onun yerine başkasını övme. Herkese noksansız olarak hakkını ver, herkesin hakkını tanı. Birisinin büyük oluşu yaptığı başardığı küçük bir işse, büyük görmene, gene birinin yaptığı iş büyükse, fakat kendisi düşkünse o işi küçük görmene sebep olmasın.." { Ali (kv) }

"Sebepler"

"Ayakabı bağınızı bağlamayı dahi Allah'dan isteyiniz" { sav } Halbuki "Sebepler" deyince biz bunu ne Dua'dan sayarız ne Kabulünden..

"Mahzun olma" ~ Vücud Ehli

"Mahzun olma".. Gönlü dahi nehy etti.. "Bizimledir".. Vücud'u ispat etti.. Hep sorarım şimdi de sorayım, Ayet mi bu.. Hadis mi?.. Kadim mi.. Varlığını bilmek var, Bilmek var!.. Mahzun olma, Vücud'a gelmeden kim var ki!

Hu ~ Allah

Çözemezsin, çünkü düğüm değil.. Bağlayamazsın, çünkü kopuk değil..

O ~ Dünya ~ Vicdan - Din ~ Ateizm

Adaletli olmadıktan sonra -ki İlah'ın İsmidir- Yeryüzünde hangi Mahkeme hangi Sistem olursa olsun.. Kafir de olsan, işte, O'nu arıyorsun.. İşte Misali.. İstersen Vicdan sahibi ol, Yanlış yerde arıyorsun O'nu..

Min Ruhi ~ Nefs ~ Alem

Ruhunun (Min Ruhi) yani Senin Öz'ünün Hakikati Bedeninden farklıdır, bunun İdrakine varmalısın.. Öyledir ki Beden yanar, Nefis Acı duyar, o Yanmaz ve Acı duymaz; Sen bu Sırrının ip ucunu basitçe İmanından tut, şöyle ki: Beden ölür Ruh ölmez.. Bu Zati Münezzehliğinden önce Öz varlığının Sırrının Esmai Niteliklerinin de idrakine varmalısın, mesela Sabır.. öyle ki Sabır Manevi Ateşlere karşı Su gibi olabilir, hatta Ateş onun için Zevk'e dönüşür.. Bunlar İnsan'ın Zati Hakikati olmasına karşın, Nefsine Sarılana kesinlikle Sırrından Nasip yoktur.. Ve O Sırrı böyle olmasına karşın acıdır ki sarıldığı Nefsinin Vehmi onu Yakıp kavurur.. İbrahim'e (as) Ateşin serin selamet olmasının Hakikati de bundandır; Zira Ruh O'nun Ruhundan olduğundan ve O ise her şeyin Özü Hakikati olduğundan, Alem'den bir Alem olan Beden dahi Dört Unsur gibi, Hakikat'de yine O'nun Ruhuna bağlıdır.. İnsan'a Kendi Ruhumdan buyurması Tecellileri içinde Zatına En Yakın kılınan Varlık olması

Sabır Pazusu ~ Kavuşma Vakti

Aklımızla çözdüğümüzü zannettiğimizle duyusal ve duygusal olarak karşılaştığımızda Halimiz nice oluyor?.. Yakub'un (as) karşılaşmasından Yahudiler anlamadı, ama sen bunu anla.. Kol pazuların güzel hoş da misal Sabır pazuların İlim pazuların ne durumda? Nefsini Kalbin yener.. Şüphesiz ki İnsan zayıf yaratılmıştır.. Cemal'e Aşık.. Zati Cemal'e ise Aşıklardan başkası bakamaz.. Vahdet'de hiçbir zorluk yoktur; Yiğitlik ve tevazu, yokluk hiçlik "gösterilerini" terket.. zira Kavuşma Vakti bunlar çiğliktir hamlıktır, lüzumsuzdur!..

Akıl.. ~ Marifetullah !

Akıl son haddine vardığında O'na yükselmek için bir Burak'tır.. Cebrail'in titrediği yere kadar seni taşımak için.. Sonra O'nda Kemal bulursun.. Marifet budur.. Yani şimdiki zamanda çoğu şaşkının ve aymazın zannettiği gibi Marifetullah, tam tersine Akla varmak için değildir.. O senin Marifet zannettiğin senin bineğinin olgunlaşması ki onu ulaşılacak Makam, son nokta, Kemal zannetmişsin.. bir de bir havalar bir havalar.. Bir İnsaniyet, Medeniyet, Bilim, Felsefe, Evrim aşkı ki sorma gitsin Halini..

İlim ~ Bilim

"İlim" deyince "Eski" kabul ediyorsun, Bilim olarak kabul etmiyorsun.. Sanki bugünki "Bilim" dedikleri yarın yanlışlanmıyormuş gibi, "Kesin" bir Bilim varmış gibi.. Halbuki yanılma payı hep olmakla birlikte "Rüya"nın bile bir İlmi vardır.. Hani sanki İnsan tarafından bir şeyler Biliniyormuş ve Kesin imiş gibi "Bilim" var da "İlim" yok.. Ah kardeşim Cahil misin ve nasıl bir Cahilsin sen bilemedim ki..

Nafile Huzur..

Nafile Kıyamlarda dur, nafile Rükulara Secdelere var, Büyüktür Rabbinin Lütfu, nefsini ko kenara Nafile Huzura var.

Kayıt

İlk önce Tecellileri geçiceksin.. Nihayet Tecellilerini O'ndan Bileceksin.. Bu Seyr Geniş anlamda İlla O'nunla neticeleneceğinden, bu Bilme'de hiçbir Kayıt olmaz.. yani bazen An'da, Zamansız, veya Zaman'a yayılmış, Evvel Ahir.. kimi zaman şuurlu veya şuursuz, ama Gafletsiz.. kimi zaman verirken kimi zaman alırken.. bazı Uzaktan -Esması ile-, veya Yakından, ama hep O'nun ile, bir Ömür ve Ebedi..

Bir ~ İrade - Fiil ~ Niyet ~ Fark ~ Hikmet

Parmakların dahil herhangi bir şeyi yerinden oynatabildiğin kuvvet ile, oynatamadığın kuvvet, aynı Kuvvettir.. Yani kavanozun kapağının sıkılığı ile, senin onu açman, aynı Kudret sayesindedir.. Şu da var: İrade, yani kavanozu açmak "istemen" de Aynıdır.. Ama Niyet'e gelirsek, işte o Farklı.. İçinde bulunduğun Fiilde ve Fiilden, Senin hiç düşünmediğin, hesaba katmadığın veya Niyet etmediğin Sonuçlar meydana geldiğinden, yani Ceza'dan ve ötesinde "Hikmet"den bunu anlayabilirsin.. Yani "İrade" dahi "Gayrı" değildir, fakat onda "Fark" var..

Bazı şeyler dile gelmez ki

Bazı şeyler dile gelmez ki, nasıl yanlış anlayacaksın..

Kul

Şu kediciğim peşimde niye dolanır, neyin kuludur, bende ne Var, ne diye peşimde dolaşır.. Rızık mı.. Muhabbet mi.. Yarın başka evde olsa unutur gider.. Beni tanır mı; hiç tanıdı mı ki.. Güzel mi güzel; kör topal olsa da yine bir alıcısı vardır Kulun; Sahip mi yok.. Muhtaç mı ki bana.. Bu ne demek şimdi?.. Sen benim hiçbir manam yok mu sanırsın Ey Kul? Benim Manam Kendimde.. E Sen neye Kulsun da Ben yokmuşum gibi! Ben düğüm müyüm ki, çözeceksin beni? Yok muyum bulacaksın? Uzak mıyım nasıl Yakınlaşacaksın? Sen neyin Kulusun ki tanımazsın Beni?

Hu

Onları öyle Korkuttu ki, O'ndan başkası olmadığını anladılar.. Aşk oldu, Aşık oldular onlar.. Rabbim, Ey Alemlerin Rabbi, Aşk olsun Sana!

Nefs ~ Haller ~ Ruh

Eğer Nefsini dikkate alırsan, O çok Yüce'dir, elbette sen bir Hiç olursun.. Ama bu senin Nefsinin bir Hal'idir; "Hakikat" değil.. Çünkü O sadece Yüce değil, ve sen de sadece Nefis'den ibaret değilsin.. Yani Sen Hakikatini bilirsen, elbette toprağında kalmazsın..

Müzik Hakkında.. Din

"O" "Müzik" hakkında.. Notalar kendi başlarına hareket etseler oluyor mu?.. Müzik oluyor mu?.. Olur da, O Notalara Hayat veren Müzik, Kendini olduğu gibi göstermez, tatsızlık olur.. Majorler Minörler, Makamlar.. ya Ona ölesiye gözü kapalı Uymak var.. ya da ölesiye Teslim olmak.. Besteciler var, Müzisyenler, Orkestra Şefi de var.. Ama Müzikten başka bi seçenek yok.. Diğer seçenek "Kibir", yani çelişki, tutarsızlık, yabanilik.. Anlamsızlık.. Hiç tavsiye etmem, Ondan daha Kibirlisi yok.. O'nsuz hiçbir şey yok! Her şeyden Kendisine Yol var Teslim olana, Uyana! Teslim olmayana dahi İslam'dan gayrı Hakikat yok!

Tasavvuf ~ Melamiler (!)

Efendimiz Nurumuz Sırrın sahibi idi, Sır idi de Hira'ya çıktı.. Uzletsiz Halvetsiz Salatsız! Tasavvuf, "Melamiyim Ben" ayakları.. Bütün gün Şeriat Ehliyle, Halkla didişte, ama Hak ile, Halkı geçmiş! İki dakka yalnız kalamaz iki lokmaya sabrı yok, ama Hakk ile, Birlik-te O!

Kul ~ Muhabbet ~ Ayna

Sen O'nu Kendin gibi Benliğine Haris mi sandın da, Yalnız olsun, Kulu Kulları olmasın?.. Hangi Hakikat vardır ki, ister Birlik ister Çokluk, Tek ve Çift, O'nun Bir olan Vechinin Aynası olmasın!

Kul ~ Muhabbet

Kul olunca İkilik olmaz, Aşk olur.. O Gizli olan, Kul ile ortaya çıkmış olur; Aşk olur, Muhabbet olur.. Yoksa ne Evvel ne Ahir, El An zaten kimse O'nunla değildir ki, ne Zahiri ne Batını, ne Birliği ne İkiliği! Kul olunca tek de olursun çift de olursun, bir de olursun çok da olursun.. Şimdi sen artık Lafı kes, Laf Ebesi olma, Kul ol!..

Allah Ehli..

Hal Ehlini, Tecelliler yönlendirir.. Sıfat Ehlini, Esmaları.. Allah Ehli ise, bizZat O'ndan etkilenir..

Yabani olma..

Yol belli Yolcu belli Hancı belli.. Kendi arayışına kapanıp da Yol Yolcu Hancı çıkarma.. Yabani olma! Bak ne buyurmuş Selam olsun o Bulanlardan biri : "Seni, kimseye muhtaç olmadan tek başına yaratan o eşsiz varlık, seni sevdâ içinde tek başına bırakmaz.. Kendi içine kapanıp hayâller, düşünceler meydana getirdiğin evde, yâni senin gönül evinde, seni yalnız bırakmamak için, sana yüzlerce güzel yüzlü eş, dost belirtir."

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil Azîm

Görmeyi Duymayı Parmaklarını Ayaklarını, Nefes almayı.. Sana bıraktım dese, Halin nice olur bilir misin? Ya bir de Seni Nefsine bıraksa... Sen bundan korkup ürkme, Vehm'e kapılma, Üstündekinin İdrakine var da bir "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil Azîm" de.. Muhabbetle Gönülden Şükr'e Hamd'e, Huzur'a var.

Allah için Sevdik

Küçük görme, O'nun için söyledik O'nun için dinledik, O'ndan buluştuk, Allah için sevdik, O buluşturdu bizim kalplerimizi.

Hayret ~ Acayip

Sen şimdi Yaratılışın içindesin ya, Hayret etmiyorsun, her şey normal veya anormal, şöyle böyle filan.. Fakat Bir de "Acayip" var.. "O" Acayip olanı görebilmek için, dünyaya hiç yoktan, şimdi, birden gelmen gerek..

Ateizm Çelişkisi ~ Kayıt

Hakk olarak Fıtrat Dini olduğundan, İslam'da hiçbir Kayıt yoktur.. Haramlar, İbadetler ve Küfür dersen, Mümin bunları Nefsinden ve Kader bakımından zaten gayet iyi bilir.. Yani Günah işlememek gibi bir Kaydın olamayacağını bildiği gibi İşlemenin de bir Kayıt olacağını bilir.. Ama Kafir-Ateist bu seviyede bir anlayışa sahip değildir ve asla olamaz.. Günah yoksa, zaten "Kafir-Mümin" çelişkisi de olmamalı değil mi!.. Başta Nefsini bilmediğinden, ve Dini de bir Kayıt gördüğünden, en büyük Çelişki olan Kayıtsızlık Kaydına düşmüştür.. Görmüyor musun hallerini, onlara göre Nefisleri dahil her şey "İlah" edinilebilir (İnek bile..) ve olabilir de, yalnız Bir Tek "Allah" Gerçek-Hakk olamaz.. Güya dinler, hatta Mitoloji bile olabilir de, bir "İslam" olmaz.. Şunu unutma ki biz genel olarak İnsanlardan değil Hakikatlerden bahsediyoruz.. Yoksa Kafirler diye bir grup var da çok mu Merhametliler çok mu Akıllılar ki?! Bu Kayıtsızlık meselesi herkesin değil, a

"De ki "Kininizle ölün"

"De ki "Kininizle ölün" Ayeti Müminlerin Nefretini değil, Zalimlerden Rahmet Merhamet bakımından Ümit Kesmişliğini İfade eder.

Tasavvufi Kavramlar - Kavramlar..

Bilgisiyle Kibirlenen bir Hayvan göremezsin; ancak Duygusal olarak Kibirlenirler.. Heybet başka, Kibir başka; Kibrin aslı Cahillikte.. Ben başka, ben-"LİK" başka.. Ben "Ruh", Ben-Lik Nefis diyelim; ama bu "Nefs", "Öz, Saf Kendi" anlamında olan değil; "Ego" diyorlar.. "Öz Güven" ise "Öz"den kastın ne, kavrayışın ne kadar Derine iniyor, ona göre!.. Tabii Nefsini mi kastediyorsun, Sıfatlarını Kimliğini mi.. Allah'ın "Min Ruhi" dediği "Sen" mi.. Sonuçta konuştuğumuza nispetle Kavrayışına göre, Allah'a Sığınmak da Güvenmek de, ister gizle ister aç, bir "Sen"den geçer.. Ve bütün İşler O'na döner!..

Seyr-i Süluk

Konu Sıfatların Tecellileri ise Güneşi görmeyen Şimşeği Aydınlık sanır.. Kaldı ki öyle Tecellileri var ki, Güneş Karanlık kalır.. Böyle sonu gelmez sınırı olmaz, Aşk'ında helak üstüne helak var.. "De ki: “Hepsi Allah'ın katındandır.”.."..

Dünya..

Dünya Seni tanımaz, verdiği Sözü tutmaz, Sana değer vermez, her şeyi sallantıda yarına çıkmaz.. Allah'ı tanı, Mümin Kullardan ol.. Dünya bundan böyle, Nefsin Aklı bu işi anlamaz..

Min Ruhi ~ Aşk ~ Vahdet ~ Tasavvuf

O senin gözün kulağın ellerin ayakların olacak da "Sen" Sır olup ortadan kaybolmayacaksın, Nefsinden Amelinden İnsanlığından Dünya'dan uçup "Ruh" olmayacaksın, öyle mi..

Yaratılış

Ey Yalancı! Ey İkiyüzlü! Yaratılışı sevmeseydin yaşamazdın! Hakikaten sevseydin de Yaratanını bulurdun! Ey Riyakar! Senin Sanattan haberin yok ki Sanatçısını arayasın! Senin işin gücün yemek içmek yatmak ve uçkurun!

Akıl - Felsefe - Bilim - Evrim ~ Zaman

Akl'a göre, bir sonraki an yoktur, yarın yoktur, gelecek yoktur.. O halde sözlerinde Sadık olsalar, ne Akıl ne Felsefe ne Bilim ne Evrim ne Kendileri, gayrı hiçbir şey Yok!.. Peki şu güya "Medeniyet"leri, "İnsanlar", filan.. nasıl varlar? Çünkü, hayatları Yalan Dostum! Aksi halde, "yaşamak" mümkün mü!

Ezeliyet - Kadim ~ Alem ~ Zaman

Şu Alem veya herhangi Alemler hiçbir anlamda hiçbir yönden Ezeli veya Kadim değildir.. Alem'den Kainat'dan Sen ne gördün ne anladın?.. Doğru, Kemalince anladınsa, Kadim olan O'dur, Alemler Kainatlar değil.. Senin bi yapıp ettiğin işler alemin var, bir de iç alemin vardır.. İş işlemek olsa da olur olmasa da olur değil senin için.. Fikrin susmamış, Dilin susmamış, Basit Hallerle eğlencede kaldıysan, İç Alemin Kemale ermemiş, Kesintisiz Huzuru tecrübe etmemişsen, Hala Nefsinden konuşuyorsun.. İş güç hareketle zaman doldurur, Nefsini güya Hakla meşgul edersin ya, ondan.. Yoksa Kainat Kadimdir demezsin.. Dersin de cahillğinden dersin, dediğim gibi işgüzarlığından veya dedi-kodu, laf.. Bak Zaman'dan hiç bahsetmedim var mı yok mu..

"Suretimde Yarattım"..

Sen bir zarar görmesen de, İlkeli, prensipli bir kimse isen, duygusal olarak Öfkelenmesen bile Öfkelenirsin, Sınırları Belli eder hatta Cezalandırırsın.. Sen böyle olursun da, seni Kendi suretinde yaratan O hiç Öfkelenmez mi!

Düz Dünya veya Yuvarlak! ~ Akıl - Kuran

Görmedin mi Rabbin gölgeyi nasıl uzattı? Eğer dileseydi elbette onu, sakin (sabit) kılardı. Sonra da Güneş’i ona (gölgeye) delil (yol gösteren) kıldı. Furkan 45 Bu Ayette Allah (cc) Akıl ve Nedensellik bağlarını koparıyor, ve asıl noktaya işaret edip buyuruyor ki "Güneşle Gölgenin aslında hiçbir Nedensel bağı yok, ben onları öyle göstererek size Deliller veriyorum".. yani buna göre işin esasında, mesela Dünya Yuvarlak mı yoksa Düz mü diye bir Tartışma olsa da Hakikatini öğrenmek istesek, hem düz hem yuvarlak, hem yuvarlak değil hem düz değil.. Hakikat arıyorsan, bundan gayrı Hakikat yok! Buradan bakmadın mı da zaten ha düz görünmüş ha yuvarlak.. hiçbi farkı yok, çünkü zaten Hakikat ikisinde de değil!..

"Melami" ~ "Şeriat"ın "Hakikat"i..

Şeriat Ehlinden iki Kişi düşün ki bunlar ikisi de Haklı olduklarına kani olup birbirleriyle Mücadeleye düşsünler, didişsinler.. İşler kızışsın.. Sonra da birden Menfaatlerini düşünsünler ve ikisi de desinler ki "Ben bu didişmeden vazgeçeyim de Allah bana Cennet'de bir Köşk yapsın".. Ve böylece de Azim gösterip Barışsalar.. İşte sana "Şeriatin Hakikati".. İşte sana "Hakikat"!.. Şimdi Sen Hakikat Ehliyim Teranelerini bırak da Hakikat Mertebesinin senin Kayıtlarına rağmen Genişliğine bak! Şeriat'ı değil kendi Cahilliğini, ve yine Şeriat'ı değil, güya Ehillerini Kınayacaksan Kına.. Sen Halk'tan geçememişsin, bari Kendini Kına Kendini! Daha doğrusu Nefs'i Kına Nefs'i! Yok "Melamiyim Ben" filan ayaklarını geç!

Esmaül Hüsna ~ Hilafet ~ Nefs ~ Ruh

Esmaül Hüsna'nın Hilafeti Nefsinde, Zatının Hilafeti Ruhunda Sırlanmıştır. Esmaül Hüsna Celal ve Cemal'de toplandığından Nefsin Kemali için "Denge" gereklidir diyelim; Kalbini bunun için iki parmağı arasında döndürür durur.. Ta ki Suretine, Esmaül Hüsna'sına Temizlenmiş bir Ayna olasın.. Perde olmayasın.. Böylece Ruhun Ayna'da sadece Sureti, Nefsini değil, Müsemma'yı da görsün.. "Min Ruhi" Sırrı Hilafetinden öte Vahdetiyle, Kalbinin en derininde Ruhunda, Sırrında Parlasın..

Rabb - Merbub ~ "Nispet"ler ~ İsim - Fiil - Sıfat ~ Zat - Ruh

"Acz" insana nispetle Acz, O'na nispetle "Kudret"tir.. Aciz bırakır.. "Nispet"lerin Hakikatine er.. "Rabb" "Merbub"u, Merbub Rabbi gerektirirse de ikisi de Kul ve Rabb açısından İsim Fiil Sıfattan ibarettir.. Ama Zatlar açısından durum farklıdır; Min Ruhi.. Hakikat şu ki elbette Rabb de vardır Merbub da..

Mucize ~ "Ülfet" - "Gaflet" Sırrı ~ Yakin ~ Tenzih - Tenezzül

"Yürümek" vesair yerine Uçmayı "Mucize" saymak, Mucize'yi vesair hem red hem de kabul etmek açısından "Ülfet" ve "Gaflet" Sırrına dayanır; "Adetullah" "Sünnetullah" veya "Akıl" deyip de, "Yakin"den mahrum kalanlardan olma. "Tenzih" ve "Tenezzül" açısından da "Hakikat"ler bunu gerektirir.

Esma ~ Ruh ~ Nefs ~ Vahdet

Kedi Görmesiyle yetinmez, mutlaka Koklar.. Ağma, Görme İhtiyacını Duyması ile karşılayabilir.. Şekiller (Musavvir) Fark'lı, Suret (Nur!) aynıdır.. Görme Duymanın, Duyma Görmenin (vb) aynı olmaz.. İnsan için Fazlası (Nafile) vardır, Temiz Akıl (İlim) ve Temiz Kalp (Muhabbet) ; Marifetullah.. Yani Nefsin Temizlenme, Arınma İhtiyacı olur ki onlarla her biri ayrı Esmaül Hüsna'yı algılayabilsin.. Fazlası (Lütuf) ise, Müsemma'dır ki "Ruh" içindir; O Kulun Nuru Celal ve Cemal'e bağlı Nefsin parlaması gibi Kesintili (Zaman) değil Zati'dir (Min Ruhi).. Arınmaktan Münezzeh, Parlamaktan Gani, Ayrılmak-Birleşmek, Uzaklık-Yakınlık olmayan "Vahdet", "Ruh" içindir..

Kalbini eğip bükeceğine..

Kalbini eğip bükeceğine, "Dilediğini Yaparsın ne gam" de.

Gaflettir, Vehimdir..

"Yalnızlık" Yaratılmıştır, yani Gaflettir.. Çünkü İkincin yok, Sen'den başka Yok, ki "Yalnız" olasın da, "Yalnızlık" olsun.. "El an" da öylesin.. Ve Kulun da yine, Sen Varken nasıl Yalnız olsun ki, "Yalnızlık" olsun.. O halde bu Yalnızlık, olmayan bir şeydir, Gaflettir, Vehimdir..

Kullarım..

"Her şeyden kesilin, Bana gelin" dedin.. Kimisi Korktu kimisi Acele Koştu.. Öyle bir pazar kurdun, öyle hile ettin, öyle tuzak kurdun ki, herkes bu işten karlı çıktı.. Kimine Zatın, kimine Sıfatın kimine Nimetin.. Ortağın yok, hepimizin payına Sen düştün!

Ezel ~ Ruh ~ Beyin - Nefs

"Ruh"un Oluştuğunu, hem de "Beyin" aracılığı ile meydana geldiğini iddia etmek, Ezel Kavramının Zamansızlığı ifade ettiğini Dünya'da tecrübe (-Keşf) edememekten, Akıl Perdesini aralayıp anlayamamaktan kaynaklanır.. "Hiçbir şey bir An'da ve aracısız, direkt olarak Varlık Sahibinden Hayat bulmamıştır, her şey Zamanla, Oluşur, aksini Akıl kabul edemez!" İnancından! veya İnançsızlığından mı demeliyim! Yani Akıl ve Madde Bilimsel açıdan (!) Reenkarnasyon'dan çok da farklı bir seviyede değildir bu İddia! Zira ikisi de Madde (!) boyutunu, yani Oluşu, yani Dünya'yı, aşamamıştır!.. Temiz Akıl "Tohum" açısından Teselsül olamayacağını çok net görebilir; Nefs Perdesi arada değilse! .. Eğer "Ruh" derken kastedilen yanlışlıkla "Nefs" olur ise, belki İddia bu açıdan uygun görülebilir.. Zira Kuran-CI isek (!), Allah, Nefs için Kendi Nefsimden dememiştir.. Lakin "Ruh" için "Kendi Ruhumdan" buyurmuştur!.. Yan

"Gaflet", "Muhabbetsizlik" olur..

Her türlü Özrü de Mazereti de kabul eder, ama "Gaflet", "Muhabbetsizlik" olur.. Muhabbetsizlik de Kibir'e, oradan Vicdansızlığa varır.. Zalimlerin durumu budur.. İşte ondan sonra Sivrisineğe bile Muhabbet eden O İlah İnsan'a benzemez.. Düşmanını dahi hasretle anarsın.. O çok beğendiğin Kendin dahi hani? Ararsın da bulamazsın! Ateş'den Merhamet beklenir mi? Ateş'den bile Medet umacak hale getirir seni... Ey Celalinde Cemalinde tek eşsiz olan Zat, dersimizi aldık! Hakikat şu ki bize Senden başka Dost da yok, Düşman da; şu halde Dostluğunun Hakkı için Yalvarırız, bizi Zıtlıklardan azad eyle! Muhabbetin Hakkı için bir an olsun Muhabbetinden Gafil etme!

Vech..

Her başa gelende binbir veche vardır, tek bir veche'de kalma.. Ama, Kul olana Tek bir Vech var; O'nda kal ki, hepsini yerli yerince görürsün..

Tecelli

Hiçbir şey O'ndan daha Zahir değildir; Tecellisi dahi..

Hayat Kanına karışmış..

Hayat Kanına karışmış, Bedenin Aşk Şarabının Testisi; Sarhoş ol!

Kuran ~ Tasavvuf ~ Şirk

İbrahim gördüğüne "İşte bu benim Rabbim!" dedi ve Alemlerin Rabbi de "Biz ona öyle gösteriyorduk, ki Yakin sahibi olsun" dediyse, Sen bundan Sevgilinin Cilvesini anla! Anla da Şirk'ten korkma, Kurtul!

Anahtarla Kilitle oyuna dalıp da, çoğu gibi Hazine'den Gafil kalma..

Kilit yaratılmışsa, Anahtar da yaratılmıştır.. Sen bundan Zamanın olmadığını bir çabuk anla.. Celal Kilit, Cemali Anahtar.. Zatı Hazine.. Lakin bu Anahtar ve Kilit, dikkatli ol, yaratılmış değil.. Anahtarla Kilitle oyuna dalıp da, çoğu gibi Hazine'den Gafil kalma.. Çünkü bu Anahtar ve Kilit, yaratılmış değildir.. Sana Kendi Ruhumdan demiştir..; Anahtar sensin, Kilit de sende, Hazine de Sen!..

Nefsim imiş..

Dün gece "Şehri" şöyle bi gezdim, tanıdık eş dosta göründüm..; meğer Nefsim imiş.

Mezhep ~ Tekfir ~ Garipler

Nefs'in bir an Kafir bir an Mümin olduğunu bilen kimse nasıl olsun da Tekfir davasına, Mezheb Didişmesine vs düşsün.. Bu Din Gariplerin Dinidir, Ahkam kesenlerin değil.

Kulluk

Güzel bir Sabırla Sabredemezsek de, ne Gam, Utancımız var !

Dedikodu ~ Vesvese

Şeytanların ve Nefsin Vesvesesi en büyük Dedikodudur.. Ama Allah ile Kulunun arasını açmaya imkan var mı!

Nasıl..

Sen benimle meşgul olurken ben nasıl olsun da Seninle meşgul olmayayım..

Haller ~ Cezbe

Haller Cezbe'dir.. Kendine ersin, varsın gelsin diye Aşıkları.. Gelmeyeceksen, Haller ile Marifet gibi oyun oynama, boşa yorma, yorulma.. Hangi Hal imiş ki O, Zatına Vuslat bulunsun!

Ne vakitte..

Çalılıktan Düzlüğe, Dünya'dan Huzuruna, Esma'dan Müsemma'ya ne vakitte varırsın..

Tayyi Mekan.. Tayyi Zaman..

Sana senden yakın olana hangi mesafede ne derece ne kadar tayyi mekan tayyi zaman yapabiliyorsun?.. Mesele varsa, İlim, Aşk, Muhabbet meselesi..

İhtiyaç.. Muhtaç..

İhtiyacın giderildiğinde unutuyorsan, neye ihtiyacın olduğunun İlminden gafilsin demektir. Mesela Sabır, nedir?.. Acaba hangi Esma?.. Hangi Müsemma! Marifetullah?

Yaratıcı ~ Min Ruhi ~ Esma - Müsemma

Başta sen bir yaratılmış iken, yaratılışı sevmeme gafletine düşme. Yaratmayı sevmese, veya maksadı sadece Sanat olsa, üstüne bir de Ruh vermezdi.. Taş, Bitki, Solucan kadar bile Canı Aklı olsa, yine yaratmış.. Bir de İnsan'ı, Seni düşün, Kendinden Ruh vermiş. Hatta neredeyse hepsi Senin için.. Öyle ki, Yaratılışı sevmese, bu Kendini sevmemek gibi olurdu. Sevilmeyene dahi izin vermiş, olsun demiş; neticede Af'fa, Merhamet'e, Sabr'a, Şefkat'e, Akl'a, Adalete, Aşk'a varır iş.. Yani yine Kendine.. Sen, yeter ki Yerini, yani Hakkı bil!.. Celalinde de Tatlılık bulur seversin o zaman.. Kim Aşık kim Maşuk kim Zalim?..; yerini bil de Kafirlerin başına gelen gibi fazla Naz Maşuk usandırmasın! Hangi Esma'sı Çirkin, Kötü buldun?.. Hangi Müsemma'ya vardın! Yerini bil Yerini!

Hu

Bir de O'nu düşünme derler.. Nasıl ifade edeyim Aşkım; Sendeki belirsizliği.. Cemalinde Eşsiz, Celalinde Eşsizsin.. Senden gayrı Kim çıkar, Bu dibi görünmez kuyu tuzağından..

Zat ~ Esma Mertebesi ~ Ruh ~ Nefs

Kendi Kendisi ile olan da, Zahir Batın kalır mı.. Sen'i (Min Ruhi) "benliğinden" (Nefs) alan da, Gayrı Müşkülün kalır mı..

Nefs

Sen Nefsinden Münezzeh değilsen de O şah damarından yakın olan Münezzehtir, O'na sığın.

İlim ~ Hal

Aşığı putperestten ayıran İlim'dir.. Haller gelir, gelmez.. İlim, Allah'ı Bilmendir.. O şüphesiz Gafilsen gelir, İlim sahibi olur isen gitmez.. O'nu tutacak bir Hal bulunmaz; Aşık ise O'nsuz yapamaz.. Boşa yorulmaz Aşık, muhakkak.. Gel sen O'nu Bil.. O nedir?.. O, O'dur..

Edep ~ Kul

Edep gittimi.. Her şeyin kendine göre bi yolu vardır.. Dinsiz oldun çıktın demektir.. Yani Edepsizlik, Dinsizlik demektir.. Ama Edep öyle kendini hatalı hor hakir bilmekten ibaret değildir.. Edep Akıllı olmak ve İhlas'tır.. Yanık, Dürüst ve Samimi olmaktır.. Serin Selamet olan Ateş gibi.. Aslında Edep senin anlayacağın değil, O'dur O.. O'na Kulsan anla!

Zikir

Vesvese için değil, Menfaat için değil; Allah'ı Allah için Zikret.

O ~ Zati Tecelli

Gafleti giderince.. Veya Yaklaştırınca diyelim.. pire, kendini deve zanneder.. fani, Ezeli Ebedi hisseder.. Bu, Sıfatlarına Yaklaştırması.. Ya Zatı mı, Varlığı mı?.. Var dediğin zaten O, O'nsuz bir tane Var yok ki!

Evrim ~ Kuran - Mecaz ~ Tasavvuf-ÇU ~ Ruh

Evrim'in Tevazu ile bir ilgisi var mı? Bilakis Kibirle, Kaba Kuvvetle, Cisimle, "altta kalanın canı çıksın"la alakalı! E güya Tasavvuf-çu! Senin Evrimle ne alakan var? İnsan'ı yeryüzünde debelenen Dabbe, Hayvan yaptılar! Heh sen Kuran ve Evrim de şimdi! Ben sana "Rezil bir Hayvandan, Madde Yığınından ibaretsin" desem, sen Nefsini güya Hor Hakir görüyorsun diye, bu Hakaretim Hakk mı olacak! Allahta Fena bulmak, nefsini hor hakir bilmekten anladığın bu mu senin, güya Akılcı güya Kuran-cı güya Tasavvuf-çu! Senin Evrimle ne alakan var, Ahmak! Güya Sen Akıllısın çok Bilimselsin de bu Halk Kompleksli de ondan mı Evrimi kabul etmiyor? Allah Musa'nın Asasını Yılan yaptı, bir kavmi Maymunlara Domuzlara çevirdi, İsa ile çamurdan yaptığı kuşu canlandırdı..; "Topraktan Yarattım" dedi, "Kendi Ruhumdan üfledim" dedi, "Sizi Yeryüzünde Halifeler kıldım" dedi.. ne Kompleksi! Asıl Kompleks İlimi beğenmeyip, güya Bilim'e aldanan, Aklına uy

Zahir Batın Ehli..

Birbiriyle Didişen Zahir ile Batın Ehlini, Celal Hamamında bir Keseletesim gelir.. Çok değil bir sene, Cehennemi şöyle bir gezdiresim gelir.

Vehim - Vesvese

Zihnine gelen her türlü düşünce, nefsi-şeytani, geçmiş-gelecek, vehim-gerçek, kusur-günah, acı-tatlı; bilsin ki, Allah hepsinin Üstünde, hepsinden Üstündür.

O'nun vereceği mükafat da O'nun gibi olacağından, uygun yer uygun zaman gerek..

Madem şikayetin sızlanman büyük, o halde sen şu dünya günleri kendini sırat'da bil!.. O'nun vereceği mükafat da O'nun gibi olacağından, uygun yer uygun zaman gerek.. Azla yetinme! Gönlün İman basamağında nazlansa da, gam yeme, O seni o az az yemlerle asıl o büyük o Hayırlı tuzağına çekmekte!..

Esma ~ Ruh ~ Kader Sırrı - Ayan-ı Sabite ~ İbn Arabi (ks) ~ "Adem Ruh ile Cesed arasındayken.." ~ Zaman - Dehr ~ "Cehennem için yarattık"..

Hiçbir şey yok iken ilk seni var etseydi, Zahir İsminin İlk Tecellisi Sen olurdun. Bu durumda Sen, Hayat Sahibi Var olduğun halde Bilgi bakımından tıpkı Bitkisel veya Hayvani Mertebede bir "Bilmez"likte olsaydın da, bu O'nun İlk defa Batın olması olurdu.. Ama bu örneğe göre Ruh, yani Sen, İnsan olarak Zuhur edeceğinden, yani O'ndan bir Ruh olduğundan, Bilgin de bu Mertebe'ye uygun olacaktı.. Ki Elest Bezminde "Rabbimizsin" diyebilmemiz bundandır.. Bu Örnekte olmasa da, Batın İsminin Zuhuru yine, Dünyevi yaşama geçtiğimizde bizim nezdimizde, bize nispetle Taayyün etmiştir. Ve Elest Bezmi hususiyetinde Zahir İsmi Genel olduysa da Allah'ın Bilgisi Dünyevi Yaşamı ve Akıbetlerimizi Kuşattığından (Ayan-ı Sabite), Ruhun bu Yüksek Biliş Mertebesi Dünya ve Ahirette Arızi olarak perdelendi, ve İnsanlar Hakk'a Yakınlık Bilgisinde Mertebelendiler.. Bu anlamda Hz Peygamberin (as) "Adem Ruh ile Cesed arasındayken ben Nebi idim" Hadisini örnek verebil

Gönül

Sonsuz Sınırsız Hamd olsun! Sonsuz Sınırsız Şükürler olsun!

Din ve Yasaklar ~ Hikmet ~ O

O'nun Rızası yanında, yasaklanan şeylerin ne değeri kıymeti olabilir? Yasaklananların Emredilenlerin nedenlerini faydalarını, Hikmetlerini arıyor, soruyorsan, ara sor, çokça bulacaksın.. Ama O'nu arayana, O'nu seçene, O Yetti.. Şimdi Akıllılık seninki mi?..